Qin Mian refleks olarak "evet" dedi ve kendine gelince gülse mi ağlasa mı bilemeyerek Zheng Liu'nun kafasına bir tane yapıştırdı. "Seni velet, patronunu kandırmaya cüret edersin demek."
Wang Shun da hevesli gözlerle ona bakmaktaydı. Qin Mian konuşmaya başlamadan önce bir anlığına düşündü. "Tamam, dükkânda işler iyi ve siz ikiniz de barbekü şefi de iyi iş çıkarıyorsunuz. Böylece patronunuz ve ben, belirli 'birli(1)' günlerin akşamında üçünüzü akşam yemeği için dükkânda ağırlayacağız. Örneğin: Birinci(1) günde, on birinci(11) günde ve yirmi birinci(21) günde."
Wang Shun ve Zheng Liu o kadar sevinmişlerdi ki hemen teşekkürlerini dile getirerek Qin Mian'a dalkavukluk ettiler. Dükkândaki baharatlı acı çorba, barbekü ve güveç yiyince devamını isteyecekleri kadar lezzetliydi. Lei Tie hızlıca bir bakış atarken hafifçe öksürdü.
Wang Shun ve Zheng Liu'nun sırtı ürpermişti. Hızlıca ayrılıp işlerine devam ettiler. Büyük patrondan bir korkuları yoktu ama küçük patron, kalplerini saygı ve korkuyla dolduruyordu.
Lei Tie az önce pişen baharatlı acı çorbadan bir kâseye doldurarak tezgâha koydu.
Qin Mian bir göz attı ve kâsede yemeyi sevdiği ıspanak, köfte, koyun eti, mantar ve patates olduğunu gördü.
"Onlara fazla iyi davranma."
"Ha?" Qin Mian köftenin yarısını ısırarak ona alık alık baktı.
Lei Tie konuşmayarak yalnızca Qin Mian'ı seyretti.
Qin Mian gülümsedi. Bir bambu çubuk alarak kâsedeki köfteyi dürttü ve gülümsemesi ışık saçarken Lei Tie'ye verdi.
Lei Tie ona uzandı, arkasına döndü ve tencerenin yanına gitti.
Ötede, barbekü şefi bağırdı. "Masa 2'nin barbeküleri hazır!"
Yoğun ve tatmin edici bir gün, böylece geçip gitti.
Diğer yandan eski evde, sorun daha yeni başlamıştı.
Evde, Du Shi çaresizdi ve Lei Daqiang'ın başının ağrıyıp sabrının sınırına gelerek suratına bir tokat patlatıncaya kadar onunla tartışmıştı. Du Shi'nin yüzünün sol tarafı, evden dışarı çıkmaya cesaret edemeyeceği kadar kızarmış ve şişmişti. Yatağa uzandı ve acı acı ağladı.
Lei Xiangren, Lei Xiangyi ve Lei Xiangli, ebeveynlerinin tartışması arasında çaresiz kalmışlardı. Bir yandan annelerine acıyorlardı. Diğer yandan Çöpçatan Jin'in sözlerine istinaden, Bayan Wei'nin ailelerine katılmasının kötü bir şey olmayacağını düşünüyorlardı. Ancak asıl mesele, Lei Daqian'ın saygı duymak zorunda oldukları, sözde yaşlı babaları olmasıydı. Genç nesil olarak, büyüklerin yatak odası meselelerine karışmaları uygun kaçmazdı. Zhao Shi ve Qian Shi'ye gelince, bunu yapmaya hakları bile yoktu. O sıralarda daha evlenmemiş bir kız olan Lei Chuntao'nun da araya girmesi uygun kaçmazdı.
Sözün kısası, Lei Tie ve Qin Mian, eski evde yaşayanların aklından çoktan uçup gitmişti.
Lei Daqiang, Çöpçatan Jin'le randevusunun olduğu gün kendini güzelce pakladı ve kasabaya gitti.
Kararlaştırdıkları çay evinin yakınındaydı, kapıdan girmedi anlaşmalarına uyarak karşı tarafta yemeklerin satıldığı tezgâha gitti. Yemek seçiyormuş gibi numara yaptı ve diğer tarafı yokladı.
Kırmızılar içindeki Çöpçatan Jin'i görerek karşıya baktı. Aniden kalbi sarsıldı. Çöpçatan Jin, mavi elbiseli, nazik ve zarif bir kızla yüz yüze bakıyordu. Kız gerçekten de 26-27 yaşındaydı. Görünüşü güzel sayılmazdı ama 6/10 iyi bir görünüme sahipti ve özellikle gözleri hayat doluydu. Çöpçatan Jin'le konuşurken doğal ve özgüvenli bir gülümseme takındı. Ara sıra elini kaldırıp, başını sallamasından çevik olduğunu anlayabiliyordu.
Gerçekten iyi bir kızdı. Böylesine genç ve güzel bir kız, onun için (aşk meşk konusunda) adeta bir talih kuşu sayılırdı.
Şu anda Lei Daqiang'ın kalbi kavruluyordu.
Çöpçatan Jin önce güneşe, ardından da karşıdaki tezgâha baktı.
Lei Daqiang'ın gelmiş olduğunu teyit etti ve Wèi Wei'ye doğru başını yukarı aşağı salladı.
Wèi Wei kadının bakışlarını takip ederek karşı tarafa baktı. Tezgâhın yanındaki adam, cidden de biraz yaşlıydı ama bu umurunda değildi. Adamın yüzünü inceleyince baya şaşırdı. Çöpçatan Jin ona, Lei Daqiang'ın gençken epey yakışıklı olması gerektiğini söylemişti ama kız buna inanmamıştı. Hoş, kendi gözleriyle görünce inanmak durumunda kaldı. Kalbi biraz ferahladı. Yaşlı bir adamla evlenmekte sorun yoktu fakat adam, dayanılamaz derecede çirkin olsaydı evlilik tam bir ızdırap olurdu. Neyse ki Lei Daqiang, onu hayal kırıklığına uğratmamıştı.
Bakışlarını çektiğinde, Çöpçatan Jin Lei Daqiang'a doğru başını yukarı aşağı salladı. Lei Daqiang önden gitti. Çok heyecanlıydı, pamukların üzerinde yürüyor gibiydi. Ancak Bayan Wei kendisinden hoşlanmazsa diye bir endişesi de vardı.
"Lei Daqiang'ın vücudunun ve kemiklerinin hâlâ iyi durumda olduğunu söyleyebilirim. Korkarım ki vücudunun fazla cılız olmasının sorumlusu Du Shi." Söz Du Shi'ye gelince, Çöpçatan Jin'in yüzünde bir küçümseme ifadesi belirdi. "Köylerindeki insanlara nazaran, Lei Ailesi her öğünde iki çeşit yemek yiyor ve yemeklere fazla yağ koymuyorlar. Ayrıca yıl boyunca birkaç kereden fazla et yeme şansları da yok. Kasabamızdaki hangi köyde fakir aileler yok ki? Ama onlar gibisi yok tabii. Neyse ki bunu söylemedim yoksa bu yersiz bir şaka olurdu."
Wèi Wei demliği alarak Çöpçatan Jin için bir fincan sıcak çay doldurdu ve gülümseyerek "Jin ninenin çöpçatanlık yaparken asla boş laflar etmediğini duymuştum. Kendim, Jin nineye canı gönülden güveniyorum," dedi.
Çöpçatan Jin afallamıştı. "Niteliklerine bakılırsa bu kadar yaşlı birini bulman mümkün değil, bu zahmete değer mi?" Wèi Wei hakkında iyi bir izlenimi vardı, bu yüzden birkaç yorum yapmaktan kendini alamadı. Wèi Wei lakayt bir şekilde gülümsedi ve çekinmeyerek, "Bazıları bana birkaç adamı tanıştırmıştı. Aralarından biri sakattı ve diğer ikisi de
Çöpçatan Jin içinden ona hayranlık duydu. Zengin bir aile evinde hizmet ettiğini kanıtlamıştı; meğer her şeyi çoktan düşünüp taşınmıştı.
Diğer kişi istekli olduğundan, kendisi kesinlikle itiraz etmeyecekti.
"Bu durumda, bana söyleyecek pek bir şey kalmıyor. Bugün Leilerin evine gidip kabul ettiğini söyleyeceğim ve diğer adım üzerine görüşeceğim.
"Zahmet ettiğin için teşekkürler, nine." Wei Wei özgüvenli bir gülümseme takındı.
Qin Mian, iki gün sonra haberleri aldı. Lei Daqiang ve Wei Wei olayı hallolmuştu. Lei Daqiang yalnızca Wei Wei'yle eşit hanımı olarak evlenmeye istekli olmakla kalmamış, bekleyemeyecek kadar sabırsızlanarak düğün tarihini 18 Kasım'a almıştı.
Qin Mian, Du Shi'nin yakında güçlü bir rakibi olacağını düşündüğünde çok heyecanlandı.
Başlangıçta bir çöpçatan bulmak için kılık değiştirmiş ve ondan, Lei Daqiang'ın eşit hanımı olması için iddialı bir kadın bulmasını istemişti. Amaç sadece Du Shi'yi kontrol altına almaktı; başka bir kötü niyeti yoktu. Buna ek olarak, Çöpçatan Jin'e özellikle bulduğu kadının iyi kalpli biri olması gerektiğini söylemişti. Çöpçatan Jin, hakikaten de Wei Wei'yi bulacak yeteneğe sahipti.
Çöpçatan Jin'e göre Wei Wei cidden ehil biriydi. Du Shi, Lei Xiangren ve diğerleri terbiyelerini takındıkları sürece, Wei Wei eski evdeki insanların iyi bir hayat sürmesine olanak sağlayabilirdi. Ayrıca bu, Wei Wei'nin kendi hür iradesine bağlıydı. Qin Mian'ın suçluluk duyacak bir şeyi yoktu, sadece çıkacak şovu izlemeyi bekliyordu.
Du Shi'nin, o ve Lei Tie'ye sorun çıkaracak hiç boş vakti kalmamıştı. Her gün, Lei Daqiang'la tartışmasına ek olarak Wei Wei'ye sövüyordu. Eski evin gelecekte ne kadar gürültülü olacağı muallaktı.
Lei Daqiang ve Du Shi önayak olmayınca, Lei Xiangren, Zhao Shi and Qian Shi de Lei Tie'yle nasıl iyi geçineceklerine dair kafa yormayı geçici bir süreliğine bırakmışlardı.
Qin Mian tekrar kılık değiştirerek Çöpçatan Jin'e paranın kalan yarısını ödedi.
Başından sonuna kadar, Lei Tie ve Qin Mian'ın kendisinin haricinde, Lei Daqiang'ın güzel ve genç bir kadınla evlenebilmesinden Qin Mian'ın sorumlu olduğunu bilen yoktu.
İki gün sonra Lei Xiangli ve Lei Xiangzhi beraber dükkâna geldiler, ifadeleri biraz sıkıntılıydı.
"Ağabey."
İkisinin Qin Mian'ı yabancıların yanında "en büyük yenge" diye çağırmaması, Qin Mian'ın içini rahatlattı. "İçeri girin. Neredeyse öğlen oldu, daha yemek yemediniz mi?"
"Henüz değil," dedi Lei Xiangzhi bir gülümsemeyle. "Dördüncü kardeş ve ben buraya yemek yemeye geldik."
Qin Mian da gülümseyerek, "Sefalar getirdiniz. Baharatlı acı çorba mı istersiniz yoksa barbekü mü? Eğer güveç yemek isterseniz oturmak için biraz beklemeniz gerecek," dedi.
Lei Xiangli, "O zaman ben baharatlı acı çorba alayım," dedi.
Lei Xiangzhi, "Ben de dördüncü kardeşinkinden alacağım," dedi.
"Önce gidip malzemeleri seçin sonra kaynatması için Lei Tie'ye verirsiniz." Qin Mian, Zheng Liu'dan tezgâha iki tabure çekmesini istedi.
İkisi malzemeleri seçince Qin Mian, "Yapacak başka işiniz yoksa, öğleden sonra dükkânda bize yardım edin. Akşama güveç ve barbekümüz var," dedi.
"Olur." Lei Xiangli gülümseyerek "Dediklerine uyarım," dedi.
Lei Xiangzhi kıyafetlerini çekiştirdi. "Tabii ki yardım ederiz; bilerek leke tutmaz kıyafetler giydim."
Qin Mian, "Aslında, ağabeyiniz ve ben sizi yemeğe davet etmeyi planlıyorduk fakat durumları biliyorsunuz, o yüzden daha fazlasını söylemeyeceğim. Akşam döndüğünüzde, ailenin tadına bakması için yanınızda bir tencere çorbayla birkaç yemek götürürsünüz," dedi.
Lei Xiangli hafiften iç geçirdi. "Anlıyoruz. Sen ve ağabeyimin içi rahat olsun."
"İfadenize bakılırsa evde ters giden bir şeyler var sanırım." Qin Mian buraya ne için geldiklerini tahmin ediyordu, anlamamış gibi yaptı. Bu sözlerin üzerine, baharatlı acı çorba pişirmekte olan Lei Tie kafasını eğdi ve ardından küçük hanımın masum ve şaşkın ifadesine baktı; dudaklarının kenarı belli belirsiz yukarı kıvrıldı.
Lei Xiangzhi ve Lei Xiangli, Qin Mian'ın Lei Tie'yi temsil ettiğini biliyorlardı ve ona söylerlerse, bunun Lei Tie'ye söylemek anlamına geleceğinin farkındaydılar. Bu yüzden, çekinmediler. "Sen ve ağabeyimizin babamdan haberi var mı?"
Qin Mian başını yukarı aşağı sallarken içinden "Bilmek ne kelime, sebep olan benim zaten" diye düşündü.
"Anladım. Bu mesele… Biz, genç nesil olarak nasıl diyeceğimizi bilmiyoruz…" Lei Xiangzhi iç geçirdi. "Annem evde her gün sorun çıkarıyor ve tartışmadan dolayı benim ve dördüncü kardeşin başı ağrıyor. O yüzden, seni ve ağabeyimi görmeye gelebiliriz."
"Bana kalırsa, bu mesele olup bittiğinden artık karşı çıkmanın bir anlamı yok. Annem neden böyle davransın?"
Qin Mian, Du Shi için endişeleniyormuş gibi bir tavır takındı. "Korkarım ki annem böyle devam ederse babamın ondan sıkılacak. Dördüncü kardeş, beşinci kardeş, fırsatınız olduğunda onu ikna etmeye çalışmalısınız. Ailenin uyum içinde olması, girişimde başarının temelidir."
En büyük yenge iyi biriydi. Lei Xiangli ve Lei Xiangzhi birbirine baktı. İkisi de içlerinden, aileden ayrılmanın çok erken gerçekleşmiş olmasından pişmanlık duydular. Aşırıya kaçan anneleri olmasaydı eğer – artık bir şey söylemek için çok geçti.
"Sadece hâlâ anlamış değilim. Nasıl oluyor da Bayan Wei, babamdan hoşlanabiliyor?" Lei Xiangzhi başından beri bunu atlatamamıştı.
*İkinci eş, kişinin ilk eşinin ölümünün ardından evlendiği kişi.
**Hem hiçbir şey yapmam hem de şikâyet ederim anlamına gelen bir mecaz