Birinin Karısı Olmak

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD44
Cilt 1Bölüm 46: Lei Xiangzhi

Qin Mian gülümseyerek "Durum ne?" diye sordu.

Fang Hongliu alçak sesle "Halloldu. Köye döner dönmez bize söylediğin şeyleri herkese söyledik. Şimdi de tüm köye yayılmış durumda," dedi.

Ardından Zhou Cuihua, "Herkes bugünkü olayın yaşlı çiftin kalpsizliğinden ve siz çoktan aileden ayrılmışken, hatayı sizde arama çabaları yüzünden çıktığını biliyor. Şu anda bu konu tüm köyün dilinde. Çoğu kişi sizin tarafınızı tutuyor," dedi.

"Güzel." Qin Mian ikiye pay ettiği 80 Wen'i çıkardı. "Kardeşler, bugün Kardeş Tie ve benim bir şey yapmamıza mâni olduklarını da görmüş olmalısınız. Başka seçeneğim olmaksızın bu yola başvurdum. Biz sadece huzurlu bir hayat istiyoruz. Dolayısıyla bugün yapmanızı istediğim şeyi dördüncü bir kişinin bilmesini istemiyorum. Anlıyor musunuz?"

Delikanlının normalde kibar bakışlı gözleri, aniden keskinleşerek çetin bir hale büründü. Zhou Cuihua da Fang Hongliu da şok olmuş görünüyorlardı.

Fang Hongliu hemen tarafını belli etti. "Küçük kardeş, başkasının bilmeyeceğinden emin olabilirsin."

Zhou Cuihua da anında başını yukarı aşağı salladı.

Qin Mian yüzünde ufak bir gülümsemeyle ikili bakır sikke dizilerini verdi.

"Çok teşekkürler."

"Bir şey değil."

Para ellerine geçince iki kadın ağızları kulaklarında gitmek için kalktılar.

"Öğle yemeği vaktinde rahatsızlık vermeyelim."

Qin Mian onları avlu kapısına kadar geçirdi ve onlara vermek için iki tane osmanthus çiçeği kopardı. "Bu çiçekler çok güzel kokuyor, kardeşlerin hoşuna gider. Bunları yan odaya koyun, uyandığınızda baharın tazeliğini hissedeceksiniz." Zhou Cuihua ve Fang Hongliu mütehassis oldular ve çiçekleri alarak teşekkür ettiler.

Çok fazla uzaklaşmamışlardı ki yaşlı bir teyzeye rastladılar.

"Az önce çıktığınız ev hangisiydi?" Teyze, Qin Mian'ın evini çevreleyen duvara bir bakış attığı sırada zoraki bir gülümseme takındı.

Fang Hongliu gülümseyerek "Ah, evet! Ailelerinin dağdan iki osmanthus ağacı kazıp getirdiğini duyduk; çok güzel kokuyor. İkimiz de birer dal kırma küstahlığında bulduk. Kokusunu almıyor musunuz, teyzecim?" dedi.

……

Öğle yemeğinden sonra Qin Mian ve Lei Tie, Zang Dashuan'ın evine gitti. Zhang çiftinin toplamda üç çocukları vardı. En büyükleri 11 yaşındaki oğulları Zhang Baolu'ydu. İkinci ve üçüncü çocukları, küçük, çok güzel kızlardı. İkinci çocukları 9 yaşındaki Zhang Yimei ve üçüncü çocukları 6 yaşındaki Zhang Erli'ydi.* Qin Mian bunu ilk öğrendiğinde Zhang Dashuan'ın isim koyma konusunda ne kadar yetenekli olduğuna dair şaka bile yapmıştı.

Yarı insan yüksekliğindeki çitlerin önüne geldiklerinde, Qin Mian ana evin kapısının açık olduğunu gördü.

"Kardeş Zhang evde misin?"

Biraz sonra yüzünde bir gülümsemeyle, uzun ve iri bir adam evden çıkageldi. "Buradan. İçeri buyrun."

Qin Mian ve Lei Tie eve girmeden önce kapının önünde, ayaklarındaki çamuru sürterek temizlediler.

"Nasıl oldu da bugün gelecek zaman buldunuz?" Kız Kardeş Zhang çay koyarken gülümseyerek sordu.

Zhang Baolu evde değildi. Zhang Yimei ve Zhang Erli biraz çekingenlerdi ve Kız Kardeş Zhang'a yapışmışlardı.

Qin Mian elinde tuttuğu atıştırmalıkları Kız Kardeş Zhang'a verdi. "Bunları çocuklar için evde kendim hazırladım."

Kız Kardeş Zhang ve Zhang Dashuan birbirlerine baktılar ve kahkahayı koyuverdiler. Onların gözünde Qin Mian hâlâ bir çocuktu. O yüzden bu söylediği özellikle komik gelmişti.

İki aile arasındaki ilişkiler iyiydi. Kız Kardeş Zhang hediyeleri nazikçe kabul ederek açtı. "Buraya her gelişinizde yiyecek bir şeyler getirirseniz çocuklar sizin evden çıkmaz. Bunu nasıl yaptın? Görüntüsü çok güzel ve hoş kokuyor."

Qin Mian aynı fikirde değildi. "Basit. Buna tatlı guozi** deniyor. Unu karıştır, biraz şeker ekle, hamuru küçük topaklar halinde yoğur, susamla kapla ve kızart," dedi.

Kızarmış yiyecekler yağ gerektiriyordu ki bu da kimsenin Yeni Yıl ve bayramlar dışında yiyebileceği bir şey değildi. Bundan mütevellit Kız Kardeş Zhang, Qin Mian'ın Lei Tie ile arasının iyi olduğunu düşünmekle kalmayıp aileyi de Qin Mian'ın çekip çevirdiğini düşündü.

İki çocuğun yağlı kâğıttan paketlere baktığını görünce, her birine bir avuç dolusu vererek kalanını paketledi. "Qin Amca'ya teşekkür edin."

"Teşekkür ederiz, Qin Amca." İki küçük çocuk ellerinde guozilerle, mutluca oynamaya koştular.

"Bir şey için mi gelmiştiniz?" Zhang Dashuan sordu. Lei Tie'nin konuşmaktan hoşlanmadığını bildiğinden adama bakmamış, soruyu Qin Mian'a yöneltmişti.

Qin Mian bir dükkân açacaklarını ve bambu çubuk yapmaları için birilerini işe almak niyetinde olduklarını söyledi.

Lei Tie her konuda Qin Mian'ın fikrine katıldığını belli eden bir tavırla, yanında oturmuş çayını içiyordu.

Kız Kardeş Zhang çok sevinmişti. "Bu çok güzel bir şey. Aile reisimiz son iki gündür iş için kasabaya ya da ilçeye gitmeyi düşünüyordu. Bak, iki kardeş seni unutmamışlar."

Zhang Dashuan da mutluydu. Şu anda çiftçiler boştaydı. Pek çok kişi iş aramak için kasabaya gitmişti ama bulabilecekleri kesin değildi. Üstelik bazı işler yorucuydu ve ücreti de azdı.

"Bambu çubuk yapılıp bana teslim edilecek, basit."

Bunu söyledikten sonra Qin Mian, yine de isteğini açıklığa kavuşturmak istedi. "Ücret, bambu çubuk sayısına göre değişecek. Yüz bambu çubuk için 10 Wen ve çubuklar yemek için kullanılacağından, omurgalarının alınması gerek. Açılışın ilk günlerinde işler nasıl olacak belli değil ama ilk gün için 400 bambu çubuk gerekli. 100 tanesinin bir ucunun kırmızıya boyanması lazım. Ondan sonra kaç çubuğun daha kırmızıya boyanacağına duruma göre karar veririz."

Bambular her yerde yetişiyordu, maliyeti sıfırdı; bu maliyetsiz bir işti. Zhang Dashuan ve Kız Kardeş Zhang işi reddetmediler, o yüzden aynı anda başlarını yukarı aşağı salladılar.

"Siz çocuklar güvendiğinizden bana geldiniz, o yüzden işi kesinlikle sizi tatmin edecek şekilde yapacağım." Zhang Dashuan söz verdi.

Zhang'ın evinden çıktıklarında Lei Tie kuyu kazıcı bulmaya gitti. Qin Mian'ın yapacak bir şeyi yoktu, o yüzden Lei Tie ile beraber gitti ve işleri hallettiler.

Ertesi gün, bahçede çalışmaya başlamak için dört kuyu kazıcı gelmişti. Qin Mian ve Lei Tie'nin yapabileceği bir şey yoktu, o yüzden etrafta dolanmadılar.

Qin Mian önceki hayatında kırsal bölgede yaşarken gördüğü basınçlı su kuyusunu anımsayarak yapısal bir planını çizdi. Planı hemen demir dükkânına götürmeyi planlamıştı ama fikrini değiştirerek, bunu daha sonra düşünmek için planı mekâna koydu.

Kahvaltıdan kısa bir süre sonra beklenmedik bir şekilde ender bir misafir evlerine geldi.

"En büyük kardeş, en büyük yenge." Lei Xiangzhi'nin yüzünde sıcak bir gülümseme vardı.

"Beşinci kardeş gelmiş. İçeri gel de otur." Qin Mian onu samimi bir şekilde karşıladı. Pek çok kez Lei Xiangzhi'nin ilim öğrenmekte başarılı olduğunu duymuştu. Gelecek sene şubat ayında, ilçe genelindeki imparatorluk sınavına (1) katılacaktı ve bir Xiucai*** olması çok muhtemeldi. Meşhur tabiriyle, 'İmpratorluk Erkanı'nda tanıdık biri varsa, işler kolayca halledilir', böyle yetenekli insanlarla iyi bir ilişki kurmak şarttı.

Üçü oturma odasına geçtiler. Lei Tie en küçük kardeşin hatrını sormak için girişimde bulundu. "Bugün tatil mi?"

"Evet. Yarın sabah tekrar okula dönüyorum." Lei Xiangzhi elinde çay fincanını tutarak, ağabeyini hürmetle cevapladı.

Lei Tie, "Manda arabamız var. Yarın seni yolcu ederim," dedi.

"Olur, çok teşekkür ederim en büyük kardeş." Lei Xiangzhi memnuniyetle kabul etti.

Temel hâl hatır sorma faslından sonra Lei Tie sessizleşti.

Lei Xiangzhi bahçedeki osmanthus ağaçlarına baktı. "En büyük kardeş ve en büyük yengenin evi baya değişmiş. İkinizin iyi iş çıkardığını görebiliyorum. Ben ve diğer kardeşler müsterih olabiliriz."

Qin Mian neşeyle "Çok fazla değişiklik yaptık. Sen ve kardeşlerin müsait olduğunuzda ziyarete gelebilirsiniz."

Lei Xiangzhi başını yukarı aşağı sallayarak ona baktı ve tam bir şey söyleyecekken vazgeçti.

Qin Mian, "Beşinci kardeş, buraya köyde dolaşan dedikodular yüzünden mi geldin?"

Lei Xiangzhi şaşırmıştı. Refleks olarak Qin Mian'ın keskin bakışlarından kaçındı. Kötü bir niyeti olmadığını düşününce, tekrar Qin Mian'ın bakışlarını yakaladı. Aciz bir ifadeyle, açıkça "Durum bu. Küçük kardeş, en büyük kardeşle annem ve babam arasında uzun süredir bir anlaşmazlık olduğunun farkında. En büyük kardeş ve en büyük yengeden onları affetmelerini istemeyi göze alamam, sadece bunun biz kardeşler ve küçük kız kardeş arasındaki karşılıklı sevgiyi bozmayacağını umuyorum."

Lei Tie tek kelime etmeden sessizliğe gömülmüştü.

"Tabii ki." Qin Mian başını yukarı aşağı salladı ve Lei Xiangzhi'ye çayını içmesini işaret etti. "Beşinci kardeş, akıllı ve makul birisin. Bu anlaşmazlığı çözmenin zor olduğunu bildiğini sanıyorum, bu yüzden oluruna bırakmak en iyisi. Ağabeyin mantıksız biri değil. Siz hâlâ kardeşsiniz. Sadece biraz yersiz konuşacağım ve beşinci kardeşten gücenmemesini isteyeceğim."

Lei Xiangzhi onun olağandışı konuşmasını ve yerinde ifadelerini duyduğunda, ailesinin önceden delikanlıyı küçümsediklerini biliyordu. Ayağa kalktı ve elleri önünde kavuşmuş şekilde eğilerek "En büyük yengenin nasihatini Xiangzhi görmezden gelmeye cüret edemez. En büyük yengenin söyleyeceklerinin ziyanı yok."

"Beni yabancıdan sayma. Otur." Qin Mian bu çocuğa bayılmıştı ve daha fazla nasihat vermekte bir sorun görmedi. "Mümkünse, beşinci kardeş anne ve babamı daha sık ikna etmeye çalışmalı. \nde (2) diyor ki 'ülkesini yönetmek ve herkese barış getirmek için önce ailesini yönetebilmelidir; ailesini başarılı bir şekilde yönetmek için önce kendini yönetmeyi öğrenmelidir'. Ailenin itibarı, beşinci kardeşin memur olarak sınava girmesiyle alakalı. Eğer beşinci kardeş 'ailesini başarılı bir şekilde yönetemezse', diğerleri senin hakkında ne düşünür? Bugünkü olaydan yola çıkarak, siz kardeşler gelecekte ayrılsanız bile baba ve annenizin peşinizden gelmesi kuvvetle muhtemel. Ne de olsa yaşlı ebeveynler, kendi çıkarlarına göre meyletmeye heveslidirler. Onlarla ne kadar erken ilgilenmeye başlarsan o kadar iyi olur. Konunun özüyle ilgili daha fazla konuşmama gerek yok."

Lei Ziangzhi başıyla onaylayarak hafifçe gülümsedi. "Nasihatin için teşekkür ederim. Anlıyorum. Anne ve babamın en çok önemsediği çocuk benim. Başka bir deyişle, onları belli bir sınırın içinde tutan benim. En büyük yenge, için rahat olsun. Geri dönünce, onlara karşı ayrıntılı bir savunma yapacağım."

"Kastettiğim tam olarak buydu." Qin Mian onaylayarak başını yukarı aşağı salladı.

Sohbet ettikten sonra Lei Xiangzhi üzüntüsünün epeyce dağıldığını hissetti. Ayağa kalktı ve "En büyük kardeş ve en büyük yengenin yapacak işleri vardır, o yüzden sizi daha fazla tutmayayım," dedi.

"Biraz bekle." Qin Mian yatak odasına girdi. Çıktığında elinde iki küçük gümüş külçe ve iki yağlı kâğıt pakedi vardı, elindekileri Lei Xiangzhi'ye verdi. "Birkaç gün önce ağabeyin, küçük kardeşinin eğitimini desteklemek istediğini söyledi. Şu iki gümüş Tael'i al. Çok değil ama ağabeyinin takdiri bu. Bu atıştırmalıkları da eve götürüp tadına bakarsın."

Lei Xiangzhi kabul etmedi. "Gerek yok, babam ve annem bana yeteri kadar para veriyor."

Qin Mian para ve paketleri eline tutuşturarak "Al, adam ol ve elini çabuk tut, fazlaca şefkatli bir kadın gibi davranma."

Kadın… Lei Ziangzhi gülse mi ağlasa mı şaşırmıştı.

Lei Tie kesince "Al gitsin," dedi.

Lei Xiangzhi almak zorunda kaldı.

Qin Mian, "Diğerlerine paradan bahsetme, kendin harca," dedi.

Lei Xiangzhi başını aşağı yukarı salladı. "Anladım."

Parayı kol cebine koydu, ağabeyine ve en büyük yengesine veda ederek uzaklaştı. Du Shi'yi nasıl ikna edeceğini düşünürken yavaş yavaş yürüdü. Evin kapısına bile varmamışken, Du Shi ve onun yaşlarında iki kadının elleri kalçalarında, birbirlerine hakaretler yağdırdığını gördü. Ayrıca eğlenceyi izleyen bir insan kalabalığı da oluşmuştu. "Bu kocakarı neden beni azarlıyor? Erkek çocuk doğuramayan şey! Oğlum gelecek sene bir Xiucai olacak. Senin oğlun nerede, he?"

Bunu duyduktan sonra ilkin, gözü pek kadının beyaz yüzü kırmızıya döndü. Bağırarak Du Shi'nin üstüne yürüdü, "AHH- NAKIŞÇI DU! AĞZIN KÜFÜRLER SAVURUP, SAÇMA SAPAN KONUŞMAKTAN BAŞKA NE İŞE YARAR SENİN? O AĞZINI YIRTARIM!"

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR