Efsanevi Ustanın Hanımı

Çevirmen: Galen
Editör: YcD44
Cilt 1Bölüm 79: Kazanmanın En Ahlaksız Yolu

Koca sahnede iki figür dikiliyordu; biri beyaz, biri siyah.

Beyaz olan elbette ki Ling Xiao'ydı. Beyaz, son günlerde onun imza rengi olmuş gibiydi. You Xiao Mo onu tanıdığından beri, onu başka bir renk giyerken hiç görmemişti. Dolayısıyla da siyah olan da Lei Ju'ydu.

Bu Lei Ju çok kibirliydi. Ezelden beri ikinci sırada yer almasına rağmen oldukça tuhaftı. Hiç yılmamıştı. Onun yerine her dövüşle birlikte daha da cesurlaşmıştı. Lin Xiao onu her yenişinde, daima ayağa kalkmış ve kibirli meydan okuyan tavrıyla devam etmişti. Tıpkı öldürülemeyen bir hamam böceği gibiydi!

Bu müsabakada, diğerlerinin gözünde Lei Ju muhtemelen Ling Xiao'un dengi değildi. Ama kendisi öyle düşünmüyordu.

"Ling Xiao, uzun zamandır bugünün gelmesini bekliyordum. Bu sefer intikam almak için sana son defa gücümü göstereceğim." Lei Ju omuzlarının üzerinde kurt dişli bir topuz tutuyordu. Onun silah seçimi buydu. Oldukça güçlü olduğu için bunu nadiren yanında taşırdı. Ama bu sefer Ling Xiao'yla karşı karşıya gelmişti, onu silahsız yenecek kadar özgüveni yoktu. Bu yüzden ta en başta kurt dişli topuzu yanında getirmişti. Devasa bir kurt dişli topuzdu, kolundan daha kalındı; birine doğrudan isabet edecek olsa, en iyi ihtimalle kemikleri kırılırdı, en kötü ihtimalle ise tamamen sakat kalırdı.

Ling Xiao kılıcı elinde salladı, Lei Ju'nun kışkırtıcı görünümüne gülümsedi. "Eminim gösterirsin."

Sahnenin aşağısında, You Xiao Mo yüzünü kapıyordu. Ling Xiao'nun yüzündeki muhteşem gülümsemeye bakınca, sözlerinin gerçek anlamının 'Sersefil bir şekilde öleceğine eminim' olduğunu hissetti.

Lin Xiao'nun pratik yaptığı kılıç tekniği, Kıdemli Jiang'ınkiyle aynıydı; Sarsılmaz İmparatorluk Kılıcı.

Sarsılmaz İmparatorluk Kılıcı, Tian Xin Ailesi'ndeki -en iyisi olmasa da- en iyi saldırı tekniklerinden biriydi. Orta seviye bir saldırı tekniği olsa da üst sınıf bir teknikti. Birçok esas öğrenci ve kıdemli, bu saldırı tekniğinin pratiğini yapmıştı. Fakat aynı zamanda Lei Ju gibi topuz tekniği pratiği yapanlarda vardı.Hangisi daha uygunsa.

Xiao Shan maçın başladığını beyan eder etmez, Lei Ju kurt dişli topuzunu savurarak Ling Xiao'ya doğru atıldı. Maksimum beygir gücüyle koşuyordu, sahnenin altındakiler bile etkisini hissetmişti. Sert bir rüzgâr yüzlerine çarparak bir panik yarattı, irkilen izleyiciler neredeyse koltuklarından sıçrayacaktı.

BAM!!

Yüksek bir çarpışma sesi yankılandı. Lei Ju'nun kurt dişli topazı, kolayca Ling Xiao'nun kılıcı tarafından durdurulmuştu. Durumun iyi olmadığını gören Lei Ju, hemen iri kıyım güçlü bedenini iki metre geriye çekti, sadece güvenli bir mesafede olduğunu hissettiğinde durdu. Bir çift uğursuz acımasız göz, sanki zayıflığını bulmaya çalışıyormuş gibi Ling Xiao'ya dikildi.

Lei Ju'nun temkinli eylemleriyle karşılaştırıldığında, Ling Xiao çok daha sakindi. Kılıcı Lei Ju'ya yönelmişti. Yüzü, bu savaşı gerçekten çok ciddiye alıyormuş gibi ifadesizdi.

Ling Xiao'nun bu ifadesini gören Lei Ju soğukça homurdandı.

Diğerleri bunu anlamamış olabilirdi ama o, darbesini şimdi karşılayan Ling Xiao'nun enerjisinin sadece yüzde seksenini harcadığını biliyordu. Elinin açıkça titrediğini kimsenin anlayabileceğini sanmıyordu. Bu yüzden, onun bu hâlini gördüğünde caka sattığını düşündü.

Ling Xiao'nun sırtı Tang Fan'a ve kıdemlilere dönüktü. Gözlerinden maskaracı bir bakış geçti. Hafifçe vücudunu eğdi ve tam Lei Ju ikinci saldırı dalgasını başlatacakken, ayaklarına kanat takılmış gibi hızla Lei Ju'ya atıldı. Hızının yavaş olduğu söylenemezdi, göz açıp kapayıncaya kadar Lei Ju'nun karşısına dikilmiş gibiydi. Elindeki kılıç havada eğri bir kavis çizdi.

Lei Ju'nun korkudan yüzü soldu. Şu anda kenara çekilmesi için çok geçti, bu yüzden hemen onu engellemek için elindeki kurt dişli topuzu kullandı.

Başka bir çarpışma sesi yükselerek yankılandı. Lei Ju'nun gözlerinde haz izleri belirdi.

Aniden Ling Xiao'nu dudakları kıvrıldı. Bu, ondan sadece birkaç santim uzakta olan Lei Ju'nun gözünden kaçmadı. İçinden 'iyi değil' diye küfretti ve sonraki saniye güçlü bir bacak, açıkta kalan beline bir tekme attı. Darbeyi engellemek için kurt dişli topuzu kullandığından, sağ tarafının tümü savunmasızdı. Bu yüzden Ling Xiao bu fırsatı değerlendirdi ve onu sertçe tekmeledi. Bel kısmı zaten insan vücudunun en zayıf bölgesiydi. Dahası, Ling Xiao'nun bu tekmesi de o kadar merhametli değildi.

Lei Ju sol tarafına doğru yalpaladı.

Boğuk ağrı dalga dalga tüm vücudunu ele geçirdi. Olağanüstü dayanıklı olmasaydı, büyük ihtimalle ayakta bile duramazdı. Başını çevirdiğinde, Ling Xiao'nun uzun kılıcının ucu, iki gözünün ortasındaydı.

Lei Ju şiddetle gözlerini kocaman açtı, hiddetle yanan gözlerle Ling Xiao'ya baktı.

Sonunda, neden bu hamlelerin bu kadar tanıdık geldiğini anladı. Önceden, Lin Xiao'yla yaptığı son dövüşte, Lin Xiao onu bu birkaç hamleyle yenmişti. O zamanda, bunun tüm hayatının en küçük düşürücü anı olduğunu düşünmüştü. Bu aşağılanmadan kurtulacağı günün geleceğine yemin etmişti. Lin Xiao'nun onu tekrar yenmek için aynı hamleleri kullanacağını tahmin bile etmemişti!

"Maç bitti. Lin Xiao kazandı." Xiao Shan, Ling Xiao'nun Lei Ju'ya zarar vereceğinden korkuyordu, bu yüzden apar topar kazananı ilan etti.

Ling Xiao uzun kılıcını yerine koydu. Lei Ju'ya bakarak dudaklarının kenarını kıvırdı ve keyifli bir gülümseme takındı. Sonra öfkeli Lei Ju'ya karşı ellerini kavuşturdu ve nazikçe, "Lei Shidi, gücünü çok iyi gösterdin!" dedi.

Lei Ju'nun sert ve kaba yüzü anında morarıp kızardı.

Kıdemlilerin koltuğunda, Xiao Shan'ın yüzü de berbat bir hâldeydi. Bu Lin Xiao fazla ahlaksızdı. Maç zaten bitmişti ve o hâlâ bunları söylüyordu. Açıkça onları çileden çıkarmak istiyordu!

Bu sözlerle, Ling Xiao yüzü sevinçle parlayarak sahneden indi ve You Xiao Mo'ya doğru yürüdü.

Durumu gören You Xiao Mo, hemen yanına gitti ve dikkatlice, "Ling Shixiong, onu çok çabuk yendin. Bu şüphe uyandırmaz mı?" diye sordu.

Ona göre, ikisi sadece birkaç darbe vurmuştu.

Ling Xiao başını eğdi ve You Xiao Mo'nun ihtiyatlı hareketlerine baktı. Dudakları kıvrılarak hafif bir gülümsemeye dönüştü. "Endişeye mahal yok; son sefer Lei Ju, Lin Xiao ile dövüştüğünde, Lin Xiao, Lei Ju'yu yenmek için aynı hamleleri yapmıştı."

You Xiao Mo'nun ağzı açık kaldı, bu gerçekten de ahlaksızcaydı!

Bilhassa bu, insanların onun gerçek Lin Xiao olmadığından şüphelenmelerini engellerdi. İkinci olarak ise, bu fırsatı Lei Ju'ya büyük bir darbe indirmek için kullanabilirdi. Aynı hamlelere yenilmek, Lei Ju psikolojik olarak güçlü olsa bile, yine de bu onu öfkeden delirtirdi. Hem de bu kendini beğenmiş açılış konuşmasını yapmış ve çok geçmeden yenilerek kendini daha da küçük düşürmüştü.

Ama Ling Xiao'nun, Lei Ju'yu yenmek için Lin Xiao'nunkilerle aynı hamleleri kullanacağını kim bilebilirdi ki? Bu Lei Ju'nun aklından bile geçmemişti. Eğer geçseydi, bunu mağlup olduktan sonra fark etmeyecekti. Ahlaksız. Özellikle şu son cümle. Ahlaksızın önde gideni!

Lei Ju sahneden indiğinde, onunla aynı odada kalan Jiang Liu yarasını tedavi etti. Jiang Liu ondan, yarasının boyutunu görebilmek için üstünü çıkarmasını istedi. Lei Ju o kadar insanın önünde üstünü çıkarmak istemedi ama bu çok acı vericiydi. Bir anlık tereddütten sonra üstünü çıkardı.

Jiang Liu'nun tek bakışta anında soluğu kesildi. Lei Ju soluğunun kesildiğini fark ederek aşağı baktı. Yüzü eskisinden de kararmıştı.

Lin Xiao'nun bu kadar gaddar olmasını beklemiyordu. Bu tekmede ne kadar ruhani enerji kullanılmıştı? Belinde kocaman koyu mavi bir leke vardı. Jiang Liu hafifçe yaraya dokunduğu an, Lei Ju hızla bir nefes aldı, suratı o kadar çarpıktı ki insan gibi görünmüyordu. Sonunda, öfkesini bastırdı. Sesini dizginledi ve yumuşakça ve nefretle, "Lin Xiao, gerçekten şerefsizsin. Gün gelecek mutlaka intikamımı alacağım!"

Ona yakın olan Jiang Liu, bu dizginlenemez nefret dolu sözleri duydu ve gözlerini devirdi.

Lei Ju'nun mağlubiyetinin ardından müsabaka tekrar başladı.

Diğer öğrenciler de oldukça güçlüydü. Üst tura geçen son kişi, on üç kişi arasındaki tek kadın olan Tantai Miao Yin'di.

Kullanıcılar çoğunlukla erkek olurdu. Kadınlar da eğitilebilseler de onların ilerleyişi, genelde erkeklerinkinden daha yavaştı. Belki de bu, kadınların dikkate alacak çok fazla şeyleri olduğundandı, bu yüzden eğitim ilerleyişleri de yavaşlıyordu. Ayrıca bunun yetenekle de ilgisi vardı.

Ve böylece, yedi yarışmacı dördüncü tura geçti.

Tang Fan ve diğer kıdemliler konuştular ve nihayet oybirliğiyle, bu sefer üst tura geçenin Ling Xiao olmasına karar verdiler. Onunla diğer öğrenciler arasında oldukça büyük bir fark vardı, bu yüzden bu aşamayı kesinlikle geçerdi. Böylece, diğerlerine bir şans vermek için yeri ona verdiler. Tantai Miao Yin ve diğerleri de bir itirazda bulunmadı. Onlara göre, yerin Ling Xiao'ya verilmesi demek, Da Shixiong'la yüzleşmek zorunda olmamak demekti.

Rüyalarla dolu rahatsız edici uzun bir geceden kurtulmak için ve de Kıdemli Jiang'ın zarar görme hadisesi de olunca, Tang Fan final kazananını bugün belirlemeye karar verdi. Bununla birlikte, mevcut durumda, nihai kazananın Ling Xiao olacağı kesindi.

En iyi üç ödülü kazanmak için altı öğrenci ellerinden geleni yaptı. Bunların arasında, en öne çıkan yine Tantai Miao Yin oldu. Tantai Miao Yin son tura geçmiş olsa da bu zayıf olduğu anlamına gelmiyordu. Hakeza o, bu büyük müsabakada kazanma ihtimali en düşük olan kişi, yarı finale doğru ilerliyordu. Sonunda rakibine yenilse ve final maçına yükselemese de ilk dörde girmek de büyük bir onurdu. Ayrıca, bir sonraki maçta diğer kaybedeni yenebilirse, üçüncü olacaktı.

Tian Xin Ailesi'nin ilk üç kazanana verdiği hediyeler çok cömertti. Üçüncü kazanan bir adet dördüncü seviye hap ve iki adet beşinci seviye hap alacaktı. İkinci kazanan iki adet beşinci seviye hap ve bir adet altıncı seviye hap alacaktı. Birinci ise üç adet altıncı seviye hap alacaktı. Dahası, birinci kazanan üç sap altıncı seviye ve altı büyülü ot alacaktı. Bir kullanıcıya neden üç sap büyülü ot verildiğine gelince, daha öğrenecek çok şey vardı.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR