Yarık Gezgini Antlaşması

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD44
Bölüm 24: Kimsenin Bilmek İstemediği Gerçek

Neden arkadaşlarını iyileştirmedin? Tarask ilk kez bana güdülerim hakkında aşikâr bir şekilde bir soru sordu. Bana ya da düşünce süreçlerime ilgi göstermesini hiç beklemiyordum. Bu bir değişimin işareti miydi?

Tekrar savaşmalarını istemedim. Onları iyileştirseydim, beni takip edebilir ya da bir şeyleri kendi başlarına çözmeye çalışabilirlerdi. Dahası, eğer yaralı halde dönerlerse, en azından birkaç günlüğüne görevden alınırlar, diye açıkladım. Yaşadıkları onca şeyden sonra hemen başka bir yarığa götürülmelerini istemiyordum.

Hükümet onlara benim gibi değer vermiyordu. Öyle olsaydı, ekibimi şifacı olmadan böyle bir yarığa göndermezlerdi. Yarıktograflar kesinlikle bu zorluğun üstesinden gelemeyeceklerini göstermiş olmalıydı. Peki, neden? Neden buradaydılar? Buraya vardığımızda Tarask ile yaptığım konuşmayı hatırladım. Beni rahatsız eden bir şey vardı. Glaciyes, olayın etkisindeyken üzerinde düşünmediğim bir şey söylemişti, sözleri şimdi aklıma geliyordu.

Bu bir tesadüf değil, değil mi? Bunu çözmemde bana yardım etmeyeceğini söylemiştin ama en azından benim için doğrulayabilirsin. Ona yanlışlıkla gönderilmediler, değil mi? Bir şey mi bulmuştum? Yoksa konuşması sonunda beni delirtmeyi mi başarmıştı?

Haklısın, Duncan. Buraya bilerek gönderildiler. Senin halkın deli, bencil yaratıklar. Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar Glaciyeslerle başa çıkamayacaklarını biliyorlardı. Glaciyesler, hükümetlerle anlaşma yapmalarıyla bilinirler. Bu sadece insanlarla sınırlı değil. Birçok nüfusa, halklarını zorla koparmak yerine kurban sunma şansı veriyorlar. Onlar için bu, daha az sorun ve düzenli ürün tedariki anlamına geliyor. Senin halkın içinse yok olmaktan kurtulma şansı demek.

Göğsümde öfke biriktiğini hissettim. Bunu nasıl yapmışlardı? Bir zamanlar yaptıkları karanlık bir anlaşma yüzünden arkadaşlarımı buraya kurban olarak mı göndermişlerdi? Glaciyes'i kimsenin bilmemesinin sebebi bu muydu? Bu inanılır gibi değil. Kendi halklarını nasıl böyle bir kenara atabilirler? Hayatlarını tekrar riske atmaya istekliydiler, buna hazırdılar. Ama bazı hükümet yetkilileri tarafından bir çöpmüş gibi bir kenara atılmayı hak etmiyorlar!

Öfkeni anlıyorum. Bu sadece siz insanların barındırdığı aşağılık bir mizaç.

İlk defa sözlerine hemen karşılık veremedim. Benim için en değerli insanların ne kadar kolay bir şekilde bir kenara atıldığını düşündükçe küplere biniyordum. Bu iş bittiğinde, ne kadar uzun sürerse sürsün arkadaşlarımı alıp onlarla birlikte kaçmalıydım. Dünyanın öbür ucuna gitmemiz gerekse bile, bu ülkede daha fazla kalmamalıydık.

Bunun sadece İngiltere'nin dahil olduğu bir sorun olduğunu düşünmen çok hoş. Çok safsın, Duncan. Diğer hükümetlerin de kendi yöntemleri var. Hiçbiri hoş değil.

Sözleri, bir anlığına durup düşünmeme sebep oldu. İlk elden öğrenmiş gibi konuşuyorsun.

Çünkü öyle, diye karşılık verdi. Siz insanların benden bir şey aldığınızı söylemedim mi? Bu ortak bir çabaydı, zavallı şey. Tek bir ülke yoktu.

Ne? Bana birkaç ülkenin ortak gücünün senden bir şey çaldığını mı söylüyorsun? Bu benim için yeni bir haberdi. Ondan şüphe etmek için bir nedenim yoktu fakat her sözüne inanmak için de bir nedenim yoktu.

İnanmakta ya da şüphe etmekte özgürsün, gerçek değişmez.

Evet, her neyse. Burada daha fazla Glaciyes'le savaşmak zorunda kalacak mıyım?

Hayır, artık onları hissetmiyorum ama bu şaşırtıcı değil. Normalde kurbanlarını almak için bir ya da ikiden fazlasını göndermezler. Bu yarık onları toplamak için aracı bir mekândan başka bir şey değil. Muhtemelen adamlarını öldürdüğümüzü fark etmemişlerdir bile. Ama yine de acele etmeliyiz.

Eh, en azından bu iyi bir haber. İç geçirdim ve vücudumdaki gerginliğin azaldığını hissettim.

Bakışlarım, tanıdık parlak bir ışık yayan, dev bir kar sütununa kaydı. Yarığın bağlayıcısı tam ortasında durmuş beni bekliyordu. Tarask'a ne yapacağımı sormama gerek yoktu. Geçen sefer asayla parçalamamı istediği için ben de aynısını yaptım. Tahta, kristalize yapıya çarptı ve yaydığı ışık, çatlayan bağlayıcıyı terk etti. Onun yerine asa parlamaya başladı. Tahtanın sanki alev almış gibi çıtırdadığını duydum.

Işık o kadar parlaklaştı ki gözlerimi kapatmak zorunda kaldım. Sıcaklık önemli ölçüde yükseldi. Dünya bilinen şekilde değişip beni dünyaya geri getirirken, asa tamamen parçalandı.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR