You Xiao Mo'nun aklına hemen siyahlı adamın geri dönmüş olabileceği geldi, bu yüzden koşarak en yakın buzdan heykelin arkasına saklandı.
Buzdan heykel çok büyük olduğu ve You Xiao Mo da nispeten zayıf olduğu için arkasına saklandığında hiç gözükmüyordu.
Aceleci adımlar You Xiao Mo'nun tahmin ettiği kişiye, siyahlı adama aitti. Yüzündeki ifade, gitmeden öncekine göre daha da asabileşmişti. Aceleyle içeri girdikten sonra, You Xiao Mo'ya dair hiçbir iz göremeyerek yüzü karardı. Şimdi anlıyordu ki You Xiao Mo'yu bağlamayarak büyük bir hata etmişti.
Buz mağarası çok büyüktü ve ayrıca, kullanıcıların algılama güçlerini kesen garip bir atmosferi vardı. Eğer You Xiao Mo gerçekten saklanmak istese bu adam onu kolay kolay bulamazdı.
Siyahlara bürünmüş adam ayağını yere vurdu. Ne büyük bir hataydı!
Arkasından esen rüzgârın git gide şiddetlendiğini hisseden siyahlı adamın, içeri girip You Xiao Mo'yu aramaya vakti yoktu. Yanından hiç ayırmadığı kılıcını çıkardı ve yaklaşmakta olan uğuldayan rüzgârın sesini duyduğunda koşarak mağara ağzının yanına saklandı.
Rüzgâr, mağara ağzına ulaştığında siyahlı adam haykırarak hızlı ve sert bir hareketle elindeki kılıcı yere düşürdü. Yüksek bir tıngırdama sesi duyuldu. Kılıç hedefini ıskalayarak buz zemine çarptı. Garip olan şey ise, o güçlü darbeyi alan buz zeminde hiçbir iz kalmamasıydı. Ama siyahlı adamın bunu düşünecek vakti yoktu.
Garip rüzgâr buz mağarasına girdi ve bir insana dönüştü. Bu kişi You Xiao Mo'nun kokusunu takip eden Ling Xiao'dan başkası değildi.
Buzdan heykelin arkasında saklanan You Xiao Mo gizlice kafasını çıkardı ve kendi gözleriyle Ling Xiao'nun yoktan ortaya çıktığını gördü. Anında buz kesildi. Bu ne anlama geliyordu? Ling Xiao bir insan değil miydi? Nasıl yoktan ortaya çıkmıştı?
O bunları sorgularken, siyahlı adam pes bir sesle bağırdı. "Sen Lin Xiao değilsin!"
Ses tonu yüzde yüz kendinden emin gibiydi.
"Lin Xiao olmadığımı söylüyorsun. Peki nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" Ling Xiao'nun yüzünde en ufak telaş belirtisi yoktu. Sanki düşman değillermiş de havadan sudan sohbet ediyorlarmış gibi siyahlı adama bakarken yüzünde hafif bir gülümseme belirdi.
Siyahlı adam caka sattığını anlayarak homurdandı. "Lin Xiao ne kadar mükemmel olursa olsun, bu hileli hamleleri anlayabilecek biri değil. Hem de bu günlerde senin tüm bu garip hareketlerin Lin Xiao'yla hiç uyuşmuyor. Gerçek şu ki, sen Lin Xiao değilsin!"
"Harikulade! Gerçekten de harikulade bir açıklama!" Ling Xiao keyifle alkışladı. Mart baharı meltemi gibi olan tavrı o kadar kibardı ki neredeyse insanlar bu tavrının içinde boğulmak isteyecekti. Hafif aralı kırmızı dudaklarından bomba etkisi yaratan kelimeler döküldü. "Peki sen, Kıdemli Jiang? Aslında sen de gerçek Kıdemli Jiang değilsin, değil mi?"
Siyahlı adamın gözbebekleri aniden küçüldü. Bu özgüvenli duruşu gördüğünde, tıpkı onun da olduğu gibi, karşısındakinin de onun sahte olduğundan emin olduğu açıkça anlaşılıyordu. Ama onun kimliği çok önemli olduğu için bunu onları öldürmeden önce itiraf edemezdi. Bu yüzden soğuk bir sesle konuştu. "Gerçek yüzünü görmeme izin veriyorsun ve şimdi beni de kendinle beraber batırmak mı istiyorsun? Bu hamlen oldukça etkileyici ama hiçbir işe yaramayacak olması çok yazık!"
"Haha, ölmek üzere olan bir adamı batırmama gerek var mı ki?" Ling Xiao'dan neşeli bir kahkaha yükseldi.
Siyahlı adam şiddetle gözlerini kocaman açtı, iki gözü de iliklere kadar işleyen nefretini yansıtıyordu. "Kimin öleceği henüz belirlenmedi!"
Eğer You Xiao Mo onun karşısında duruyor olsaydı, o anda Kıdemli Jiang'ı Ling Xiao'yu kışkırtmaması için kibar bir fısıltıyla uyarırdı. Çünkü gülümsemesi git gide daha da parlıyordu.
Ama o anda, You Xiao Mo bunu yapamazdı. Ling Xiao'nun sadece birkaç kelimeyle Kıdemli Jiang'ı ölümüne kızdırmasına şahsen tanık olması, Kıdemli Jiang'ın üstesinden gelirken hiçbir sorun yaşamayacağını anlamasını sağlamıştı. Rehin olarak kullanılmamak için akıllıca kendini korumaya karar verdi. Eğer bu olacak olursa, Ling Xiao'ya yük olmaktan başka hiçbir işe yaramazdı.
Kıdemli Jiang umutsuzca gizli kimliğini korumak isterken Ling Xiao'yu öldürmeye niyetliydi. Ling Xiao'ya doğru bir dizi hızlı ve şiddetli hamle yaptı.
Kıdemli Jiang'ın kullandığı saldırı teknikleri rüzgârla kontrol edilebiliyordu. Bir orta seviye saldırı tekniği olarak, çocukluğundan beri bu hamlelerin pratiğini yapmıştı. Yüzyıllar sonra, rüzgârı kolaylıkla kontrol edebiliyor ve rüzgâr temelli bir saldırı başlatabiliyordu. Bunun üzerine bir kılıç eklenirse, her santimi kaplayan bıçaklar gibi delici rüzgâr bıçaklarına dönüşebilirdi. Bir anlık dikkatsizlikle hayati bir noktayı kesecek olsalar, bu ölümlerine sebebiyet verirdi.
Kıdemli Jiang kendi yeteneklerine çok güveniyordu çünkü sadece rüzgâr saldırısını pratik yapmakla kalmamıştı, aynı zamanda diğer öldürücü hamleleri de vardı. Sadece zamanı gelmedikçe kullanmayacaktı.
Buzdan heykelin arkasında saklanmış küt küt atan kalbiyle olanları izleyen You Xiao Mo, onun gerçekten de çok güçlü olduğunu düşündü. Ama huşuyla solumayı kestiğinde, karşısındaki sahneyi görerek olduğu yerde donup kaldı. Kıdemli Jiang ona saldırı başlatmasına rağmen Ling Xiao hâlâ hareket etmemişti.
Uzun kılıç hareketsiz duran Ling Xiao'ya doğru saplanacakken çınlayarak titredi. Daha sonra şok edici bir sahne gözler önüne serildi. Uzun kılıç ve rüzgâr bıçakları Ling Xiao'nun bir metre yakınına geldiğinde aniden havada donakaldılar. Kıdemli Jiang ne kadar zorla itmeyi denerse denesin bir santim bile kıpırdamadılar.
Ling Xiao elini kaldırırken gülümsedi. "Kıdemli Jiang, rüzgârı böyle de kullanabilirsin."
Bunu dedikten hemen sonra, Ling Xiao'nun avuçlarından azılı güçlü bir rüzgâr fırlayarak Kıdemli Jiang'ı geriye savurdu. Hareketsiz duran Ling Xiao aniden düşen Kıdemli Jiang'a doğru atıldı ve bir anda yanı başında belirdi. Güçlü ve ince bacaklarını kaldırdı ve havayı keserek görünmez bir rüzgârın kıdemli Jiang'ı savunmasız karın bölgesinden vurmasını sağladı. Karşısındaki adam anında bir paçavra gibi uçtu ve duvarın altındaki buzdan heykellere çarptı…
Bu ağır bir darbeydi, Kıdemli Jiang neredeyse tekrar ayağa kalkamayacaktı.
You Xiao Mo'nun ağzı açık kaldı, manzara karşısında sersemledi. Bu sadece kısa bir dövüştü ve Kıdemli Jiang bu kadar ağır mı yenilmişti?
Kıdemli Jiang'ın işini bitiren Ling Xiao, aniden You Xiao Mo'nun saklandığı tarafa dönerek bağırdı. "Gösteri bitti. Çıkmayacak mısın?"
Ling Xiao yaralanıp yaralanmadığını anlamak için derin düşünceler içinde onu baştan aşağı süzdü. Sonra, "Tabiiki de vücudunun kokusunu takip ettim," dedi.
You Xiao Mo, "…"
Gerçek bedeni bir köpeğe mi aitti?
"Kıdemli Jiang'ı ne yapacağız?" You Xiao Mo dalgın dalgın Kıdemli Jiang'a baktı. Az önceki çatışma çok şiddetliydi ve kıyafeti artık yüzünü kapatmıyordu. Yüzü kanla kaplanmış olsa da hâlâ onu tanıyabiliyordu. Bu gerçekten de Kıdemli Jiang'dı. Kıdemli Jiang'ın odalarını gözetlediği günü düşündü, gözetlemesinin başka bir sebebi olmalıydı.
"Sırrımı bilmek ölümdür," dedi Ling Xiao umursamazca. Onun için öldürmek, yemekten daha kolaydı.
"Ah, ona neden seni öldürmek istediğini sormak istemiyor musun?" You Xiao Mo şaşkınlıkla sordu.
Ling Xiao'nun parlak gözleri aniden Kıdemli Jiang'a bakarak acımasızca parladı. Aşırı bir özgüvenle konuşmaya başladı. "Söylemesine gerek yok. Kendim bulurum."
You Xiao Mo tam da bir şey soracakken başka bir şey hatırladı. Lin Xiao'nun hafızasını tamamen ele geçirdiğine göre, Kıdemli Jiang'ın hafızasını da ele geçirmenin bir yolunu bulmuş olmalıydı. Nasıl yaptığını bilmese de bu yeteneğinin ne kadar mükemmel olduğunu düşünmeden edemiyordu. Onda neden yoktu?!
Tam o anda, yerde ölü gibi yatan Kıdemli Jiang aniden ayağa kalktı ve kükredi. Sonra tıpkı He Ping Kasabası'nda gördükleri iblis Luo Shan'ınki gibi korkutucu bir dönüşüm gözler önüne serildi. Dış kabuğu aniden patladı, sarı deri git gide iblislere özgü siyah renge dönüşürken dört uzvunu yukarı taşıdı ve etini şişirdi. Kırmızı kan damarları korkutucu bir şekilde aniden derinin altında genişleyerek hızla kasıldı.
Beş nefeslik süre dolmadan önce Kıdemli Jiang'ın dönüşümü tamamlanmıştı. Tıpkı Luo Shan gibi o da yarı iblisti.
İblislerin vücutları insanlarınkinden daha güçlüydü. Dönüştükten sonra, az önce aldığı dahili yaralanmaları iyileştirmese de öncekine göre çok daha iyiydi. Siyah gözlerin ortasındaki kırmızı benekler, birkaç metre ötede duran Ling Xiao'ya dönene kadar yavaşça değişti. Hava, kana susamış bir öldürücü atmosfer patlamasıyla doldu.
Kıdemli Jiang'ın iblise dönüşmüş bedeni, aniden durduğu noktadan kayboldu ve bir an sonra iblis, Ling Xiao'nun sağ tarafında tekrar belirdi. İnsan yumruğunun üç katı büyüklüğündeki bir yumruk Ling Xiao'nun yüzüne indi.
"Canına susamışsın." Ling Xiao soğukça homurdandı. Aniden bileğini tuttu ve zorla büktü. Kemiklerden yüksek bir kırılma sesi çıktı ve sağ eli kullanılamaz hâle geldi. Ama iblis etkilenmemiş gibi gözükerek diğer elini kaldırdı. Ling Xiao avucunu iblisin kafasına doğru kaldırdı ve saldırdı. Belki de mükemmel bir güç uygulamış olmasından gerek, kafasını kopardı. Korkunç iblis kafası aniden cansız bir şekilde geriye doğru sarktı.
You Xiao Mo, "…"
Ve böylece, görünürde süper güçlü iblis, sadece birkaç hamleyle Ling Xiao tarafından ezildi.
Ling Xiao gelişigüzel bir şekilde cansız bedeni yere attı ve Kıdemli Jiang'la işi bitmiş oldu. Donup kalan You Xiao Mo'ya dönerek, "Şimdi, anılarını emeceğim. İstersen gözlerini kapayabilirsin," dedi.
You Xiao Mo gergince yutkundu ve başını hayır anlamında sallamadan önce tereddüt etti. Öğrenmek istiyordu.
Ling Xiao onu ikna etmeye uğraşmadı ve sol avcunu kaldırdı. Kusursuz avcunda aniden yuvarlak bir mühür belirdikten sonra avcunu Kıdemli Jiang'ın alnına koydu. Dudakları büyü yapıyormuş gibi hareket etti, sonra da iblisin bedeni yavaş yavaş büzüşmeye başlayarak tüm beden kaybolana dek yavaşça küçüldü. Yerde sadece siyah bir ninjaya benzeyen kıyafetler kaldı.
You Xiao Mo taş kesildi. Kıdemli Jiang'ı yemiş miydi?
*Li Ning her şeyin mümkün olduğunu söylemişti: Li Ning Çinli bir spor giyim markasıdır. "Her şey mümkün" eski sloganlarıdır.