Efsanevi Ustanın Hanımı

Çevirmen: Galen
Editör: YcD44
Cilt 1Bölüm 41: Kıskançlık

You Xiao Mo onu sesinden hemen tanımıştı. Arkasını döndüğünde Ling Xiao'nun tanıdık simasıyla karşılaştı, nihayet dört gün sonra geri dönmüştü. Hem de görünüşe bakılırsa döner dönmez ilk buraya gelmişti. Yüz adet büyülü hap için sabırsızlanıyor gibiydi.

You Xiao Mo, sesindeki hoşnutsuz tonu fark etmedi ve Ling Xiao'ya yaklaşarak normal bir şekilde sordu, "Ling-Shixiong, nihayet döndün. Birisi gelip bana senin göreve gideceğini söyledi. Bu kişi senin şu genç öğrencin olmalı, değil mi?" Bunları söylerken bir yandan da çantasından iki küçük şişe çıkardı ve tam verecekken Fang Chen Yue yanlarına geldi.

"Sen Savaşçı Grubu'ndan Lin Xiao-shixiong'sun, değil mi? Nasılsın? Ben Fang Chen Yue. Tanıştığımıza memnun oldum."

Ling Xiao sakince gözlerini kıstı. Onu dikkatle incelediğinde, Fang Chen Yue'nin rahat bir şekilde gülümsediğini gördü. Tabi ki baskı altında değildi. Eğer Ling Xiao gücünü gösterseydi, Fang Chen Yue'dan yüz tane bile olsa gücüne karşı koyamazdı.

You Xiao Mo onları birbirleriyle tanıştırmamış olduğunu fark etti, "Ling-shixiong, bu benim Da Shixiong'um, Fang Chen Yue."

Kısa süren bir kaş çatışın ardından, Ling Xiao ciddi bir bakışla bir bahar esintisi gibi konuşmaya başladı, "Nasılsın? Xiao Mo-Shidi senden çok bahsetti. Seni gördükten sonra neden sana Ana Zirve'nin seçkin öğrencisi dediklerini daha iyi anlıyorum. Duyduğuma göre daha bu yaşta dördüncü seviye bir büyücü olmuşsun. İnanılmaz!"

"Pek değil. Lin-Shixiong abartıyor. Savaşçı Grubu'nun bir numaralı yeteneği. Asıl hayranlık duyması gereken benim." Fang Chen Yue yüzünde bir gülümsemeyle kafasını salladı.

Şu an karşısında duran Lin Xiao, hakkında duyduklarından farklı olsa da ilk defa onunla yüz yüze görüşüyordu ve bu konuyu açmaya da hiç niyeti yoktu.

You Xiao Mo, Ling Xiao'nun bir çırpıda yüzünü değiştirivermesi gibi sahtekarlıklarına alışmaya başlamıştı. Ama ilk karşılaşmalarında birbirlerini övmelerini beklemiyordu. Sen beni översen, ben de seni överim. Senden geri kalacak hâlim yok.

En sonunda konuşmayı bitiren, gitmeden önce halletmesi gereken bir işi olduğunu söyleyen Fang Chen Yue oldu. Fang Chen Yue gittiği sırada, Ling Xiao da, You Xiao Mo'ya soğuk bir bakış attı ve oflayarak arkasını dönüp çekip gitti.

Sebepsiz yere kapris yapılması, You Xiao Mo'yu şaşırtmıştı. Hızla arkasından gitti ve ancak odasına girdiklerinde ona yetişebilmişti. Ling Xiao kapıyı iterek açtı ve içeri girdi. Duygusuzca sandalyeye oturdu ve ağzından tek bir kelime dâhi dökülmedi.

You XiaoMo'nun onun neden böyle kötü bir ruh hâli içinde olduğuna dair hiçbir fikri yoktu, kapıyı arkalarından kapatıp yanına yaklaştı.

"Ling-Shixiong, görev iyi gitmedi mi?" diye sordu You Xiao Mo yavaşça. Bunu söylediğinde, yüzüne sinirli ve ters bir bakış attı. Onu bu kadar sinirlendiren aptal da kimdi? Onun gerçekten tam bir kinci olduğunu biliyor olmalıydı. İntikam alma gibi bir planı varsa eğer, bu durumda karşı taraf ölmeyi yeğlerdi. Aslında, You Xiao Mo'nun aklı Qing Hanedanlığı'nın en büyük on işkencesindeydi. Tabii bu sorudaki aptalın kendisi olduğundan haberi yoktu. Görev konusunu açtığında, Ling Xiao kızgın bir şekilde alay etmeye başladı. "Gerçekten bu dünyada benim yapamayacağım bir şey olduğuna inanıyor musun?"

"Görev başarılı olduysa, neden sinirlisin?" diye sordu You Xiao Mo merakla.

Ling Xiao, hiçbir fikri olmadığını gördüğünde sinirli bir ifade takındı. Tam ağzını açacakken, You Xiao Mo aniden bağırdı, "Ah, biliyorum." Hemen iki şişeyi de eline aldı, "Ling-Shixiong, öğrencinin dediklerini hatırlıyorum. Burada beş günlük büyülü hap var. Onları arıttım. Saymak ister misin?"

"You Xiao Mo!" Ling Xiao aniden yumuşak bir sesle ona seslendi.

"İşte!" irkilen You XiaoMo, sanki komutanını selamlıyormuş gibi istemsizce elini kaldırdı.

Ling Xiao bu beklenmedik tepkiyi gördüğünde, az kalsın yüzündeki ifadesizliği bozacaktı. Ama Büyülü Otlar Binası'nda şahit olduğu sahne tekrar aklına geldiğinde, içindeki öfke tekrar alev aldı. Kötü bir ruh hâlinde olsa da bunu yüzüne yansıtmıyordu, hafif bir gülümsemeyle, "Şu Fang Chen Yue'yle baya iyi anlaşıyorsunuz sanırım. Ona salakça gülümsüyordun. Yeterince salak olmadığından mı endişeleniyorsun yoksa?" dedi.

You Xiao Mo neredeyse sohbetin çabucak değişen konusuna yetişemiyordu. Da Shixiong'dan bahsettiğini anlayınca önemsemedi, "Ah, Da Shixiong'u mu diyorsun? Aynı Shifu'nun öğrencileriyiz, bu yüzden ilişkimiz biraz ilerledi. Dört gün önce, senin gittiğin gün, Kong Wen-Shifu beni yanına çağırdı ve beni öğrencisi olarak kabul ettiğini söyledi. Da Shixiong, Shifu'nun en büyük öğrencisi, yani benzer öğrenciler sayılırız."

Ama Da Shixiong'a gülümsemesiyle beyin kapasitesinin ne alakası vardı? Ayrıca, aptal da değildi!

Kong Wen? Ling Xiao, bu Kong Wen'in kim olduğunu biliyordu. Ana Zirve'deki en yetkili kişiydi. Yeri gelmişken, Kong Wen'in en büyük öğrencisi kesinlikle Fang Chen Yue'ydi. Bunu Lin Xiao'nun anılarında görebiliyordu.

Aslında, Lin Xiao ve Fang Chen Yue temas halinde değillerdi. Onu tanımaması garip olmazdı ama Lin Xiao hırslı olduğu için üç zirvenin de seçkin öğrencilerini uzun zaman önce araştırmıştı. Tam konumlarını bilmese de yine de onların hakkında bir iki şey biliyordu. Ama yine de…

"Aynı Shifu'nun öğrencileri olsanız bile, yine de çok yakınlaşmamalısın. Doğuştan yeteneğin yok denecek kadar az, Kong Wen'in seni kabul etmesinde bir art niyet olmalı."

"Ah." You Xiao Mo keyifsiz bir şekilde cevapladı. Doğuştan yeteneği çok az olsa da bunu hatırlatıp durmasına gerek yoktu!

"Ne kadar zayıf bir cevap, bugün kahvaltını yapmadın mı?"

"Ah, doğru ya." Dedikten sonra midesini ovdu. Havacı büyülü hapı kullandığı için birkaç gündür yemek yemediğinden, yemek yemeye alışkanlığını kaybetmişti.

"…"

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR