You Xiao Mo'nun gözleri fırıl fırıl döndükten sonra nihayet çok önemli bir noktayı fark edebildi, "Büyücülerin ömürleri ruh gücü yetiştirmelerine bağlı olabilir mi?"
"Evet." Ling Xiao sonunda ıslah olduğunu, aslında bunu anlayabileceğini düşündü. En azından bir salaktan biraz daha iyiydi, "Büyücüler büyülü hap arıttıklarında, vücutlarındaki ruh gücünü uyarmak zorundalardır. Yani büyülü hap arıtırken bedenleri de temizlenir. Bu ruh gücü ruhundan gelir. Ayrıca ruh gücü vücudun temelidir. Ruh yaşadığı sürece vücut da yaşar, anladın mı?"
"Ling-Shixiong, harikasın. Bunları bile biliyorsun." You Xiao Mo ayakları yerden kesilmiş bir hâlde hayranlıkla Ling Xiao'ya baktı.
Ling Xiao bu ifadesinden etkilenmiş gibiydi ancak anında soğukkanlı görünümüne geri döndü. Mağrurca onu alaya aldı, "Hayır, sadece sen aptalsın."
You Xiao Mo yüzündeki aptalca gülümsemeyi hemen yok etti. Artık fark etmişti ki bu adam pohpohlanmaya gelmiyordu. O kadar övgü aldıktan sonra bile azıcık minnettar bir hâli yoktu, "Ling-Shixiong, büyücüler büyülü hap arıtmaya ve vücutlarını ruh gücüyle eğitmeye devam ettikleri sürece, sonsuz bir ömürleri mi olur?"
Ling Xiao hafifçe gülümsedi.
You Xiao Mo da farkında olmadan ona gülümsemek istedi ama her gülümsediğinde bunun iyi sonuçlanmadığını hatırladı. Bu yüzden hemen kendini alıkoydu. Fakat elbette, bir dakika sonra kibirli bir sesin onu alaya aldığını duydu. "Salak! Elbette olmaz!"
You Xiao Mo alçakgönüllülükle bir açıklama istedi, "O zaman o dediğin ne anlama geliyordu?"
Ling Xiao ciddi bir şekilde, "Büyücülerin hepsi sonsuza dek yaşayamaz ve asla yaşlanmazlar. Bunun doğuştan gelen yetenekle ilgisi vardır. Bir büyücünün seviyesi ne kadar yüksekse ömrü o kadar uzun olur. Ruhu da daha güçlü olur. Ruh yeterince güçlendiğinde diğer insanlara bile saldırabilirler."
Son kısma duyan You Xiao Mo'nun gözleri parıldadı. Hep büyücülerin herhangi bir dövüş gücünden yoksun, zayıf insanlar olduklarını düşünmüştü.
"Ling-Shixiong, dediklerin doğru mu? Bir büyücünün ruhu yeterince güçlü olduğu müddetçe diğerlerine saldırı başlatabilir mi? Karşılık vermek için diğerlerinin saldırmasını beklemeye gerek yok mu?" diye sordu You Xiao Mo heyecanla. Damarlarındaki tüm kanın kaynadığını hissediyordu.
"Elbette ama bu sadece yüksek seviye büyücüler için mümkün." Ling Xiao inci gibi pırıl pırıl dişlerini gösterdi. You Xiao Mo ona sanki başından aşağı bir kova soğuk su dökmüş gibi bakarken, o da kendini beğenmiş bakışlarla ona karşılık verdi. Bu ifade onu her defasında heyecanlandırıyordu.
Aslında You Xiao Mo'nun başından sular dökülmüştü fakat soğuk değil kaynar sular. Gerçekten de hiç adil değildi. Ruhu yeşildi, yani doğuştan gelen yeteneği onu orta seviye bir büyücü olmakla sınırlamıştı. Yüksek seviye bir büyücü olmak şu anki yaşamı boyunca onun için yalnızca bir hayal olarak kalacaktı. Tüm bu konuşmadan sonra, nihayet büyücülerin biraz da olsa dövüş gücüne sahip olabileceklerini öğrenmişti ama bu hakkı kazanamamıştı. Eğer orta seviye bir büyücü olacaksa, şimdiden tütsü yakıyor ve Buda'ya tapıyor olmalıydı. Ne de olsa yeşil ruhların pek de bir şeyi yoktu.
Hurdası çıkan You Xiao Mo'nun en sonunda sahnedeki müsabakayı izlemeye hevesi kalmamıştı. Müsabakayı izlemek sadece kıskanmasına yol açardı.
Ling Xiao'yla konuşmaları bittiği sırada, müsabakanın da sona erdiği söylenebilirdi. Rakiplerin birbirine yakın olduğu ikinci mücadele dışında, diğerleri yetenek bakımından oldukça uzaktılar. Örneğin, Ana Soy listesindeki beşinci sıradaki öğrenciye karşı ellinci sıradaki öğrenci. Aralarında çok fazla fark vardı ve bu yüzden kazanan ve kaybeden hemen belli olmuştu.
Sabahtan ikindiye, güneş neredeyse batana kadar, You Xiao Mo sersemlemiş bir hâldeyken toplamda yirmi beş dövüş yapılmıştı.
Tam da Ling Xiao kafasına vurduğunda ona karşı uçan bir şeyi görmek için tam zamanında kafasını kaldırdı. Bir anda tüm vücudundan soğuk terler boşandı. Neler olduğunu çözmeye çalışırken, yanında oturan Ling Xiao yakasını kavradı ve onu kendine doğru çekti.
Kimsenin tutmadığı o şanssız adama gelince, doğrudan You Xiao Mo'nun oturduğu sandalyeye uçtu.
You Xiao Mo şanssız adamın yüzündeki ifadeyi ve parçalara ayrılmış sandalyeyi gördüğünde, Ling Xiao'nun tam zamanında onu çektiğine minnettardı. Eğer çekmemiş olsaydı, böyle bir darbeyle vücudundaki tüm kemikler kırılırdı ama…
You Xiao Mo arenaya baktı. Bir yarışmacı platformun kenarında duruyordu. Devasa bir gövdesi vardı ve omuzları eninin neredeyse iki katı kadardı. Sadece bunla kalmıyordu, açığa çıkan kolundaki kaslar aşırı abartılıydı. Bu adam da güç tipinde bir yarışmacıydı ve Zhou Peng'den bile daha güçlü görünüyordu. Kare yüzündeki gür kaşları sanki fırçayla çizilmiş gibiydi. Yakışıklı bir adamdan çok oldukça erkeksi bir adamdı!
Yüzündeki ifade You Xiao Mo'yu huzursuz etmişti. Herhangi bir duygudan yoksun soğuk bir ifade. Sanki rakibini bilerek onu üzerine fırlatmış gibi kışkırtıcı bir ifadeyle Ling Xiao'ya bakıyordu.
"Lin Xiao, seninle dövüşeceğim günün gelmesini dört gözle bekliyorum." Lei Ju ince dudaklarının kenarlarını kıvırarak yavaşça konuştu.
Ling Xiao elbisesinin kollarını düzeltti, başını kaldırarak göz ucuyla dev gibi adama baktı. Dudağının köşesi hafifçe kıvrılmıştı fakat gözlerinde umursamazca bir bakış vardı. Hedef platformda duruyordu ve Ling Xiao'dan çok daha uzundu ama yine de aşağılık duygusu yayıyordu. Tıpkı imparatorluk sarayındaki toprak böceği gibi. Ejderha cübbesi giydirsen bile hâlâ basit bir toprak böceği olarak kalırdı.
"Lei-Shidi. O zaman içtenlikle sonuna kadar dayanabilmeni umuyorum. Birinin seni yarı yolda alaşağı etmesi gerçekten kötü olur."
"Hislerimiz karşılıklı. Umarım yarı yolda listeden çıkarılmazsın. Seninle dövüşmeyi dört gözle bekliyorum." Lei Ju soğukça gülümsedi. Benzersiz bir şekilde özgüvenliydi. Lin Xiao'dan sonraki en güçlü adam oydu. Ama uzun süredir iki numaraydı çünkü müsabakadaki her karşılaşmalarında Lin Xiao onu hep ezip geçmişti.
Ondan sonra, Kıdemli Jiang öne çıktı ve müsabakanın sonuçlarını duyurdu. Müsabakanın sıradaki turu ertesi sabah yapılacaktı.
Güneş batmaya başlamıştı. Kızıl güneş gökyüzünün yarısını kırmızıya boyamıştı. Wu Shuang Dağı'nda her zaman çok bulut olurdu ve bulutlarda kırmızıya boyandığı için gökyüzü muhteşem bir manzara sunuyordu. Dünyanın manzarasından çok daha güzeldi. You Xiao Mo kafasını kaldırdı ve hayranlıkla nefesini tutmaktan kendini alamadı. Böylesine muhteşem bir manzarayı büyük ihtimalle Dünyada asla göremezdi.
Ling Xiao alık alık gökyüzüne bakan You Xiao Mo'ya baktı. Elleri kaşınmaya başlamıştı ve neredeyse alnına vuracaktı, "Xiao Shidi, hâlâ gitmedin mi? Tüm geceyi burada mı geçireceksin?"
Geceyi geçirmek? You Xiao Mo farkına varmadan Tang Yun Qi'ye baktı. Tang Yun Qi'nin gözlerinde uğursuz bir parıltı vardı, bu bakışlardan korkan You Xiao Mo hemen bakışlarını başka tarafa çevirdi.
Sadece kafası kapıların arasına sıkıştırılırsa geceyi burada geçirmek isterdi. Ayrıca içinde Tang Yun Qi'nin onun işini bitirmek için fırsat kolladığına dair bir his vardı. Eğer arkada kalacak olursa, diğer gün herkesin karşısına kendisinin değil cesedinin çıkacağını garanti edebilirdi!
Geri dönerlerken diğer öğrenciler Ling Xiao'ya sırayla veda ettiler. Sonunda yolda onların yanında kalan kişi buz kadar soğuk Fu Zi Lin'di. Onlarla olması gereken diğer kişiye, Zhou Peng'e gelince, gölgesi bile ortalarda gözükmüyordu. Ling Xiaoya sorduktan sonra, Zhou Peng'in erkenden inzivaya çekildiğini öğrendi.
"Ah, yani İkinci Shixiong tek başına mı kalacak?"
You Xiao Mo başıyla onayladıktan sonra aniden önemli bir şey fark etti. Eğer durum böyleyse, o zaman onun da diğer odada…
"Aklından bile geçirme." Büyük Ling Xiao ne düşündüğünü anladı ve anında bu hayalini reddetti.
"Neden olmasın?" You Xiao Mo yumruğunu sıkarak sinirle sordu.
Ling Xiao şişmiş yanaklarına baktı ve hafifçe gülümsedi, "Çünkü İkinci Shixiongun seninle odasını paylaşmayacak da ondan."
Tam bunu söylediği anda, yan taraftaki kapı gümbürtüyle kapandı.
You Xiao Mo, "…"
Hemen ardından, You Xiao Mo, Fu Zi Lin tarafından da sessizce ve insafsızca reddedilerek tüm umudunu kaybetti.
Ana Soy'daki ilk gün You Xiao Mo için çok rahat geçmişti. Ana Soy'daki müsabakanın ilk gününde fazla kişi yaralanmamıştı. Çoğu hafif yaralanmalardı, bu yüzden You Xiao Mo yeteneğini kullanamadı. Kullanabileceği bir fırsat elde etse bile, Cennet ve Göksel Zirve öğrencileri bu fırsatı elinden alırdı. Herkes Savaşçı Grubu öğrencileri üzerinde iyi bir izlenim bırakmak istiyordu. Bu yüzden You Xiao Mo diğerleriyle kıyaslandığında, o gece daha canlıydı.
You Xiao Mo, Breatharian büyülü hapı içtiği için yemek yemek için dışarı çıkması gerekmiyordu. Ling Xiao'nun zaten yemesine gerek yoktu, bu yüzden o da dışarı çıkmadı.
You Xiao Mo, Ling Xiao'nun meditasyon yaptığını ve onunla uğraşacak vakti olmadığını gördü. Dün yıkanmadığını hatırlayarak büyülü çantasından bir takım kıyafet çıkardı ve boyutuna girdi. Yıkanmadan önce olgunlaşan büyülü otları kopardı ve rafın üzerine koydu. Sadece bir saatten fazla bir süre orada kaldı; çünkü Ling Xiao'nun meditasyondan çıkıp onu bulamayınca gitmiş olduğunu düşüneceğinden endişeliydi, You Xiao Mo aceleyle yıkandı ve hemen boyuttan çıktı.
You Xiao Mo boyuttan çıktığında içerideki odaya baktı. Beklenmedik bir şekilde, Ling Xiao hâlâ meditasyon yapıyordu. You Xiao Mo saatin hâlâ erken olduğunu düşünerek kazanını çıkardı. Sonuçta Ling Xiao zaten sırrını biliyordu, bu yüzden görüp görmemesinin önemi yoktu. Ondan sonra boyutundan üç yığın on sap büyülü ot çıkardı. Bu sefer bunları Ruhani Enerji büyülü hapı yapmak için kullanacaktı.
Birinci seviye büyülü haplar için bile, yüksek sınıf büyülü haplar, arıtma işlemi sırasında alt sınıf büyülü haplara nazaran iki kat daha fazla ruh gücü gerektiriyordu. You Xiao Mo son sefer zaten denemişti. Ruh gücü dolduğunda, tek seferde üç adet yüksek sınıf büyülü hap arıtabiliyordu. Alt sınıf büyülü hapların miktarına kıyasla iki kat daha azdı. Oranı çok farklı olsa da sabır ve özenle pratik yaptığı sürece, ileride daha fazla arıtabilirdi.
You Xiao Mo tam da büyülü hap arıtmaya girişmek için hazırlanırken, Ling Xiao içerideki odada gözlerini açtı.