Birinin Karısı Olmak

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD44
Cilt 1Bölüm 61: Beyaz Benek

Karınlarını doyurduktan sonra yaban domuzunu dağdan aşağı taşıdılar.

Küçük siyah kurt sessizce Qin Mian’ı takip ediyordu.

Wu Di şaşkınlıkla, “Kız kardeşi dağdan aşağı takip etmiyor, değil mi?” dedi.

Qin Mian fazlasıyla mutluydu. Evde, yalnızca o ve Lei Tie olunca biraz yalnız oluyordu. Uzun süredir evcil bir hayvan beslemek istiyordu. Küçük siyah kurt onların peşinden gitmek isteseydi, çok iyi olurdu.

“Gelmek istiyorsa bırak gelsin.” Qin Mian biraz düşündü. “Ama Kardeş Zhang, dördüncü kardeş ve Wu Di, köylüleri korkutmamak için onun aslında bir kurt olduğunu söylemeseniz iyi olur.”

Zhang Dashuan ve diğer ikisi razı geldiler.

Zhang Dashuan, “Ama onu zapt etmen gerek, tavukları yakalamasın ya da ördekleri yerinden etmesin,” diye hatırlatmada bulundu. Küçük siyah köpek hâlâ yavruydu, insanlara zarar vereceğinden endişe etmiyordu.

Qin Mian, “Endişelenme,” diyerek güvence verdi. Lei Tie’ye göz gezdirdi. “Ve Qingli Hapına gelince, sizin de bundan bahsetmeyeceğinizi umuyorum.” Bu kadar uzun süre birlikte yaşadıktan sonra Lei Tie’nin geçmişten söz etmek istemediğini anlayabiliyordu.

Zhang Dashuan ve diğer ikisi art arda söz verdiler.

Qin Mian bahçeyi kirletmek istemiyordu, bu yüzden Lei Tie ve Zhang Dashuan’dan yaban domuzunu nehir kıyısına götürmelerini ve işlerini orada halletmelerini istedi.

Wu Di, “Liao Amca’yı çağıracağın,” dedi. Liao Amca domuz kesiminde uzmandı. Köylüler ne zaman domuzlarını kesmek istese ona giderlerdi.

“Eve gidip et için bir leğen getireceğim,” dedi Qin Mian.

Lei Tie, Lei Xiangli'den nehri gözetmesini istedi ve Qin Mian ile gitti. Odun getirmek için geri dönüyordu.

Küçük siyah kurt, iki adamın adımlarını yakından takip etti.

Eve girdikten sonra küçük siyah kurt, Qin Mian’ın ayaklarının altındaki kiri paspasa sürtüşünü sessizce izledi ve onu taklit etti. Qin Mian ve Lei Tie içten içe şaşırmışlardı.

Küçük siyah kurt iki adamın konuşmasını beklemeden eve ilk adımını attı. Telaşsızca her odada dolaştıktan sonra çıktı ve sessizce kanepenin kenarına kıvrıldı.

Lei Tie evin arkasından bir yığın odun getirirken, Qin Mian iki leğen ve iki bambu sepet buldu. Küçük siyah, onları yine takip etti.

Nehir kıyısında, Lei Tie basit bir soba kurmuş ve daha sonra kullanmak için su kaynatmıştı.

Köylüler haberleri alınca, heyecanlı manzarayı seyretmek için art arda gelmeye başladılar.

Liao Amca birkaç aydır bıçağını kullanmamıştı ama becerileri paslanmamıştı. Ustaca yaban domuzunu tuttu.

Gülümsemeye devam eden ve yaban domuzu etini, evcil domuz eti fiyatına satın almak isteyen epeyce aile vardı. Qin Mian kabul etmedi. Yaban domuzu eti, evcil domuz etinden daha lezzetliydi. Bir jini 8 Wen ediyordu. Evcil domuz eti fiyatına satmaya razı olsaydı, bu insanlar ondan faydalansalar bile yine de arkasından ona aptal demeye devam edebilirlerdi. Ne gereği vardı. Gerçek dostluklar, birkaç bakırla kurulamazdı; belki o da bunu açıklığa kavuşturmalıydı. Qin Mian sonuç olarak Lei Xiangli, Zhang Dashuan ve Wu Di'ye 10’ar jin ve Liao Amca'ya teşekkür etmek için 5 jin verdi.

Liao Amca gülümseyerek eti aldı ama aynı zamanda da Lei Tie'ye, gelecekte bir domuz kesmek isterse her zaman ona gelebileceğini söyledi.

Qin Mian ve Lei Tie etin geri kalanını halletmek ve kuruması için asmak üzere eve götürdüler. Tüm işler bittikten sonra Qin Mian, Qingli Hapını sormaya vakit buldu.

“Qingli Hapıyla ilgili dediklerin doğru muydu?”

Lei Tie başıyla onayladı.

Qin Mian ürkmüştü, bir çay fincanına çarptı. Çayın yarısı masaya dökülerek yere aktı. “Bu tür şeyler çok değerlidir. Küçük siyah kurdu almak istesem de o anda başka bir çaresini bulabilirdim.”

Çayın, Qin Mian ayaklarına döküleceğini ama Qin Mian’ın bunu fark etmediğini gören Lei Tie, hafifçe başını iki yana sallayarak ayaklarını uzaklaştırdı. Çay masasının altındaki bezi alarak sıvıyı sildi.

“Bunu düşünme. Hazine, işe yaradığında hazinedir, işe yaramazsa israfa döner.”

Qin Mian hâlâ çok endişeliydi. “Beyaz giysili adam sıradan birine benzemiyordu. Ya Qingli Hapını kullandıktan sonra seni tekrar sorarsa?”

Lei Tie sakince, “Benim de nüfuzum var. Endişelenme,” dedi.

Qin Mian bir anlığına ne diyeceğini bilemedi. Şaşkınlık içinde adama baktı. Uzun bir sürenin ardından bir savaş çığlığıyla, “Onun beni, benim de onu kurtardığım doğru,” dedi.

“İnanıyorum.” Lei Tie, dudaklarının kenarı hafifçe yukarı kıvrılarak ve derin gözlerinde beklenmedik bir şekilde şaka ifadesi taşıyarak ona baktı.

Qin Mian iyice düşününce ne demek istediğini anladı. Geçmişi hatırlamadığını söylemişti fakat küçük siyah kurdu hatırlıyordu, tutarsız değil miydi? Kulaklarına bir sıcaklık dalgası yayıldı. Nasıl numara yapacağını bilmiyordu, o yüzden mahcubiyet içinde “ah” diyerek uzağa baktı, arından yüksek bir sesle, “Küçük siyah kurt muhtemelen bizimle yaşayacak. İsmini ne koyalım?” dedi.

“Sen karar ver.” Lei Tie demliği alarak, onun için tekrar bir fincan çay koydu.

Küçük siyah kurt kendisi hakkında konuştuklarını anlamış gibiydi, kafasını kaldırarak ikisine baktı.

Qin Mian kafasındaki beyaz beneğe baktı ve gülümseyerek, “Neden adını ‘Beyaz Benek’ koymuyoruz?” dedi.

“Uygun.” Lei Tie kısa ve öz bir yorum yaptı.

“İyi. İsmin ‘Beyaz Benek’ olacak.” Qin Mian eğilerek küçük siyah kurdun kafasına dokundu.

Küçük Siyah kurt kımıldamayarak dokunmasına izin verdi.

Qin Mian, Lei Tie’ye, “Bu arada, avlu kapısına girip çıkması için bir delik açsak iyi olur,” dedi. “Tüm gün evde duracağını düşünmüyorum.”

Lei Tie ayağa kalktı. “Gidip halledeyim.”

Lei Tie gittikten sonra Qin Mian hafifçe iç geçirdi ve geri kanepeye çöktü. Lei Tie hafızasını kaybetmediğini biliyordu ama hiçbir şey sormamıştı. Bunun anlamı neydi? Lei Tie cidden yalan söylemesini umursamıyor muydu? Yine de şu anda sırları olan tek kendisi değildi, Lei Tie’nin de sırları vardı. Beyaz giysili adamın Qingli Hapının çok değerli olduğunu söylediğini duymuştu, Lei Tie nasıl böyle bir şeye sahip olabilirdi? Geride bıraktığı on yıl, zorlu geçmiş olmalıydı.

Nedenini bilmiyordu fakat Lei Tie’nin ondan bir şey sakladığını düşününce rahatsızlık duydu.

Avludan gümbürtü sesleri geliyordu. Qin Mian bağırdı. “Tüm duvarı yıkma.”

“Yıkılmaz.” Lei Tie’nin sesi düz ve kararlıydı.

Qin Mian ayağa kalkmak için döndü ve dışarı çıktı, Beyaz Benek yavaşça onu takip etti. Hâlâ yavru olsa da duruşunda bir kurdun kibirli tavırları vardı.

Avlu kapısının yanında, yere yakın birkaç tuğla Lei Tie tarafından parçalanmış ve ortaya bir tabaktan daha büyük boyutlarda bir delik çekmişti. Lei Tie, Beyaz Benek’in yaralanmasını önlemek için çekiçle birkaç tuğlanın sert, çıkıntılı kenarlarını ve köşelerini kırdı.

Qin Mian yanına çömeldi, deliği işaret ederek Beyaz Benek’e, “Beyaz Benek, evde kimse yokken buradan girip çıkacaksın, tamam mı?” dedi.

Beyaz Benek ona baktı, vücudunu alçalttı ve duvardaki delikten göbeği yere değecek şekilde sürünerek çıktı. Çok geçmeden dış taraftan aynı şekilde içeri girdi.

Bu Qin Mian’a hoş bir sürpriz olmuştu. “Zeki olduğunu biliyordum.”

Beyaz Benek, bu övgü ona yetmemiş gibi kulaklarını salladı ve sessizce ayaklarının dibine oturdu.

“Ağabey, en büyük yenge.”

Lei Chuntao güzel yüzünde bir gülümsemeyle kapıya doğru yürüdü, yanında Wei Shi vardı.

“İkiniz de evdeymişsiniz,” dedi Wei Shi gülümseyerek.

Qin Mian kibarca, “Küçük anne gelmiş,” dedi. Wei Shi, aileye katılmasından sonra kendisiyle birçok kez yakınlaşmaya çalışmıştı fakat Qin Mian hepsini atlatmıştı. Ne Du Shi ne de Wei Shi ile yakınlaşmak niyetindeydi. Wei Shi’nin yaptıkları yüzünden Du Shi’nin ilgisini tekrar kendisi ve Lei Tie’nin üzerine çekmek istemiyordu. Dağda oturup, kaplanların dövüşünü izlemek ne kadar güzel olurdu?*

Elinde bir kâse tutmakta olan Wei Shi canlı bir şekilde konuşmaya başladı. “İkinize yaban domuzu için teşekkür etmeye geldim. Bunlar sabah erkenden yapılan mantılar. Küçük kız kardeşiniz çok lezzetli olduğunu söyledi, o yüzden biz de biraz size getirdik.” Sözde, Qin Mian ve Lei Tie’nin küçük annesiydi ama ne de olsa cinsiyetler arasında ihtiyatlı bir tedbir olmalıydı. Tek başına gelse dedikoduya davetiye çıkarmış olurdu, o yüzden Lei Chuntao’dan onunla gelmesini istemişti.

Qin Mian kâseyi tuttu. “Bugün yaban domuzunu avladığımızda dördüncü kardeş de baya bir efor sarf etti, bu yüzden biz de ona biraz et verdik. Küçük annenin kibarlık etmesine gerek yok.”

Wei Shi’nin gülüşü katılaştı. Qin Mian’ı tekrar değerlendirmekten kendini alamadı. Genç, fazla büyük değildi fakat üstesinden gelmenin bu kadar zor olacağını beklemiyordu.

Qin Mian eve girerek mantıları kendi kâsesine boşalttı. Kâseyi Wei Shi’ye geri verdi. Manalı bir şekilde, “Beni ve Lei Tie’yi unutmadığı için küçük anneye çok teşekkürler. Aslında, Lei Tie ve ben artık küçük değiliz. Kendimize gayet iyi bakabiliriz. Babam ve annemle ilgilenmen, bizim müsterih olmamız için yeterli,” dedi.

Wei Shi kâseyi alarak hafifçe gülümsedi. Bir anlığına dili tutuldu.

Lei Chuntao, Beyaz Benek’i görerek sevinçle yanına gitti. “Hey, en büyük yenge, bu senin bulduğun küçük siyah köpek değil mi? Çok şirin.”

“İsmi Beyaz Benek.” Qin Mian, “Dikkatli ol. Seni daha tanımıyor. Saldırgan olabileceğinden endişeliyim,” diye hatırlattı.

Beyaz Benek ’in derin ve sakin gözlerini gören Lei Chuntao biraz korktu ve yaklaşmaya cesaret edemedi.

Wei Shi avluda üç tane Sichuan biberi ağacı olduğunu fark ederek merakla, “Bunlar ne çiçeği?” diye sordu. Bilinçsizce bunların çiçek olduğunu düşünmüştü. Ağaçlardaki Sichuan biberleri çoktan Qin Mian tarafından toplanmış ve ilkbaharda ekilmişti.

“Öylesine diktik.” Qin Mian bilmiyormuş gibi yaptı.

Wei Shi daha fazla soru sormadı. Onları davet etti. “Akşama yaban domuzu etiyle birkaç yemek yapacağım. Soya soslu kuru yaban domuzu ve kızarmış yaban domuzu var. İkiniz de yemeye gelin. Güzel bir içki içebilirsiniz.”

Qin Mian cana yakın bir şekilde reddetti. “Çok teşekkürler, küçük anne. Ancak bugün biraz yorulduk, o yüzden gelemeyiz.”

Wei Shi çaresizce, “Tamam, sonra fırsat bulunca gelirsiniz. Chuntao, geri dönme zamanı gelmiş,” demek zorunda kaldı.

Qin Mian uzaklaştıklarını gördükten sonra Lei Tie’ye, “Kuru yaban domuzu ve soya soslu kızarmış yaban domuzu yapabilirim,” dedi. Lei Tie ona baktı ve ardından başını eğdi. “İkisini akşam mı yiyeceğiz?”

“Kızarmış domuz akşam yemeği için çok yağlı,” dedi Qin Mian. “Akşama kuru yaban domuzu, buğulanmış unlu domuz ve sebze kızartması yapacağım. Sebze bahçesine gidiyorum. Beyaz Benek, hadi.”

Lei Tie, elinde sepetle, Beyaz Benek’e bağırarak uzaklaşmasını izledi ve ancak o zaman bakışlarını çekti.

Bahçedeki sebzeler büyümüştü çünkü ruhani pınar suyuyla sulanıyorlardı. Sebzeler böceklenmemiş ve güzelce olgunlaşmışlardı.

Qin Mian bir sepet dolusu yeşil ıspanak alarak etrafa baktı. Etrafta kimse olmadığını görerek, gizlice tarlaya az bir miktar ruhani pınar suyu döktü. Eve döndüğünde aynı eski kurallar uygulandı. Lei Tie sebzeleri kesip yıkadı.

Beyaz Benek de olduğundan, Qin Mian bilerek biraz daha fazla kuru yaban domuzu ve buğulanmış pirinç unlu domuz yaptı. Yere Beyaz Benek için bir kâse koydu ve ardından yemekleri masaya götürdü.

“Birkaç bardak içer miyiz?” diye sordu Qin Mian.

Lei Tie şaşırmıştı fakat hemen, “Gidip şarap getireyim,” dedi.

Lei Tie iki bardak şarap doldururken yan yana oturdular.

Qin Mian şaraptan büyük bir yudum aldı. Tadı o kadar keskindi ki dilini dışarı çıkardı. Beyni de iki saniyeliğine boşlukla kalmıştı. Tanrım, bu şarap şu modern şaraplardan çok daha güçlü.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR