Okumaya başlamadan önce lütfen bunu göz önünde bulundurunuz.
You Xiao Mo köşede büzüşmüş, gözleri kaçamak bir şekilde seyiriyordu. "Ling-shixiong, şartları değiştiremez misin?"
"Bunun bir seçenek olduğunu kim söyledi sana? Kalkmasına sebep olan sensin, inmesini de sen sağlayacaksın. Bu senin sorumluluğun." Ling Xiao bunu gelişigüzel bir şekilde söyledi, ifadesi sanki onunla hiçbir ilgisi yokmuş gibi yukarıdan bakarak sorunun çözüldüğünü gösteriyor gibiydi.
You Xiao mo neredeyse kendi tükürüğünde boğulacaktı. Sabah sertleşmesi onun hatası mıydı? Ancak onun hatası gibi gözüküyordu.
"Ama, ama… Müsabaka birazdan başlayacak. Korkarım ki yetişemeyeceğiz." You Xiao Mo sadece bahanelere sığınabilirdi.
Ling Xiao oturdu ve karyola direğine yaslandı ve yavaşça konuştu. "Müsabaka hakkında endişelenmene gerek yok. Geç kalsak bile kimsenin bizden şüphelenmememesi sağlayacak bir yol var. Ayrıca diskalifiye olursam işime gelir. Tang Fan'nın şüphesini üzerime çekmekten kaçınırım, şu yaşlı kurnaz tilki."
Bu sebep oldukça mantıklıydı. Bunu çürütemeyen You Xiao Mo, yalnızca bir bahane bulmak için elinden gelenin en iyisini yapabilirdi.
"Bunca çene çalmadan sonra yapacak mısın yapmayacak mısın?" Ling Xiao sabırsızca konuştu. Bu şekilde daha fazla vakit harcamak istemiyordu. Eğer biri gelip kapıyı çalarsa, bunun anlamı dikkatlice hazırladığı planların bozulması demek değil miydi?
You Xiao Mo bu blöf karşısında korkuyla sıçradı. "Ben, ben, ben… Bilmiyorum…" diye acı acı ciyakladı.
Yalan söylemiyordu. You Xiao Mo önceki yaşamında on sekiz yaşına kadar yaşamış olmasına rağmen hala saf ve masum küçük bir bakirdi. Erkeklerin genelde yaptığı gay pornosu izlemek, masturbasyon yapmak gibi şeyleri daha önce hiç yapmamıştı. Bu muhtemelen yetiştirilme tarzından dolayıydı, bu yüzden çoğu şey için bu onun ilk seferiydi.
Bunu duyan Ling Xiao gözlerini kıstı. "Sakın bana kendini hiç tatmin etmediğini söyleme?"
"Ke- …Kendini tatmin etmek mi?" You Xiao Mo neredeyse dilini yutacaktı.Bu sözler tanıdık gelmişti, sanki erkek sınıf arkadaşlarının aralarında fısıldadığı şeyler gibiydi.
Ling Xiao ona şüpheyle baktı ve aniden onu kendine çekti.
You Xiao Mo onun bu kadar ani davranmasını beklemiyordu. Tepki veremeden kollarının arasına sarıldı ve vücudunun üstüne yayıldı. Mücadele edemeden, Ling Xiao elini uzatti ve isabetli bir şekilde bacaklarının arasındaki şeyi yakaladı… "Küçük Kardeşi".
Saf ve masum küçük bakir bir anda taşa dönüştü.
Ling Xiao değişimi hissetmemiş gibiydi. Hissettiği tek şey ellindeki şeyin yumuşak oluşuydu. Küçük kardeşi sıvazlayamadan duramadı. Bakirin ilk seferi olduğundan dolayı oldukça hassastı ancak sıvazlaması ve yoğurmasıyla küçük kardeş sonunda sertleşerek değişmeye başladı. Bu değişimi hisseden Ling Xiao gülümsemeye başladı. Kafasını kaldırarak kıpkırmızı kesilmiş You Xiao Mo'nun yüzüne baktı, şakayla "Bu şey… çok küçük!" dedi.
You Xiao Mo kızarmış bir yüzle ağır ağır nefes alıyordu. Utandı, ama aslında şeyinin küçük olduğunu söylediği için çok sinirlenmişti. Doğru, onunkine kıyasla küçüktü ama bunun nedeni daha genç olmasıydı. Ling Xiao kadar büyüseydi kesinlikle onunkinden daha küçük olmazdı. Ama şimdi bunları düşünmenin sırası değildi. Hayatı hala başka birinin elindeydi.
"Bı… Bırak hemen…"
Ling Xiao ona imalı bir şekilde gülümsedi. Onu kollarının arasına aldı. "Madem sen beceremiyorsun, ben sana öğreteyim. İnan bana, sadece bir kez öğrenmeye ihtiyacın var ve anlayacaksın. Ne de olsa bu her erkeğin doğuştan gelen bir yeteneği. Öğrenmesi zor değil." Bunu söyleyerek Ling Xiao, You Xiao Mo'nun yeşil cübbesini bir tarafa yatırarak cübbenin altındaki beyaz pantolonu ortaya çıkardı. Ona itiraz etme şansı tanımadan pantolonunu çıkardı. Yarı dik küçük kardeş hevesle dışarı fırladı.
Bunu kendi gözleriyle gören You Xiao Mo o kadar endişeliydi ki gözleri kızarmaya başladı. Çaresizce Ling Xiao'nun kendisini tutan kollarından kurtulmaya çalıştı ama Ling Xiao'nun gücü karşı koyabileceği bir şey değildi.
Ling Xiao'nun gözünde bu yarı çıplak, dağınık görünüm, özellikle de elindeki küçük oyuncakla tarif edilemeyecek kadar baştan çıkarıcıydı. Henüz tam gelişmediği için kendisinin de dediği gibi biraz küçüktü. Ancak görünüşü oldukça güzeldi, bir yeşim sütunu gibi letafetli ve yumuşaktı, dik durduğunda oldukça sevimliydi. Aynı zaman fazla kıllı değildi. Gerçekten onun deneyimsiz olduğuna şimdi inandı ve düşününce bu onu mutlu etti.
Uzman tekniğinin etkisiyle küçük adam çabucak boşaldı. Küçük masum ve saf bakirin ilk attırması ellerindeydi. Misk kokulu, kalın ve kremsi süt beyazı sıvı Ling Xiao'nun gözlerinde çok çekici görünüyordu.
You Xiao Mo, zoraki boşaldığı için aslında o kadar da zevk almamıştı. Ayrıca ilk seferi olduğundan dayanıklılığı çok kötüydü. Ling Xiao, boşaldıktan sonra onunla biraz dalga geçti. Bütün bedeni sanki tüm gücünü kaybetmiş gibi kucağına düştü.
Yanakları al aldı. Bu zevki his onu o kadar özgür hissettirmişti ki küçük bakir neredeyse ağlayacaktı. Kendi yeşim sütununu tutmanın ona bu kadar yoğun bir his vereceğini hiç tahmin etmemişti. Sanki bir alevle yanıyormuş gibi tüm vücudunun ısınmasına neden olmuştu.
"Nasıldı? İyiyi miydi?" Ling Xiao, konuşurken gülerek memnuniyetle başını okşadı.
You Xiao Mo kafasını kaldırmaya cesaret edemeden göğsüne gömdü. Uzun bir süre sonra, bir sivrisinek gibi zayıf bir sesle "Evet…" dedi.
Ling Xiao şehvetli bir gülümsemeyle kulağına eğilerek "O zaman artık benim sıram, değil mi?" dedi. Aynı zamanda da You Xiao Mo'nun ellerinden birini aşağıya doğru çekti. Demir bir sopa gibi dimdik olmuş şey bunca zaman hiç yumuşamamıştı. Sertliği ve sıcaklığı öncesinden bile daha yüksekti. Bir elbise parçasıyla örtülmüş olmasına rağmen elini yakıyormuş gibi hissetti. Çıplak eline değseydi kim bilir ne yapardı?
Sıcak You Xiao Mo'yu o kadar yakmıştı ki neredeyse elini çekecekti ancak bileği Link Xiao tarafından tutuluyordu.
You Xiao Mo bir şey keşfetti. Eli Ling Xiao'nun sopasını kavrayacak kadar büyük değildi. Şok içinde gözlerini açtı ve baktı. Bakmasıyla nefesinin kesilmesi bir oldu. Bu şey oldukça büyüktü ve kendisininkiyle kıyaslayınca kendini aşağı hissetti. Ling Xiao'nun kendisininkine neden çok küçük dediğine şaşırmamalıydı; ikisini kıyaslayınca onunki fasulye sırığı gibiydi!
Küçük You Xiao Mo'da genel kültür eksikliği vardı çünkü eğer başka insanların sopalarını da görmüş olsaydı bilirdi ki Ling Xiao'nun ki gerçekten normal insanlarınkinden büyüktü. Normal insanlar için ne kadar büyük olursa olsun, bu kadar büyük olmasına imkan yoktu.
"Acele et!" Ling Xiao derin bir nefes aldı ve şaşkın You Xiao Mo'yu zorladı.
You Xiao Mo şaşırmıştı. Yüzü kıpkırmızı, elindeki vahşi sopaya baktı. Ling Xiao ona bir kez yardım etmiş olsa da, zaman çok kısaydı. Temelde otuzbir çekmenin özünü anlamadı. Sadece iki elini de o çubuğa koyabilir, gözlerini kapatabilir ve Ling Xiao'nun ona yardım etmek için kullandığı adımları hatırlamaya çalışabilirdi.
Beklendiği gibi, bir erkeğin bu şeyleri öğrenme yeteneği gerçekten çok güçlüydü!
Böylece, iyi öğrenci You XiaoMo, Ling Xiao'nun bacaklarının arasına yattı. Tüm kafası terle kaplanana kadar sopayla mücadele etti. Ancak zaman geçtikçe müsabaka zamanı yaklaştıkça yaklaştı. You Xiao Mo'nun elleri ağrımaya başladı ama Ling Xiao hâla boşalmamıştı. Sopa hâla dimdikti, ancak herhangi bir boşalma belirtisi yoktu.
You Xiao Mo bir ara vermek istedi ama yüzü kıpkırmızı ve arzuyla ağır ağır nefes alan Ling Xiao'ya baktığında, bunun gerçekten durmak için iyi bir zaman olmadığını hissetti. Böylece sadece elindeki acıya dayanabildi ve hızlandı.
Tam bu sırada Ling Xiao gözlerini açtı ve yavaşça "kafası" dedi.
Kafası? You Xiao Mo bir an için şaşkına döndü, görüşü elindeki sopaya kaydı. Sonunda sopanın tepesinde berrak, köpüklü bir sıvı olduğunu fark etti. Hemen utandı, orası çişin çıktığı yer değil mi?
Yukarı baktığında kıpkırmızı kesilmiş Ling Xiao'nun kaslarının gerildiğini gördü. You Xiao Mo, kızgınlığını ve huzursuzluğunu bastırmadan önce bir an tereddüt etti. Ellerinden birini sopanın ucunu ovmak için kullandı. Sonuç olarak, kristal berraklığında sıvı gerçekten arttı. Aniden bunu oldukça büyüleyici buldu. You Xiao Mo'nun oyuncu doğası ortaya çıktı ve birkaç kez hafifçe tırnaklarıyla kazıyarak defalarca oynadı. Yaptığı şeyi hiç düşünmedi…
Ling Xiao aniden hafif bir homurtu çıkardı ve sopa titreyerek patladı. Uzun yıllardır salınmayan kalın ve kremsi esans uçtan patlamalar halinde fışkırdı. Miktar gerçekten çok fazlaydı…
You Xiao Mo, bu beklenmedik olaydan anlamsız bir şekilde korkmuştu, bu yüzden kaçabilecek zamanı yoktu. Böylece tüm vücudu o kalın ve kremsi özle kaplandı. Hatta yüzü bile bundan nasibini aldı.
Ling Xiao sakinleştiğinde şaşkın You Xiao Mo'nun tamamen spermle kaplı olduğunu gördü.
Gülümsemekten kendini alamadı. Boşaldıktan sonra Ling Xiao çok mutluydu. Elbisesinin kolu kısmını You Xiao Mo'nun yüzünü silmek için kullandı ve kirli cübbeyi vücudundan bizzat çıkaracak kadar ileri gitti. Neyse ki sadece dış cübbe kirliydi.
"Ah, başka kıyafetin var mı?" Ling Xiao, o sabah onun kıyafetlerini yerleştirdiğini gördü. Ama sadece bir takımdı. You Xiao Mo şaşkınlıkla başını salladı. Hala darbeden kurtulamamıştı. Ling Xiao görünüşte hoşnutsuz bir şekilde kaşlarını çattı ve "Bana sakın sadece iki takım kıyafetin olduğunu söyleme?" dedi.
You Xiao Mo başını salladı. Dağdan indiğinde kesinlikle kıyafet almamıştı. Parası olmadığı için değil, iki takım kıyafetin yeterli olduğunu hissettiği içindi. Yani dağdan indiği iki seferde de hiçbir kıyafet satın almamıştı.
Ling Xiao ona karmaşık bir ifadeyle baktı. Sonra yataktan indi ve gardırobundan beyaz bir cübbe çıkardı. "Önce bunu giy. Bir dahaki sefere dağdan aşağı indiğimizde gidip birkaç takım kıyafet alırız."
Bunu söyleyerek ona fırlattı.
You Xiao Mo sonunda toparlandı ancak her tarafına attırılmış olduğunu anlayamadan Ling Xiao'nun ona fırlattığı giysilerle kafası örtüldü. Kafasından aşağı çektikten sonra kekeledi. "Bu cübbe… Çok büyük değil mi?"
"Çok büyük olsa bile yine de giymek zorundasın. Tabii iç elbiseyle dışarı çıkmak istemiyorsan." Ling Xiao kıyafetlerini çıkarırken söyledi. Daha sonra gardırobundan bir dış cübbe çıkardı ve giydi.
"O zaman… Giyeceğim ba." You Xiao Mo başını eğdi.
You Xiao Mo, Ling Xiao'nun kıyafetlerini giyerek dışarı çıktığında ne tür bir kargaşaya neden olacağını bilseydi, o zaman kesinlikle onu giymeyi seçmezdi.