"Y-yüzümün… kızarmasıyla bunun ne ilgisi var?" You Xiao Mo kekeledi, yanaklarına yapılan bu ani atak, neredeyse ödünü patlatıyordu.
Ling Xiao doğruldu. Onun bu korku dolu yüz ifadesini görmüş olsa bile münasebetsiz bir şey yapmış olduğunu düşünmüyordu. Onu baştan aşağı süzdü, "Yüksek seviye bir büyücü olmadığı sürece, dört günlük inzivadan çıkan hangi büyücü ölüm eşiğindeymiş gibi görünmez? Senin seviyendeki hangi büyücü, inzivadan böyle dinç ve parıldayan bir yüzle çıkar?"
You Xiao Mo refleks olarak hemen yanağını ovdu. Genelde diğerleriyle birlikte pratik yapmadığından, bu konuya dikkat etmemişti. Yani kıyas yapabilmesinin bir yolu yoktu ve bu yüzden de durumunun normal mi yoksa anormal mi olduğunu bilmiyordu.
Ling Xiao bu konuyu açtıktan sonra nihayet anlamıştı. Her gün olabildiğince dikkat çekmemeye çabalasa da hareketleri bundan daha fazla dikkat çekemezdi. Bir günde yüz kusur büyülü hap arıtabilme yeteneğine bakıldığında, bu bile tek başına onda bir işler olduğunun anlaşılması için yeterliydi. You Xiao Mo sonunda neden Kong Wen'in onu aniden öğrencisi olarak kabul ettiğini anlamıştı.
"İtiraf hoşgörüyü, direniş ise zorbalığı doğurur. Birini seç." Ling Xiao ona bir seçenek sundu.
You Xiao Mo'nun zihninde cennet ve insan arasında bir savaş süregeliyordu. Bu sözleri duyduğunda, yüzünde çelişkili bir ifade belirdi. Gerçekten bir seçim var mıydı? You Xiao Mo, Ling Xiao'nun ne kadar zorba olabileceğini bilmesede, öğrenmeye hiç niyeti yoktu, azıcık bile. Bu yüzden sadece itiraf edip hoşgörü isteyebilirdi.
Kararını verdikten sonra, You Xiao Mo büyülü çantasından göl suyuyla dolu üç şişe çıkardı. Aslında beş tane vardı ama ikisini kullanmıştı, bu yüzden geriye üç tane kalmıştı. Şişeler ağzına kadar doluydu ve seyreltilmemişlerdi, bu yüzden her şişede bolca ruhani enerji vardı.
"Bu fiziksel gücün yanı sıra, ruh gücünü de yenileyen bir su. Dört günlük inziva sırasında, ben buna bel bağlamıştım…" You Xiao Mo, üç şişe suyu Ling Xiao'nun önüne itti.
Ling Xiao şişelerden birini açtı. Kokulu yoğun ruhani enerji anında burun deliklerine hücum etti, "Ne tür bir su bu?"
You Xiao Mo başını eğdi, "Şahsen bilmiyorum. Sadece bunu içtiğin zaman, ruh gücünü kat kat fazlasıyla geri kazandığını biliyorum. Aynı zamanda fiziksel gücü de yeniliyor. Çok kullanışlı ve oldukça etkili. Bu yüzden büyülü hap arıtırken bundan içiyorum."
"Bu suyu nereden buldun?" Ling Xiao lafı dolandırmadan sordu. Şişelerdeki ruhani suyun çok yüksek miktarda ruhani enerji içerdiğini hissedebiliyordu. Sanki ruhani enerji, gazdan sıvıya yoğunlaşacak şekilde, aşırı derecede yoğunlaşmış gibiydi. Eğer durum buysa, You Xiao Mo'nun bedeninde saklanan sır, sıradan bir sır değildi.
You Xiao Mo kafası karışmış bir halde ona baktı. Sonunda hüzünle dudaklarını büktü ve Ling Xiao'nun elini kavradı.
Ling Xiao bu hareket karşısında şaşırdığında, aniden uzaysal bir bozulma hissetti. Sadece anlık bir şeydi ve şu anda You Xiao Mo'yla başka bir boyutta olduklarını fark etti. Beyaz bulutlu mavi gökyüzünün altında parlayan, yeşil çimlerin hoş kokusunu alabiliyordu, uzakta oldukça büyük bir göl uzanıyordu. Gölün suyu süt beyazı olsa da kristal berraklığındaydı. Mavi gökyüzünün altında suyun rengi yeşim gibi bir laciverte çalıyordu.
Gölün yanındaki büyük bir alanda, serpilmiş ve bereketli büyülü otlar yetişiyordu. Otlar bir ila üçüncü seviye arasındaydı. Üçüncü seviye büyülü otların olgunlaşması için muhtemelen fazladan birkaç güne daha ihtiyacı vardı ama birinci ve ikinci seviye büyü otlar çoktan olgunlaşmışlardı. Bir renk cümbüşü rüzgarla dalgalanıyordu.
You Xiao Mo göz ucuyla Ling Xiao'ya baktı. Şaşırtıcı bir şekilde, yüzünde azıcık bile şaşkınlık belirtisi yoktu. Ling Xiao onun bu küçük hareketini fark etmiş gibi görünüyordu. İfadesiz yüzüne hafif bir gülümseme yayıldı. Sonra samimi bir şekilde, "Neye bakıyorsun sen, ha?" diye sordu.
"Hiç. Bir şeye baktığım falan yok!" You Xiao Mo hemen başını salladı. O kadar sıcak gülümsüyordu ki, bir şeyler olacağını anlamıştı. Şu anda bir şey söylememesi onun için en iyisiydi.
Ling Xiao büyülü ot tarlasına doğru yürüdü ve You Xiao Mo'nun genellikle dinlendiği sandalyeye oturdu. Kıyafetlerini düzeltti ve sakin bir sesle konuşmaya başladı, "You Xiao Mo, sen mi açıklarsın yoksa teker teker ben mi sorayım?"
You Xiao Mo'nun kalbi küt küt atmaya başladı. Asil ses tonunu duyduğunda, öfkesinin henüz geçmemiş olduğunu anlamıştı.