Birinin Karısı Olmak

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD44
Cilt 1Bölüm 62: Lei Tie'den Hediye

Lei Tie sitem etti. "Hızlı içme. Yemek ye."

Qin Mian ağzını nemlendirmek için bir parça ıspanak yedikten sonra biraz daha rahat hissetti. Buğulanmış pirinç unlu domuzdan bir parça daha yedi, şarap bardağını kaldırarak Lei Tie'ninkiyle tokuşturduğu sırada, "İç," dedi. Bu sefer yavaşça içerek zevkini çıkardı. Yüzüne yayılan sıcaklık gitgide artıyordu, aceleyle yemekleri böldü.

Lei Tie büyük bir yudum içti ve onu zorlamadı.

Alacakaranlık daha da çöktüğünde ve oda daha da karardığında ayağa kalkıp, ana odanın tüm köşelerinde bulunan gaz lambalarını yakarak odayı aydınlattı.

Qin Mian ateşli yüzüne dokunarak bir parça tedirgin hissetti. Eğer erkeksen, nasıl içileceğini bilmen gerekirdi. Nasıl yalnızca tek bir yudum yüzünü kızartabilirdi? Alkol toleransı gençken yükseltilmeliydi. Bunu düşünerek boynunu kaldırdı ve bardakta kalan şarabı içti.

Lei Tie kaşlarını çatarak kâsesine yemek koydu.

"Şarabın tadı güzel değil. Neden o kadar kişi seviyor ki?" dedi Qin Mian bir bardak daha doldururken.

Lei Tie bardağını aldı. "İçmeden önce biraz daha ye."

"Ah." Qin Mian'ın başı biraz dönüyordu ve tepkileri de biraz yavaşlamıştı. Uysalca yemeklerden birkaç parça alarak yumuldu.

Lei Tie sersemliğinden yararlanarak, üç yemekten kâsesine biraz daha koydu.

Qin Mian kâsenin yarısından fazlasını silip süpürmüştü. Göz ucuyla şarap bardağını görerek bardağı aldı ve büyük bir yudum içti. Ardından bardağı göstererek, "Bir bardak daha," dedi.

"Daha az iç, daha çok ye," dedi Lei Tie.

"Hayır, içme alıştırması yapmak istiyorum." Qin Mian şarap testisine uzandı.

Lei Tie önce davranarak şarap testisini aldı ve ona yarım bardak doldurdu. Qin Mian cıkcıklayarak iki eliyle Lei Tie'yi tuttu ve sonra şarap bardağı dolunca bıraktı. Tatmin edici biçimde güldü ve altını çizdi. "İçebilirim."

Lei Tie şarap testisini uzağa koydu.

Qin Mian içkisini fondip yaptı. Bunda abartılacak bir şey olmadığını düşünerek, tekrar şarap testisini almak için kalktı. Kazara şarap testisini devirdi ve şarap yere damladı. Bir "çat" sesiyle kırılarak yere saçıldı.

"Hm? Bilerek yapmadım…" Qin Mian ayağa kalkınca bacakları güçten düştü ve titredi.

Lei Tie onu çabucak elleriyle destekledi, kenarda bir sandalyeye oturttu ve dikkatlice ona baktı. Gencin vücudu güçten düşmüştü, gözleri açıkça ayırt edilmesi zor bir ifadeyle puslu bakıyordu ve yanakları kızarmıştı.

"Sarhoşsun."

"Öyle mi? Ah…" Qin Mian tepki vermeden önce bir süre boş boş durdu. Ayağa kalkmak istiyordu. "Yatmaya gidiyorum."

Ayağa kalkmasıyla titremesi bir oldu. Lei Tie ona sarıldı.

Qin Mian sersemce üzerine düştü. İki eli omuzlarındaydı ve ağzı kurumuştu, bilinçsizce dudaklarını yaladı.

Lei Tie'nin gözleri koyulaştı ve gencin beline dolanan kolları sıkılaştı.

Bir süre sonra aniden başını eğdi, nazik bir nefes alarak yavaşça gencin dudaklarına yaklaştı ve gencin alnına dikkatlice küçük bir öpücük kondurdu.

Alnındaki hafif kaşıntı, Qin Mian'ın endişeli bir şekilde başını sallamasına sebep oldu. Lei Tie başını eğdi ve dudağı yanlışlıkla Qin Mian'ın burnunun ucuna değdi. Nefeslerindeki alkol kokusu birbirine karışarak, güçsüz bırakan bir ilaç gibi daha yoğun bir koku oluşturdu.

Lei Tie'nin vücudundaki tüm sıcaklık anında göğsüne yayılarak bir dürtü hâlini aldı. Sol avucu Qin Mian\'ın başının arkasını kavradı ve dudakları Qin Mian\'ın dudaklarının üzerine kapandı.

Qin Mian'ın beyni kaos halindeydi. Güçlükle gözlerini açtı ve ağzını açarak bir şey söylemeye yeltendi fakat dili, aniden yakalandı. Sıcak hava ve çalkalama hızı, şüphelerini ve kalan gücünü ortadan kaldırdı.

Diğeri nefes almakta güçlük çekmeye başlayınca, Lei Tie de kendine geldi. Uysalca göğsüne yaslanmış olan kişiye bakarken, koyu gözleri berraklaştı. Üstündeki kişinin çenesini kaldırınca afalladı. Bayılmıştı.

Lei Tie kollarındaki kişinin alnındaki saçları kenara çekti, onu yatay şekilde kucağına almadan önce nazikçe öptü ve yatak odasına gitti.

Qin Mian güçlükle gözlerini açtı ve ardından hemen geri kapattı. Başı ağırlaşmıştı ve bulanıktı. Her iki şakağına da vurmaya devam eden küçük bir çekiç vardı. İki işaret parmağını uzatarak, ovuşturmaya başladı. "Ağrıyor, ağrıyor, ağrıyor!"

Bir çift büyük, sıcak el, ellerini iterek şakaklarını ovmasına yardım etti.

Qin Mian gözlerini açınca beklenmedik bir şekilde Lei Tie'nin hâlâ yatakta olduğunu gördü. Pencereden bakmak için döndü. Dışarısı aydınlıktı.

"Sen de mi daha kalkmadın?"

Lei Tie'nin gözleri, vücudunun aşağısına kaydı.

Qin Mian bacağının onun kucağında olduğunu fark ederek hızlıca geri çekti. Karnı guruldadı. İç geçirerek oturdu.

Lei Tie omzuna bastırdı. "Bekle."

Qin Mian giyinişini, ısıtılabilir tuğlalı yatağa bir masa koyuşunu ve dışarı çıkışını boş gözlerle seyretti. Bir süre sonra bir tepsiyle gelerek, üç çeşit yemeği ve bir kâse pilavı masaya bıraktı.

Qin Mian merakla ona baktı. "Sen mi yaptın?"

Lei Tie, "Yalnızca ısıtabildim. Üstünü giyin," dedi.

Qin Mian gerçekten çok açtı. Daha yüzünü yıkamamış ve ağzını çalkalamamış olmasına aldırmadı ve yemek için pilav kâsesini aldı.

Lei Tie ifadesini dikkatle inceledi ve geçen geceyi hatırlamadığına karar verdi.

"Neden sersem sepeleksin? Yemeyecek misin?" diye sordu Qin Mian, kafası karışmış bir şekilde.

"Önce yumruk idmanı yapacağım."

Qin Mian onun biraz garip olduğunu düşündü. Hızlandı, çabucak üzerini giyindi ve ardından karnı doymuş ve bahçeye çıkmaya hazır hâldeydi.

Güneş, çoktan üç direk mesafesine yükselmişti fakat Lei Tie yakışıklı, köşeli yüzünde ter damlaları birikmiş halde hâlâ bahçede yumruk idmanı yapıyordu.

Qin Mian, Lei Tie'nin yumruk idmanı stilinin, sanki bir şeyin acısını çıkarmak istercesine eskisinden daha hızlı ve sert olduğunu düşünmesinin, kendi hayal ürünü olmadığını düşündü. Bir taş alarak fırlattı. Lei Tie sanki farkına varmamış gibi idmanına devam etti.

Qin Mian'nın biraz içi daralmıştı, ses tonu fazla iyi değildi. "Kim kışkırttı seni?"

Lei Tie bir anlığına ona bakarak, Qin Mian'ın gözlerinde kendisinin farkında olmadığı bir sıkıntı emaresi yakaladı ve anında rahatlamış hissetti.

"Kimse. Daha sonra dükkâna gidelim mi?"

Qin Mian'ın içi rahatladı. "Yıkanacağım."

Yıkanmayı bitirdiğinde Lei Tie yemeği odadan çıkarmış, masada oturmuş yiyordu.

Qin Mian, Beyaz Benek'in köşeye yatmış, sıkıntılı bir şekilde kıvrandığını gördü. Çok rahatsız görünüyordu. Yanına gidip çömeldi ve kafasını okşadı. "Lei Tie, nesi var?"

Lei Tie biraz düşündü. "Dünkü yemekler biraz baharatlıydı, belki de-"

Qin Mian endişelenmişti. "Benim hatam. Kurtların tuz yememesi gerektiğini hatırlıyorum ve daha önce hiç pişmiş yemek yememiş olmalı. Belki de midesi ve bağırsakları alışık değildir?" Hızla mutfağa giderek bir kâse su aldı Beyaz Benek'in mama kâsesine dökerek onu besledi.

"Ne yapıyorsun?" diye sordu Lei Tie.

Qin Mian lafı geveledi. "Midesi ve bağırsakları temizlensin diye biraz su koydum. Yakında iyi olacaktır." Aslında su, ruhani pınar suyuyla karıştırılmıştı ki bu da Beyaz Benek'in rahatsızlığını az çok hafifletebilirdi.

Lei Tie fikrini belirtmedi. Qin Mian kurdu beslerken, yemek yiyerek onu izledi.

Beyaz Benek yavaşça suyu içti ve bir süreliğine yere yattı. Beklenildiği üzere, canlı görünümünü geri kazandı.

Qin Mian yaban domuzu etini alarak küçük parçalar hâlinde kesti ve mama kâsesine koydu. Beyaz Benek başı aşağıda, zevkle yemeye başladı.

"Artık onu çiğ etle besle," dedi Lei Tie

Qin Mian başını yukarı aşağı salladı. "Bu sefer biraz ihmalkâr davranmışım."

Lei Tie yemeğini bitirdi, iki adam manda arabasını yüklediler ve gitmeye hazırlardı. Beyaz Benek duvardaki delikten çıktı ve hızla manda arabasına atladı.

Kapı vardı ama delikten geçmeyi tercih etmişti. Beyaz Benek duvardaki deliği sevmiş miydi? Qin Mian avlu kapısını kapatarak komik bir ifadeyle kilitledi. Bugün rüzgârsız, güneşli güzel bir gündü. Güneş ışığı vücudu ısıtıyordu. Yolda, kasabaya yürüyen, aynı köyden yaşlı bir adam ve altı yaşındaki erkek torunuyla karşılaştılar. Qin Mian onları kibarca arabaya binmeleri için davet etti.

"Büyükbaba, yavru köpek." Küçük çocuk Beyaz Benek'i göstererek konuştu.

Beyaz Benek çok zekiydi. İhtiyar adamla küçük çocuğu temkinli bir şekilde izlemesi dışında bir saldırma emaresi göstermiyordu.

Büyükbaba gözlerini kısarak uzun bir süre boyunca baktı. "Neden kurda benziyor?"

Qin Mian'ın kalbi bir anlığına tekledi, ardından ciddiyetle, "Kurt köpeği," dedi.

"Ah." Büyükbaba şüphelenmemişti. Ne de olsa kurtlar, insanoğluna yaklaşmazlardı.

Qin Mian kıvrak zekasına hayran kaldı. Sonradan, bazıları Beyaz Benek'in bir kurt olduğunu düşünürlerse, onlara bir kurt köpeği olduğunu diretebilirdi.

Manda arabası dükkân kapısına vardığında, Zheng Liu ve Wang Shun onları karşılamaya geldiler ve manda arabasından eşyaları taşıdılar.

Lei Tie şafta oturdu ve inmedi. Qin Mian'a, "İlçeye gideceğim," dedi.

"Ne için?" Qin Mian meraklanmıştı.

Lei Tie, "Bir şey alacağım. Kasabada yok," dedi.

Qin Mian daha fazla açıklama yapmaya niyetinin olmadığını gördü. Kızmış olsa da daha fazla soru sormadı ve gelişigüzel elini salladı. "Git."

Lei Tie başıyla onaylayarak arabayı sürdü.

"Küçük patron, gelmişsin." Yue Dong dışarı çıktı.

Qin Mian bakışlarını çekerek dükkâna yürüdü. "Son günlerde işler nasıl?"

"Fena değil," dedi Yue Dong. "Hâlâ bir sürü güveç müşterisi var. Barbekü müşterilerine gelince, daha çok paket yaptırıyorlar ama baharatlı acı çorba yiyen müşteri sayısı yarı yarıya daha az. Havalar soğuduğundan, çoğu kişi dükkânın dışında soğuk kapmak istemiyor."

Qin Mian kaşlarını çattı. "Yapacak bir şey yok. Böyle küçük bir kasabada daha büyük bir dükkân kiralamak kolay değil. Eh, ben de birkaç yeni yemek fikri düşüneceğim, umarım ki daha fazla müşteri çeker."

Yue Dong'un yüzünde bir gülümseme belirdi. "Bu yöntemi uygulayabiliriz. Küçük patrona karşı dürüst olmam gerekirse, diğerleriyle bu fikri son günlerde düşünüyorduk fakat yeni bir şey bulamadık."

Qin Mian mutluydu. "Yeterli! Uygulanabilir bir fikirle gelirsen, patronun, ben seni ödüllendireceğim."

Yue Dong gülümseyerek cevap verdi. "Tamam. Onlara birazdan haberleri veririm."

"Hm, ayrıca onlara yılın sonuna yaklaştıkça ihmalkâr olamayacaklarını da söyle. Herkes iyi performans gösterirse, 24\'ünde dükkânımızı kapatacağız ve herkesin iyi bir Yeni Yıl geçirebilmesi için yıl sonu ikramiyesi vereceğiz." Qin Mian hesap defterini kontrol etmek için tezgâha doğru ilerlerken konuştu.

Cevabı yankılanırken Yue Dong\'un yüzü neşeliydi.

İki saatten fazla bir süre sonra Lei Tie döndü.

Qin Mian ne aldığını sormadı. Bir süre dükkânda oturduktan sonra birlikte eve döndüler.

Lei Tie ok ve yayıyla ve bir testere ve marangoz rendesiyle dışarı çıktı. Beyaz Benek peşinden gitti.

Qin Mian sinirlenmişti. Ne yapacağını ya da ne zaman geri döneceğini sormadı. Bunun yerine kalem kâğıtla yazıp çizdi.

Ancak hava karardığında avluda bir hareketlenme oldu.

Lei Tie yere bir sülün bıraktı.

Qin Mian ilgisiz bir bakış atarak kaşlarını kaldırdı. "Şu diş izi mi?"

Beyaz Benek kuyruğunu salladı, bacaklarına doğru yürüdü ve sürtündü.

"Beyaz Benek avladı." Ardından Lei Tie açıkladı. "Onu bir köpek olarak tutamayız."

Qin Mian başıyla onayladı ve biraz neşesizce, "Anladım," dedi.

Lei Tie ona yaklaştı, arkasından bir şey çıkararak ona verdi.

Qin Mian'ın gözleri ışıldadı. Lei Tie'nin elinde hassas bir yay vardı. Yayın kolu yeşim taşı kadar pürüzsüz olacak şekilde parlatılmıştı ve rengi parlak sarıydı. Ne ağacından yapıldığını bilmiyordu fakat içinde soluk altın iplikler görebiliyordu.

"Bu…"

Lei Tie, "Yay kirişi ilçeden alındı, yayı da ben yaptım. Hoşuna gitti mi?" dedi.

Qin Mian'ın göğsündeki sıkıntı aniden kaybolmuştu. Neşeyle kabul etti. "Beğendim. Yani, ilçeye yay kirişi almak için gittin…"

Lei Tie, "Kasabadaki yay kirişleri yeterince iyi değil," dedi.

Qin Mian küçük yayı sevgiyle okşadı ve aniden yayın kolunda oyulmuş bazı küçük, belirli el yazması karakterlerin olduğunu fark etti.

Daha yakında bakınca "Tie'nin Hanıma Hediyesi" yazıyordu. Yayın alt kısmında, belli bir gün, ay ve yılı gösteren bir sıra küçük karakter vardı. Kalbi çarparak Lei Tie'ye baktı.

Lei Tie dikkatle ona bakıyordu.

İkisi, gözlerini alamayarak uzun bir süre birbirlerine bakmaya devam ettiler.

Beyaz Benek kafasını kaldırarak Qin Mian'ın bacaklarına sürtündü ve yemek masasına baktı. Akşam yemeğinin neden hâlâ hazır olmadığını sorar gibiydi.

Qin Mian kendini toparladı. "Doğru, bu hangi ağaçtan? Neden içinde altın iplikler var?"

Lei Tie, "[Çin] Dut ağacı," diyerek cevapladı.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR