Vampir Hükümdarı

Çevirmen: MoonWarrior
Editör: MinPei
Bölüm 17: Uyanan Şeytan (2)

Noah, dokuzuncukademeye ulaşınca vücudunda garip bir güçlenme hissi hissetti. Kan enerjisidantianından çıkıp iplikler halinde vücudunun içini sarıyor gibiydi.

Enerji iplikleri kısa sürede vücudunun her yerine yayıldı fakat sonrasındagarip bir fenomen oluştu.

Birden kayboldu. Tabiikaybolan enerjiyle birlikte de…

[Uyarı! Kan İhtiyacı kritik düzeyde. En yakın zamanda ihtiyacınızıgiderin.]

Noah iç geçirdi veayağa kalktı. O sırada karşısındaki koltukta da Yuen meditasyon yapıyordu. Birkişinin yetişimini bölmek, onun gelişiminin gerilemesine yol açardı. Bu sebeplebeklemeye başladı.

Yaklaşık on dakikageçti. Noah açlık hissi ile boğulmaya başlamıştı. Gözleri tamamen vampirgözlerine dönüşmese de kızıl parıltılar gözlerinde dans ediyordu.

Neyse ki Yuen daha fazla bekletmeden gözlerini araladı. Yuen, Noah'ı ayakta onubekler halde görünce şaşırdı.

"Gelişiminde bir darboğaza mı yakalandın?"

Noah kafasını iki yana salladı.

"Hayır. Son aşamaya çıktım."

Yuen afalladı. FakatNoah'ın tüm taşları kullandığını fark edince afallaması dindi ve yerinisıkıntılı bir ifadeye bıraktı.

"Noah, fazla hapkullanırsan safsızlık birikir ve darboğaz olur-"
Tam o anda sesi Noah tarafından bölündü.

"Biliyorum, biliyorum. Fakat kullandığım gelişim yöntemi sayesindesanırım safsızlıkları Arıtma yöntemi ile arıtabiliyorum…"
Birden istemsizce titremeye başladı. Sonrasında vücudunun kontrolünü hayvani içgüdülerin almaya başladığını fark ettiğinde tek diyebildiği"Şimdikihareket için şimdiden özür dilerim."idi. Yuen tam ne demekistediğini soracak iken koltukta oturan Yuen'in birden üstüne kaplan misaliatladı.

"Noah, Noah! Ne, ne yapıyorsun!?"
Noah cevap vermedi ve dişlerini Yuen'in boynuna geçirdi. Isırırken en ufak birtereddüt izi yoktu. Vahşi bir kurdun, kuzuya saldırması gibi Yuen direnecekfırsat bile bulamadı. Yuen o an Noah'ın kendinde olmadığını fark etti. Aynızamanda ısırığının etkisi olarak garip bir şekilde rahatladığını hissetti.
Noah biraz emerken kısa sürede yüzde yüze ulaştı ve daha fazla ilerletmeyip dişleriniçekti. Sonrasında durdukları garip pozisyon da yüz yüze geldiler.

"Yuen. Benşey…"

Yuen sıcak bir şekildegülümsedi.

"Sorun değil. Daha iyi misin? "

Noah onayladı. Kısa bir sessizlik oldu. İkili birbirlerine bakarken Yuenhuzursuzlandı ve en sonunda dayanamayıp hatırlatma gereği duydu.
"O zaman artık üzerimden kalkar mısın? Çok sıcak olmaya başladı…"

Noah utanarak hemen kalktı. Yuen'in yüzüne bakarken tüm düşünceleriboşalıvermişti.
"Hehe kusuruma bakma."

En sonundakalktığında, utançtan, kulaklarından, boynuna kadar kızarmıştı. Yuen, Noah'ınbu halinin oldukça tatlı olduğunu düşündü. Farkında değildi ama onundayanakları biraz pembeleşmişti.

Noah ile ayrıldıktansonra Noah geri yerine otururken sordu.
"Eee. Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?"

Yuen, düzelirken yavaşbir tını ile konuştu.

"Eh, bir süregelişimime ve günlük ihtiyaçlarıma yetecek kadar hap kazandım. O yüzden birazevde kalacağım."

Sonrasında Noah'a göz kırptı.

"Tabii başka birfikrin varsa başka."

Noah kuru bir şekildeöksürdü."Öhö… Neyse, ben de bir köle almayı düşünüyorum. Fakat hap yeterli olurmu bilmiyorum."

Yuen ciddi bir şekilde düşünen bir ifadeye büründü.

"Hmm… Pek birbilgim yok. Kölelere pek ilgi duyan birisi değilim. Fakat en ucuzu tahminimcebeş yüz temel hapından başlıyordur."

Bunu duyanNoah iç geçirdi. Kan İhtiyacını giderebilmek için köle almayı düşünüyordu.Ancak anlaşılan o işte yatmıştı.'Neyse artık param oluncahallederim.'diye aklının köşesine not etti.
"Anladım. Öyleyse-"

Tam o sırada içinde kötü bir his doğdu. İstemsizce göğsünü tuttu. Sanki birisikalbini söküyormuş gibi bir histi. Noah bu his karşısında şoka uğrasa daDoğaüstü Sakinliğinin etkisi midir bilinmez hemen toparladı kendini. Elbetteağrı geçmemişti.
Yuen, Noah'ın hali karşısında şaşırdı.
"Ne oldu? İyi misin? Hey!"

Yuen'in sorularınıduyunca kalbindeki baskı daha da arttı ve sonra birden sanki hiç varolmamışgibi yok oldu.

Yuen, tam yanınagelmişken, Noah derin bir nefes alıp onu yatıştırdı.
"İyiyim, iyiyim merak etme. Sadece garip bir his yaşadım."

Yuen, yatıştırma çabasını görünce sıkıştırmak istedi. Fakat Noah'ın yüzünün-normal solgun teninden daha fazla- ölü gibi solgunlaştığını fark edince nekadar böyle söylese de bir sıkıntısı olduğunu anladı.

"Hiç inandırıcı değilsin. Yüzün ölü gibi solgun… Ne olduğunu söyle kiyardım edebileyim Noah."

Noah, onun ciddi ifadesini görünce bir şey söyleyemedi. Ne olduğuna dair onundahiç bir fikri yoktu ki!
"Ciddiyim. Ne olduğuna dair en ufak bir fikrim yok. Aniden oldu. Kalbimsıkışıyor gibi hissettim. Bir an bu his daha da kuvvetlendi ve aniden yokoldu."

Bunun demesi üstüne garip bir yazı belirdi.

[Bir adet mesajınız var. Okumak istiyor musunuz?] [Evet/Hayır]

'Bu da ne? Bir mesaj? Ama kimden?'Noah hiç beklemiyordu.Sistemi kullanan tek kişi olmadığını gördüğü rüyadan biliyordu. Ancak kim hangisebeple ona mesaj gönderirdi ki?

Bu sırada Yuen, Noah'ın cevabını duyduktan sonra ne olabileceğini düşünüyordu.En sonunda hiç bir fikri olmayınca pes etti.

Bu sırada da Noah merakına yenik düşüp evet diye düşündü. Ve gördüğü mesaj iledonakaldı. Bu mesaj bir tür şiirdi.

["Genç adam ağladığında, Ruhlar bedenden ayrıldığında,Uyanacak Şeytan. Dikkatli ol."-Ölümsüz Kral]

'Bu mesajda neyin nesi?'Noah anlamadı. Fakat uğursuzlukhissi bu mesajı görünce bir kez daha belirgin oldu. Çok tehlikeli olaylaryaklaşıyordu.

Aradan iki saat geçti.Gidecek kişiler resmi olarak duyuruldu. Hem iç saha, hem de dış sahamüritlerinin ortamında gerginlik oluşmak üzereydi. Tarikatın onların bildiğikadarıyla en güçlü adamları gönderilecekti. Bu da demekti ki Tarikat en zayıfanında olacaktı.
Tüm bunların bilincinde olan azınlık hızlıca güçlenip, tarikatı koruma derdinedüşecek, bazı ahmaklar ise bu fırsatı güçsüzlere zorbalık etmek veistediklerini yapmak için kullanacaklardı.Bu ahmakların başını ise bir iç sahamüridi çekiyordu.

Gösterişli bir odada Adrius pahalı kürklerden yapılmış koltuğuna oturup,fincanda çayını yudumluyordu. O sırada kapı çaldı.

"Gel."

İçeri Kızıl KuzgunYardımcı Lideri Utku girdi. Formalite gereği saygı ile yarım bir şekildeeğildi.

"Beni nedençağırtmıştınız kıdemli?"

Adrius karşısındakikoltuğu işaret etti.

"Şuraya geç,oturda konuşalım."

Utku tereddütlü bir ifadeyle gidip oturdu. Adrius gülümseyerek sordu.
"Evet eminim buraya neden çağırdığımı merak ediyorsun. Senin, Noah iledüşman olduğunu duydum…"

Noah'ın adı geçtiği an Utku gerildi. Eğer Adrius, Noah'ı korumak için onuburada öldürürse kimse bir şey söylemeye cüret etmezdi ve unutulur giderdi.Utku istemsizce terlemeye başladı.

"…O yarı kan piçi umurumda bile değil. Fakat hedefim için onukullanmam lazım. Kısaca hedeflerimiz benzer diyebilirim sana. Bu yüzden sanaNoah'ı yakalaman ve onu ölmekten beter hale getirmemiz için bir şans veriyorum.Ne dersin? Bunu yapabilir misin?"

Utku, Adrius'un dediklerini duyunca gerginliği toz olup yok oluverdi. Gözlerikan arzusu ile parladı ve içten bir şekilde onayladı. Ve arkasında bir iç sahamüridinin olmasının verdiği gazla dedi ki…

"Evet, kıdemli!Hemen gidip yakalıyorum!"

Ama Adrius onudurdurdu.
"Hayır, hayır, hayır. Şimdi değil. O duyuruyu duydun. Duyuruda söylenenkişiler gittiği vakit planı ortaya koyacağız."

Utku anlamamış bir şekilde"Neden?"diye sordu. Oveletler ile iç sahanın en güçlüleri arasındaki ilişki neydi?

Adrius iç çekti.

"Ben, sizinaksinize avlarıma kör bir şekilde saldırmam. Derinlemesine araştırır. Öyleişlerini bitiririm. Noah ve Yuen, ikisi iç sahanın en güçlüleri olan Violet veYui'nin çocukları. Normal zamanda bunlara saldırmak, ölüme kafa atmaya benzer.Neyse ki şu vampir olayları meydana geldi. Aksi takdirde böylesine bir fırsatyaratmak imkansız olurdu."

Utku anladı. Fakatşüpheleri vardı.

"O zaman geridöndüklerinde bu işin sorumlularını aramazlar mı?"

Adrius güldü.

"Evet, ararlar.Fakat onlar ne kadar güçlüyse benimde arkam en az o kadar sağlam. Bana bir şeyyapmaya cüret ederler ise en az iki Büyük Yaşlıyı kızdırmış olurlar."

Utku, onun dedikleriniduyunca titredi. Bu adamda neyin nesiydi böyle!?'Neyse ki düşmanımdeğil.'diye düşünüp rahat bir nefes aldı.

"Tamam o zamankıdemli. Vakit geldiğinde bana aracı gönderin. Halledeyim."

Adrius onaylarken gülümsedi.'Güzel benim için feda edilecek piyonumhazır. Üç gün sonra plana başlayacağız.'

Bu hayatında verdiğien büyük hata olacaktı.

Bu sıralarda, Noah,dışarı çıkmış annesine gidiyordu. Elbette ki o da duyuruyu duymuştu. Bu nedenleYuen ile anlaşıp annelerini görmeye karar verdiler. Savaşa gönderileceğinianlamışlardı. Kıtada her tarikat kendi bölgesini korumak için "KötücülIrklar" olarak tanımladıkları Lanetli Topraklardan gelen işgalcileri defediyorlardı. Anlaşıldığı kadarıyla Tarikatın koruduğu bölge çökmüştü ve acilyardım lazımdı. Bu da gidenlerin bir daha dönememe ihtimalini doğruyordu.
Elbette tarikata karşı en ufak duygu barındırmayan Noah, annesine gitmemesinisöyleyecekti.

Herkesin bir işi olduğundan kimse iç sahada dolaşan bir dış saha müridini farketmedi. Noah hızlı adımlarla, annesinin evine geldi. Kapıyı çaldı ve kapıaçıldı.

"Noah? Burada nearıyorsun?"

Violet şaşırmış bir ifade ile ona baksa da Noah umursamadı ve ona sıkıcasarıldı. Onu oldukça fazla özlemişti.

Violet kısa bir şaşırma yaşasa da sarılmasına karşılık verdi. Noah, fısıldarbir şekilde konuştu…

"Anne… Gitme…"
Violet, iç geçirdi.

"İyiliğin için gitmeliyim oğlum."
Sarılmayı kesip ayrıldılar. Noah şaşkın bir ifadeyle sordu.

"İyiliğim için?"
Violet onayladı. Yüzünde rahatsız olmuş gibi bir ifade vardı.

"Evet oğlum. İyiliğin için. Lütfen fazla kurcalama."

Noah, daha fazla sözsöylemek istedi. Fakat annesinin nadir gördüğü katı ifadesini görünce çenesinikapattı.

"O zaman anne…lütfen dikkat et kendine. Eğer sana birşey olursa, ben, ben, ben…"

Devamını getiremedi. Düşüncesi bile berbattı. Violet oğlunun bu halini görünceyüzüne sıcak bir gülümseme kondurdu.
"Merak etme. Annen, güçlüdür."

Noah, onaylarken,annesine birden bir çiçek ve bir yumurta uzattı. Violet şaşırdı.

"Bunlar neoğlum?"

Sonrasında ne olduğunu incelediğinde ise şaşırdı. Bu çiçek, baya nadir bulunanbir tür bitkiydi ve onun gibi ateş elementi kullanan gelişimciler için aşırıdeğerliydi!
"B-bu çiçeği nereden, nereden buldun!?"

Sesi titredi sorarken.Noah ise onun bu haline karşı güldü.

"Şu harabe halinegelen köyde."

Bunu duyunca Violet endişelendi.

"Bir yerine bir şey oldu mu?"derken her yanınıincelemeye başladı. O kadar detaylı inceliyordu ki Noah istemsizce utandı.
"Bir şeyim yok anne! Sadece biraz tırstım… Fakat önemli bir şey yok.Cidden."

Böyle demesine rağmen Violet, Noah'ı iyice inceledikten ve iyi olduğuna eminolduktan sonra rahat bir nefes alabildi. Sonrasında Noah'ın elindeki çiçeği veyumurtayı alıp boyutsal yüzüğüne attı.

"Anne şey…"

"EfendimNoah?"

"Bana da bir taneboyutsal yüzük verebilir misin?"diye sorarken nedenini bilmesede utanmıştı. Garip birdurumdu.Violet ise Noah'ın boyutsal yüzüğü olmadığını hatırlayıp alnına vurdu.Oğlunu neredeyse hiç bir şeysiz göndermişti. Sonrasında garip bir ifade belirdisuratında. Fakat bu sadece yarım saniye sürdü.'Artık vakti geldi…'diye düşündü Violet.

Hemen içeri girerken, Noah'a da gelmesini söyledi. İkili birlikte eve girdiler,merdivenden yukarı çıktılar ve normalde Noah'ın kesinlikle girilmesine izinverilmeyen bir odanın kapısı açıldı.

Odada…

Hiçbir şey yoktu. Tek bir masa vardı. Masanın üstünde ise bir kutu. Violet,yavaş adımlarla ilerledi ve boyutsal yüzüğünden çıkardığı bir gümüş anahtar ilebeyaz kutuyu açtı. İçinde bir yüzük vardı.

Yüzük, diğer boyutsal yüzüklerden farklı olarak kaba bir tasarım değil, inceişlenmişti. Gümüş bir yüzüktü bu. Yüzüğün ön yüzünde minik gümüşten birkafatası vardı. Göz yuvalarında ise mor bir çift mücevher vardı. Birazürpertici bir görüntüsü vardı. Sanki gerçek bir kafatası gibi duruyordu.Yüzüğün halkasında ise garip desenler vardı ve bu desenler bir şekilde kafatasınabağlanıyordu.
Violet, onu aldı ve Noah'a vermeden önce kısa bir tereddüt yaşadı.

"Noah, buyüzük… babanın sana yadigarı."

Noah tekkaşını kaldırdı.

"Yadigar?"

Violet onayladı.
"Aynen öyle. Bu babanın yüzüğüydü. Kaybolmadan önce bunu bana verip,"Oğlumuzun büyüdüğünü düşündüğün vakit bunu ona ver." demişti. Bubabandan duyduğum kadarıyla boyutsal bir yüzük. Tam işlevleri hakkında birbilgim olmasa da, tahminimce tam olarak on oda genişlik ve yüksekliğe sahipolmalı."

Noah, ilk başta annesine vermeyi düşündü. Savaşa gidecekti. İllaki lazımolurdu. Fakat annesinin asla kabul etmeyeceğini biliyordu. Bu yüzden yüzüğüaldı ve parmağına taktı. Sonrasında hiç beklemediği şeyler oldu. Yüzüğünüzerindeki desenler parlamaya başladı ve art, arda sistem bildirileri geldi.

[????? Asili ????? ?????'nin Yüzüğü kuşanıldı.] [Uyarı! Bu yüzük soyunuz ile bağlantılı olduğundan beklenmeyen tepkimelermeydana gelebilir.]

[????? Asili ??????????'nin Yüzüğü]

[?]

[Kullanıcı Kısıtlaması- ????? Asili Soyuna Sahip Birisi]

[Tam olaraktanımlanması güç olan bir depolama yüzüğü. Canlı veya cansız herhangi bir şeydepolanabilir. Alan tam olarak bilinmiyor. Etkileri bilinmiyor…]

[Not: Hakkındaalınabilen bilgiler kullanıcının gelişimi nedeniyle sınırlı.]

Noah, nedenini bilmesede kısa bir an kanının kaynadığını hissetti. Bir şey onu dürtüyor, içinde kibir gücü zorla uyandırmasını sağlamaya çalışıyordu. Ne yazık ki o güç her neyseuyanmadı. Yine de onun yerine zihninde kocaman sisli bir alan hissetti. Alanınyaklaşık onda birlik kısmı netti ve o alan üzerinde bile tam bir kontrole sahipdeğildi. Hatta oraya odaklanmak bile onu yoruyordu. Fakat bu alanı hissetmeninbağlantının başarılı olmasını sağladığını bildiğinden rahat bir nefes aldı.

"Tamam anne, bunu bir kez olsun elimden çıkarmayacağıma eminolabilirsin."
Violet onayladı. Sonrasında ikili biraz daha sohbet etti ve Noah kalan üç gündeannesiyle kaldı.Üç günün ardından iç saha müritleri ile dış saha yaşlıları yolakoyuldu. Noah ise Yuen ile birlikte kalmaya başladı. Arada şakalaşıyor,eğleniyorlardı.

Tam o sırada kapıçaldı…

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR