Yarık Gezgini Antlaşması

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD44
Bölüm 122: Artık Kaçmak Yok

Hiçbirimizin bir itirazı olmadı. İstemeden yaptığımız ziyaretten sonra kendimizi yorgun hissediyorduk ve açıkçası ben bir an önce yatağıma kavuşmayı arzuluyordum. Birbirimize iyi geceler diledikten sonra ayrıldık ve odalarımıza döndük.

Kamaranın kapısı arkamızdan kapandığında derin bir iç çekip parmaklarımı saçlarımda gezdirdim. "Bu oldukça zorlayıcı bir deneyimdi."

Lei başını onaylarcasına salladı, ayakkabılarını çıkarıp yatağa oturdu ve benden daha yüksek sesle iç geçirdi. "Özür dilerim, Duncan."

Bir kaşımı kaldırdım ama tam olarak ne demek istediğini sormama fırsat kalmadan devam etti. "Koridora sürükledikleri insanlara nasıl tepki verdiğini fark ettim. Gerçekten, keşke bu konuda bir şeyler yapabilseydim diye düşündüm. Hepimizi riske atmadan durumu tersine çevirmenin bir yolu olsaydı, bunu yapardım. Ancak bu tür şeyler sadece irade gücüyle değiştirilemez."

"Kimseyi kurtaramayacağımızı anlıyorum, Lei. Ama bu, durumdan hoşlanmam ya da bu konuda hiçbir şey yapamayacağımızı kabul etmem gerektiği anlamına gelmiyor. Her şey kan dökerek halledilemez, bunun farkındayım. Ve bu mümkün olsa bile, her şeyden yeterince yoksunuz. Kendimizi zar zor koruyabildikten sonra başkası için ne yapabiliriz ki?" Bu değişimi sağlamak için yeterince çabalarsam her şeyin kendiliğinden çözüleceğini uman kör bir idealist değildim. "Yine de tarif edilemez derecede sinir bozucu. Hangi dünyaya ait olurlarsa olsunlar, insanlar bir başkasının malı olmamalı. Bu çok zalimce."

"Gerçek bu, Duncan. En azından şu anda böyle. Bu sonuçtan neden memnun olmadığını anlıyorum, ben de memnun değilim. Yine de Glaciyesler’den, halklarını açlıktan öldürmelerini engelleyen tek şeyi yapmayı bırakmalarını isteyemem. Elbette, başka seçenekleri olduğu söylenebilir ya da bulabilirler ve belki bu mümkün olabilir. Ama babamın boyutlar arası meselelerdeki rolünü unutma." Lei başını iki yana salladı. "Kendisine sığınacak daha fazla insan toplamak için kullanabileceği tehdit kendi kendine çözülecek olsaydı, işleri kendi haline bırakmazdı. Kendi çıkarları için başkalarını feda etmeye hazır güç sahibi insanlar olduğu sürece, bu tür şeyler asla son bulmayacak. Biz sadece onları mümkün olduğunca sınırlamaya çalışabiliriz."

Yanına oturdum ve Lei'nin omuzlarına kollarımı dolamadan önce kendi ayakkabılarımı çıkardım. "Ne söylemeye çalışıyorsun, Lei? Bir Coras olmayabilirim ama o güzel kafanın içinde bir şeyler döndüğünü tahmin edecek kadar iyi tanıyorum seni. Peki, nedir o?"

Başını sallamadan önce kısa bir süre gülümsedi. "Sanırım sen de ruh hali sezme konusunda o kadar kötü değilsin, değil mi?" Leiaos bana doğru eğildi, eli benimkini aradı ve parmaklarımızı birbirine kenetledi. "Kaçmayı bırakmalı mıyım diye merak ediyorum, Duncan, Tar."

Ne? Tar'ın zihninden bir şaşkınlık geçtiğini hissettim, ben de onun kadar şaşırmıştım. "Kaçmak mı? Babandan mı demek istiyorsun?"

"Evet. Babamdan, kehanetten, her şeyden… Bilmiyorum. En başta kaçmayı denediğim için bile kendimi çok aptal hissediyorum. Biliyor musun, ondan gittikçe uzaklaşabilirsem, beni içine sokmaya çalıştığı konumu reddedersem, bir şeylerin değişebileceğini düşünmüştüm. Ama şimdi? Artık emin değilim. Ben ne kadar uzağa gidersem gideyim, onun erişim alanı gerektiği kadar genişleyebilir. Burada seninle ve arkadaşlarınla birlikte olmam bile, seni tahmin ettiğimden daha fazla tehlikeye atıyor."

"Ne olmuş yani? Eve gitmeyi mi düşünüyorsun? Seni, duygularını ya da ne yapmak istediğini hiç umursamayan bir adamdan özür dilemeyi mi?" Kelimeler dudaklarımdan amaçladığımdan daha zor bir şekilde döküldü. Tar'ın ve benim hayal kırıklığımız arttıkça Lei'ye dönüp onu omuzlarından tuttuğumuzu fark ettim. "Sakın buna cüret etme, Lei! Buraya kadar pes edip, başka birine teslim olmak için gelmedik!" Tar dilimi kontrol altına almıştı ama bu sefer ona karşı koymadım. Mesajını doğrudan Lei'ye iletmek çok önemliydi.

"Aklımdaki bu değildi!" diye karşı çıktı Lei, omuzlarındaki ellere uzanıp onları nazikçe sıkarak. "Vazgeçmeye ya da bu adamın kaderimi daha fazla kontrol etmesine izin vermeye niyetim yok. Bunun yerine, kadere kafa tutmayı düşünüyorum." Bir kez daha derin bir iç çekti ve gözlerimizde anlayış aradı. "Eğer sadece onun elinden kaçmaya çalışırsam, asla gerçekten özgür olamayız. Eğer bir şeylerin değişmesini istiyorsam, eğer gerçekten önemli bir fark yaratmak istiyorsam, güçlü bir pozisyon elde etmekten başka çarem yok."

"Taht için babana meydan mı okumak istiyorsun?" Tar'ın dudaklarından çıkan kelimeler sadece küçük bir fısıltıydı. Düşüncelerinde yankılanan kelimeleri aynı şekilde hissetmeseydim duymazdım bile. "Bunun ne kadar tehlikeli olacağını biliyor musun? Tüm Coras askerleri o adamın emrinde, düşmanlarını anında yok edebilecek kadar güçlü bir silahı var! Bu iş nasıl sonuçlanır, Lei? Sırf sen ona dostça davrandın diye yenilgiyi kabul etmesini mi bekliyorsun?"

"Elbette hayır." Lei'nin gözleri kısıldı ve Tar ile benim gözlerimin içine baktı. "Onun neler yapabileceğinin herkesten daha fazla farkındayım, Tar. Ama işte tam da bu yüzden işleri daha fazla kendi haline bırakamam. Bugün beni yakalamak için ne yaptığına bir bak. Gelecekte de benzer yöntemlere başvurmaktan çekinmeyecektir. Bir gün başarılı olup beni zorla geri getirene kadar bekleyeyim mi? Yoksa başka biri, belki de kardeşlerimden biri gibi daha kötü biri tahtı ondan alana kadar beklememi mi tercih edersin?"

Tar boğazının derinliklerinden hırladı. Pençelerimin ortaya çıktığını ve Lei'nin etine gömüldüğünü hissettim. "Bu umurumda bile değil, Lei. Babanın gelecekte kaç dünyayı ateşe verdiği ya da şimdiye kadar kaçını yakıp yıktığı umurumda değil. Benim için önemli olan sensin. Babana karşı gelmek intihar olur. Kendimi öldürmeden önce intikamdan vazgeçmem için bana yalvaran sen değil miydin?"

"Bu intikamla ilgili değil, Tar. Seninle ilgili, Duncan'la ilgili, burada edindiğimiz tüm yeni arkadaşlarla, ziyaret ettiğimiz tüm dünyalarla ilgili. Görmezden gelmemi mi bekliyorsun? Gözlerimi sonsuza dek yummamı ve etrafımızda olup biten her şeyi boş vermemi mi bekliyorsun?"

Bu durumda ne yapmam ya da ne söylemem gerektiği konusunda hiçbir fikrim yoktu. Onu durması için ikna etmeye mi çalışmalıydım? Onu cesaretlendirmeli miydim? Denesek bile başarılı olma şansımız var mıydı?

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR