Lei'nin yüzü bir saat dinlendikten sonra bile neredeyse hiç renk almamıştı. Onun için yapabileceğim başka bir şey yok muydu? Takım arkadaşlarımın yorgunluklarını gidermeyi hep başarmıştım.
Lei'de onlardaki gibi işe yaramayacaktır. Onların yorgunlukları fiziksel, çok uzun süre antrenman yapmış biri gibi. Lei'nin durumu farklı. Bacaklarında vücudunun kaldırabileceğinden daha fazla enerji kullandığımda hissettiğin acıyı hatırlıyor musun?Onun şu anda yaşadığı şey de bu, diye açıkladı Tarask.
Anlıyorum. Bu durumda yapacak bir şey yok mu? Keşke ona yardım etmek için daha fazlasını yapabilseydim. Tanrı aşkına, ben bir şifacıydım! Peki, ona yardım edemeyeceksem ne işe yarardım?
Onu iyileştirmenin yolları var ama sen hiçbirini öğrenmedin. Ayrıca, bunu yapmak için kendi başımıza çok daha fazla güce ihtiyacımız var. Yani büyük bir canavar avına çıkmak için onu yalnız bırakmak istemiyorsan, şimdilik seçeneğimiz yok.
Hayır, onu tek başına bırakacak durumda değildi. Ayrıca yarık gezginlerinin bu bölgeyi ne zaman arayacağından da emin olamıyorduk. Bazıları yakınımızdan geçmişti ama şimdiye kadar bizi bulamamışlardı.
"Lei?" Onu sarsmak için elimi nazikçe omzuna koydum. "Uyanabilir misin? Yer değiştirmemiz gerekiyor."
"Evet, tabii." Esnedi, gözlerini ovuşturdu ve tekrar doğrulup oturdu. "Gitmeye hazırım."
"Bana pek hazır gibi gelmedin."
"Şu anda ne kadar hazır olabilirsem o kadar hazırım. Merak etme, Duncan. Ben hallederim."
İçimi çektim ama konuyu uzatmadım. İstesek bile burada daha fazla kalamazdık. Yarığın büyümesi için çok fazla zaman vardı ve diğer tarafta ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Umarım Greg ve diğerleri henüz yarığa girmemişlerdir.
Girmediler, Tarask bana güvence verdi. Farklılıkları fark etmek için duyularımı açık tuttum. Onları henüz hissetmedim, yani içeride olamazlar.
Eh, en azından hakkında endişelenecek bir şey azalmıştı. Ağaçtan indik ve yarıkta yürümeye devam ettik. Belki de doğrudan yarık bağlayıcısına gitmek iyi bir fikir olabilirdi? Seçeneklerimiz göz önüne alındığında yarıktan ayrılmak parlak bir fikir gibi görünüyordu. Morris'in ekibinin tüm üyelerinin bizimle birlikte dönecek olması dışında.
Kendimizi onlara gümüş tepside sunmuş oluruz. Tarask haklıydı. Onları uzaklaştırmak için gerçek bir planımız olmadan bunu yapamazdık. Kendimizi ayakta tutmamız farklı bir mesele. Bakalım çok fazla kargaşa yaratmadan ne avlayabileceğiz.
Lei yakınımızdaydı ama yaklaşan herhangi bir düşmanı fark etmek için gözlerini açık tutuyordu.
"Nereye indiğimizi biliyor musun?" diye sordum alçak sesle.
"Tam olarak değil. Bu bataklıkların kime ait olabileceğine dair bazı fikirlerim var ama iki seçenekle de karşılaşmaya hevesli değilim."
Canavarın gücüyle, herhangi bir potansiyel sahiple karşılaşmamayı tercih ettim. Ya da onların türünden birileriyle. Orman sağ tarafta daha da inceldi. Kısa süre sonra, altındaki vadiye inen bir patikanın bulunduğu bir uçuruma ulaştık. Daha fazla ağaç vardı ama aşağıdaki orman daha küçük gövdelerle o kadar yoğun değildi. Her şey çok daha incelenebilir durumdaydı.
"Eğer aşağıya doğru yürürsek avlayacak bir şeyler bulabiliriz ama bizi uzaktan da fark edebilirler," dedim.
"Biliyorum. Ama yine de bu yöne doğru gitmemiz gerekiyor. Şuradaki çevresine göre daha yüksek olan büyük ağacı görüyor musun?" Lei, diğerlerinin en az iki katı yaşında olması gereken özellikle yaşlı bir ağacı işaret etti. "Yarık bağlayıcısı orada bulunuyor. Yine de dikkatli olmamız gerek." Mavi gözleri bana odaklanmıştı.
"Başka bir tehlike fark ettin mi?" Alacakaranlıkta bu ormanda tehlikeli bir şey göremiyordum. Tarask ve Leiaos sadece tek başına görüşlerine güvenmekle yetinmiyorlardı.
Aşağıda birkaç düşman var. Bizim onlara verdiğimiz isimle Orman Koruyucular'ı. Derileri çevrelerine uyum sağlamış, bu yüzden derileri kahverengiden yeşile kadar farklı nüanslarda değişiyor. İnsanlardan biraz daha küçükler ama daha güçlüler ve dayanıklılıkları daha yüksek. Ama en sıkıntılı olanı sayıları. Bu ormanda onlardan yüzlerce var. Tarask bölgeyi iyice araştırmıştı.
Muhtemelen yüz ifadem Lei'ye aradığım açıklamayı çoktan aldığımı söylüyordu. "Asıl soru şu: Aşağı inip yarık bağlayıcısına ulaşmaya mı çalışacağız yoksa bir sığınak bulup gücümüzü mü toplayacağız?"