Tıpkı geçen seferki gibi, onları almaya taranmış siyah saçlı çocuk geldi.
Çocuğun vücudu diğerlerinin yanına yaklaşmasını yasaklayan soylu bir hava yayıyordu. You Xiao Mo onun Yun Shui Zirvesi'nin efsanevi muhafızlarından biri olduğuna neredeyse emindi. Sadece bu Kıdemli'nin dış görünüşü zihninde tasarladığından tamamen farklıydı.
Onları arazinin dışına götürdükten sonra, çocuk tekrar sessizce ortadan kayboldu.
You Xiao Mo zaten tuhaf şeyler görmeye alışıktı, bu yüzden sadece Ling Xiao ile içeriye yürüdü, son sefer geçtikleri patikaya gittiler. Büyük büyülü ot tarlasının tam önünde küçük bir kulübe vardı. Tam o anda, önde yürüyen Ling Xiao aniden durdu. You Xiao Mo durduğunu fark etmedi ve kafasını sırtına çarptı. Acıyan burnunu ovalayarak tam ağzını açacağı sırada, Ling Xiao aniden ağzını kapattı.
You Xiao Mo başını kaldırdı ve gözleriyle sordu. "Ne oldu?"
"Burada biri var." Ling Xiao, You Xiao Mo'nun anlayıp anlamadığını umursamadan sadece ağzını oynatarak söyledi. Küçük kulübedeki hareketleri dinlemek için kulak kabarttı.
You Xiao Mo yaklaşık otuz metre uzaktaki küçük ahşap kulübeye baktı. Surat asarken dudağı seğirdi.
Biraz geçtikten sonra, Ling Xiao, You Xiao Mo'nun ağzındaki elini çekti ve yürümeye devam etmesi için bir işaret yaptı.
You Xiao Mo mesajı almıştı. Tekrar konuşabileceğini bilerek, hemen sordu. "Az önce ne oldu? Ahşap kulübede Ye Shishu dışında biri vardı deme sakın? Ama kulübeden de kimse çıkmadı?"
"Kulübedeki kişi gitti. Görmemen normal." Ling Xiao ondan bunu saklamadı, "senin hakkında konuşuyorlardı. O kişiyi Tang Fan göndermiş. Tang Fan, Ye Han'ın seni çırağı olarak almak istediğini duymuş, bu yüzden seni almaması için onu ikna etmek için birini yollamış."
"Neden?" diye sordu You Xiao Mo birazcık üzülerek.
Neden hiç kimse onun Ye Shishu'nun çırağı olmasını istemiyordu? İçten içe bunu bilse de diğerlerinin ağzından duyunca yine de haksızlığa uğramış hissediyordu.
"Bunu hâlâ soruyor musun?" Ling Xiao ona bir bakış attı ve devam etti, "Ye han, Tian Xin Ailesi'nde bulunan herkesin kendi tarafına çekmek istediği bir kişi. Tang Fan bile bunu istiyor. Tang Fan ile yakından bağlantılı olan tek zirve Cennet Zirvesi. Tian Xin Ailesi'nin Büyük Ustası olsa bile, Ye Han'ın yanındaki kişinin Cennet Zirvesi'nden biri olmasını istiyor. Dahası, sen Ana Zirve'densin; buna razı gelmesi garip olurdu."
You Xiao Mo abartılı bir şekilde somurttu. "Açıkçası ben de Tian Xin Ailesi'nin öğrencisiyim…"
Ling Xiao soğukça alay etti ve umursamazca, "Tang Fan düşündüğün kadar adil ve tarafsız değil. O sadece bencil güdü ve istekleri olan sıradan biri. Üstelik uzun bir süredir zirvede. İnsan ne kadar soylu ve yüce olursa olsun, sonuçta küçük bencil bir insandır. Ayrıca, Tang Fan asla bir aziz değildi. Birkaç kere daha görene kadar bekle, yavaş yavaş alışacaksın."
You Xiao Mo surat astı. Alışmaya hiç niyeti yoktu. Bu dünya çok haindi. Kendi Dünya'sına geri dönmek istiyordu!
"Ye Shishu'ya ne dediğini duydun mu?" diye sordu You Xiao Mo.
Bu sözleri duyan Ling Xiao, kolunu You Xiao Mo'nun omzuna atmaktan kendini alamadı, parmağıyla çenesini yukarı doğru kaldırdı ve önemsizce, "Tabii ki. Dışarıya bir bariyer koymasına rağmen seviyesi benim için çocuk oyuncağıydı. Öğrenmek ister misin?"
You Xiao Mo suratını daha da astı. Neden saldırıya uğruyormuş gibi hissediyordu? Bu sabah tersinden kalkmış olmalıydı. Yoksa neden bu saçma yanlış fikre kapılsındı?
Ling Xiao cevap vermediğini gördü ama yine de pes etmedi. "Aslında kendin tahmin edebilirsin. Bu kişi Tian Xin Ailesi'ne iki aydan kısa bir süre önce girdiğini, bu yüzden hizmet kaydın olmadığını bir bahane olarak kullandı. Ye Han'ın seni çırak olarak almasını unutturmak ve Tang Yun Qi'nin senin yerini almasını sağlamak istiyor. Ama Ye Han da kolayca baş edilebilecek biri değil. Senden başka kimsenin yapamayacağı konusunda ısrar etti. Bu kişi emirleri Tang Fan'dan alıyor, bu yüzden tabii ki de yumuşamayacak. Sonuçta, geçmişinin şüpheli olduğunu ve bir casus olabileceğini söyledi. Ayak seslerini duyana kadar konuştular, sonra da gitti. Bu kadar."
You Xiao Mo üç kere daha somurtmaktan kendini alamadı. Neden bu son sözler suçu onun üzerine atıyor gibiydi? O sadece cılız küçük bir büyücüydü. Adına o şaşırtıcı ve korkunç şeyleri eklemeye gerek yoktu.
"Girin." Kulübeden Ye Han'ın sesi duyuldu.
You Xiao Mo ancak o zaman farkında olmadan kulübeye doğru yürüyor olduğunu fark etti, kapıyı itti ve Ling Xiao'yla beraber içeri girdi.
Ye Han bir büyülü ot rafının önünde duruyordu, sırtı onlara dönüktü, büyülü otları düzenliyor gibiydi. Kapının açıldığını duydu ve arkasına döndü. Yüz ifadesi sakindi, tıpkı üç gün önceki gibiydi, az önce yaşananlara azıcık bile sinirlenmemiş gibi görünüyordu.
"Ne diyorsun?" Ye Han lafı dolandırmayı sevmezdi, oturduktan sona hemen konuya girdi.
You Xiao Mo yüzünde hafif bir gülümseme olan Ling Xiao'ya baktı. Bakışlarını hemen kaydırdı ve biraz tereddüt ettikten sonra, "Ye Shishu, benim gibi bir hiçi beğendiğiniz için çok mutluyum ve layık olmadığım nezaketinize mazhar oldum. Bu pozisyona uygun olmadığımı düşünüyorum. Bu yüzden, bu pozisyonun benden daha çok ihtiyacı olan birine verilmesi gerektiğini düşünüyorum."
Bu sözleri duyan Ye Han şaşırmadı. Hafifçe iç çekmeden önce bir süre ona baktı. "Sanırım zaten haberin var. Üç gün önce, gerçekten çok aceleci davrandım. Bu meselenin sana ne tür problemler açacağını düşünmedim."
"Öyle değil, Ye Shishu." You Xiao Mo sorumluluk taşıyan bu sözleri duydu ve paniğe kapıldı. "Bu meselenin asla meşakkatli olduğunu düşünmedim, sadece…"
Beynini zorladıktan sonra, You Xiao Mo yine de ne söylemesi gerektiğini bilemedi, bu yüzden yapabildiği tek şey yanında duran Ling Xiao'ya bakmak oldu.
Ling Xiao onun bu yalvaran bakışlarını gördü ve aklına hemen kendisi geldiği için çok mutlu oldu. Bunun, burada sadece üçünün olması ve bu yüzden You Xiao Mo'nun başka seçeneği olmaması olasılığına gelince, Ling Xiao kararlılıkla bu gerçeği tamamen görmezden gelmeyi seçti.
"Ye Shishu, bu mesele hakkında ikimizden de daha çok şey bildiğinize eminim. Mevkiniz benzersiz. Yanınızdaki kişilerin, öğrenci ya da çırak olsun, Tian Xin Ailesi'ne yüzde yüz bağlı oldukları kanıtlanmalıdır. Ama You Xiao Mo farklı. Hâlâ Tian Xin Ailesi'nin kanunlarını miras olarak almadı, bu da açıkça Tian Xin Ailesi'nin ona güvenmediğini gösteriyor. Bu tür bir öğrencinin Yun Shui Zirvesi'ne girip çıkabilmesi hakkında aynı fikirde olmayan tek kişi Büyük Usta değil, oradaki eski kafalılar bile muhtemelen aynı fikirde olmayacaklar."
Yun Shui Zirvesi, Tian Xin Ailesi'nin kalbi gibiydi. Tek kılına dokunmak tüm vücudu etkilerdi.
"Evet, ah, Ye Shishu, gerçekten bir çırağa ihtiyacınız varsa, Da Shixiongum ve İkinci Shixiongum olabilirler. İkisi de dördüncü seviye büyücüler. Deneyimleri benimkinden daha zengin, benden daha iyi bir iş çıkaracakları kesindir. Gerçekten. Eğer inanmıyorsanız, onları test edebilirsiniz." You Xiao Mo hemen lafa karıştı. Artık Ling Xiao'nun tahlillerini anlıyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse, bu çıraklık yolunda yürümek onun için aşırı zor olacaktı. İnatla ilerlemektense, bu fırsatı Da Shixiong ve İkinci Da Shixiong'a vermesi daha iyi olmaz mıydı? Böylece, fırsat boşa gitmiş olmayacaktı.
Ye Han gülse mi ağlasa mı bilemedi. Gerçekten ciddi bir konuydu ama onun böyle konuştuğunu duyunca, ciddiyetini koruyamadı. Bu küçük öğrencinin taviz verip, bu iyi fırsatı kaçıracağından endişelendiğini ve bu yüzden lafı Shixionguna bıraktığını düşündü.
Ling Xiao hâlâ onun durmaksızın Da Shixiongunu düşündüğünü duydu ve tam kafayı yiyecekken birdenbire aklına parlak bir fikir geldi. Ama sonra Ye Han konuşmaya başlamadan önce bu fikri bastırdı.
"Ye Shishu, Xiao Shidi'nin söyledikleri doğru. Bu iki Xiongla tanıştım. Karakterleri diğerlerininkine kıyasla kesinlikle oldukça iyi. Da Shixiong Fang Chen Yue oldukça cana yakın olan kibar ve samimi biri. Oldukça popüler de. İkinci Shixiong Fu Zi Lin ise, biraz soğuk olsa da konu iş yapmaya gelince oldukça ciddileşiyor. Eğer ikisini de kabul ederseniz, pişman olmayacağınızı garanti edebilirim."
Bu sözleri duyan You Xiao Mo şaşkınlıktan fal taşı gibi açılan gözleriyle Ling Xiao'ya baktı. Ling Xiao'nun kendi Shixionglarının adına konuşacağına inanmak zordu. Ling Xiao'nun Da Shixiong'dan çok da hoşlanmadığını hatırladı. Üstelik bu ikisi hakkındaki anlayışı kendisininkinden bile derindi!
Şaşıran tek kişi You Xiao Mo değildi. Ye Han'da şaşırmıştı.
Ama Ye Han, You Xiao Mo gibi değildi, düşüncelerini yüzüne yansıtmıyordu. Sadece içinden şaşırmıştı.
Ling Xiao birini önermişti ve dahası, Ana Zirve'den birilerini önermişti. Tang Fan bunu öğrenirse, kendi öğrencisi onu ölümüne kızdırmış olacaktı. Ama Ling Xiao'nun tam da onun hoşlandığı gibi biri olduğu söylenmeliydi. Tang Fan sinirlendirilirse, bu hiç iyi olmazdı!
"Ye Shishu, ne düşünüyorsun?" You Xiao Mo dikkatlice sordu.
Ye Han neredeyse dümdüz ifadesini bozacaktı. İlk defa bir ast onunla böyle konuşmaya cesaret etmişti. Ayrıca kararının ne olduğunu sormuştu. Düşünmesi için bu kadar kısa bir zaman veriyor olamazdı herhalde?
Ye Han'ın ikisinden edindiği izlenim fena olmasa da bu kadar kısa bir sürede böyle büyük bir şeye karar veremezdi. Verirse, belli kişiler kesinlikle endişelenirdi.
"Sana şu anda bu konuyla ilgili bir cevap veremem. Şöyle yapalım. Onların ziyaret etmesi için bir zaman ayarla ve onları şahsen test edeyim. Eğer beni etkileyebilirlerse, onları çırağım olarak kabul ederim," dedi Ye Han.
"Çok minnettarım. Onları haberdar edeceğim," dedi You Xiao Mo derhal, yüzünde hem mutluluk hem şaşkınlık vardı.
Ye Han başını sağa sola salladı. Xionglarının bir fırsat yakalamaları uğruna böyle saf bir mutluluğu daha önce görmemişti, uzun zamandan beri şimdi içten içe sevinçle parlıyordu. Ne yazıktı ki… zaten bir Shifusu vardı. Olmasaydı, onu öğrenci olarak almak muhtemelen kötü bir karar olmazdı. Bunu düşününce Ye Han kendi kendine şok oldu. Uzun zamandır bir öğrenci almayı düşünmemişti. Ve şimdi, sadece iki kez karşılaştığı bu genç adam, bunu düşünmesine sebep olmuştu, gerçekten de şok ediciydi!
Devasa bir fırsatı kaçırdığından haberi olmayan You Xiao Mo, o sırada Ling Xiao'yu dağın aşağısına doğru çekiştiriyordu, içi heyecanla doluydu, güzel haberleri acilen Shixionglarıyla paylaşmak istiyor gibi görünüyordu.