Yarık Gezgini Antlaşması

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD
Bölüm 17: Korkulacak Sırlar Açığa Çıkıyor

Tarask'ın neden sessiz kaldığını bilmiyordum ama ben de konuşma zahmetine girmedim. Beni daha fazla zorlamanın ters tepeceğini fark etmişti ya da zaman verirse kendimi sakinleştireceğimi düşünmüştü. Bunların hiçbirini umursadığımdan değil tabii. Düşüncelerime bir cevap almıyor olmaktan memnundum.

Bugün olanlara hâlâ inanamıyordum. Elbette, o adam toplumun temel direği değildi ama mesele kim olduğu değildi. Karşı koyma şansı olmadan birini öldürmeye zorlanmak korkutucuydu. Özellikle de başka bir insanı. Yarıktaki canavarları öldürmek farklı bir şeydi. Onlar beni öldürmeye gelmişlerdi, insanları yemekten başka niyetleri olmayan canavarlardı.

Pekâlâ - o aptala da aç bir canavar diyebilirdiniz. O da birine zarar vermek istiyordu ve beni öldürmeye çalışmıştı, tamam. Ama ya bir dahaki sefer? Ya beni öldürmeye zorladığı bir sonraki kişi sadece yanlış şeylere tanık olan bir seyirci olursa? Bedenime sızan o korkunç duyguyu üzerimden atamıyordum. Bir katile dönüşebilirdim. Hatta belki de arkadaşlarım için bir tehlikeye. Fikrini değiştirmeyeceğini kim söylemişti? İstediğini elde ettikten sonra bizden kurtulmayacağını kim söylemişti?

Odanın kapısını arkamdan kapattım ve doğruca banyoya gittim. Ağzımda kalan ılık bira tadından kurtulmam gerekiyordu. Banyo aynasının önünde durduğum anda hareket etmeyi bıraktım. Omzumdaki yara - nereye gitmişti? Şimdiye kadar bununla daha fazla uğraşmamıştım. Daha önce birçok kez olduğu gibi adrenalinin hâlâ etkisini gösterdiğini düşünüyordum. Yine de şimdiye kadar kanımdaki konsantrasyon önemli ölçüde düşmüş olmalıydı.

Yara nereye gitmişti? Tarask'ın sözlerini hatırladım. Kendime zarar verdiğimi söyleyerek kendini haklı çıkarmaya çalışmamış mıydı? Bana kan içirmesinin nedeni bu muydu? Lanet olsun! Ne derse desin, hâlâ efsanelerdeki bir vampir gibi hissediyordum. Neydi o? Keşke bunu bilseydim, o zaman kendimi ondan kurtarmanın bir yolunu bulabilirdim.

Dişlerimi fırçalamak için ağzımı açtığımda neredeyse bir çığlık atacaktım. Bu doğru olamazdı, değil mi? Köpek dişlerim neden sivriydi? Sabahları kesinlikle normaldi. Ne oluyordu bana böyle? Bir canavara mı dönüşüyordum? Artık kendime insan diyebilir miydim?

Sanki uçlarını yok etmeye zorlayabilecekmişim gibi dişlerimi çok sert bir şekilde fırçaladım. Elbette duygularım umurlarında değildi ama en azından istenmeyen tattan kurtulmuştum. Yine de düşünmeden edemiyordum. Bana neler oluyordu? Nereye doğru gidiyordum? Bedenim, zihnim, her şeyim bu canavar tarafından istila edilmiş gibiydi.

Aklımdan başka bir düşünce geçti. Ya bedenimi ele geçirmeyi planladıysa? Hedeflerine ulaşmak için gerçekten bir insanın bilincine mi ihtiyacı vardı? Bana anlattıklarından bir zamanlar kendi bedenine sahip olduğunu anlamıştım ama artık böyle bir şey söz konusu değildi. Bu, gerçeği değiştiremeyeceği anlamına gelmiyordu. Ya bir şey aramak için dışarıda değilse? Belki de aradığı şey fiziksel bir beden kazanmanın başka bir yoluydu ve bu amaç için beni kullanmak istiyordu?

Eğer durum buysa, istediğini yapmasına izin veremezdim. O, ne tür bir iblis olursa olsun tehlikeliydi. Belki de bir iblisin dünyamızın eşiğinden geçmesine yardım etmiştim. Seçeneklerimi gözden geçirmeye çalışırken suçluluk duygusu artmaya başladı. Ne yapabilirdim? Anlamadığım bir varlıktan kendimi nasıl kurtarabilirdim?

Bana ne olduğunu söylemeyi reddetmesinin nedeni bu muydu? Yani onu defetmenin bir yolunu bulamamış mıydım? Bazen eski efsanelerde, bir düşmanı defetmek için onun doğasını bilmek gerekirdi. Bu da onlardan biri olabilirdi. Ama ne yapmalıydım? Belki de internet, bana onun gibi bir varlığı aramam için bir yol sunabilirdi? Yine de kendimi iyileştirmenin bir yolunu bulamazsam çaresiz önlemlere başvurmak zorunda kalabilirdim.

Kes şu saçmalığı!

Ses, zihnimde o kadar büyük bir güçle yankılandı ki banyoda tökezledim ve ağırlığımı lavaboyla desteklemek zorunda kaldım. Acı çok şiddetliydi, sanki biri yüzümün ortasına vurmuş gibiydi. Beni cezalandırmaya mı çalışıyordu? Beni devirmeye mi çalışıyordu?

Hayır, seni lanet embesil! Senin gevşek, aşağılayıcı düşüncelerine kızgınım. Başka bir seçenek yoksa kendini öldürmek gibi aptalca bir sonuca varmandan bahsetmiyorum bile. Aptal mısın sen? Sözünü kesmeden sakinleşmen için sana bir şans vermek istedim ama bundan sonra nasıl sessiz kalabilirim ki?

Gerçeklik yine bulanıklaştı. Karanlık, tepki vermeye fırsat bulamadan vicdanımı içine çekti. En azından gözlerimin arkasındaki acı azalmaya başlamıştı.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR