Vampir Hükümdarı

Çevirmen: MoonWarrior
Editör: MinPei
Bölüm 30: Baskın (1)

Geç gelen bölüm için kusura bakmayın. Yazma isteği gelmiyordu da… NOT: BÖLÜMDE CİNSELLİK İÇERİR ONA GÖRE OKUYUN. Ben uyarımı yapayım da öhöm.

Noah devametmeden önce duraksadı.

“Burası uygun değil. Yukarı çıkalım.”

Julia dahemfikir olarak onaylarken, Noah’ın kalkmasını bekledi. İçinde tuhaf birbeklenti ve heyecan vardı.

Noah isebunlardan haberdar değildi. Kalkmaya çalışmakla meşguldü. Neyse ki bir şekildehafif yalpalayarakta olsa ayağa kalkabildi. O kalktıktan hemen sonra da Juliakalktı. Ve birlikte yemek yedikleri odadan çıkıp, Lunette’in Noah’ın kalmasıiçin verdiği odaya çıktılar.

Oda oldukçasadeydi. Girişte hemen sizi bir yatak karşılıyordu. Sola doğru baktığınızda isebir dolapla karşılaşıyordunuz. Bu dolap ve yatak dışında doğru düzgün hiç birşey yoktu. Neyse ki Noah için bir şeyin olup olmaması o kadar da önemli değildi.Hatta sade olması onun için daha iyiydi.

İkili içerigirdikten sonra Noah ne yapacağını bilemeyip yatağa oturdu. İçinden bir sesJulia’yı yatırması ve hayvanca davranmasını söylüyordu. Fakat o öyle birisideğildi.

Julia iseonun ne yapacağını bilemez bu halini oldukça sevimli buldu ve kendisi liderliketmeye karar verdi. Noah’a yaklaştı ve önünde diz çöktü. Onun giydiği yıpranmışpantolondan, Noah’ın küçük kardeşini biraz sıkı bir şekilde tutarken yüzündeçekici bir gülümseme belirdi.

Noah, yarıuyanık olan küçük kardeşinin kavrandığını hissedince ağzından boğuk bir iniltiçıktı.

Yıpranmışpantolonundan küçük kardeşini çıkartırken Julia beklentili bir ifadeye sahipti.

Çıkınca ise…

"Vov. Beklediğimden büyük."

…şaşkınlıklamırıldandı. Noah'ın küçük kardeşi tahmininden oldukça büyük bir ejderhaydı. Tamolarak uyanmamış olmasına rağmen etkileyici bir izlenim bırakıyor, uyandığındanasıl olacağına dair bir beklenti oluşturuyordu.

Daha önceoral deneyimi olmadığından hareketleri oldukça acemiceydi. Pembe kafalı buejderhaya bakarken ilk önce dondurma yalar gibi pembe kafasını yalamayabaşladı. Sonrasında doğru yapıp yapmadığına emin olmak için Noah'a baktı.

Noah’ınyüzünde tuhaf bir ifade vardı. İlginç bir deneyimdi yaşadığı. Biraz gıdıklıyorve huzursuz ediyordu. Diğer yandan tuhaf bir his de hissediyordu.

Fakat buhissin pek tatmin edici olduğu söylenemezdi.

Juliasuratına bakarken merakla "Nasıl?"diye sordu.

Noah,çekimser bir şekilde hafifçe,

"Biraz… ağzına alsan nasıl olur?"diye sordu. Aslında ne yapılmasıgerektiği hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Sadece küçük kardeşininhissettiği hisleri dinleyerek en uygun fikri öne sürdü.

Julia,kızarık olan yüzü daha da kızarırken onayladı ve fazla bir şey söylemeyip,pembe başı ağzına aldı. Ama sadece başı almıştı. Ağzının içine yabancı bircisim almanın verdiği tuhaf hisse adapte olmaya çalışırken farkında olmadandiliyle o küçük kardeşi yaladı. Bu da Noah’ın istemsizce irkilmesine nedenoldu.

Julia isetamamen görevine odaklandığından onu dikkate almayıp yavaşça ağzına almayadevam etti. Sonrasında yine yaladı ve tekrar bir kısmını ağzına aldı. Butamamını ağzına alana kadar sürdü. Sonrasında ise yavaşça geri çekerken biryandan da emdi. Emerek bir ileri bir geri ilk başta yavaş, sonrasında ise yavaşbir şekilde temposu hızlanıyordu.

Bunlarolurken de pasif kalan Noah tuhaf hissetti. Tüm işi Julia yapıyor ve bu da onasadece tuhaf hisleriyle baş başa kalmasına sebebiyet veriyordu. Bu hissi tarifetmenin en iyi tabiri inek gibi sağılmak olabilirdi. Evet, Noah adeta bir inekgibi sağılıyor gibi hissediyordu.

Bu işlemNoah sınırına ulaşana kadar devam etti. En sonunda Noah kasılmaya başladı.

“Ben boşalıyorum…”derken, beklenmeyen bir şekilde Julia’nın kafasınıkavrayıp, küçük kardeşini iyice derine ittirdi. Julia ani baskı karşısındaşaşkına dönmüşken birden boğazının içine bir tür sıvı aktığını hissetti.

“Özür dilerim…”dedi Noah usulca. İçgüdüsel bir şekilde çekmişti.

Juliakafasını sorun değil anlamında iki yana sallarken Noah’ınkinin hala dimdik vehür bir şekilde durduğunu görünce yüzünde bir gülümseme belirdi. Fazla bir şeysöylemeden onu yatağa itti ve üstüne tırmanırken, üzerindeki eski tek parçakısa kollu elbiseyi çıkartıp attı. Kıvrımlı vücudu gözler önüne serilirkengöğüs uçlarının gözükmesini engelleyen sargı bez dışında her şeyi ortadaydı.

Vücutkıvrımları bile sıradan birisini tahrik edecek gibiyken açığa çıkan tümçıplaklığıyla Noah’ınki zonklamaya başladı. Benzer şekilde Julia’nında mağarasıoldukça ıslaktı ve daha fazla dayanamıyordu. Hemen içeri alma isteği güçlü birşekilde onu sarmıştı. Daha fazla tereddüde yer bırakmadan, küçük sopayıdoğrultup, mağarasına alabilmek için en ufak bir tereddüt dahi göstermedenüstüne oturdu.

“AHHHHHM- Mhmmhm~!”

Ağzındanistemsizce yüksek bir inilti çıkacak iken Noah hemen ağzını kapattı. Dışarıfazla ses sızdırırlarsa açıklaması güç olurdu.

Ağzınıkapatırken Julia’nın mağarasını da deneyimlemekteydi. Önceki girdiği zamankindendaha ateşli bir hissiyata kapıldı. O zamankinden çok, çok daha dar ve ıslakken,çok daha sıcaktı.

“Ughn~”

Noahistemsizce ağzından küçük bir inilti çıkarırken Julia’nın yüzünde aldığı zevkiyansıtan bir tebessüm vardı. Hareket etmeden önce beş saniye kadar bekledi.Sonrasında önce yavaş sonra hızlı bir şekilde tepinmeye başladı.

ŞLAP ŞLAP ŞLAP ŞLAP ŞLAP ŞLAP ŞLAP

“Hnmmm~ Nhmmm! Bu çok zevkli!”

Zıplamayadevam ederken bazı sesleri istemsizce kaçırıyordu. Noah, onun dediğini duyarkentebessüm edip, kendisi de belini hareket ettirmeye başladı.

Ani hareketkarşısında kısa süreli şaşıran Julia onun temposuna ayak uydurmaya çalıştı.Kısa sürede tempolarını buldular. O sırada Noah, Julia’yı üstünde zıplatırkenboşta kalan eliyle aniden göğsünü sıkınca Julia boşluktan istifade çığlık attı.

“Hyaa~”

Noah onunçığlığını duyunca pis sırıtışına şehvetin duyguları da karıştı. O sırada ikiside oldukça enerjikti. Sanki sonsuza kadar devam edebilirlermiş gibi…

“Bu zevk… Çok fazla! Seksin böylesine zevkli olduğunuunutmuşum! Harika hissediyorum Hah!”

Julia zevkiçinde inlemeye devam ederken Noah da boş durmayıp hızlı ve tempoluhareketlerle ona verebileceği en iyi zevki vermeye çalışıyordu.

“Bu… Bu harika! Noah! Noah! Ah! Geliyorum! Boşalalım!Beraber boşalalımmm!”

En sonundaJulia’dan pes eden bir ses geldi.

Noahonaylarken, daha hızlı hareket etmeye başladı. Hızlandı ve en sonunda son birkuvvetle ittirdi.

“Ben boşalıyorum hya~!”

Beyaz sıvıJulia’nın mağarasını doldururken aynı şekilde Julia’nın mağarasından saydam birsıvı, Noah’ın giysilerinin üstüne aktı.

İkisi deinlerken, Julia, Noah’ın üstüne bir süreliğine yattı. Yatarken isemırıldanıyordu soluk alıp verirken.

“Hah! Ben boşaldım! Hah, hah!”

Noah,oldukça bitkinleşmesine rağmen Julia hiç de yorulmuş gibi konuşuyordu.

“Hyaa! Sıcak meninin içimde dolaştığınıhissedebiliyorum. Tanrım delireceğim. Bu zevk…”

Julia bunuderken Noah’ın üstünde tepinmeye devam etti. Noah hiç bir çıkış yolununolmadığını anlayınca farklı bir pozisyona geçti.

Tüm geceböyle çeşitli pozisyonlarda sevişerek geçti.

Sonrakigünün sabahında Noah, sistemden gelen bir sesle uyandı.

[?????? Kabının analizleri tamamlandı! Detaylı bilgiiçin “Durum”unuzu istemeniz yeterlidir.]

Noah delicisoğuk sesi duyduğu an afallamış bir ifadeyle kalkmaya çalıştı.

“Ne kabı? Ahm…~!”diye sessizce inlerken kafası ortadan ikiyeyarılıyormuş gibi hissetti. İstemsizce sağ kolunu başını tutabilmek içingötürmeye çalıştı. Fakat kolunda garip bir ağırlık olduğunu fark etti.

Ne olduğunuanlayamamış bir ifadeyle kafasını çevirirken çırılçıplak bir şekilde yanındayatan Julia’yı fark etti.

Yüzükıpkırmızı olurken başının ağrısını bir anlığına unutuverdi.

‘Gece ben…'

Nelerolduğunu düşünürken zihninde birden yaptıkları belirdi. Anıları net değildi.Parçalı ve biraz… bulanıktı. Fakat buna rağmen ne yaptıkları oldukçabelirgindi. Önce pancar gibi kızardı. Hemen ardından gözlerinde tatminkar birışıltı geçti. Fakat herhangi bir sorunla baş başa kaldığını hiçbir şekildehissetmedi. Ne de olsa kendisi ölümlü bir vampirken o gelişimci olduğu haldeona en ufak bir şekilde karşı koymamıştı. Yani bir sorun olmamalıydı. Olsa bileşu an daha önemli bir sorun vardı.

‘Peki ama o kapta neyin nesi? Sistemin bir şey söylediğinineden hatırlayamıyorum? Sistemin bir şeyler dediğine eminim. Fakat neden enufak bir kelimesini bile hatırlamıyorum?’

[Kullanıcı’nın alkol bağışıklığı olmadığından alkolaldıktan sonraki hafızası tam olarak net değil. Kullanıcı olay geçmişinin özetinialmak ister mi?]

Noah ağırağır onaylarken kafasında hala bazı şeyleri birleştirmeye çalışıyordu. Özetolarak yine sistemin sesini duymayı beklerken ilginç bir şekilde yazı olarakgözüktü.

[Kullanıcı’nın vücudunda yeni tanımlanmış bir tür kapkeşfedildi. Keşfedilen Kap ?????? Kabı adına sahip. Bu kabın ne olduğu ve neişe yaradığı tam olarak çözülemese de sistem emdiğiniz kanların dantianınızolmadığı halde dolaylı olarak sizin güçlendirdiğini tespit etti. Özetlekullanıcı bu kabı doldurarak kendi gelişim yolunu bulabilir. Fakat kabınsınırları neyse kullanıcının gelişimi de o raddeye kadar olacaktır.]

[Mevcut Dolum Oranı: %0,10]

Dolulukoranı acınası derece de düşüktü. Öyle ki Noah bir an bunun gerçekten çözüm olupolamayacağı konusunda tereddüde kapıldı

.

Fakat butereddüde rağmen önüne gelen şansı reddedecek değildi. Elinde fırsatı varkensonuna kadar gidecekti!

“Sistem durumumu göster.”

[Durumunuz mevcut durumunuza göre güncellendi!]

Durumu ismi,ırkı, soyu, karizma ve özel yeteneğine kadar aynıydı. Sadece gelişim yerideğişmişti. Sakat ibaresi kalkmış, onun yerine yeni bir çift satır gelmişti.

[?????? Kabının Dolum Oranı: %0,10]

[Tanım: Tespit edilmesi güç olan, tam işlevibilinmemekle birlikte kullanıcıya bir tür gelişim imkanı sunan bir tür kap.]

Oldukça kısave özdü. Sistemin bile ne olduğunu tam olarak anlayamadığı bir tür eşyayasahipti.

Sıkıntılıbir ifadeyle, iç geçirirken kafasını yanındaki kadına çevirdi.

“Güçlenmek için her yol mübah. İleride kimsenindokunamayacağı kadar güçlü olmak istiyorsam… Onu kullanmak zorundayım hah?”

Mırıldanmasınadevam ederken son satırları zihninde devam ettirdi.

‘Kadergerçekten çok garip. Hiç tanımadığım birisiyle birlikte oldum, köle yaptığımhalde onu umursamayıp işime döndüm. Fakat buna rağmen… Onca olaya rağmenbenimle.’

Noah bir kezdaha iç geçirdikten sonra yattı ve gelecekte neler olacağını düşünmeye başladı.

Bu olayınüstünden sessizce yarım ay geçip gitti. Bu yarım ayda gözle görülür bir olayolmadı. Cennet köyü her zamanki gibi sakindi.

Noah iseeskisinden daha güleryüzlüydü. Sonunda kendini kapattığı kutudan çıkmışgibiydi. Yine çoğu şeye ilgisizdi. Fakat insanlarla daha fazla etkileşimegiriyordu. Bu değişimi ilk olarak en yakınları olan Lunette ve Julia farketmişti tabii ki de.

Juliademişken bu on beş gün sürecinde üç günde bir en ufak bir çekinme olmadankanından emdi. Noah’ın emdiği kan yavaş yavaş kabın dolum oranını yükseltse debu yükseltme bir süre sonra durdu. Fakat yine de kanını emmeye devam etti.Nedeni ise oldukça basitti.

Alışkanlıkolmuştu.

Bualışkanlık aslında her vampirde olan bir şeydi. Noah gerekmedikçe emmemeye özengösterdiğinden dolayı bu tür bir alışkanlık oluşturmamıştı. Kanı emerkenverdiği o doyurucu hisse alışmasıyla artık tam anlamıyla vampir sayılabilirdi.Julia ise Noah’ın dişlerinden akan bağımlılık yapıcı o zevke bağımlı olmuştu.Diğer bir deyişle ikisi de birbirinin bağımlılıklarını tatmin ediyordu veikisinin de bundan bir şikayeti yoktu.

Elbette bumeraklı köylülerin dikkatini çekti. Bazı köylüler merakına yenik düşüp Noah’ave Julia’ya sorular sorsalar da hep geçiştirilince aralarında bir tür ilişkiolduğunu düşünüp saygı gösterdiler.

Köyde kısacabu on beş günde olaylar böyleydi.

Bugün iseköyde dikkatli bir gözün kolaylıkla fark edebileceği şekilde bir şenlik havasıhakimdi. Küçük bir çocuktan tutun, yaşlı bir adama kadar. Herkesin duygularıbirbirleriyle uyumluydu.

Heyecanlı vemutlu.

Bu ahenkliortamın oluşmasının nedeni ise oldukça basitti. Köy lideri bugün geliyordu.

Halk köyliderini canı gönülden severdi. Köy lideri belki de köydeki en yardımsever encandan kişiydi. O olmasa burası belki de asla böyle neşeli bir yerolamayabilirdi. Kimisi için bir arkadaş, kimisi için bir kardeş, kimisi için debir sırdaştı. Bu sebeple her köye geri geleceği vakit köy halkında bir heyecanoluşurdu.

Tabii buheyecan ve mutluluğun sebebini bilmeyenler -Noah ve Julia- Lunette açıklayanakadar şaşkınca bakınıyorlardı. Lunette’in açıklamasını dinledikten sonra aynızamanda onun annesinin köyün lideri olduğunu hatırladı. Bu yüzden Noah birazkonuşmalarından sonra annesini ziyaret etmeye karar verdi.

Noah,Lunette’in evinde kalıyordu. Ve tabii ki köy liderinin kızı olarak evi köyliderinin evine oldukça yakındı. Julia’ya gelip gelmeyeceğini sorduğunda iseilgilenmediğini söyledi ve sessizce gelişim yapmaya devam etti. Onu böylegörünce sadece omzunu silkmekle yetindi.

Noah,Lunette ve Alicia birlikte evden çıkıp, kısa bir yürüyüşle köy liderinin evinegeldiler. Yol boyunca aradan vakit geçmesine rağmen Alicia, ona bakarken oldukçatuhaf davranışlar sergiliyordu. Nedenini tahmin edebilse de şimdilik görmezdengeldi. Eğer konuşmak isterse konuşmayı tercih ediyordu. Ayrıca şu an kafasındaeve bakarken düşünceler uçuşuyordu.

Bu evdenbiraz bahsetmek gerekirse evler gibi sade olmasına rağmen, açıkça bir liderinsahip olması gereken ağırlığı temsil edercesine diğer evlerden büyük birbinaydı. Evden çok küçük bir kale gibiydi. En azından dış görünüşünün verdiğihissiyat öyleydi. Köyün temelinin sağlam olduğu izlenimini bırakıyordu.

Noah,büyükçe gözüken bu binaya bakarken aklında başka düşünceler vardı.'Lunette’in annesi nasıl biri merak ediyorum. Köydeki herkes onu en yakını gibigörüyor. Kime sorsam saatlerce övecek gibi duruyorlar.'

Onuürkütücek derece bir minnettarlık, hoşgörü ve hayranlık söz konusuydu köyliderine karşı. Bu nedenle merakına hakim olamadı.

Neyse kiLunette ile kapıda oturan yaşlının konuşması kısa sürdü ve içeri girdiler.İçeri girdikleri gibi şımarık bir çocuk edasıyla Lunette avazı çıktığıncabağırdı.

“Anne! Anne! Ben geldim! Yanımda da bahsettiğimyabancıyı getirdim!”

Elbette kiannesiyle daha önce görüşen Lunette onu buldukları gün de dahil olmak üzere herşeyi anlatmıştı.

Bağırışıöyle güçlüydü ki Noah ister istemez kulaklarını tutmak zorunda kaldı. Bu bağrışahitafen ise usulca şikayetçi bir ses binadan yankılandı.

“Çok gürültülüsün Lunette…”

Gürültününonu rahatsız ettiği oldukça belliydi. Şikayetçi sesi duyan duyan Lunette iseşımarık bir çocuk gibi dil çıkartarak azarlar gibi yaramazca,

“Gizemli havalarını bırakta aşağı gel anne.”dedi.

Sesin sahibiise bu azarlar tınıyı işitip işitmediği bilinmez şekilde sessizdi. En azındanbu sessizlik kısa bir süreliğine öyleydi. Hemen sonra Lunette’in sesi işitildi.

“Ah! Tamam, tamam… Özür dilerim anne…! K-kulağımı bırakırmısın…!?”

Kulağınısertçe tutan kişi ise kızgın bir ifadeye sahip güzel bir kadındı. Sade kolluyeşil bir elbise giymişti. Bu sade elbiseye rağmen doğaüstü bir güzelliğivardı. Lunette’in ondan aldığı belli olan kısa turkuaz rengi saçları vardı. Gözleriise kömür siyahıydı. Fakat bu siyah gözlerin içinde zümrüt gibi parlayan yeşilnoktalar vardı. Bu yeşil noktalar formasyon oluşturur gibi enteresan bir düzenesahipti ve bu gözlere bakan bir insan ister istemez çekiliyordu.

Noah, anidenbaşına giren ağrı sayesinde gözlerin etkisinden kurtulabildi. Kafasını iki yanasallarken gözlerinin sulandığını fark ederej şaşırdı. Fakat aynı zamandaistemsizce korktu. Bu da kadına daha dikkatli bakmasına engel oluyordu. Baksadaha da dikkat çekici olan yüzünün sol yanından hilal şeklinde çıkan uzun tenrengi boynuzu görebilirdi.

Kadınazarlamakla meşgul olduğundan Noah, fark etmedi.

“Kaç defa annene karşı saygılı ol dedim sana. Birazdaha saygılı olmayı öğrenmen lazım velet!”

Kulağınıdaha güçlü çekerken Lunette’in gözleri doldu. Yavru köpek bakışlarıyla annesinebakarken bırakması için uysalca dediklerini onayladı.

“Haklısın, haklısın anne. Özüy dileyim. Lütfen…Bırakır mısın..? Acıyor.”

Acınacakderecede kendini sevimli göstermeye çalışan -ve Noah’a göre gerçekten debaşarılı olan- ona bir süre bakan anne en sonunda iç geçirip, “Seninle neyapacağım ben…” diyerek kulağını bıraktı.

Kızaran sağkulağını tutarken Lunette’in acıya rağmen gözlerinin içinin güldüğünü fark ettiNoah. Anlaşılan azarlanmasına ve kulağının çekilmesine rağmen içten içe oldukçamutluydu.

‘Annesiniözlemiştir. Ondan normal sanırım. Acaba annem ne yapıyor..?’

Birdenannesinin ne yaptığını, nasıl olduğunu düşünmeye başlarken ister istemezdüşüncelere daldı. Aslında hep düşünüyordu. Fakat elinde hiç bir şey yokkennasıl ona yardımcı olabilirdi? Düşünmesinin bile bir anlamı yoktu. Fakat şimdi,küçücükte olsa bir umudu varken geleceği ister istemez düşünmeye ve annesine nasılulaşabileceğini düşünmeye başlarken düşüncelerde kayboldu.

En azındanLunette’in annesi tarafından düşünceleri bölünene kadar.

“Eee, kimsin genç adam? Beni köy halkından zatenbiliyorsundur. Özellikle tanıtmama gerek yok. Zaten gelmeseydin ben sana gelmeyidüşünüyordum. İyi oldu gelmen.”

Devametmeden önce bir şey kokluyormuş gibi havayı derince içine çekip bıraktı.

“Sen…kokundan anladığım kadarıyla Kabus ve Vampirintuhaf bir melezisin. Bir kabusun bir vampirle birlikte olması nadirdir. İlginç.Her neyse benim seni buraya çağırma nedenim bu değil. Buraya geldiğinde kızımınsöylediği kıyafetler, insan dışı her ırkı kötü olarak gören yobaz bir tarikatınmüridinde olabilecek kıyafetler. Kimin nesisin? Açıklamak ister misin?”

Ani sorukarşısında düşüncelerinden çıkıp şaşkına dönen Noah ne diyeceğini bilemedi. Oboşluk anında ise Lunette’in annesinden gelen tehditkar havadan dolayı titrediistemsizce. Sonrasında kısa bir duraksamanın ardından yaşadıklarını özet olarakaçıkladı. Tabii katliam kısmını atladı direkt. O orada olan olaylara hiç birşekilde karışmamış hatta orada olanları bile tam olarak hatırlamıyordu. Sadecebilgi olarak biliyordu.

Anlatılanlarınkısa bir özetini dinledikten sonra köy lideri sessizce bir şey düşünüyormuşgibi durdu.

‘Nedüşünüyorsun hayatım? Sence güvenilir mi?’

Köyliderinin düşüncesine, içinden bir erkek sesi yanıt geldi.

‘Emindeğilim Lillia. Çocukta kötü bir niyet hissetmiyorum. Sanki kimseyi öldürmemişgibi bir masumluk var. Ayrıca dantianı da sakat. Bir zararı dokunması pek mümkündeğil gibi. Zaten bir zararı dokunacak olsa biz gelmeden önce köye zararverirdi. Yine de ne olur ne olmaz şimdilik bir sorun yokmuş gibi davran amatetikte ol.’

Başınısallamadan önce bir süre daha düşünüyormuş gibi durdu Lillia.

“Pekala o zaman. Sorun yok. Kusura bakmayın birazsorguya çekiyormuşum gibi oldu. Fakat köyün güvenliği benim için her şeydendaha önemli.”

Noahanlıyormuş gibi başını salladı. Fakat içten içe söyleniyordu. ‘Birazmı? Bi sistemi söylemediğim kaldı korkudan…’

Noah’ınsöylenmelerini neyse ki kimse duymuyordu. Daha doğrusu duyan olsa bileduyanların pekte umurunda değilmiş gibi sessizdi.

Noah burayamerakını dindirmek için gelmişken gülünç derece sorgulanan kişinin o olmasıkarşısında hala biraz mutsuz olmasına rağmen yüzünde belli etmedi. Bunun yerinenazikçe konuştu.

“Size bir şey sormak için gelmiştim ben.”

Lilliaşaşkınca kaşlarını kaldırdı.

“Ne soracaksın?”

Tamsoracakken Noah’ın lafı Lunette tarafından kesildi.

“Hey! Neden ayakta konuşuyoruz. Otursak ya?”

“Haklısın. Buyurun geçin.”

Lilliazarifçe yol gösterdi ve merdivenle yukarı kata çıktılar. Katta dümdüz ilerleyipbir odaya girdiler. Sade bir üçlü, iki tekli koltuğun olduğu bir odaydı.

Noah üçlükoltuğun bir tarafına otururken Lunette de diğer tarafına oturdu. Alicia ve Lilliaise tekli koltuklara oturdular.

Bir süre odasessizleştikten sonra Noah sorusunu sormak için boğazını temizledi.

“Köy lideri, sizinde kocanızın bir kabus ırkına sahipolduğunu duydum. Bunu sormam biraz yanlış ama-”

Tamcümlesine devam edecekken ani kapı sesi ve çığlıklardan sesi kesildi.

“Ne oluyor!?”Lillia anında ayaklandı. endişeli bir ifade takınıpson hızda aşağı indi. Lunette, Alicia ve Noah ise daha da şaşkındı. Hemenkalkıp Lillia’nın peşinden gittiler.

O sıradaLillia kapıyı açtı. Dışarıdaki kişi, oldukça keskin dişlere sahip kaslı yeşilbir orktu. Gözlerinde endişeli bakışlar vardı.

“Köy liderim. Saldırıya uğruyoruz!!”

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR