Efsanevi Ustanın Hanımı

Çevirmen: Galen
Editör: YcD44
Cilt 1Bölüm 46: Bahtsız You Xiao Mo

Herkes sesin geldiği yöne doğru baktı ve kalabalığın arasından yakışıklı bir adamın öne çıktığını gördüler. Adamın keskin hatlı yüzünde, soğukkanlı ve aklı başında bir ifade vardı. Bakışları birazcık boş olsada, yine de etrafına ezici bir güç yayıyordu. Belinde bir dizi yeşim taşı asılı olan göz kamaştırıcı beyaz robdöşambrını gören biri, onun bir kullanıcıdan çok bir soylu olduğunu düşünürdü.

You Xiao Mo, Ling Xiao'nun peşinden geldi ama öne çıkmaya cesaret edemedi. Sakallı adamın bir kullanıcı olduğu belliydi. Vücudundaki kaslar olağanüstüydü ve güçlü olmasaydı eğer, Chen Gao Yang bu kadar aciz bir durumda olmazdı.

Diğerlerinin Ling Xiao'nun kim olduğunu tahmin etmesini beklemeden, Tang Yun Qi ve Chen Gao Yang sevinçle 'Da Shixiong' diye haykırdılar. Artık tanıştırma faslına gerek kalmamıştı. Herkes onun, bu güzel kızın beyaz atlı prensi olduğunu anlamıştı. 'Da Shixiong' adını ilk duyduklarında, akıllarında hiddetli ve güçlü, yetenekli biri canlanmıştı. Uçarı, asil bir soylu çıkacağı akıllarının ucundan bile geçmemişti.

"Da Shixiong, intikamımı almalısın. Kıyafetimi parçaladılar. Gerçekten çok iğrenç!" Da Shixiongunun geldiğini gören Tang Yun Qi hem şaşırmış hem de sevinmişti. Utançla ve öfkeyle sızlanarak ona doğru koştu, göz yaşlarıyla ıslanan yüzü kesinlikle sevimli ve çekici görünüyordu.

Ling Xiao kaşlarını çatarak kayıtsız bir bakış attı.

You Xiao Mo vaziyeti görür görmez hızlıca büyülü çantasından bir takım kıyafet çıkardı. Her ne kadar işçiliği pek iyi olmasada, vücudunu yarı yamalak örten kıyafetlerden çok daha iyiydi. Üstelik bekar genç kızların en değer verdiği şey namuslarıydı.

Bu kibar jestin, Tang Yun Qi'nin ters bir bakışıyla karşılaşacağını kim bilebilirdi ki. Ardından kendi çantasından bir takım açık sarı kıyafet çıkararak üstüne geçirdi. Ablak ablak izleyen You Xiao Mo, sessizce kıyafetleri çantasına geri koydu. Eğer yanında kendi kıyafetlerinin olduğunu bilseydi, işine burnunu sokmazdı fakat bu kadın gerçekten bir garipti. Madem büyülü çantasında yedek kıyafeti vardı, neden daha önceden çıkarmamıştı ki? Akıl alacak şey değildi!

"Yani şu Da Shixiong sensin. Pek de öyle bir hâlin yok. Ufaklık, sana mantıklı olanı yapıp gitmeni öneriyorum. Eğer gitmezsen, yerde yatan diğer kişi sen olursun." Sakallı adam, Ling Xiao'yu baştan aşağı süzdü. O ikisinin bu kadar kendilerinden emin konuştuklarını duyduğunda, şu sözde Da Shixiong'un güçlü ve zorlu bir rakip çıkacağını düşünmüştü. Ama karşısında cici bir oğlan çocuğu gördüğünde, içini aşırı derecede bir küçümseme duygusu kapladı.

"Aceleye mahal yok. Gitmeden önce bir şey soracağım." Keyifle sakallı adama bakarken, Ling Xiao'nun yüzüne yavaşça bir gülümseme yayıldı.

"Da Shixiong?" Tang Yun Qi'nin gözleri, Ling Xiao'ya inanamayarak hayretle açıldı. Onu yanlış anladığını sandı. Da Shixiong nasıl olur da savaş meydanından çekilirdi?

"Haddini biliyorsun!" sakallı adam memnun bir şekilde homurdandı. Hem de Ling Xiao'nun ondan gerçekten korktuğunu ve utançla sıvışmaya hazırlandığını düşünüyordu.

"Size nasıl hitap edeyim, bayım?" Ling Xiao tamamen rahatlamış görünerek laubali bir biçimde sordu.

"Ben Luo Shan. Qing Cheng Ailesi'nin yüz yılda bir gelen nadir yeteneği Luo Shu He'nin kuzeni. Eğer azıcık aklın varsa, şu kızı bırakıp kaçarsın. Yine de size birkaç uygulanabilir seçenek bırakabilirim," dedi Luo Shan uçsuz bucaksız bir gururla.

Artık herkes onun sokaklarda caka satmaya nasıl cesaret edebildiğini anlamıştı. Qing Cheng Ailesi'nin desteği olduktan sonra sokaklarda kızları zorla kaçırarak bu kadar kibirlenmesine şaşmamak gerek.

Qing Cheng Ailesi'nden bahsetmişken, neredeyse Tian Xin Ailesi kadar büyüktü. Ama kaynak ve tarihçe bakımından Tian Xin Ailsi'nden biraz daha geride kalıyordu. Qing Cheng Ailesi ikinci sıradayken, Tian Xin Ailesi'nin Long Xiang kıtasında bir numara olmasının sebebi buydu.

Ama geçen şu son birkaç günde, sanki herkesin duymasını isterlermişçesine sevinçli haberleri birbiri ardına duyurarak, Qing Cheng Ailesi'nin itibarı artmıştı. Bunlardan biri Luo Shan'ın bahsettiği Luo Shu He ile ilgiliydi. Ayrıca Savaşçı Grubu'nda da öne çıkan bir yetenekti, tıpkı Lin Xiao gibi. İkisi de küçüklüklerinden beri dövüş sanatları alanında başarı göstermişlerdi, genç neslin gerçek liderleriydiler.

Haberlerin ikinci kısmı ise, Qing Cheng Ailesi'nde dokuzuncu seviye büyülü hapları arıtabilen yüksek seviye bir büyücü bulunmasıydı. Dokuz ve onuncu seviye büyülü haplar, en yüksek seviye büyücülerin bile erişemeyeceği kadar yüksek bir limitti. Qing Cheng ve Tian Xin Ailesi gibi büyük aileler için bile. Birçok yetenekli yüksek seviye büyücüye sahip olasalarda, dokuzuncu seviye bir büyülü hapı arıtabilenlerin sayısı oldukça azdı. You Xiao Mo'nun Shifusu Kong Wen gibi. Uzun yıllar boyunca adından söz ettirmişti ama şimdi, dokuzuncu seviye bir büyülü hapı zar zor arıtabiliyordu. Göksel Zirve ve Cennet Zirvesi'nin iki yüksek seviye büyücüsü için de aynı durum söz konusuydu.

Qing Cheng Ailesi'nin Tian Xin Ailesi ile kıyaslanamamasının sebebi, onlarda dokuzuncu seviye bir büyülü hapı arıtabilecek yüksek seviye bir büyücünün olmamasıydı. Şimdi ise, Qing Cheng Ailesi güçte bir seviye yükselmişlerdi, bu da artık Tian Xin Ailesi ile aynı konumda oldukları anlamına geliyordu. Luo Zhan büyük ihtimalle bu yüzden Tian Xin Ailesi'nin çevresinde olay çıkartmaya cesaret edebilmişti.

Ama diğerleri Qing Cheng Ailesi'nden korkarken, Tang Yun Qi, Tian Xin Ailesi'nin Büyük Ustasının kızı olarak korkmuyordu. "Eee, ne olmuş Qing Cheng Ailesi'ndeysen? Ben Tian Xin Ailesi'nin Büyük Ustasının kızı Tang Yun Qi'yim. Şunu söyleyeyim ki, bu olay böyle bitmez!"

Kalabalıkta bir kargaşa patlak verdi, bu da biraz fazla dramatik kaçmıyor muydu ama? Önceleri birçok kişi Qing Cheng ve Tian Xin Ailelerinin durumunu tartışıyordu. Sonuçta bir koltuğa iki karpuz sığmaz. İki ailenin öğrencilerinin küçük He Ping kasabasının sokaklarında çatışacağını kim bilebilirdi. Hem de biri Büyük Ustanın kızı, diğeri de Luo Shu He'nin kuzeniydi, ikisi de eşit derecede yüksek bir mevkideydiler.

Bu sözleri duyduğunda Luo Shan'ın gözlerinden hızla bir karartının geçtiğini kimse fark etmemişti.

"Luo Shan, sözlerin ve tavırların Qing Cheng Ailesi'ni mi temsil ediyor?" Ling Xiao'nun kayıtsız sesi, kesti tıpkı gecenin karanlığında beliren hilalin ışığı gibi yaygaranın telaşesini.

Etrafta duran kalabalık anında sustu. Luo Shan bile suratına şaşkın şaşkın baktı. Ne demek istediğini idrak edince, kibirle çenesini kaldırdı, "Tabii ki, ben ne isem, Qing Cheng Ailesi'de o."

"Anlıyorum. Güzel! Güzel!" Ling Xiao iki kez 'güzel' derken belli belirsiz gülümsedi.

Kimse 'güzel'in neye atıfta bulunduğunu anlayamadan önce, Ling Xiao kolluklarını Luo Shan'a fırlattı. Luo Shan acı bir çığlık kopardı ve geriye fırladı. Bu hafif bir vuruş değildi, Luo Shan gibi ayı gücüne sahip birini bir paçavra gibi beş metre geriye savurmuştu. Tekrar ayağa kalktığında, iki gözü de simsiyah boş yuvalara dönüşmüştü. Gözlerinin beyazları, sanki doğrudan ona bakmak insanın beynini uyuşturacakmış gibi yuvalarına çekilmişti.

"Tanrı aşkına, iblis değil mi bu? Luo Shan nasıl bir iblise dönüşebilir?" Ansızın seyir halindeki kalabalıktan paniğe kapılmış çığlıkları takiben daha da şiddetli şok haykırışları yükseldi. Birçoğunun suratı solmaya başladı ve korku içinde birer birer aceleyle geriye kaçtılar. Bazıları o aşırı telaş içinde yere kapaklanıp ayaklar altında ezildi, bunların arasında bahtsız You Xiao Mo'da vardı.

You Xiao Mo başta Ling Xiao'nu arkasında duruyordu ama Tang Yun Qi geldiğinde onu itmişti. Centilmenler kadınlarla kavgaya girişmezdi, bu yüzden You Xiao Mo, Ling Xiao'dan biraz uzaklaşmıştı.

Kalabalığın aniden paniğe kapılıp birkaç kişinin korkuyla kaçarken onu durmadan daha da uzağa iteceği kimin aklına gelirdi. Sonunda biri ona çelme takıp yere düşürdü ve daha ayağa kalkamadan, kontrolden çıkmış kalabalık sağ bacağını ezdi.

"ÇATIRT!" You Xiao Mo bacağındaki kemiğin kırılma sesini açıkça duymuştu ve neredeyse gözlerinden timsah göz yaşları süzülecekti.

Tam da o anda, birisi onu bileğinden tuttu ve yukarı kaldırdı. You Xiao Mo, kafasının geniş ve sıcak bir göğse yaslandığını hissetti. Kafasının üzerinden safi bir ses yükseldi. "Aptal! Ayakta dururken bile düşüyorsun. Bugüne kadar nasıl hayatta kalmayı başardın, gerçekten merak ediyorum!"

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR