Birinin Karısı Olmak

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD44
Cilt 1Bölüm 49: Dalavere Olmadan Bu İş Hallolmaz

Ardından, Du Shi bağırarak feryat etti. "Kendi dükkânını açacak parası var, ondan sadece öz kardeşlerini dikkate almasını istemiştim ama böyle bir niyeti yok. Bu nankör şey…"

Qin Mian tekrar araya girdi. "Kardeşleri dükkânda eleman sıkıntısı çekmediğimizi ve sözleşmeli iki çalışan aldığımızı biliyor; sözleşmeyi bozamayız lakin hâlâ onları kovmamızı istiyorlar. Değerli müşteriler, sizin de gördüğünüz üzere dükkânımız çok küçük, bu kadar çok elemanla ne yapalım biz?"

"Haklısın." Müşterilerin çoğu onaylayarak başlarını salladılar.

Ayrıca bazıları cesurca "Eğer kardeşler hâlâ burada çalışmakta ısrarcıysa, bu hiçbir şey yapmadan para kazanacakları anlamına gelmiyor mu?" dedi.

Du Shi'nin yüzü sırasıyla mavi, kırmızı ve beyaza döndü. Başını eğdi, düşünceleri belirsizdi. Ardından yerden kalkarak, onu rahatsız eden bir şey yokmuşçasına baharatlı acı çorba pişirmekte olan Lei Tie'ye baktı.

Üzgün bir sesle "En büyük çocuk, beni sevmediğini ve hep bu üvey annenin seni hedeflediğini düşündüğünün farkındayım. Bana karşı vefalı davranmanı istemeyeceğim, senden sadece aynı babadan geldiğinizi göz önünde bulundurarak, kardeşlerini de dikkate almanı istiyorum," dedi.

Birkaç müşterinin yüzünde anlamayan bakışlar belirdi ve Du Shi'nin dediklerinin mantıklı olduğunu düşünerek, belli belirsiz başlarını yukarı aşağı sallayarak onayladılar.

Qin Mian'ın ifadesi soğuklaştı. Bu iyiydi, Du Shi.Zor kullanmanın bir işe yaramayacağını biliyordun, o yüzden yabancıları aldatmak durumunda kaldın.

"Ne dersen de, Lei Tie'yi suistimal ettiğin ve onu 12 yaşındayken evden ayrılmaya zorladığın bir gerçek. Bu kadar insanın aptal olduğunu ve senin tek taraflı laflarına inanacaklarını mı düşünüyorsun cidden? Biraz soruşturursak, bu konuda kimin doğruyu söylediği ortaya çıkar zaten."

Du Shi, sanki oğlunu öldüren bir düşmana bakarcasına sert bir şekilde Qin Mian'a baktı. İnsanların, göğsündeki kin ve öfkeyi galeyana getirerek beynine kan sıçratmasına sebep olan alaycı bakışları, Du Shi'nin üzerinde toplanıyordu. Aniden en yakındaki masaya doğru yürüdü ve birdenbire masayı ters çevirdi.

Masadaki altı kâse baharatlı acı çorba pattadak havaya fırladı. Kâselerden biri Qin Mian'a doğru uçuyordu.

Herkes telaş içinde haykırmaya başladı.

"AH!"

"DİKKAT EDİN!"

Qin Mian da ürkmüştü ve çaresizce bir kâse baharatlı acı çorbanın yüzüne doğru uçuşunu izliyordu.

Tam o anda, karanlık bir gölge belirdi. Bunun, aniden havayı tekmeleyerek altı kâse baharatlı acı çorbayı yakalamak için ellerini birkaç kere savuran ve kâseleri başka bir masaya koyan Lei Tie olduğu ortaya çıktı. Altı kâseden tek bir damla bile dökülmemişti.

Hemen ardından Lei Tie, Qin Mian'ın yanında Tai Dağı kadar sağlam dikildi.

"Ah!" Bir müşteri hayretler içinde kalarak gözlerini Lei Tie'ye dikmişti. "Bu dükkânın büyük patronunun Kung Fu bile bilmesini beklemezdim!"

"Büyük patron mu?" Qin Mian, Lei Tie'ye baktığı sırada dudağının kenarı seğirdi.

İki garson ve birkaç eski müşteri dışında diğerleri hâlâ Lei Tie'ye büyük patron diyordu.

Lei Tie gözlerinde beliren silik gülümsemeyi Qin Mian'a çaktırmadan ilgisini ona yöneltti.

"İyi misin?"

Biraz hızlı atan yalnızca kalbiydi, Qin Mian başını iki yana salladı. "İyiyim."

Du Shi, Lei Tie yüzünden aptal bir ahşap tavuk gibi korkmuştu*, bacakları titrediğinden bir süre hareketsiz kaldı. Daha az önce Du Shi, Lei Tie'nin dükkân kapısından dışarı doğru uçtuğunu ve altı kâseyi yakaladığını görmüştü. Nasıl, nasıl böyle uçabiliyordu?

Lei Tie saygıyla ellerini kavuşturarak müşterilere "Herkes korkmuş durumda," dedi. "Tüm müşterilerin şoku atlatması için bizden %20 indirim."

"Aynen." Qin Mian tatlılıkla gülümsedi. "Millet, tadını çıkararak yiyin lütfen. Diğerleri yüzünden yemek zevkinizi bozmanıza gerek yok."

Dükkândaki müşterilerin çoğu erkekti, dolayısıyla Du Shi'den – evli bir kadından – korkmuyorlardı. Sorun olmadığını söyleyerek art arda güldüler ve yemeklerine devam ettiler.

Lei Tie soğukça Du Shi'ye baktı; siyah göz bebekleri sanki siyah birer havuzmuşçasına daha da derinleşmiş ve soyutlanmıştılar.

Du Shi bakışlarını kaçırmayı denedi lakin başaramadı, dudakları titredi fakat tek kelime bile edemedi ve içinde yükselen panik duygusu, onu bir gelgit gibi boğarak nefesini kesti.

Zhao Shi ve Qian Shi'nin de ödleri patlamıştı. Lei Tie'nin öfkesini onlara yöneltmesinden korkarak bir araya gelmişlerdi.

Lei Tie tehdit dolu bakışlarına hâkim olarak alçak bir sesle "Hâlâ burada mısın?" dedi.

Bunu dedikten sonra Qin Mian'ı geri dükkâna çekti.

Du Shi bir çırpıda tekrar sırtını doğrulttu.

Zhao Shi ve Qian Shi içlerinden bir oh çektiler ve onu tutmak için koştukları sırada fısıldadılar. "Anne, hadi gidelim."

Du Shi birkaç adım attı ve uluorta homurdandı. "Peh! Şu dehşete kapılmış suratlarınıza bakın hele! Yalnızca gözümü korkuttu, başka bir şey yapmadı. Bana bunu yapmaya nasıl cüret eder? Bu işe yaramayacak, başka bir yolunu bulacağım. Kısacası, bu dükkân – heh."

Baharatlı acı çorbaya yumulmuş bir müşteri, duyduğu laflarla kafasını iki yana salladı. Bu üvey anne gerçekten insanda söyleyecek söz bırakmıyordu.

Qin Mian dükkân kapısında dikilerek dudaklarındaki korkutucu, sinsi gülümsemeyle, mırıldanmakta olan Du Shi, Zhao Shi ve Qian Shi'ye baktı.

Wang Shun dikkatlice "Büyük patron, ne düşünüyorsun?" diye sordu.

Qin Mian yüzünde bir gülümsemeyle, farkında olmadan "Küçük Shunzi, 18 oldun, değil mi? Kendine bir eş adayı buldun mu?" diye sordu.

Wang Shun'un yüzü kızardı. "Gelecek Mart'ta evleniyorum."

"Ah, o zaman şimdiden tebriklerimi kabul et." Qin Mian tekrar, "Oğlum, hâline bak, belli ki karından baya memnunsun. Çöpçatanlık yapması için baya ünlü birini bulmuş olmalısın?"

Wang Shun başını sağa sola salladı. "Çöpçatanlığımı yapan kişi Yao Dağı Köyü'nden Wang Teyze'ydi. Akar Su Kasabamızdaki en ünlü çöpçatan, kasabadaki Çöpçatan Jin'dir. İddiaya göre çöpçatanlığını yaptığı her 10 kişiden 9'unun gayet huzurlu bir evliliği oluyormuş."

Barbekü yiyen bir müşteri seslendi: "Küçük patron, hesabı getir!"

"Geliyorum!" Qin Mian istemeyerek cevapladı. Küçük patron Lei Tie! Kendisine bakmakta olan Lei Tie'ye ters ters bakmak için kafasını çevirdi.

Qin Mian, Lei Tie'nin az önce gülümsediğinden emindi; adamın yüzü gülmese de gözleri gülüyordu. Parayı aldıktan sonra Wang Shun'la konuşmaya gitti. "Az önce dediklerin doğru muydu? Çöpçatan Jin cidden o kadar iyi mi?"

"Elbette!" Wang Shun onaylayarak "Köyümüzdeki teyzeler öyle söylüyor. Bununla birlikte, ücreti diğerlerinden yüksek," dedi.

"Ah." Qin Mian, elinde yemekle sohbetlerine kulak misafiri olarak yanlarından geçen Zheng Liu'ya kısa bir bakış attı. Şakayla "Küçük Liuzi de mi evlenmek istiyor? Küçük Shunzi, hemen ona Çöpçatan Jin'in adresini ver. Hahaha," dedi.

Zheng Liu, küçük patronun çok nazik olduğunu biliyordu ve hemen pişmiş kelle gibi sırıtarak Wang Shun'dan çöpçatanın adresini istedi.

Qin Mian usulca adresi ezberlerken gözlerinde sinsi bir gülümseme belirdi.

Öğleden sonra yemekler tükendiğinde, Qin Mian mutfak gereçlerini temizleyen Lei Tie'ye koştu. "Neden bu gece kasabada kalmıyoruz?"

Lei Tie onaylayarak başını salladı.

Qin Mian kasadan para aldıktan sonra Zheng Liu ve Wang Shun'a "Temizlik bitince erken çıkıp dinlenmelisiniz," dedi.

"Hayhay, yarın görüşürüz, patronlar."

Kasabadaki tek handa bir oda ayırttılar ve garsona mandayı beslemesini söyledikten sonra Qin Mian, Lei Tie'yi bir giysi dükkânına götürdü.

"Du Shi daha sonra bize sorun çıkarmaya çalışmasın diye zihnini meşgul edecek acımasız bir yöntem buldum. İtirazın var mı?"

Lei Tie karısının planını merak ederek başını iki yana salladı.

Qin Mian karşılık olarak gizemli bir gülümseme takındı ve açıklama yapmaksızın "Yakında öğrenirsin. Benimle gel," dedi.

……

Son birkaç gündür bulutsuz mavi gökyüzü ve parıldayan kavurucu güneşli güzel bir hava vardı. Sıcak gün ışığı, doğa ananın üzerine serpilmiş ve her yeri insanları iyi hissettiren sıcak bir renk tabakasıyla kaplamıştı. Lei Daqiang, Du Shi, Lei Xiangren, Zhao Shi ve Qian Shi'nin canları baya sıkkındı. Lei Tie ve Qin Mian'ın her gün kazandıkları paraları saydıkları düşüncesi başlarına bir ağrının saplanmasına sebep oluyor ve kalplerini sanki binlerce karınca ısırıyor gibi hissediyorlardı.

"Anne, gerçekten bir yolunu bulmayacak mısın? Cidden en büyük kardeşin para kazanmasını mı izleyeceğiz?" Lei Xiangren, Lei Daqiang ve Du Shi arasından Du Shi'ye daha çok bel bağlıyordu.

Du Shi kaşlarını çattı. "Halletmeye çalışmadığımı mı sanıyorsun?"

"Birkaç gün geçti…" Qian Shi mırıldanarak kendi kendine iç geçirdi. Burada endişeli haldeydi fakat bu, kocasının azıcık olsun umurunda değildi.

Lei Xiangyi karısının kendisine bakmakta odluğunun farkındaydı. O da para kazanmak istiyordu lakin kardeşlerinden af dilemeye hazırken bu konuya olan ilgisini kaybetmişti. Daha aileden ayrılmamışlardı, o yüzden en büyük kardeşinin dükkânından para kazansa bile kendi payına düşeni alamayacaktı.

Lei Daqiang nefretle "Bu iş böyle olmayacak. Bizzat gidip arz-ı endam edeceğim. Bunlara güvenmiyorum."

Aile müzakere ettiği sırada, avlunun dışından hayat dolu bir ses duyuldu. "Burası Lei Daqiang'ın, Kardeş Lei'nin evi mi?"

Kapıda altın kenarlıklı, kıpkırmızı elbisesiyle** şen görünümlü bir kadın dikilmekteydi. Gri saçları ve elliye yakın yaşına rağmen yukarıda tuttuğu başı bir gülümseme ve parlak, net gözlere sahipti ve benzersiz bir ivme taşıyordu. Topuz yapılmış saçlarına bakıldığında kırmızı bir çiçek görülüyordu. Bu bir çöpçatan kılığı değil miydi?

Ailesinde daha nişanlanmamış iki oğlu ve bir kızı olan Du Shi, durumdan memnun olmuştu ve çabucak dışarı çıktı. "Burası Lei'nin evi. Sizi tanıyor muyum?"

Kadın neşeyle "Ben kasabadan Çöpçatan Jin'im."

Du Shi oldukça neşelenmişti "Soy adınız Jin mi? Bir ihtimal şu 'ünlü ağız'*** denen kişi olabilir misiniz?"

"Böyle bir övgüye layık değilim. Hehe, bu sadece diğerlerinin yaptığı bir övgü." Çöpçatan Jin böyle dese de gözlerinde bir parça gurur ışıltısı taşıyordu, yeteneklerinden açıkça memnun olduğu ortadaydı.

"Girin, girin." Du Shi'nin gülümseyen gözleri neşe saçıyordu, Zhao Shi ve Qian Shi'ye "Neden daha çay ve atıştırmalıkları getirmediniz?" dedi.

Lei Xiangli başını endişeyle salladığı sırada kulak memeleri kızardı. Lei Xiangzhi ve Lei Chuntao ondan küçüklerdi, bu Çöpçatan Jin muhtemelen kendisi için gelmişti.

Çöpçatan Jin eve girerek odadaki kişilere göz gezdirdi. Gözleri hemen Lei Daqiang'ın yüzüne sabitlendi. Lei Daqiang'ın yüzü biraz yaşlıydı fakat tüm köylüler böyleydi. Kırklarının başındaydı, vücudu ince görünüyordu ama güçlü kollarına bakılınca cılız olmadığı anlaşılıyordu. Bu temel bilgileri edindikten sonra Çöpçatan Jin, daha büyük bir başarı şansı hissetti.

"Kardeş Lei ve Kız Kardeş Lei'yi tebrik ederim. Diğer aşama da başarıyla tamamlanırsa yalnız Kardeş Lei mutlu olmakla kalmayacak, ayrıca kız kardeş de bir can yoldaşı kazanmış olacak." Yüzü gülümsüyordu ve sözleri biraz belirsiz olsa da tonlaması insanların olumlu izlenimini kolayca kazanacak kadar canlıydı.

"Can yoldaşı kazanmak" bir başka ifadeyle aileye yeni bir üyenin eklenmesiydi. Du Shi bir süre bu konuyu düşündü. Çöpçatan Jin'e saygısızlık etmeye cesaret edemedi ve ona çay koyduğu sırada "Kız hangi aileden? Ailemizin dördüncü mü yoksa beşinci çocuğu için mi?" diye sordu.

Çöpçatan Jin anında cevaplamadı ama şöyle bir değindi. "Bu kız yalnızca güzel ve iyi yürekli değil aynı zamanda el işlerinde de hızlı. Sadece bu da değil, 20 Tael değerinde çeyiz getirmeye de istekli. Kardeş Lei ve kız kardeş, sizce de bu son derece sevinç verici bir olay değil mi?"

20 Tael! Du Shi ve Lei Daqiang'ın gözleri ışıldadı. Ancak Lei Xiangli rahatsız hissetti. 20 Tael'lik çeyiz az bir miktar değildi. Sıradan insanlar, pestillerini çıkarsalar bile bir yılda 2 gümüş Tael'den azını biriktirebiliyorlardı. Oğulları böyle zengin bir eşi zapt edebilecek miydi?

"Çöpçatan Jin, dedikleriniz doğru mu?" Lei Daqiang kulaklarına inanamıyordu. "Biz orta halli bir aileyiz. Böyle bir kız, bizim ailemizden biriyle evlenmek ister mi?"

Çöpçatan Jin'in gülümsemesi derinleşti. "Neden olmasın? Üstelik, arabuluculuk yapmak çöpçatanların görevi değil midir?"

Du Shi, "Öyleyse, bu kız dördüncü çocuğu mu yoksa beşinci çocuğu mu istiyor?" diye sordu.

Çöpçatan Jin çayını yudumladı ve kıkırdayarak Lei Daqiang'a baktı. "Hiçbiri. Kardeş Lei'nin eşit hanımı**** olmak istiyor."

"Ne!" Güm, Du Shi sandalyesinden düştü, şaşkınlıktan dili tutulmuştu.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR