Efsanevi Ustanın Hanımı

Çevirmen: Galen
Editör: YcD44
Cilt 1Bölüm 70: Kendini Beğenmiş Piç

Ling Xiao'nun gözünde, Liu Li Qing ve Tantai Miao Yin güçten yoksun, sadece etrafta dolanarak dans ediyordu. Bu tür bir gücü dışarıya çıkaracak olurlarsa, sadece birkaç gün içinde başkaları tarafından öldürülürlerdi. Tipleri de şöyle böyleydi. Bu yüzden o ikisine bakmak yerine You Xiao Mo'ya bakmak daha iyiydi.

Böyle düşünen Ling Xiao, gözlerini o ikisinden You Xiao Mo'ya kaydırmadan edemedi. Fakat beklenmedik bir şekilde, You Xiao Mo'nun parlayan gözlerle sahnedeki iki kadına baktığını gördü, görünüşe bakılırsa onlardan gözlerini alamıyordu. Görünürde hiçbir sebep yokken Ling Xiao'nun kalbinde bir öfke dalgası yükseldi.

You Xiao Mo yanındaki kişinin keyfinin kaçtığını fark etmemişti, hâlâ kendinden geçmiş bir şekilde kadınlara bakmakla meşguldü.

Ling Xiao öfkesini bastırarak kibarca konuştu, "Xiao Shidi, manzara güzel mi?"

You Xiao Mo sevinçle kafasını evet anlamında salladı, kafasını bile çevirmeden cevap verdi, "Mükemmel, iki Shijie de gerçekten harika."

Ling Xiao hiddetle gözlerini kıstı, "Ah, dövüş yetenekleri mi mükemmel yoksa dış görünüşleri mi?"

You Xiao Mo sonunda tepki verdi, bu sözleri duyduğunda birazcık utançla başını eğdi ve yumuşak bir sesle, "İkisi de mükemmel. Sakın bana senin de öyle düşünmediğini…" Dedi başını kaldırıp ona bakarken. Sonuç itibarıyla son kelimeleri boğazında takılı kalmıştı.

"Nasıl düşünmediğimi?" You Xiao Mo ona bakarken Ling Xiao kocaman gülümsedi.

"Hiç…" You Xiao Mo irkildi. Bu ifadeye oldukça aşinaydı. O kadar aşinaydı ki bu ifadeyi her görüşünde istemsizce titremeden edemiyordu. Ahhh, ne olmuştu? Bu adam neden sinirlenmişti? Tek bildiği şey Ling Xiao ne zaman sinirlense başı dertte olanın kendisi olduğuydu.

"Madem hiç, o zaman kendinden geçmiş bir halde neye bakıyordun?" Ling Xiao hafifçe gülümseye devam etti.

"Ah, bak… nasıl dövüştüklerine bak…" You Xiao Mo titremeye devam etti.

"Bir dövüşün neyi bu kadar iyi?" dedi Ling Xiao tatlılıkla.

"Aslında… aslında iyi bir yanı yok…" Aşırı tatlı sesi duyan You Xiao Mo'nun tüyleri diken diken oldu.

Bu sözler Ling Xiao'yu tatmin etmişti. Yüzündeki tatlı ama uğursuz gülümseme, You Xiao Mo'nun başını okşarken sadece 'kardeş sevgisi' denebilecek bir ifadeye yerini bırakarak anında kayboldu. Gülümseyerek konuştu, "İzleyecek bir şey yoksa, biz de izlemeyiz."

You Xiao Mo tekrar tekrar başıyla onayladı ama içten içte sessizce ağlıyordu. Ling-Shixiong gerçekten çok korkunçtu!

O sırada sahnedeki müsabaka final aşamasına girmişti. Beklenmedik bir şekilde kazanan Tantai Miao Yin oldu.

Sahnede, beyaz şifon elbise Tantai Miao Yin'in zarafetini ve nezaketini artırarak salına salına dalgalanıyordu. Cennetten inmiş bir tanrıça gibi pürüzsüz, parlak bir ciltle platformun tepesinde duruyordu. Daha yeni ateşli bir dövüşten çıktığı için kaz yumurtamsı kavun yüzü* narin güzelliğe sahip taze pembe çiçekler gibi iki kızarmış yanakla lekelenmişti. Canlandırıcı zarafet her zamankinden daha çekici ve etkileyiciydi. Görünürde bu tür nazik ve yumuşak bir güzellik, nispeten daha güçlü Liu Li Qing'i yenmişti.

Sahneden sürülen Liu Li Qing de bu sonucu beklemiyordu ve sahnedeki Tantai Miao Yin'e hayretler içinde şaşkın şaşkın bakıyordu. Belki de kendine fazla güvenmişti ama Tantai Miao Yin'in gücünü gizlediği inkâr edilemezdi.

En başta Liu Li Qing ile aynı seviyedeymiş gibi davranarak – tam da gücünü tükettiği ana kadar - zekice gücünün yüzde yirmisini ayırmıştı. Ondan sonra, ikisinin de kırılma noktalarında olduğunu düşünüp bunu fırsat bilerek gardını indirmiş ve aniden gücünü göstermişti. Sürpriz saldırısını böyle yapmıştı!

Bu bir dersti ama aynı zamanda da herkese Tantai Miao Yin'in gerçek gücünü gösteren bir gösteriydi de.

"Liu-Shijie, kazanmama izin verdin!" Tantai Miao Yin sahnenin altındaki Liu Li Qing'e dönerek ellerini kavuşturdu. Net ve belirgin sesi dinçti, doğal ve samimiydi, anında çoğu kişinin kalbini kazanmıştı. Sonra sanki tesadüfmüş gibi Ling Xiao'ya baktı.

Bu bakış gizlice oraya bakan You Xiao Mo tarafından tesadüfen fark edildi. Ama You Xiao Mo, Tantai Miao Yin'in kendisine baktığını düşünecek kadar narsist değildi. Tam onlara doğru bakıyor olsa da yanında 'mükemmellik abidesi' Ling Xiao oturuyordu.

Bu olay You Xiao Mo'nun birazcık keyfini kaçırarak başını öne eğmesine sebep oldu. Kadınların ilgisini çekecek bir şeyi yoktu, özellikle Ling Xiao yanındayken. You Xiao Mo'nun, bu hareketinin istemeden onu Ling Xiao'nun gözüne soktuğuna dair hiçbir fikri yoktu.

Ling Xiao da Tantai Miao Yin'in bakışlarını fark etmişti ama beraber oturduklarından, Tantai Miao Yin'in You Xiao Mo'ya bakıyor olabileceğini düşünerek hemen rahatsız olmaya başlamıştı. You Xiao Mo'nun başını önüne eğerek Tantai Miao Yin'e bakmadığını gördüğünde, o azıcık hoşnutsuzluk hemen uçup gitti.

"Xiao Shidi, bu kadar kederli olma. Daha sadece ikinci dövüşteyiz, hâlâ birkaç dövüş daha var. Acele etme ve izle." Ling Xiao ışıldayarak onu avuttu.

You Xiao Mo suratını astı. Az önce müsabakayı izlemesini yasaklayan kimdi?

Diğer tarafta, Ling Xiao'nun kendisiyle ilgilenmediğini gören Tantai Miao Yin bir miktar hayal kırıklığına uğrayarak sahneden indi. Bu müsabakayı Da Shixiong'un ilgisini kazanmak için kullanabileceğini düşünmüştü. Böylece Da Shixiong'a iyi yönlerini daha fazla gösterme şansını elde edebilecekti.

Karşı tarafta, her hareketini izleyen Tang Yun Qi alaycı bir şekilde homurdandı. Da Shixiong için onun karşısına dikilmeye cesaret etmek, ha? Hayatta şansı yoktu!

Tang Yun Qi, Xiao-Gesinin baya göz alıcı olduğunu biliyordu. Tian Xin Ailesi'nde Xiao-Ge'den hoşlanan bir sürü kadın öğrenci vardı, onlardan biri de Tantai Miao Yin'di. Diğerleri belki onun Xiao-Gesi ile ilgilendiğini anlayamayabilirlerdi ama Tang Yun Qi bir kadın olarak bunun gün gibi ortada olduğunu görebiliyordu. Ama onun gözünde bu rakibin hiçbir önemi yoktu. Şu anki en büyük engelinin Xiao-Ge'nin yanında oturan You Xiao Mo olduğunu biliyordu.

Böyle düşünen Tang Yun Qi nefret dolu gözlerle You Xiao Mo'ya baktı. Final aşamasına kadar beklemek istemişti ama You Xiao Mo'nun Xiao-Ge'nin kıyafetlerini giydiğini gördüğünde o kadar kıskanmıştı ki neredeyse kıskançlıktan ölecekti, bu yüzden daha fazla bekleyememişti.

Kısa bir aradan sonra müsabaka tekrar başladı.

Üçüncü tur, dördüncü tur… on birinci tur, herkes beklenti içinde başlarını neredeyse boyunları kopacak kadar kaldırmaya devam etti. İlk on bir turda Ling Xiao seçilmemişti. Hayal kırıklığıyla geçen bir turun daha ardından, son tura gelindiğinde kura kutusunda sadece üç kâğıt parçası kalmıştı.

İkinci aşamada yarışan yirmi beş kişi olduğundan, bire bir dövüş yapıldığında toplamda on iki dövüş ediyordu. Böylece bir kişi açıkta kalıyordu. Bu yüzden sıradaki kura son dövüşü belirleyecekti. Kutuda kalan son kâğıt parçasına gelince, bir üst tura geçecek şanslı kişi o olacaktı.

Herkes beklenti içinde Kıdemli Jiang'ın her bir hareketini dikkatle izliyordu. Ama en endişeli olanlar henüz dövüşmemiş olan iki Xiaong'tu. İkisi de Ling Xiao ile yüzleşme şanslarının çok yüksek olduğunu düşünerek umutlarını kaybettiler. Bu yüzden yürekten Da Shixiong ile dövüşmemek için dua ediyorlardı. Ya biz üst tura geçelim ya da Da Shixiong geçsin.

Kıdemli Jiang'ın yüzü su kadar durgundu, azıcık bile rahatsızlık ifadesi yoktu. Tüm bakışların ağırlığı altında, sakince kutuya uzandı ve yavaşça iki parça kâğıt çıkardı. Kağıtları açarak isimlere baktı. Zar zor fark edilebilecek bir kaş çatışla konuştu, "On ikinci dövüşün yarışmacıları: Chen Yang ve Gao Jun."

Bu netice hem hayal kırıklığına hem de kutlamaya neden oldu!

Hayal kırıklığına uğrayan kişi üst üste iki gün yarışamayan Da Shixiong'du. Bu, Ling Xiao'nun dövüşmesini sabırsızlıkla bekleyen insanları da son derece hayal kırıklığına uğrattı. Mutlu insanlar Da Shixiong'un gerçekten şanslı olduğunu düşünüyorlardı. İlk aşamada Zhou Peng-Xiong geri çekildi. İkinci aşamada ise bir üst tura geçti. Gerçekten olağanüstü bir şansı vardı.

Ayrıca orada hem mutlu hem de üzgün olanlar da vardı: Chen Yang ve Gao Jun. Mutluydular çünkü Da Shixiong ile yarışmak zorunda değillerdi, üzgündüler çünkü üst tura geçememişlerdi. Bu gerçekten de hayatta bir kez yaşanacak tatsız bir duyguydu.

"Ling-Shixiong, gerçekten çok şanslısın." You Xiao Mo'nun hayranlıktan soluğu kesilmişti. Keşke o da onun kadar şanslı olsaydı.

"Bazen iyi şans o kadar da iyi bir şey değildir." Ling Xiao muğlak bir ifadeyle gülümsedi.

"Neden?" You Xiao Mo şaşkınlıkla sordu.

Bu sefer Ling Xiao bir bariyer koymamıştı, bu yüzden etraflarındaki öğrenciler dediklerini duydular. Hepsi de kocaman kulaklarını dikip dinlemeye başladılar. Aynı zamanda Da Shixiong'un neden bu sözleri söylediğini de merak ediyorlardı. Bir üst tura geçmek kutlamaya değer bir şey değil miydi?

Ling Xiao yavaşça dudaklarının kenarını kıvırdı, "Zaten çok uzun zamandır bekliyorum. Yakında sahneye çıkıp hareketlerimi gösterebileceğimi düşünmüştüm fakat…"

Kalanların üzgün olmasına gerek yoktu. Herkes, seçilmediği için hayal kırıklığına uğradığı ve yine de gerçekten sahneye çıkıp bir tur dövüşmek istediği sonucuna varabilirdi.

Bu sözleri duyan Chen Yang ve Gao Jun hemen şanslarına şükrettiler. Şükürler olsun ki Da Shixiong'un karşısına çıkmak zorunda kalmamışlardı. Da Shixiong tesadüfen aşırı coşsa, onları pestilleri çıkana kadar dövmez miydi? Görünen o ki şanslı olan onlardı. Böyle düşünen iki adamın da anında keyfi yerine geldi.

Buna kanmayan tek kişi You Xiao Mo'ydu, Ling Xiao'nun yarışmak istemediğini biliyordu.

Başkalarının görmesi için dövüşmektense, başkalarının dövüşmesini izlemeyi tercih ederdi. Bu ifade kesinlikle başkalarının yararına olan bir ifadeydi. Ling Xiao aslında aşırı derecede hilekâr biriydi. Sadece diğerlerinin üzerinde bıraktığı izlenim fazla iyiydi. Özellikle diğer öğrencilere karşı buz gibi soğuk olmayı bıraktığından beri. Erkekler onu kendilerine örnek alıyor gibiydiler. Kadınlar da onun bu sahte tavırlarına bayılıyor gibi görünüyordu. Bu yüzden kimsede en ufak bir şüphe bile uyandırmamıştı fakat onun ağır eziyetlerine katlanan You Xiao Mo her şeyin tamamen farkındaydı.

You Xiao Mo içinden haykırdı: Numaracının tekisin!

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR