Efsanevi Ustanın Hanımı

Çevirmen: Galen
Editör: YcD44
Cilt 1Bölüm 59: Almak

Diğer gün, You Xiao Mo çok erken uyandı ve hâlâ enerjikti. Geçen gece neredeyse üç saat boyunca büyülü hap arıtmıştı ama bu ruhani suyun yardımıyla olmuştu. Etkisi gerçekten de olağanüstüydü. Zerre kadar yorgun hissetmiyordu. Ondan sonra diğerleriyle buluşmak için Batı Tarafı'nın önüne doğru yola koyuldu.

Ling Xiao anca, Zhao-Shishu insanları gruplara bölerken göründü. Ne bir saniye erken ne bir saniye geç.

Ling Xiao'u gören Ana Zirve öğrencilerinin tümü meraklandı. Son sefer Ana Zirve yemekhanesine gitmiş olsa da herkes onu görmemişti. Çoğu kişinin Ling Xiao'ya dair izlenimi hala duydukları dedikoduya dayanıyordu.

Son çıkan dedikoduları düşünen herkes You Xiao Mo'ya bakmak için döndü. Ling Xiao büyük ihtimalle oraya You Xiao Mo'yu görmek için gelmişti!

"Zhao-Shishu." Ling Xiao, oraya You Xiao Mo'yu almaya gelmiş olsa da Zhao-Shishu'yu görmezden gelecek kadar kibirli değildi.

Zhao-Shishu, mevkisi ve saygınlığı açısından onun gözünde bir hiçti. Asıl Lin Xiao küstah olmasına rağmen yine de kıdemlilerine oldukça kibar davranmıştı. Artık Lin Xiao rolünü oynadığı için karakterinin orijinalinden çok fazla sapmaması daha iyiydi.

Zhao-Shishu da Ling Xiao ve You Xiao Mo hakkındaki dedikoduları duymuştu fakat üzerinde fazla düşünmemişti. Şimdi, Ling Xiao'nun bizzat orada olduğunu ve You Xiao Mo'ya bakan diğer öğrencilerin tepkilerini gördüğünde, aşağı yukarı anlamıştı. Ama anlamış olsa da Zhao-Shishu bunu yüksek sesle dile getirmedi, sadece sormakla yetindi, "Lin-Shizi, öğrencileri almaya mı geldin?"

Ling Xiao dudağının kenarını yukarı kaldırdı ve yumuşak bir sesle konuştu, "Zhao-Shishu'ya doğruyu söylemem gerekirse, Ling Xiao buraya Küçük You-Shidi'yi almaya geldi."

İnsanların arasında duran You Xiao Mo göz kapaklarının seğirdiğini hissetti. Buraya onu almak için gelmiş olsa bile, 'Küçük' kelimesini vurgulamak zorunda mıydı? Henüz bir yetişkin olmasa da kesinlikle oradaki en küçük kişi değildi. Onların arasında hâlâ ondan bir yıl daha küçük olan biri vardı.

"Fu-Shizi'de gitmek istiyor; eğer Lin-Shizi için sorun olmazsa, Fu-Shizi'yi de Ana Soy'a yanınızda götürebilir misin?"

Zhao Zhen başını evet anlamında salladı, Lin Xiao onları getirince içi daha da rahatladı. Bu yüzden karşı çıkmadı, hatta Fu Zi Lin'i bile ona teslim etti. Konusu açılmışken, hakkında en çok endişe duyduğu kişi Fu Zi Lin idi. Bu öğrenci çok soğuk kanlı gözükse de aslında gerçekten de inatçıydı.

"Sorun değil." Ling Xiao ışıldayarak cevapladı. Zhao Zhen'in bu önerisini bekliyordu zaten. Fang Chen Yue olmadığı sürece tüm öğrenciler olurdu.

Zhao Zhen anında rahatladı ve Fu Zi Lin ile You Xiao Mo'yu çağırdı.

Daha ciddi bir atmosferi olduğundan Ana Soy diğer soylardan farklıydı. En kabul edilemez şey boşboğazlık yapmak veya iç meselelere meraklı olmaktı. Bu yüzden, Zhao Zhen onları ön tarafa çağırdığında bastıra bastıra üstlerine vazife olmayan şeylere karışmamalarını söyledi. Kıdemlilerin koyduklarına uymak zorundalardı. Önemini vurgulamak için nasihatini yineledi.

Buz kadar soğuk olan Fu Zi Lin bile bu sözleri duyduğunda hafifçe kafasıyla onayladı. Yaptığı hareket büyük bir şey olmasa da Zhao Zhen onun dediklerini anladığını biliyordu. You Xiao Mo, Zhao Zhen'e Fu Zi Lin'inki kadar kayıtsız bir cevap vermeye cesaret edemedi. Konuşmasını bitirdiğinde, başını kuvvetlice evet anlamında salladı ve anladığını söyledi.

Tekrarlanan itimatlarını gören Zhao Zhen'in içi nihayet rahatladı ve onları Ling Xiao'ya teslim etti.

Böylece üçü Ana Soy'a doğru yola çıktılar. O sırada dostluk müsabakası başlamak üzereydi.

You Xiao Mo yanlış pozisyonda yürüdüğünü hissederek ortada yürüyordu. Solunda ise pofur pofur soğuk hava üfleyen bir buz küpü yürüyordu. Sağ tarafında her an bir şeytana dönüşebilecek koyun kılığına girmiş bir kurt vardı.

Bunu daha önce fark etmediği için trajik sonucuna katlanıyordu. Pozisyonunu değiştirmeyi düşündüğünde Ling Xiao'nun anlamlı bakışları tekrar ve tekrar onunkilerle buluşarak o kadar ödünü kopardı ki bir daha pozisyon değiştirmeyi aklının ucundan bile geçiremedi. Ana Soy'a kadar bu rahatsız edici pozisyonda devam etti.

Ana Soy, Wu Shuan Dağı'nın en yüksek zirvesinde yer alıyordu. Bu muazzam zirve diğer dört soyun ve sonsuz bulut denizinin arkasındaydı.

Ling Xiao onları oraya nispeten uzak bir yoldan getirdi, bu yüzden yol boyunca Savaşçı Grubu'nun diğer öğrencileriyle karşılaşmadılar. Nihayet kocaman bir tapınak kapısının önünde durdular. Kapının üzerinde siyah, altın çerçeveli bir levha asılıydı. Levhanın üzerinde görkemli bir şekilde yazılmış iki kelime vardı: Ana Soy. Etkileyici hava oldukça olağanüstüydü. Daha düşük güce sahip insanlar ona bakarken rahatsız hissederdi.

Bu kelimeleri yazan kişi çok güçlü olmalıydı. Sadece ona bakmakla bile You Xiao Mo'nun kalbi daha hızlı atmaya başlamıştı. Kalbinin titreyişlerini hissetmekten kendini alamadı ama bu sadece bir an sürdü. Bir kullanıcı olmasa da ruhu normal insanlarınkinden daha güçlü ve daha dayanıklıydı. Bu, onun [Göksel Ruh Kitabı] uygulamasından ayrı düşünülemezdi. Eğer diğer öğrenciler olsaydı, böyle hissetmeyebilirlerdi.

Fu Zi Lin dördüncü seviye bir büyücüydü ve ruh gücü You Xiao Mo'nunkinden daha güçlüydü. İki kelimenin onun üzerinden hiçbir tesiri olmamıştı.

Ling Xiao'ya gelince, üzerinde hiçbir etki bırakmadığı açıktı. Bu iki kelimeyi yazan kişinin ona hayranlık duyması bile garip kaçmazdı.

You Xiao Mo kafasını sallayarak nihayet bu histen kurtuldu. Kafasını kaldırdı ve ona bakmakta olan Ling Xiao'ya baktı. Ling Xiao ifadesizdi, iyi olduğunu gören Ling Xiao bakışlarını geri çekti. You Xiao Mo, Ling Xiao'nun göğsünden siyah bir yazıt çıkararak tapınağın kapısına doğru fırlattığını gördü.

Durgun hava dışarıya doğru dalgalanmaya başladı. Siyah yazıt bir bataklığa batmış gibi görünüyordu, dalgalar tarafından yavaş yavaş yutuldu ve sonunda kayboldu. You Xiao Mo daha önce kütüphanede bu tip fenomenler görmüştü.

Kitapları raflardan indirmek istediğinde onun da bir yazıta ihtiyacı oluyordu. Daha sonradan kitap raflarının bir bariyer tarafından korunduğunu öğrenmişti. Kütüphaneyi koruyan yaşlı adamdan yazıt almayan biri kütüphaneye girmeyi başarabilse bile, kitapları raflarından indirmeyi başaramazdı. Üstelik açığa da çıkmış olurdu.

Şu anki durumda ise büyük ihtimalle bu da bir bariyerdi ve siyah yazıtta bariyeri açacak olan anahtardı.

Birçok deneyimin ardından, bu tuhaf olaylara şaşırmamak You Xiao Mo için beklenmedik bir şey değildi. Aslında bu dünyadaki olaylar geçmiş yaşamında aşina olduğu bilimsel muhakemeyi çoktan aşmıştı. Eğer tüm bu bilim dışı olaylara hâlâ bilimsel muhakemeyle bir açıklama getirmek istiyorsa, kendi boynuna bir bıçak dayayarak kendini öldürebilirdi.

Tapınak kapısı değişmese de yazıt kaybolduktan sonra You Xiao Mo artık girebileceklerini biliyordu. Fu Zi Lin, Ling Xiao'nun söze girmesini beklemeden önden kapıya doğru yürüdü.

You Xiao Mo onu yakından takip etmek istiyordu ama aniden rahatsız edici pozisyonunu hatırladı. Tereddüt ettiği sırada, omzu kolayca engellenemeyecek bir güç tarafından çekildi ve tutuldu. Burnuna tanıdık bir koku geldi. Bu Ling Xiao'dan başka kim olabilirdi?

"Sevgili Xiao Shidi. Eğer yürümek istemiyorsan, seni içeri taşıyabilirim." Başının üzerinden sığ bir kahkaha yükseldi.

You Xiao Mo farkına varmadan Ling Xiao'nun onu taşıdığını hayal etti. Birdenbire tüyleri diken diken oldu. Düşüncesi bile korkunçtu. Can havliyle Fu Zi Lin'in arkasından koştu. Ling Xiao, kaçarken arkasından baktı ve kafasını kaldırarak güldü.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR