Birinin Karısı Olmak

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD44
Cilt 1Bölüm 58: Du Shi ve Wei Shi'nin İlk Yüzleşmesi

"Evet, evet, Kardeş Lei ya." Köylü, tekrar Lei Tie'ye baktı. Chopstickleriyle porselen tabağa vurarak içki kokan nefesiyle konuşmaya başladı.

"Kardeş Lei, hepimiz aynı köydeniz. Eğer bir servet yapma şansı varsa, tüm hemşerilere anlayış göstermen gerek. Haksız mıyım, millet?"

Lei Tie'nin ifadesi asıldı.

Qin Mian'ın kaşları köylüye baktığı sırada yukarı kalktı.

Masadaki diğerleri mahcup olmuşlardı ve gizlice bu köylüyü, hem Lei Tie'nin güvecini yiyip hem de saçma sapan konuşan çenesini kapatmamasından dolayı azarladılar. İnsanların zengin olması için bir fırsatları olsaydı bile kan kardeşlerini ya da aralarının iyi olduğu kişileri dikkate alırlardı. Bu adam kim olduğunu sanıyordu? Masadaki uyum atmosferi bozulmuştu.

Wu Di kolunu köylünün omzuna attı ve gülümseyerek, "Kardeş Qiu, sadece laf olsun diye konuşma. Hadi, bir kadeh daha kaldıralım! Yoksa kız kardeş [karısı] geri döndüğünde seni süpürge üzerinde diz çöktürteceğinden mi korkuyorsun?"

"Ondan korkan kim?" Adam inatçıydı, bardağını kaldırdı ve yüksek sesle, "Hadi, doyasıya içelim!" dedi.

"Biraz daha içelim!" Birkaç kişi daha eşlik etti.

Qin Mian yiyişini hızlandırdı. Bitirdikten sonra sıvışmak için insanların gafletinden faydalanarak avlu kapısının dışına saklandı ve parmaklarını Lei Tie'ye doğru uzattı.

Lei Tie sessizce kâseyi bıraktı ve ona doğru yürüdü.

Qin Mian başka birinin çok içmiş olabileceği ve onlardan "anlayış göstermelerini" isteyeceği korkusuyla gitmek için onu çekti.

"Doymadım." Lei Tie mertçe Qin Mian'ın kendisini çekiştirmesine izin verdi.

Güneş daha yeni batmıştı. Çoğu kişi düğüne katılmak üzere eski eve gitmişti; bu yüzden etraf baya sessizdi.

Qin Mian hemen, "Eve gidince sana etli noodle yapacağım," dedi.

Qin Mian konuşmayı bitirince Lei Tie onu eve doğru çekmeye başladı.

Qin Mian daha sonra bir şey hatırladı. "Az önce yemek yerken bize bakıp duran bir kadın vardı. Kimdi o?"

Lei Tie bir an düşündü. "Halam."

"Ah." Qin Mian'ın cevabı düzdü. Ana aileden ayrılışlarının başlarında tüm akrabalara haber verilmişti fakat hiçbiri evlerine gelmedi. Bu akrabalar malî olarak yardım etmek bir yana dursun onu ve Lei Tie'yi umursamamışlardı bile, o yüzden kendisi de onları umursamadı.

Eve dönünce ikisi de eski evdekinden daha rahat hissettiler. Lei Tie direkt mutfağa gitti. "Ne yıkayıp, doğrayayım?"

"Yapmana gerek yok, ben hallederim." Qin Mian evin kirişinden oldukça yağlı bir deriye sahip bir domuz eti bloğu aldı. Domuz etinin üç parçası yağlı, yedi parçası yağsızdı, bu da doğramalık et için uygundu. Eti ince parçalar hâlinde kesti ve Lei Tie'den ateş yakmasını istedi. Tavadaki yağ kızınca doğranmış eti tavaya attı ve sık sık karıştırdı. Qin Mian, %30 piştiğinde tarçın tozu ve tuz ekleyerek kızartmaya devam etti. %60 piştiğinde sirke ekleyerek kızarttı. %70 piştiğinde soya sosu ve Sichuan biberi ekledi. Tamamen piştiğinde bir miktar chili tozu ve bir süre kaynaması için su ekledi, ancak o zaman doğranmış et çorbası tavadan alınabildi. Parlak kırmızı yağlı et, yumuşak ve baharatlıydı.

Qin Mian ete baktığında dayanılmaz şekilde canı çekti. Bir çift chopstick alarak iki parça et alıp tadına baktı ve ardından kendini övdü. "Kendimi aşmışım; yumuşacık."

Ağzına bakmakta olan Lei Tie'yi görünce küçük bir kâse alarak birkaç parça et koydu ve ona verdi. "Al."

Lei Tie kâseyi ve elindeki chopstickleri alarak kâsedeki eti yemeye başladı.

Qin Mian şaşkınlıkla ona baktı. "Onlar benim chopsticklerim!"

"Hmm." Lei Tie başını bile kaldırmadı.

Qin Mian onu tekmeledi. "Başka bir çift alamaz mısın?"

"Ne fark eder ki?" Lei Tie umursamaz bir ifadeyle başını kaldırdı.

Qin Mian'ın ağzı seğirdi, konuşamadı. Lei Tie'ye "kullanılmış chopsticklerimi kullanarak beni dolaylı olarak öpüyorsun" diyebilir miydi?

Noodlelar başka bir tavada pişti. Noodlelar hazır olduğunda, noodleların ortasını açtı ve bir kaşık et çorbası döktü, bir avuç taze soğan ekledi ve chopstick kullanarak karıştırdı. İştah açıcı koku burunlarına ulaştı. Doğranmış et çorbasının kalanı yarına saklanmalıydı. Bu sıralar hava soğuduğundan çorba ekşimezdi.

"Yemek hazır," dedi tatsız bir şekilde Qin Mian, çorbayı ocağın üstüne dökmemeye çalışırken.

"Ben alırım." Lei Tie ondan önce davranarak noodle kâselerini aldı ve yemek masasına koydu.

Qin Mian ellerini yıkadıktan sonra mutfaktan çıktı ve kimseyi göremedi. Kısa bir süre sonra Lei Tie'nin elinde bir testi şarapla sandık odasından çıktığını gördü.

Söylenmesine engel olamadı. "Noodle yiyeceğiz ve hâlâ içmek istiyorsun."

"Şarabın yanında güzel gider." Lei Tie şarap testisini bıraktı, hemen oturmadı. "Hanım, sen de içer misin?"

"Hayır." Qin Mian başını iki yana salladı.

Lei Tie sonra bir şarap bardağı alarak doldurdu ve kendi içti. Qin Mian'ın yapacak bir şeyi yoktu, bu yüzden Lei Tie'nin yanına oturarak onun yiyişini izledi.

Lei Tie'nin keyfi yerinde görünüyordu. Acele etmeden şarabın tadına baktı ve yavaşça noodlelarını yedi.

Onu izleyen Qin Mian'ın içi huzursuzluk doldu ve onu besleme arzusu hissetti. Çok sıkılmıştı. Lei Tie'nin kâsesindeki etlerden yemek için mutfağa giderek bir çift chopstick aldı.

"Bu noodlelar benim," dedi Lei Tie.

Qin Mian kışkırtıcı bir biçimde ağzına tek seferde dört parça et attı. "Ne fark eder?"

Lei Tie başını iki yana salladı.

Qin Mian sakince kâsedeki tüm etleri alarak yedi.

Lei Tie hiçbir şey söylemedi. Sol elinde beyaz, porselen bir şarap bardağı ve sağ elinde chopstickleri tutarak Qin Mian'ın noodleın içindeki etleri bulmasına yardım etti.

Qin Mian'ın yüzüne sıcak basmıştı. Chopsticklerini bıraktı ve birden ayağa kalktı. Kanepeye koştu ve uzandı – kalbi çarpıyordu. Lei Tie'ye bakmaya cesaret edemedi.

Lei Tie gözlerini ayırmadan önce uzun bir süre ona baktı. Şarap bardağını ters çevirdi ve noodle yemeye odaklandı. Noodlelar çorbanın içinde uzun süre beklemiş ve şişmişlerdi ama yine de çok lezzetliydiler. Çorbayı bile içti.

-

Şafak vakti Qin Mian ve Lei Tie yıkandılar ve erkenden eski eve gittiler.

Du Shi'ye ek olarak Lei Xiangren, Lei Xiangyi, Lei Xiangli, Zhao Shi, Qian Shi ve üç çocuk, ayrıca -Lei Dagang, Lei Dagang'ın karısı, iki oğlu, iki gelini, iki erkek ve iki kız torunundan oluşan Lei Dagang ailesinden- Lei Daqiang'ın en büyük erkek kardeşi de vardı. Lei Daqiang ve Lei Dagang ayrıldıkları o yıllar boyunca birkaç anlaşmazlık yaşamışlardı. İki aile arasındaki ilişki pek iyi değildi ve birbirlerini çok da iyi tanımıyorlardı. Yalnızca bayram, düğün ve cenazelerde birbirlerini ziyaret ediyorlardı.

Bir oda dolusu insan sohbet etmekteydi ve iki işinin yan yana yürüyerek geldiğini gördüklerinde etkilendiler ve sessizliğe büründüler. Soldaki kömür karası saçlı adam uzundu. Klapalı, masmavi, geniş bir kıyafet giymişti ve belindeki siyah deri kemerden kırmızı bir "huzur" düğümü* sallanıyordu. Bakışları soğuk, adımları sağlamdı, hafifçe görmezden gelinemeyecek bir aura yayıyordu. Sağındaki simsiyah gözlü genç yakışıklıydı. Manşetleri iki parça gerçek tavşan kürküyle dikilmiş siyah bir paltoyla kaplı, gök mavisi, ok kollu bir kıyafet ve bir çift parlak mavi bot giyiyordu. Mevcudiyeti, insanları şaşkına çevirip, bu yanlış kapıya gelen hangi ailenin gongzisi diye sorgulatacak kadar sıra dışıydı. Zhao Shi, Qian Shi, Lei Chuntao ve diğer birkaç kadın afallamış durumdaydı.

Lei Xiangren'in gözleri Lei Tie'ye kaydı ve ruh hâli karmaşıklaştı. Ağabeyi ondan büyüktü ama ondan birkaç yaş daha gençmiş gibi görünüyordu. Eğer Lei Tie'nin yüzündeki şu yara izi olmasaydı, daha bir yakışıklı ve çekici görünürdü. Kendini kalbinin derinliklerinde bir parça kıskançlık duymaktan alamadı. Zhao Shi'nin şaşkın bakışını yakalayınca somurttu. Ayağını kaldırdı ve sertçe bacağını tekmeledi.

Yine de Zhao Shi onun dikkatli olmadığını düşündü. Bacağını ovuşturarak homurdandı. "Ne yapıyorsun?"

Lei Xiangren konuşmayarak pofurdadı.

Lei Tie odaya göz gezdirdikten sonra Qin Mian'ı göze çarpmayan bir köşeye çekerek oturdu.

Qin Mian da etrafa bir göz gezdirmiş ve gelini görememişti.

Du Shi gelin odasının kapalı kapısına sert bir şekilde bakmak yerine biraz dalgın ve endişeli bir şekilde ana koltukta oturmaktaydı.

Bu defa kapı gıcırdayarak açıldı ve baştan aşağı kırmızılar içinde olan Wei Shi ile birlikte yüzünde bir gülümsemeyle Lei Daqiang çıktı.

Qin Mian, Wei Shi'ye bakarak kendi kendine başını salladı. Gerçekten de güzeldi ama Lei Daqiang'ın eşi olması üzücüydü.

Lei Daqiang ana koltuğa giderek oturdu. Gelişigüzel, "Hepiniz gelmişsiniz," dedi.

Wei Shi utangaç görünüyordu fakat gayet doğal ve rahat bir tavrı vardı. Hızlıca Du Shi'ye doğru yürüdü ve ona çay koymak için diz çöktü. Her ikisi de hanım olmalarına ve aynı konumda olmalarına rağmen önce evlenmiş olan Du Shi'ydi. Bu bir fincan çay, onun onuruna mazhar olmalıydı.

"Lütfen biraz çay al, [büyük] kız kardeş."

Du Shi cevaplamadı. Ona soğukça baktı ve ürpertici bir şekilde, "Ah, uyanmayı biliyormuşsun demek? Bizi bekletmen ne kadar cesur bir hareket? Wei ailenizin kuralı bu mu?"

Wei Shi eleştiriyi umursamadı ve özür diler gibi, "Dün beye sordum ve o da kız kardeşin genelde ejder saatinin** başında kalktığını söyledi. Düşüncesizlik ettim. Kız kardeşin tavşan saatinde*** kalkmasını beklemiyordum. Benim hatam. Kız kardeşe özürlerimi sunuyorum, lütfen biraz çay al," dedi.

Lei Xiangren ve diğerleri, utanarak sessizce başlarını eğdiler. Du Shi'nin erken kalktığı doğruydu. Şafak sökmeden önce evde masa ve sandalyelerin yerini değiştirmiş ve defalarca tavaya vurmuştu ve çıkan sesle herkesi uyandırmıştı. Qin Mian sessizce güldü ve onun talihsizliğinden haz alan bir bakışla Du Shi'ye baktı.

Du Shi'nin yüzü sert görünüyordu. Başka ne demeliydi? Lei Daqiang ciddi bir ifade takındı. "Tamam, neden çay almıyorsun? Yine de daha sonra kahvaltı hazırlaması gerekiyor."

Du Shi'nin yavaşça çayı almaktan başka çaresi kalmadı, bir yudum aldıktan sonra çayı bıraktı. Ağırdan alarak istemeye istemeye şeftali ağacından yapılma, ucunda gümüş sallantıları bulunan iki saç tokası çıkardı ve kaba bir şekilde, "Şu andan itibaren, efendiye iyi bak," dedi.

"Çok teşekkürler, kız kardeş." Wei Shi kibarca teşekkür etti ve ona zarif, gümüş boncuklu bir çift küpe verdi. "Benden ufak bir saygı ifadesi. Umarım kız kardeş beğenir."

İki gümüş boncuk küçük değildi ve en azından bir gümüş Tael ederdi ki bu da gümüş sallantılı saç tokalarından daha değerliydi. Du Shi kalbindeki yükün hafiflediğini hissetti.

Zhao Shi'nin gözleri parıldadı. Hızlıca Wei Shi'nin yanına gitti ve kolunu tutarak, "Küçük anne, ben ikinci gelinim. Bunlar da en büyük amca ve en büyük hala. Bu da…"

Wei Shi aynı nesilden olan insanlara birer birer kutsama töreni yaptı ve kendi yaptığı ayakkabı ve para keselerini verdi.

Wei Shi'nin genç nesil için olan hediyeleri de oldukça cömertti. Her birine gümüş bir kilit vererek kimseyi kayırmadı. Qin Mian ve Lei Tie de birer tane almışlardı.

Akrabalar kabul edildikten**** sonra Du Shi sabırsızca, "Hadi, git yemek yap. Hepimiz açız," dedi. İkinci gün, gelin kahvaltı hazırlamak zorunda olurdu. Bu, yalnızca gelinin aileyi yönetme becerisini test etmek için değil, aynı zamanda gelinin yeni evdeki hayatına temel atmak için de yapılırdı.

Lei Dagang'ın ailesi ayağa kalkarak vedalaştılar.

Lei Daqiang, Qin Mian ve Lei Tie'yi kahvaltı etmeleri için durdurdu. Qin Mian olayların nasıl vuku bulacağını merak ediyordu, bu yüzden kaldılar.

Wei Shi yemek yapmak için mutfağa gitti, Zhao Shi ve Qian Shi de yardım etmek için ardından gittiler. Qin Mian, iki kadının Wei Shi'yle yakınlık kurmak için gitmiş olması gerektiklerini biliyordu. Bir saat içinde Zhao Shi ve Qian Shi yemekleri masaya koymaya başladılar. Dün ağırladıkları misafirlerden et ve sebze de dâhil olmak üzere arta kalan bir sürü malzeme vardı. Wei Shi, renk, aroma ve lezzetle tamamlanmış on yemek hazırlamıştı.

"Kahvaltıya başlayabiliriz." Wei Shi gülümseyerek Lei Daqiang'ın yanına oturdu.

Du Shi ifadesiz bir yüzle, "Wei Shi, yanlış yere oturdun. Yetişkin adamların yanında oturarak ne halt ediyorsun?" dedi.

"Kız kardeş, durum öyle değil." Wei Shi bakmak için Lei Daqiang'a döndü. "Bey, hepimiz tek bir aile odluğumuzdan kadınları ayırmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Beyimin yanında oturunca onunla ilgilenmem de daha kolay olur, değil mi? Eşleriyle oturan ikinci ve üçüncü çocuklar da böylece bağlarını geliştirebilirler. Gelecekte daha çok torun verecekler. Ne diyorsun, bey?"

"Haklısın." Lei Daqiang başını yukarı aşağı salladı. "Bundan sonra ailecek yemek yemek için erkeklerin ve kadınların iki masaya bölünmesine gerek yok. Ben anneniz, eşim ve Chuntao'yla oturacağım ve geri kalanlar da başka bir masada oturacak."

Wei Shi samimi bir şekilde Du Shi'yi çağırdı. "Kız kardeş, gel buraya otur."

Du Shi öfkeden morarmıştı. Sabrının sonuna ulaşmıştı, patlamak üzereydi.

Lei Chuntao aceleyle geldi ve onu, oturması için Lei Daqiang'ın diğer yanına iterek alçak sesle yatıştırdı.

Wei Shi, Lei Daqiang'ın yemekleri almasına yardım ettiği sırada gülümseyerek, "Bey, koyun eti vücudu canlı tutar, biraz daha al. Yemek pişirme becerilerim fena değil. Daha sonra sana takviye olarak bazı yemekler yapacağım," dedi.

"Güzel, güzel." Lei Daqiang içtenlikle güldü ve bu eşle evlenmenin yapılacak doğru şey olduğunu gittikçe daha çok düşünmeye başladı.

Lei Xiangren küçük bir parça kızarmış domuz etini ağzına tıkıştırdı ve övdü. "Küçük annenin yemek becerileri cidden iyi."

"Bencede." Zhao Shi lafa karıştı. "Sebzeler de iyi kızarmış. Kızarmış sebzelerin tatlarının iyi olması için daha fazla yağ gerekir."

Qian Shi mırıldandı. "Artık tüm yemekleri küçük anne pişirse ne güzel olur."

Lei Xiangyi ona bakarak azarladı. "Kapa çeneni!" Annesinin yemek konusunda tutumlu olduğunu biliyordu, yine de Qian Shi bu kadar çok insanın önünde konuşmaya cesaret edemedi.

Qin Mian, Du Shi'nin kasvetli yüzüne ve ardından Wei Shi'nin gülümseyen yüzüne bir bakış attı. Keyfi yerindeydi. Du Shi'nin, kendisine ve Lei Tie'ye sıkıntı çıkarmaya vakit bulamayacağından adı gibi emindi. Eski evin geleceği umurunda değildi.

"Kardeş Tie, ben doydum."

Lei Tie başını yukarı aşağı sallayarak chopsticklerini bıraktı ve ayağa kalktı.

"Baba, anne, küçük kardeş, yemeyi bitirdik. Artık geri dönelim. Siz yavaşça yiyin." Qin Mian çok nazikti.

Du Shi bir şey söylemedi.

Lei Daqiang yalnızca başıyla onayladı.

Fakat Wei Shi ayağa kalktı ve gülümseyerek, "Tamam. Ne zaman vaktiniz olursa ziyarete gelin," dedi.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR