Jing He babasıyla vakit geçirirken, Qiu Ling sonunda başyapıtı için ihtiyaç duyduğu son birkaç malzemeyi toplamayı başarmıştı. Yüzünde gururlu bir gülümsemeyle saraya döndü ve bir kez daha muhafızları ustalıkla atlatarak kendi odasına girdi ve kapıyı arkasından kilitledi.
Bundan sonra yapacağı şey, kirişin üzerindeki en sevdiği saklanma yerinde yapabileceği bir şey değildi, bu yüzden kimsenin onu rahatsız etmeyeceğinden başka yollarla emin olmalıydı. Ne de olsa dikkatleri üzerine çekemezdi! Neyse ki malzemeleri beklediğinden daha hızlı bir şekilde toplamayı başarmıştı ve şimdi geri kalanını bitirmek için dört günü vardı. Yine de mümkün olan en kısa sürede başlamalıydı.
Böylece çok geçmeden tüm oda barikatlarla çevrildi ve Qiu Ling oturarak mekânsal yüzüğünden malzemeleri çıkardı ve ardından işe koyuldu. Ne yapmak istediğine gelince… Maske takmak güzel bir şeydi ama kesinlikle uyumlu kıyafetler giydiklerinden de emin olmalıydı, değil mi?
Maskeleri nasıl tasarladığını göz önüne alınca, cübbelerde de nasıl bir hava yaratmak istediğini zaten biliyordu. Doğal olarak, maskeleri yaparken sahip olduğu düşünceleri yansıtmalıydılar: Biri beyaz, biri siyah. Sade görünen ama doğru kişi tarafından giyildiğinde yine de zarif olan basit bir kesim. Başkalarının dikkatini çekebilecek birkaç süsleme. Bunun kesinlikle muhteşem bir manzara oluşturacağını düşünüyordu.
Qiu Ling'in bunu başarıp başaramayacağına gelince… Oldukça şaşırtıcı bir şekilde, bu onun için hiç de sorun değildi. O maskeleri nasıl kolayca yapabildiyse, kumaşı dokumakta, doğru parçalara ayırmakta ve her şeyi birbirine dikmekte de hiç zorlanmamıştı.
Ejderha kral olmadan önce bu tür işlerin üstesinden gelebilecek kadar uzun süre yalnız yaşamıştı. Ve bir ejderha olmanın burada da avantajları vardı. Pençeleri sayesinde, bu işlerin pek çoğunu herhangi bir ek alete ihtiyaç duymadan sadece ellerini kullanarak yapabiliyordu. Bu ona biraz zaman kazandırdı ve her şeyi çok daha az zahmetli hale getirdi.
Çok geçmeden Qiu Ling, yakası ve kolları ile beraberindeki kemeri güzel işlemeler ve özel olarak seçilmiş bazı yerlerdeki bir avuç pırıltılı kristalle süslenmiş, tertemiz beyaz bir cübbe tutuyordu.
Kendi kendine başını salladı, cübbeyi katladı ve mekânsal yüzüğünün içine, daha önce işlediği beyaz maskenin hemen yanına koydu.
Daha sonra kendisi için siyah cübbeyi yapmaya gitti ama yüz ifadesi artık o kadar da rahat değildi. Aslında bu konuda oldukça usta olsa da bu, çok fazla zaman gerektirmeyeceği anlamına gelmiyordu. Ve tüm bu adımlar için son derece konsantre olması ve en ufak bir hataya izin vermemesi gerekiyordu. Başlangıçta dokunan kumaş hatasız değilse, daha sonra nakış eklenirken bunun başarısız olacağı kesindi.
Ancak ne yazık ki, bir kez daha denemek için ne malzemesi ne de ayıracak zamanı vardı. Bu nedenle, ilk denemede her şeyin yolunda gittiğinden emin olması gerekiyordu. Son üç gündür fazla uyumadığını ve festivalin yaklaştığını göz önüne aldığında, endişelenmeye başlamadan edemedi.
"İşe yarasa iyi olur. Yaramazsa… Sanırım başka bir siyah cübbeyle idare edebilirim ama Jing He kesinlikle fark edecektir. Bunun olmasına nasıl izin verebilirim?"
Bu festival, sevgilisine onun için ne kadar çaba sarf etmeye hazır olduğunu göstermek için mükemmel bir fırsattı. Eğer gerçekten sonuna kadar gitmezse, Jing He'nin ne düşüneceğini kim bilebilirdi? Doğal olarak, bu konuda büyük bir yaygara koparmayacaktı ama yine de onu önemsediğini göstermek daha iyiydi.
Son birkaç saattir oturduğu yerden kalktı ve vücudunu esneterek odanın içinde birkaç tur attıktan sonra tekrar yerine oturdu ve başını sallayarak işine geri döndü.
İhtiyacı olsa bile daha uzun bir mola verecek zamanı yoktu. Her neyse, eğer bu işi hemen bitirirse, birkaç saat uyuyabilir ve sonra da festivale yetişip bütün günü sevgilisiyle geçirebilirdi. Buna değerdi, değil mi?
Kendi kendine bunu söyleyen Qiu Ling hızlandı ve yenilenmiş bir gayretle çalışmaya devam etti. Bunu kesinlikle başarabilirdi. Sevgilisine kur yapmak için eline geçen bu mükemmel fırsatla arasına hiçbir şeyin girmesine asla izin vermeyecekti.
Bu şekilde Qiu Ling, festivalden önceki akşam güneş batmak üzereyken cübbeyi bitirdi. Görünüşe göre malzemeleri düşündüğünden daha erken toplamayı başarması şansınaydı, yoksa zamanında yapamazdı. Bu sadece Cennet'in ona yardımı olabilirdi.
Kendi kendine gülümsedi ve cübbeyi mekânsal yüzüğüne yerleştirdi. Bir an için rahat bir nefes aldı ve gözlerini kapattı. Eğer yapabilseydi, uzanıp birkaç saat uyumak isterdi. Ama henüz bunun zamanı değildi. Hayır, hâlâ yapması gereken bir şey vardı.
Kendini silkeleyerek uyandı ve odasını tekrar eski haline getirme zahmetine bile girmeden gizlice dışarı çıktı. Mümkün olduğunca hızlı bir şekilde Dokuz Cennet'e koştu. Artık o kadar acele etmesine gerek olmasa da yine de bu işi bir an önce bitirmek istiyordu. Söylemeye gerek yok, sevgilisini görmeye gitmedi. Aksi takdirde tavrı çok farklı olurdu.
Hayır, onun yerine Cennet İmparatoriçesi'nin sarayına gitti.
Tam içeri girecekken, dışarıdan dönmekte olan Cennet İmparatoriçesi'ni gördü. Ne yazık ki yalnız değildi. O piç Cennet İmparatoru hemen yanındaydı ve ona bir şeyler anlatıyordu.
Qiu Ling gözlerini kıstı ama yapabileceği hiçbir şey yokmuş gibi görünüyordu. Şimdilik Cennet İmparatoriçesi müsait değildi. Bekleyebilirdi ama o piçin ne zaman gideceğini kim bilebilirdi? O kadar zamanı yoktu. Mümkün olduğunca çabuk geri dönmeli ve yarın sabahtan önce birkaç saat uyumalıydı. Aksi takdirde, sevgilisinin önünde şık görünmeyebilirdi. Bunun olmasına izin veremezdi!
Bir süre düşündükten sonra nihayet başka bir saraya koştu ve gizlice içeri girdi. Bu sarayın efendisine gelince… Onu çalışma odasında buldu.
Qiang Yan dışarıdan bir ses duyunca arkasını döndü ve pencerenin dışında baş aşağı asılı duran kişiye kaşlarını kaldırdı. "Longjun…"
Qiu Ling beyaz cübbeyi ve maskeyi mekânsal yüzüğünden çıkardı, görünmelerini engellemek ve aynı zamanda oldukları gibi bozulmadan kalmalarını sağlamak için onları bir beze sardı ve ardından pencere kenarına koydu. "Bana bir iyilik yap ve bunu yarın sabah yeğenine ver, tamam mı?"
Qiang Yan, Qiu Ling'in yüzünden pakete baktı ve sonra tekrar ona baktı. "Peki bunu neden yapacakmışım?" Ejderha kralın yeğenine kur yapmasına karşı olduğundan değil ama en azından bunun neyle ilgili olduğunu bilmek istiyordu.
Qiu Ling gözlerini kırpıştırdı. "Sen Cennet İmparatoriçesi'nin kardeşi değil misin?"
"Kardeşiyim. Yine de bu bana bunun ne hakkında olduğunu söylemiyor."
"Kız kardeşin yeğeninle evlenmemi istiyor. Bu yüzden kardeşi olarak ona biraz yardım etmen gerektiğini düşünmüyor musun? Şimdi, yeğenine kur yapmam için çok önemli bir fırsat var. Bu fırsatı değerlendirmeme kesinlikle yardım etmelisin. Sence de öyle değil mi?"
Qiang Yan sandalyesinden kalkıp paketi aldı ve Qiu Ling'e bir kez daha baktı. "Longjun'un bahsettiği bu önemli fırsat tam olarak nedir?"
"Bu kadar meraklı olmana gerek yok. Sadece bana bırak. Yarın sabah bunu ona götürmenden başka bir yardıma ihtiyacım yok."
Qiang Yan kaşlarını kaldırdı ve biraz aşağılandığını hissetti. Bu adam… Gerçekten de canı ne isterse onu söylüyordu, değil mi?
Qiu Ling gözlerini kırpıştırarak ona baktı ve başını yana eğdi. "Peki, yapacak mısın, yapmayacak mısın? Kardeşine de sorabilirdim ama o şu anda kocasıyla birlikte. Rahatsız edilmekten hoşlanacağını sanmıyorum."
Bunu duyan Qiang Yan'ın kaşları çatıldı. "Longjun, bana bir iyilik yap ve bir daha akşamın bu saatinde kız kardeşimin sarayına girme, tamam mı?"
"Eğer yaparsam, bunu yeğenine götürecek misin?"
Qiang Yan içini çekti ve sonra başını salladı. "Götüreceğim. Bu konuda endişelenme. Bunu kesinlikle zamanında alacak." Paketi masasına bıraktı ve birkaç soru daha sormak için arkasını döndü ama döndüğünde Qiu Ling çoktan gitmişti.
Qiang Yan kaşlarını kaldırdı ve sonra iç çekerek başını salladı. Ejderha Kral… Onu gerçekten anlayamıyordu. Jing He onu sevdiği sürece, bu yeterliydi. Tek istediği yeğeninin mutlu olmasıydı ve görünüşe bakılırsa bu mutluluğu tam olarak bu tuhaf adamda bulabilirdi. O kimdi ki yargılayacaktı?