Birinin Karısı Olmak

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD44
Cilt 1Bölüm 31: Kim Yenilgiyi Kabullenir ki

Yemek geldiğinde Lei Tie sustu.

Qin Mian çok sinirlenmişti ama iki yemek ve bir kâse pilav daha aldı.

Yedikten sonra gitmeden önce hesabı ödedi. Lei Tie dilsiz gibi peşinden gitti ve elindeki ayaklığı aldı. Qin Mian karşı çıkmadı ama yol boyunca tek kelime de etmedi.

Lei Tie konuşacaktı ama hiçbir şey söylemedi. Gözlerini delikanlının zayıf sırtına dikmişti. Bu aralar iyi yemekler yiyorlardı, o yüzden hanımının kuvveti yerine gelmişti. Vücudu hâlâ cılız olsa da yüzü dolgunlaşmaya başlamıştı. Tepeden at kuyruğu bağlanmış yumuşak, siyah ve kuru saçları sanki insanların, sahibinin çabuk öfkelenen bir yapıya sahip olduğunu anlamayacaklarından korkarcasına iki yana sallanıyordu.

Delikanlının kızgın ifadesini düşünen Lei Tie'nin dudaklarının kenarı hafifçe kıvrıldı lakin kıvrım, kaşla göz arasında kayboldu. Delikanlının ketumluğuna alışık değildi. Ancak gönlünü almak niyetindeyse gerçekten çaresizdi.

Qin Mian yürürken arkasındaki seslere kulak kabarttı ama bir şey duyamıyordu. Gerçekten kızgın değildi ama moralinin bozulduğu ve içten içe barışık olmadığı da bir gerçekti. Doğrusu, önce kimin pes edeceğini görmek istiyordu.

Böyle düşünerek bayağı bir rahatladı ve adımları canlandı.

Hızlı da yavaş da yürüse, Lei Tie aralarındaki mesafeyi koruyordu.

Yoldan geçen biri, ikisinin -biri önde ve diğeri arkada olmak üzere- kavga etmiş olduklarını düşündü ve eğlenerek parmakla ikiliyi işaret etti.

Qin Mian sanki bunu fark etmemiş gibi kasabadan çıkmadan önce iki paket atıştırmalık ve 2 jin şeker aldı.

Yol boyunca tek kelime etmediler.

Eve vardıklarında Qin Mian atıştırmalıkları Xiao Hu ve Gou Dan'a vererek sırtında sepetle dışarı çıktı.

"Nereye?" diye sordu Lei Tie.

Qin Mian ona gülümseyerek baktı ama cevap vermedi. Dağın arkasına gitti.

Lei Tie şaşırmıştı. Gidip ok ve yayını aldı, kapıyı kilitledi ve hızlıca peşinden gitti.

Xiao Hu ve Gou Dan garip atmosferi fark etmişti ve zevkle atıştırmalıkları mideye indirmeden önce birbirlerine açıklanamayacak bir şekilde baktılar.

Qin Mian çok hızlı yürüyordu ama dağa vardığında sağlam iradesi sönüverdi. Etrafına bakındı ve karar veremedi. Daha çok alıç ve yabani elma toplamayı planlamıştı ama alıç ve elma ağaçlarının nerede olduğunu bilmiyordu.

"Ne arıyorsun?" diye sordu Lei Tie yine düz bir sesle ve hiçbir duygu emaresi göstermeden.

Qin Mian ağzını açtı ama anında geri kapattı. Sepetten bir alıç ve elma çıkararak Lei Tie'ye doğru salladı.

O anda Lei Tie, sonunda karısının neden ona hoşnutsuz bir şekilde davrandığını anladı. Bu biraz komikti ama kendisi hiçbir zaman duygularını kolayca belli eden biri olmamıştı. Yumuşak bir ifadeyle gölgelenmiş koyu, derin ve korkutucu gözlerinin dışında yüzünden başka bir ifade okunmuyordu. Qin Mian'ın elini tuttu, etrafına bakındı ve tereddüt etmeksizin bir yöne doğru yürüdü.

Diğer adamın öncülüğünde Qin Mian yavaş yavaş etrafına baktı ama yine konuşmadı.

Bir sürü alıç ve yabani elma topladıktan sonra sepet ağzına kadar dolmuştu. Ama tabii ki sepet Lei Tie'nin sırtındaydı.

Qin Mian eve döndüğünde Xiao Hu ve Gou Dan'ı gönderdi. Sonra alıç ve elmaları yıkamak için leğene kepçeyle su doldurdu. Lei Tie elinde boş bir kovayla çıkmadan önce gelip su gerdeline* baktı.

Uzaklaştığını gören Qin Mian, ağız dolusu nefes verdi, "Neredeyse boğulacaktım! Bu adam nasıl günde üç cümleden fazlasını söylememeyi başarıyor?"

Onun gibi konuşkan biri için bu kadar uzun süre kendisini tutmak zorunda kalmak zevksiz bir işti.

Uzaktan, Lei Tie kafasını çevirdi ve arkasına baktı.

Meyveleri hızlı ve düzgün bir şekilde yıkayan Qin Mian bunu görmemişti.

Bugünkü tanghulular 100 Wen'den fazla kazandırmıştı, neredeyse modern zamandaki 100 Yuan'a eşitti. Kulağa fazla gelmiyordu ama bu çağ için az bir miktar değildi ve bir sürü şey almaya yeterdi.

Ancak tanghulu satmak uzun süreli yapılacak bir şey değildi zaten. Eğer zengin olmak istiyorsa, başka yollar bulmalıydı.

Bunları düşünürken akan suyun sesini duydu.

Lei Tie su gerdelini doldurduktan sonra tahtaları getirdi ve marangoz aletlerini buldu. Ahşap bir kütüğü aldı ve ana odanın kapısında oturdu. Yüzünde konsantre olmuş bir ifadeyle kütüğü döverken kafasını eğdi.

Qin Mian ona kaçamak bir bakış attı.

Meyveleri yıkadıktan sonra bir süzgece koydu ve sularını akıtmak için güneşin altında kurumaya bıraktı. Ardından dün kestiği bambuları alarak bambu çubuk yapmaya devam etti.

Bunu gören Lei Tie, bir şey söylemeden Qin Mian'ın elindeki işi aldı.

Bambu çubuk pürüzsüz değilse Qin Mian'ın ellerinin çizilmesi kolay olacağından bu tam da onun istediği şeydi. Yine de boş durmadı. Tahılları kuruması için ters çevirdi, mandayı su içmesi için gölete götürdü ve tekrar bağlamadan önce bir saman demeti sürükledi.

Meyvelerin suyu kuruduğunda altmış şişten fazla tanghulu yaptı.

Akşam yemeğini hazırladıktan sonra Lei Tie'yi çağırmadı ve oturup yemeye başladı.

Kıymalı patlıcan çok lezzetliydi.

Lei Tie tabağa çarpan chopsticklerin çıkardığı tıkırtıları duyduğunda tahtaları nasıl daha sıkı çivileyebileceğini düşünüyordu ve ancak o zaman, karısının yemeye başladığını anladı. Kısa bir duraklamadan sonra sessizce ellerini yıkadı ve yemeğe gitti.

Qin Mian kıs kıs güldü, neredeyse yemek yerken boğuluyordu.

Lei Tie kararlıydı, ne gergin ne de yavaş bir şekilde yemek için tabağına yemek aldı ve belirsiz bir bakışla Qin Mian'a baktı.

Qin Mian'ın taştan yüzü kayıtsız görünüyordu.

Yatana kadar Lei Tie'ye tek kelime etmedi. Uykuya daldıktan sonra Lei Tei'ye sokulma meselesine gelince bunu lakayt bir şekilde görmezden geldi.

Ertesi gün tıpkı dün gibiydi; kasabaya doğru yola çıkmadan önce Lei Tie saat 10'a kadar toprağı sürmeye gitti.

Qin Mian dünkü yerine vardığında sağ ve soldaki tezgâh sahiplerini selamladı. Qin Mian tam bağırmaya başlayacaktı ki Lei Tie aniden tezgâhın önüne geçti ve ona bakmadan kabaca geçenlere doğru seslenmeye başladı: "Lezzetli tanghulular, şişi 2 Wen."

Yanında küçük torunuyla gelmekte olan yaşlı bir kadın, onun ifadesiz yüzünden korktu ve ona tereddütle bakarak geri adım attı.

Afallayan Qin Mian gülmekten kendini alamadı, çabucak kafasını eğdi. "Puff…"

Lei Tie meçhul duygularla dolu donuk bakışlarıyla ona bakmak için döndü.

Qin Mian ne olduğundan emin değildi ama keyfi yerindeydi. Lei Tie'yi daha fazla utandırmak istemiyordu ama birkaç kere gülmekten kendini alamadı. "Hahaha. Bırak, ben yaparım."

Aslında bu "meydan okuma" aynı zamanda Lei Tie'yi sınamak için bir test mahiyetindeydi. Qin Mian sonuçtan gayet memnundu.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR