Yarık Gezgini Antlaşması

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD44
Bölüm 129: Başkanın Teklifi

Ne zaman uyuduğumu kesin olarak söyleyemezdim ama ertesi sabah kalktığımda, kendimi yorgun hissetmiyordum. Değişen fiziğimden mi yoksa yeterince dinlenmemden mi kaynaklandığını anlayamasam da uyuduğum saatler vücudumu tatmin ediyor gibiydi.

Sabahımız da otele varışımız gibi olaysız geçti. Çalışanlar bize sıradan konuklardan farklı davranmadılar. Etrafımızdaki her şey o kadar huzurluydu ki dün her şeye fazla mı kafa yordum diye merak ettim. Otelden birlikte çıktık ve doğru söz konusu belediye binasına yöneldik. Yine de Reykjavík’ten aniden ayrılmak zorunda kalabiliriz diye hiçbir eşyamızı geride bırakmadık.

Belediye binasının kendisi etkileyici bir bina değildi. Bolca ışık alan büyük cam cepheleriyle, daha önce ziyaret ettiğim birçok resmi binaya benziyordu. Gerçi iki bina demek daha doğru olurdu. Tabelalar bize kuzeydeki binanın Belediye Meclisi Binası olarak kullanıldığını ve siyasi işlevlere hizmet ettiğini söylüyordu. İki binadan oluşan kompleksin güney binası ise Ofis Binası olarak kullanılıyordu ve belediye başkanıyla burada görüşmemiz gerekiyordu.

Birinci katta, büyük olasılıkla küçük bir turizm merkezi olarak hizmet veren, İzlanda'nın üç boyutlu basılmış bir versiyonu olduğunu fark ettik. İçinde pek çok detay bulunan bir yapı gibi görünüyordu, bu yüzden yakından inceleme şansımızın olmaması bizim için bir kayıptı. Gerçek arayışımıza çok fazla dikkat çekmeden, ideal bir saklanma yeri düşünmek için faydalı bir ilk izlenim olabilirdi. İki farklı hükümet potansiyel olarak peşimizdeyken, çevrimiçi aramalardaki dijital izlerden kaçınmak daha iyi bir seçim gibi görünüyordu.

Belediye başkanının sekreteri bizi bekliyordu. Binanın içine doğru ilerler ilerlemez kısa sarı saçlı, genç bir kadın yanımıza yaklaştı. "Hoş geldiniz. Ben Bayan Jónsson, Bay Sigurðsson'un sekreteriyim. Sizler şu duyduğum yarık gezginleri olmalısınız. Lütfen beni takip edin. Belediye başkanı birazdan sizinle görüşmeye gelecek."

Başımızı onaylarcasına salladık ve doğrudan hepimize yetecek kadar koltuğun bulunduğu küçük bir toplantı odasına götürüldük. "Beklerken size çay ya da kahve ikram etmemi ister misiniz?" diye sordu.

Greg, "Su yeterli, teşekkür ederim," dedi ve genç hanımefendi bir süreliğine izin istedi. Bizi sadece kısa bir süreliğine bırakmış olsa da burada beklemek, belediye binasına kadar yürümekten daha yorucu geldi. Bayan Jónsson'un su dolu gümüş bardaklarla dönmesinin ardından kısa bir süre sonra belediye başkanı içeri girdi.

Kısa boylu, tıknaz, kır sakallı, seyrek saçlı ve yaşlıca bir adamdı. Yaşlı görünümüne rağmen gözleri hâlâ merak duygusuyla parlıyordu ve giydiği lacivert takım elbisede tek bir kırışıklık bile yoktu.

"Hoş geldiniz, sevgili gezginler. Sizleri İzlanda'nın kalbinde ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyorum. Dün tanışamamış olmamız ne yazık ama elbette yolculuğunuzdan sonra dinlenme isteğinizi anlıyorum. Ben Belediye Başkanı Sigurðsson, ancak lütfen bana basitçe 'başkan' demekten çekinmeyin. Eminim İzlanda diline alışık olmayan biri için bu ismi telaffuz etmek zordur," diyerek kendini tanıttı. Hoşnutsuzluğunu mu ifade etmeye çalışıyordu? Kızmış ya da sinirlenmiş gibi görünmüyordu. Yine de yüzünü okumak zor görünüyordu. Herhalde siyaset konusunda uzman bir adamdan bu kadarını beklemeliydim.

"Teşekkürler, sayın başkan. Bize sağladığınız konaklama için minnettarız. Yine de itiraf etmeliyim ki, neden otel masraflarımızı karşılamaya karar verdiğiniz konusunda kafamız biraz karışık," diye cevap verdi Greg. "Lütfen bize neden bizimle görüşmek istediğinizi açıklar mısınız?"

"Elbette." Adam yerine oturarak ellerini kavuşturdu ve bir kez daha Greg'in bakışlarını aradı. "Eminim sizi karşılamaya gönderdiğim polis memurları burada bir onur konuğumuz olduğundan bahsetmişlerdir, bu da şahsınıza olan ilgiyi artırmıştır?"

Greg, "Evet, bize de söylediler ama daha fazla bilgi veremediler," diye karşılık verdi.

"Eh, bunu size şahsen söylemek istedim. Anlayacağınız, birkaç gün önce BDYS’den, bize doğru gelen bir gemideki yarık gezginleri ile konuşma fırsatı isteyen bir talep aldık. Söyleyebileceğim kadarıyla, size özel bir anlaşma teklif etmekle ilgileniyorlar ancak tüm ayrıntıları bana bildirmediler. Elbette, diğer milletlere yardım etmeye her zaman hazırız," diye açıkladı adam, elini göğsüne vururken. "Yine de biz daha çok turizmle ilgileniyoruz. İzlanda dünyanın dört bir yanından gelen misafirleri ağırlamaktan gurur duyuyor ve bunu değiştirmeye hiç niyetimiz yok. Özellikle de diğer misafirlerimizin yara almadan kıyıya ulaşmasına yardımcı olan insanlar için."

Adam öne doğru eğildi ve parlak bir şekilde gülümsedi. "Sizden istediğim tek bir şey var: Lütfen BDYS yetkilileriyle görüşün ve onlarla konuşun, tekliflerini dinleyin. Ve sonra ne isterseniz yapın. Eğer ortadan kaybolmalarını istemeye karar verirseniz, benim için sorun değil. Ayrıca, kim bilir, belki de gerçekten olumlu bir anlaşmaya varabilirsiniz? Seni ve özel arkadaşını ele geçirmek için oldukça hevesli görünüyorlar." Adam Lei'yi yakından izliyordu. Yani kiminle ilgilendiklerinin farkındaydı ama muhtemelen nedenini duymamıştı.

"Yani sadece onlarla konuşmamızı mı istiyorsunuz? Neden sadece konuşmaya zemin hazırlamak için bu kadar zahmete giriyorsunuz?" diye sordu Greg, kaşlarını kaldırarak.

"Ah, nedeni oldukça basit. Bu şekilde, görevlerinde onlara yardımcı olmak için elimden gelen her şeyi yaptığımı iddia edebilirim. Ama aynı zamanda onları başımdan savmam da mümkün. Görünüşe göre İzlanda'ya gelmek için okyanusu aşmışsınız, bu küçük ricamı dinlemenizin grubunuz için faydalı olacağını düşünüyorum," diyerek açıklamasına devam etti. "Sonuçta, eğer BDYS ile bir anlaşma yapmaya karar vermezseniz, daha uzun bir süre kalmaya istekli olabilirsiniz. Ben de İzlanda'daki uzun süreli tatiliniz için mükemmel koşulları yaratmanızda size yardımcı olmayı çok isterim."

Greg, Lei'ye kısa bir bakış attıktan sonra, "Pekâlâ," dedi, "onlarla görüşeceğiz."

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR