Yarık Gezgini Antlaşması

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD44
Bölüm 33: Yakaladım

"Olduğun yerde kal, hiçbir yere gitmiyorsun!" Öfkeli bir kadın sesi bana doğru bağırdı. "Babama ne yaptın, seni piç kurusu?"

Harika. Beni suçüstü yakalayacak onca kişi varken, bu o olmalıydı. Ferris Flinch, Donald Flinch'in meşhur kızı. "Sakin olun, Bayan Flinch. Babanızın bilinci yerinde değil." Ne yapmalıydım? Kemerimdeki meçime uzanmak için hareket edersem ateş etmeye başlayabilirdi. Reflekslerimin ya da Tarask'ın tepkisinin ateşli bir silahın hızına yetişip yetişemeyeceğinden emin değildim.

"Sakin olunmuş, hadi lan oradan! Bir yabancı sevdiklerinin cansız bedenini bırakıp giderse kim kendini sakinleştirebilir ki?" Şüpheleri için onu suçlayamazdım. Onun durumunda olsaydım aklım başımdan giderdi. "Sen kimsin ve neden buradasın? Onu sen mi öldürdün?"

Sesinde küçük bir titreme mi duymuştum? Babası için endişelenmiş olmalıydı. "Bayan Flinch, sizi temin ederim ki siz, Bay Flinch, korumaları ve şoförünüz hayattasınız. Benden şüphe ediyorsanız, lütfen kendinizi buna inandırın."

"Sakın kımıldamaya kalkma. Polis birkaç dakika içinde burada olacak. Bunun için hapse gireceksin, piç kurusu." Bana tısladı, silahı hâlâ sırtıma doğrultulmuş durumdaydı, yavaşça arabaya doğru geri geri yürüyordu. Lanet olsun. Eğer polisleri çağırdıysa acele edip buradan uzaklaşmalıydım. Beni yakalamaya çalışan koca bir swat* ekibini alt edebilmemin imkânı yoktu.

O arabaya yaklaşırken ben sessiz kaldım.

İşaretimi bekle. Sana söylediğimde dümdüz koş. Çalıların yanından sola dön ve koşmaya devam et. Olabildiğince hızlı, Tarask bana talimat verdi.

Tamam. Kulaklarımı keskinleştirdim ve kızın çıkarabileceği herhangi bir sesi duymaya çalıştım.

Arabaya ulaşarak arka kapıyı açtı. Babasının hâlâ nefes aldığından emin olmak adına gözlerini bir saniyeliğine benden ayıracağını bilmek için dahi olmaya gerek yoktu.

Şimdi! Tarask'ın sesi zihnimde çınladı ve harekete geçtim.

"Orada dur!" diye arkamdan bağırdı ama nafile. Neden şimdi durayım ki? Ateş ettiğini duydum ama koşan bir hedefe nişan almak, zar zor hareket eden bir insana ateş etmekten çok daha zor bir iştir. Kurşun sol bacağıma isabet etti fakat acıyı görmezden geldim. Eğer şimdi durursam bana yetişebilir ya da beni öldürme şansını yakalayabilirdi.

Sola döndüğümde ciğerlerim yanıyordu, görüş alanıyla aramda mesafe ve çalılar vardı. Küfrettiğini duydum ama yine de koşmaya devam ettim. Yüksek topuklu ayakkabıları beni takip ederken attığı her adımda sesler çıkarıyordu. Seslerin arkamda yankılandığını duydum.

Mahallede polis sirenleri çalarken ben koşmaya devam ettim. Aramıza koyduğum mesafe, bana bir kez daha ateş etmesini engellemek için yeterliydi. Yine de denedi. Mermiler metal direkte sekerken bazı zavallı sokak lambaları onun silahıyla vuruldu.

Onu arkamda bırakarak bir parka doğru hızla ilerledim. Benim için bazı sokak lambalarını yok etmesi sayesinde, ilerideki hareketlerimi zar zor takip edebiliyordu. Adrenalin vücuduma yayılmıştı. İçimden zafer çığlıkları atmak geliyordu ama bunun için çok erkendi.

Sağıma doğru koştum, ellerimle taş bir duvarı kavradım ve önceden planladığım gibi üzerinden atladım. Görünmeden kaçmayı ummuş olsam da Tarask'ın arabaların navigasyonuna eriştikten sonra birden fazla kaçış yolunu kontrol etme önerisine uyduğum için memnundum. Bunu yapmamış olsaydım, kendimi bir çıkmazın içinde bulabilirdim.

Parktan başka bir çıkışla ayrıldım ve yakalayabildiğim ilk otobüse atladım. İzimi çoktan kaybettiğine emindim ama işimi şansa bırakmadım.

Birkaç durak gittim, otobüsten indim ve gecenin içine doğru yürüdüm. Hiçbir yerde takip edilmediğimden emin olmak için gereksiz uzun bir yoldan otele geri dönecektim. Adrenalinle birlikte ciğerlerimdeki yanma da azalmıştı. Kimsenin beni pek umursamıyor gibi görünmesi şansımaydı, aksi takdirde insanlar bacağımdaki kan lekesini fark edebilirdi.

Gece havasında yürümeye devam ederken tısladım. Kahretsin, adrenalinin artık acımı azaltmadığı anda ne kadar şiddetleneceğini hafife almıştım. Sinirlerimi yatıştırmak için yakındaki bir banka otururken iç çektim. Ellerim hâlâ heyecandan titriyordu. Farkına vardığımda kendimi gülmekten alıkoyamadım. Gecenin bir yarısı, beni izleyen herkese bir manyak gibi görünmüş olmalıydım.

Ama buna inanamıyordum. Bir hükümet yetkilisi olan Donald Flinch'e yaklaşmıştım ve suçüstü yakalanmama rağmen bacağımda sadece bir sıyrıkla kurtulmuştum. Dürüst olmak gerekirse, böyle bir şeyi başarabileceğimi asla düşünmezdim.

İyi iş çıkardın Duncan, gerçekten. Ama yine de bacağınla ilgili bir şeyler yapmalıyız. Planımız başarılı olursa sana en iyi hâlinle ihtiyacımız olacak.

Peki, ne yapmamız gerekiyor? Bandajlayacak mıyız? Bir an gülümsedim, rahat bir nefes aldım ve bankta arkama yaslandım. Sence işe yarayacak mı? Yeterince baskı yarattık mı?

Umarım yaratmışızdır. Eğer yeterli değilse, daha ciddi önlemler almalıyız. Her ne kadar bundan kaçınmak istesem de. İşleri çok daha karmaşık hale getirecektir. Bacağına gelince, bir an tereddüt etti. Biraz kan seni iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Başımı sertçe iki yana salladım. Sırf bir yarayı iyileştirmek için başka bir insana saldıracak değilim.Unut bunu. Hayır, kesinlikle daha fazla insana zarar vermek niyetinde değildim. O akşam, ara sokakta öldürdüğüm adam vicdanımı fazlasıyla rahatsız ediyordu zaten.

İnsan olmak zorunda değil, biliyorsun. Bir yarıktaki bazı canavarlar da yeterli olabilir. Ya da küçük hayvanlar. Sayısız küçük hayvan.

Ne bir düzine yaratığı ne de canavarları öldürme düşüncesi bana çekici geliyordu. Ama seçeneklerim arasında başka bir insanın canını almak ya da bunlardan biri varsa, karar vermek zorundaydım. Lanet olsun, neden işler daha düzgün gitmiyordu ki?

Hadi ama, Duncan. Daha kötüsü de olabilirdi. Bunu sizin bifteklerden birini yemek gibi düşün. Onlar da bir zamanlar hayvandı.

Evet, öyleydiler. Ama hiçbir zaman onları avlamak zorunda kalmadım, canlı bir bedenden ya da taze bir leşten kanlarını içmedim. İnsanların modern toplumun ortasında hayvani içgüdülerini kaybetmeye başladıkları doğru olabilir. İşlenmiş bir şeyi yemek başka bir şeydi. Ama avlanmak ve onu bir canavar gibi yemek? Bu konuda kendimi rahat hissetmiyordum. Yine de zaman bizi zorluyordu. İşler lehimize sonuçlanırsa önümüze çıkacak her şey için en iyi durumda olmalıydım.

İyi. Bakalım ne bulabileceğiz, Tarask.

*SWAT (Özel Silahlar ve Taktikler Birimi) seçkin bir polis taktik birimidir. Düzenli bir eğitim ile yüksek riskli operasyonları gerçekleştirmek için eğitilmiştir.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR