Efsanevi Ustanın Hanımı

Önde yürüyen pembeler içindeki genç kadının güzelliği ve şıklığı uzaktan bile fark ediliyordu. Yumuşak ve parlak teniyle, bir kaz yumurtasını andıran oval yüzünü büyük bir çift güzel göz tamamlıyordu. Nazik kıvrımlarıyla insanları etkileyen, tepeden tırnağa eşsiz bir güzellikti. Eğer içi de dışı kadar güzel olsaydı çok sevilen bir Mary Sue* olacağı kesindi.

Ne yazık ki karakteri, dış görünüşünden tamamen farklıydı. Güzel olduğu kadar kurnaz ve inatçıydı, çenesini hafifçe eğerek etrafındakilere emirler yağdırıyordu. Bu güzel genç kadın, Tian Xin Ailesi'nin Büyük Ustasının kızı Tang Yun Qi'den başkası değildi. Ayrıca, Tian Xian Ailesi'ndeki en güzel kadındı. Söylenene göre, on sekizine girdiğinde onunla evlenmek isteyen epey bir talibi olmuştu ama o, kalbi açıkça Lin Xiao'da olduğundan hiçbirini beğenmemişti.

Bu olayı Tian Xin Ailesi'ndeki herkes biliyordu, onunla en fazla iki veya üç kere karşılaşan You Xiao Mo bile. Bu sadece bunu ne kadar açık bir şekilde belli ettiğinin kanıtıydı.

Diğeri ise, son seferde You Xiao Mo ve Ling Xiao'nın birlikte oturduğu kuşa sıkışan öğrenciydi. Bu kişi tanıştıkları andan itibaren, You Xiao Mo'ya sanki derisini soymak için sabırsızlanıyormuş gibi bir nefretle bakıyordu. Belli ki hâlâ önceden olanları düşünerek kendini yiyip bitiriyordu.

You Xiao Mo'nun bu ikisine baktığını görünce, Ling Xiao arkasındakilerin varlıklarını hatırladı. You Xiao Mo'nın sormasını beklemeden kısaca açıkladı, "Tang-Shimei ve Li-Shidi'de beraber dağdan inecekler. Benim de dağdan ineceğimi bildiğinden, Büyük Usta onları da yanımda götürmemi istedi, bu şekilde onlara göz kulak olabileceğim."

Ling Xiao'nun ağzının kenarı, son kısmı söylerken yukarı kıvrıldı. İyi günündeymiş gibi görünüyordu. You Xiao Mo bunu fark etmişti ama içinden bir ses, Ling Xiao'nun iyi bir ruh hâlinde olmadığını söylememesi gerektiğini fısıldıyordu, onu kışkırtmamak en iyisiydi.

Yeri gelmişken, geçen gün o da bu bahaneyi kullanmıştı ve şimdi de bir başkası bunu ona karşı kullanıyordu, dahası, bu Büyük Usta'nın özel ricasıydı. Reddetmesinin bir yolu yoktu. İyi bir ruh hâlinde olması garip olurdu.

Tang Yun Qi, Ling Xiao'yla dağdan inecek kişinin You Xiao Mo olmasını beklemiyordu. Onu görünce, açık açık sordu, "Neden yine sen?"

Peki tam olarak böyle değil miydi? Ayrıca o da onu görmek istiyor değildi. Bu sadece kaderin bir cilvesiydi. Ne derler, sevmediğin ot burnunun dibinde bitermiş.

You Xiao Mo cevap vermeyerek beceriksizce bir gülümsemeyle yetindi.

Tang Yun Qi, aileye gireli çok olmayan bu öğrenciyi hiç sevmemişti. Eğer o olmasaydı, geçen sefer o kadar insanın karşısında küçük düşmeyecekti. Farklı zirvelerde olmasalardı, ona çoktan öldürene kadar eziyet etmişti.

Bu sefer sadece dördü oldukları için beş kişilik bir kuş seçtiler. Beklenmedik bir şekilde, Tang Yun Qi karşı çıktı. Büyük kuşların üzerinde oturmaya alışıktı, bu yüzden küçük bir kuşa oturmak ona yakışmazdı.

Ling Xiao'dan gelen ilgisiz bir yorum onun çenesini kapamasına yetmişti. "Madem bu kuşa binmek istemiyorsun, o zaman Chen-Shidi'yle bir başkasına binebilirsin."

You Xiao Mo, Tang Yun Qi'ye hem sempatiyle hem de keyifle baktı. Bu kritik durumda bile onu kışkırtmaya cesaret edebiliyordu. Bu Tang-Shimei gerçekten cesurdu!

Tang Yun Qi, Da Shixiong'un kendisini gerçekten başka bir kuşa kovacağından korktuğundan, apar topar reddetti, "Gerek yok, Da Shixiong. Gerçekten… küçük bir kuş da iş görür, yani beni başka bir kuşa gönderme." Aslında You Xiao Mo'yu Ling Xiao'dan ayırmak için daha büyük bir kuşa binmek istiyordu. Ama kendisini kovabileceğini hesaba katmamıştı.

"Yok yok, hatırlattığın için teşekkür etmeliyim. Bir kuşa dört kişi fazla. Eğer yolda bir şey olursa ve içimizden biri düşerse, ne yaparız? Bu yüzden Chen-Shidi'yle başka bir kuşa binmenizi uygun gördüm. Geniş olması daha iyi." dedi Ling Xiao gülümseyerek.

"Da Shixiong." Tang Yun Qi tepindi. Sinirden ağzı burnu yamulmuştu ama hâlâ güzel görünüyordu.

"Chen-Shidi, bu seferlik başına dert açacağım. Shimei'ye göz kulak ol." Ling Xiao kabul edip etmemesiyle ilgilenmiyordu. Keyiflendiğini belli eden Chen-Shidi'ye diktatörce emretti.

Tang Yun Qi ise Ling Xiao'dan ayrılmak istemiyordu elbette. Chen-Shidi'yse onunla aynı kuşu paylaşmayı dört gözle bekliyordu. Bu yüzden Ling Xiao'nun önerisi ona yaramıştı. Ama bunu belli etmemişti.

Neticede, Tang Yun Qi yine de Ling Xiao'nun fikrini değiştirememişti. Chen-Shidi'yle beraber başka bir kuşa gönderildiler. Yüzünde sadece bir öfke belirtisi olsa da Chen-Shidi oldukça mutluydu.

You Xiao Mo kuşa bindiklerinde gizlice, sinirden ağzı burnu yamulmuş Tang YunQi'ye baktı. Ardından da bir bahar esintisini andıran yüzüyle, hâlinden oldukça memnun olan Ling Xiao'ya. Yüzü asıldı, Ling Xiao'nun en başından böyle bir şeyi planlamamış olduğuna emindi. Tang Yun Qi bu parlak fikri ortaya atmasaydı, muhtemelen hepsi şu an aynı kuşun üzerinde olacaklardı. Kendi oyununun kurbanı olmak dedikleri bu olsa gerekti.