Birinin Karısı Olmak

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD44
Cilt 1Bölüm 17: Alışveriş (1)

İlk defa, Qin Mian'ın ayağı o kadar acıyordu ki neredeyse onları hissetmiyordu. Küçük kasabanın gri surlarını görene kadar, kasabaya giden bir arabayla karşılaşmayı beklemişti; beklediği gibi olmadı. Kasabanın yakınları çok daha canlıydı. Yayalar gelip gidiyorlardı; bazıları kasabada satmayı umdukları sebze, meyve, el işi vs. ile dolu sepetler ya da taşıma direkleri taşıyordu. Bazıları arabaları, öküz arabaları, eşek arabaları ve at arabalarıyla girip çıkıyor ve arada seyislerin kızgın bağırışları duyuluyordu. Ayrıca, kasabada koyun ve domuz satmak için koşturanlar da vardı. Koyun ve domuzlar, yarışırcasına birbiri ardına çığlık atıyordu.

Qin Mian midesini ovdu. Lei Tie, her dediğini onayladığından, adamı bir noodle dükkânına sürüklerken fikrini alma gereği duymadı. Aslında, daha fazla beyaz pirinç yemek istiyordu ama beyaz pirincin daha pahalı olduğunu bildiğinden, şimdilik buna sadece katlanabilir ve ileri zamanlarda bunu düşünebilirdi.

Oturacak boş bir masa buldu ve sipariş verdi: "Dükkân sahibi, iki kâse sebzeli noodle."

Lei Tie aniden: "İki kâse etli noodle" dedi.

"Tamamdır!" Dükkân sahibinin yüzündeki gülümseme daha çoşkuluydu.

Qin Mian'ın göğsü, anlatması güç bir duyguyla dolmuştu. Lei Tie'ye baktı ve adamın bir şey demek istediğini gördü. Adamın toplum içinde 'sen benim karımsın' gibi bir şey diyeceğinden endişelendi, o yüzden önce kendisi biraz çaresiz ve kasvetli bir tonda: "Biliyorum!" dedi.

Lei Tie alçak sesle sordu: "Neyi biliyorsun?"

Qin Mian ondan, diğer tarafa noodleları pişiren tezgahtara baktı ve sakin bir şekilde: "Boş ver" dedi.

Tava çok sıcaktı. Tezgahtar, pişen noodleları kepçeyle alarak, kâseye koydu. Diğer eliyle bir kaşık aldı ve kâseye çabucak sıra ile dilimlenmiş et, doğranmış yeşil soğan ve küp küp kesilmiş tofu ekledi. Son olarak, çorbadan bir kepçe alıp, üzerine döktü. Güzel koku, daha çok yayıldı.

"Noodlelarınız hazır. Afiyet olsun."

Qin Mian kâsedeki dilimlenmiş ete baktı ve sessizce saydı; altı. Hiç yoktan iyidir diyerekten kendini teselli etti. Noodleyi yemeden önce etleri aldı ve ağzına götürdü. Bir kâse noodle ile doymazdı. Lei Tie'nin de doymadığını düşündü. Para biriktirmek açlıktan ölmek demek değildi. Cesur bir tavırla bağırdı: "İki kâse daha!" bu tavrından dolayı, insanların onu sonradan görme sanması kolaydı.

Dükkândaki diğer müşteriler ona tuhaf tuhaf baktılar ve biri homurdandı: "Ne diye bağırıyorsun? Altı üstü iki kâse noodle, sanki bana iki kâse beyaz yeşim çorbası*."

Lei Tie'nin ağzının kenarı hafifçe kalktı ve belli belirsiz bir yay şeklini aldı.

Dört kâse noodle 12 Wen tutmuştu. En önemli şey, uzun bir sürenin ardından, Qin Mian'ın ikinci kez et tatmış olmasıydı. Et kart ve yağsız olsa da Qin Mian memnun kalmıştı. Buğday unundan yapılan yiyecekleri sevmiyordu ama çorbayı bile son damlasına kadar içmişti.

Yemekten sonra, Qin Mian hemen alışverişe gitmedi. Onun yerine, kasabada dolaştı ve ara sıra sağa sola bakındı. Lei Tie, sabırlı bir şekilde ve nedenini sormaksızın, sessizce onu takip ediyordu.

Bu, Qin Mian'ın içten içe adamın iyi huyuna hayranlık duymasına sebep oldu. Lei Tie, kendisini kasıtlı olarak sinir ediyor olmasından şüphelenmemiş miydi?

Gerçek şu ki, tabii ki şüphelenmemişti. Paraya sıkıştıklarından, para kazanmanın bir yolunu bulma vakti gelmişti. Qin Mian kasabada iş imkânı var mı diye bakmak istemişti.

Gezindikten sonra, Qin Mian ne yapacağını biliyordu. Yağ, tuz ve diğer ihtiyaçları almak için bakkala gitti. Evde ne yağlık ne de tuzluk vardı ama bakkalda satılıyordu. 6 Wen'e yağlık ve tuzluk, bir jini 22 Wen'den beş jin tuz ve 24 Wen'e iki jin yağ aldı.

"İkişer jin karabiber ve Sichuan biberi de verin."

Tezgahtarın kafası karışmıştı, "Buyrun, karabiberiniz ama Sichuan biberi de nedir?"

Qin Mian dondu kaldı. Bu dünyada Sichuan biberi olmayabilir miydi?

"O zaman iki jin karabiber ve bir jin soya sosu." Qin Mian işini bitirdikten sonra, bakkala bir göz attı. Buradaki mallar oldukça eksiksiz görünüyordu. Ardından bir spatula, bir çorba kâsesi, on tane pilav kâsesi ve on çift chopstick aldı.

Tezgahtar tüm bu süre boyunca tezgâhın arkasındaydı ve birçok şey aldığını gördü. Yanına yaklaştı ve coşkuyla sordu: "Başka neye ihtiyacınız var, delikanlı? İstediğinizi seçin. Mağazamızda her şey bulunur."

Qin Mian yan taraftaki pirinç ve un çuvallarına baktı. Çuvalların hepsi, müşterilerin içindekileri görebilmesi için açıktı.

Qin Mian sordu: "Pirinç ve un ne kadar?"

Tezgahtar olmaya yetecek kadar kıvrak zekalıydı. Tezgahtar hemen akıcı bir şekilde sıraladı, "Mısır ununun jini 4 Wen, buğday ununun jini 6 Wen, sorghum ununun jini 1 Wen, yapışkan darı pirinci ununun jini 3 Wen, esmer pirincin jini 2 Wen ve işlenmiş pirincin jini 10 Wen."

Qin Mian'ın gözleri isteksizce pirinçten, buğday ununa kaydı. Tam konuşmak üzereydi ki, varlığı neredeyse unutulacak kadar sessiz olan Lei Tie, "On jin pirinç" dedi.

Dükkân sahibi, Qin Mian vazgeçer korkusuyla tezgahtara hemen, "Paketle" dedi.

Qin Mian itiraz etmedi, "Ve beş jin mısır unu, iki jin buğday unu, beş jin sorghum unu."

Dükkân sahibinin yüzü mutluluktan ışıldadı, "Hay hay."

Ayrıca Qin Mian, diğer öteberinin yanı sıra bir çay takımı, gargara için iki porselen bardak, bir mutfak bıçağı, üç tane yüz havlusu, bir dikiş seti ve bir kavanoz toz sabun aldı.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR