Yarık Gezgini Antlaşması

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD44
Bölüm 15: Objenin Peşinde

Kendini oldukça güvende hisseden birini takip etmek kolay bir görevdi. Ancak bu, objeyi ele geçirmenin kolay olduğu anlamına da gelmiyordu. Sahibi, etrafta bir sürü insanın olduğu sokaklarda yürüyordu. Onu yalnız yakalama şansım yoktu. Elbette onu gafil avlayabilirdim fakat bir şeyler ters giderse bazı masum insanlar da bu duruma dahil olabilirdi. Daha da kötüsü, yüzüğü alamadan yakalanabilirdim ve ben de durumumu riske atmamayı seçtim.

Beklemenin en korkunç kısmı, akşamın ilk saatlerinde gittiği kulüpteydi. Daha önce, sahne dans eden kadınlara bu kadar göstere göstere bakan birini hiç görmemiştim. Açıkçası, ağzından akan salyaları kimsenin hor görmediğine şahit olmak beni şaşırttı.

Sonunda kulüpten çıktığında dünya karanlığa bürünmüştü – saatlerce gözlerini üzerine diktiği kadını takip ediyordu. İçime kötü bir his çöktü. Kimsenin tanıyamadığı biriydi ve o kişi, karanlıkta tek başına bir hanımefendiyi takip etmeye karar vermişti? Amacı neydi?

Cidden bunu sormana gerek var mı? Belli değil mi, zavallı şey? Kendisini bir avcı, kadını ise bir av olarak görüyor. Acele etmezsen sahip olabileceği bir av.

Ona yetişene kadar adımlarımı hızlandırdım, karanlık ara sokaklara doğru peşinden gittim. Eğer Tarask haklıysa, bunun olmasına izin veremezdim!

Boğuk bir çığlık duydum. Çığlığı duyduğumda, çoktan zavallı kadını duvara bastırmıştı bile. Kadın karşı koymaya, adamın elini ağzından çekmeye çalışıyordu. Ama adamın, elindeki bıçağı boğazına doğru tuttuğunu görür görmez, gözleri dehşetle açıldı.

"Kapa çeneni, pis sürtük. Bu kısa eteği giymenin tek sebebi, benim iç çamaşırını indirmemi istemen. İkimiz de bunu biliyoruz! Bu onuru sana şu anda memnuniyetle bahşedeceğim." Sanki bir ana yemekten bahsediyormuş gibi dudaklarını yaladı. Gördüğüm manzara karşısında midem bulandı.

Aniden bakışlarım adamın boynuna kaydı. Kırması ne kadar da kolaydı. Yalnızca ellerimle boynunu kavramam ve hızlıca çevirmem gerekiyordu. Bir dakika. Ne zamandan beri bir insanın boynunu kırmayı biliyordum? Bunu daha önce hiç yapmamıştım, ne kadar güce ihtiyacım olduğu veya bunu nasıl yapmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu!

Ama dürtü içimdeydi işte. İçimdeki dürtü, eldeki kabul edilebilir tek çözüm sanki buymuş gibi çok yoğundu. Ve bilincimi ele geçiren tek dürtü de bu değildi. Gözlerim daha da ilerleyerek, dikkatimi çeken boynu ve kan damarını inceledi. Adamın yaşam gücünün hızla aktığını görebildiğime yemin edebilirim.

Onun gibi biri yaşamayı hak etmiyor.

Düşünce zihnimde yankılandı. Artık bunun bana mı yoksa ona mı ait olduğunu söyleyemiyordum. Bunlar Tarask'ın hisleri miydi? Bu adamı ortadan kaldırmak için can mı atıyordu? Daha önce canım hiçbir insanı öldürmek istememişti. Şu anda bu istek, o kadar makul gelmişti ki kendimi durdurmak zorunda kaldım.

Tek düşünebildiğim bunun ne kadar kolay olduğuydu. Birine gözünü bile kırpmadan zarar vermek isteyen bir pisliği temizlemek gayet makuldü. Bu düşünce içime o kadar yerleşmişti ki, vücudumun her an harekete geçebileceğinden korktum. Bu durumdan kurtulmanın tek bir yolu vardı.

"Çek ellerini hemen onun üzerinden!" Sesimi yükselterek dikkatini kendi üzerime çektim.

Seni aptal. Daha senin farkına varmadan onu öldürebilirdin. Avına odaklanmış durumdaydı, daha kolay bir lokma olamazdı!

Belki de gerçekten öyleydi. Fakat cinayet işlemek? Buraya bir obje çalmaya gelmiştim, evet. Ama sahibini öldürmek planlarımda hiç olmamıştı. Şu anda o pislik ne kadar çirkin gözüküyor olsa da cinayet bir çözüm olamazdı.

"Bittin sen." Tereddüt etmeden bana döndü. Piç, benim aksime ileri atlayarak bıçağını böğrüme saplamaya çalıştı. Nereyi hedefleyeceğini iyi biliyordu. Pek çok vakada, insanlar bıçakla düşmanlarının midesini hedef alırlar. Bu her ne kadar ölümcül olabilse de her zaman iş görmez çünkü bıçakla hayati organlar arasında pek çok kas ve yağ dokusu vardır. Ancak böğür, birinin böbreklerine kolay erişim sağlar.

Hayati organlarımı hedefleyen bıçaktan kaçmak için geriye doğru zıpladım. Kahretsin, bu adam cidden tehlikeliydi! Ya daha önce birilerini öldürmüştü ya da nasıl hasar bırakabileceğini biliyordu. Ona göz açtırmamalıydım.

Anında onun icabına bakmış olsaydın, şu anda tehlikede olmazdın zavallı şey.

Evet, davranışlarımdan yakınmak, şu anki durumda bana yardımcı olan en etkili yoldu! Bana yardım etmek niyetinde değilse de en azından çenesini kapalı tutabilirdi. Hareketimi kısıtlamak için beni duvara doğru ittiği sırada piçin hareketlerine odaklanmam gerekiyordu.

Kenara kıstırılan kız, kaçma fırsatını değerlendirmişti. Ana caddeye giden en hızlı yolu bulmaya çalışırken yardım çığlıkları attı.

Adam arkasını döndü, onun arkasından koştu ve etrafını sardı. Yüksek topuklularıyla koşması zordu ve böyle bir duruma karşı hazırlıklı değildi.

Hırlayarak kendimi adamın üzerine attım ve ayağını yakaladım. Vücudu yere çarptığında, bıçağı sırtıma sapladı. Metal, omzuma girmişti fakat en azından kız kaçabilmişti.

Beni üzerinden atarak silahını geri almaya çalıştı. Kafamı suratına geçirdim. Acı şiddetliydi ama bu, bana bıçağa uzanma şansı verdi. Muhakkak bıçağı bir yaradan çekip çıkarmak iyi bir fikir değildi. Bıçak yerinden oynamadığı sürece bir tıpa görevi görerek kanamayı engelleyecekti. Bir kere bıçağı çektiniz mi eğer şanslı değilseniz ciddi bir kanamaya tanıklık edecektiniz. Ama o anda, bunun benim için hiçbir önemi yoktu. Bir silaha ihtiyacım vardı. Daha da önemlisi, bıçağı tekrar almasına izin veremezdim.

Elim, bıçağın kabzasını yakaladı ve olanca gücümle bıçağı çektim. Sanki başka biri tarafından ele geçirilmişim gibi bıçağımı sallayarak, ileri atılırken dişlerimi gıcırdattım. Belki de gerçek buydu?

Artık omzumdaki acıyı hissetmiyordum. Adrenalin devreye girmiş ve beni hayatta tutmak için yaramı görmezden gelmemi sağlamıştı. Korkunun adamı ele geçirdiğini gördüm. Durumu lehime çevirmemi beklemiyordu, ben de beklemiyordum tabii. Vücudum içgüdüsel olarak hareket etti. Vücudumu hareket bile ettirebiliyor muydum? Aklıma gelen düşüncenin kaynağı ben olamazdım.

Anatomi ve yaralar hakkında birkaç şey biliyordum. Kendim ve takımım için en etkili şifacı olmak için bilmek zorundaydım. Ama gözlerimi, hareketleri bu şekilde takip etmesi için hiç eğitmemiştim. Hiçbir insanın vücuduna bıçak saplamaya çalışmamıştım. Şimdiyse bunlar o kadar doğal hissettiriyordu ki merakım uyanmıştı. Bu nasıl mümkün olabilirdi?

Odaklan.

Karşı çıkmayacağım basit bir emir. Şu anda, burada olmazdı. O benim hakkımdan gelmeden önce, ben bu piçin hakkında gelmeliydim. Kaçmasına izin veremezdim. Bıçak, sol tarafına doğru fırladı ve tahmin ettiğim gibi onu sağa doğru çekilmeye zorladı. Kaçabileceği başka bir yer kalmamıştı. Duvarı arkasına almış durumdaydı. Yani, bıçaktan yalnızca yüzüne doğru uçan yumruğumun tadına bakarak kaçabilirdi.

Kafası arkasındaki duvara çarptı. Taştan aldığı darbeden mi yoksa adrenalinle güçlendirilmiş vuruşumdan mı bilmiyorum ama bilincini yitirdi. Tekrar hareket etmesini beklerken ağır bir şekilde nefes aldım. Baygın numarası mı yapıyordu? Emin olmak zorundaydım. Fakat onu ne kadar izlersem izleyeyim, hiç kıpırdamadı.

Elini kavrayıp, parmağındaki yüzüğü çıkardığım sırada ellerim adrenalinden titriyordu. Yapabildiğim kadar hızlı bir şekilde yüzüğü sol elime taktım. Parmaklarımda, yalnızca sıradan bir aksesuara sahip olmadığımı söyleyen garip bir karıncalanma hissettim. İstediğim objeyi almıştım, yani artık beni tanıyamazdı.

Ama yüzüğü onun elinden aldığım anda onu tanımıştım. Yüzü gazetelere çıkalı iki yıl olmuştu. Bir yarık gezgini birliği birimini terk eden ve hiçbir yerde bulunamayan bir adam. Onca zamandır nasıl böyle iz bırakmadan kaçabildiğini merak etmiştim. Şimdiyse cevabı biliyordum. Aslında hiç kaçmamıştı.

Öldür onu.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR