Yarık Gezgini Antlaşması

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD44
Bölüm 74: İki Kişilik Yemek

"Yani, güvenliğini sağlamak için gizli odanda uyuyacağım." Onu kolayca öldürebilecek kadar yaklaşmak istiyor olsaydım, elime bundan daha iyi bir fırsat geçemezdi. "Bana göstereceğin tek şey buysa, birkaç kıyafet alıp duşa gireceğim."

"Lütfen yap. Sonrasında kendini çok daha iyi hissedeceksin."

Ah, kendimi gerçekten daha iyi hissettirecek şey, kendimi kurtarmak için onun kalbini delmekti. Ama şimdilik duş alacaktım. Hasta yatağında geçirdiğim onca günden sonra sıcak su bir nimetti. Hatta benim için birkaç bandaj ve merhem bile hazırlamıştı, böylece yaralarımı temizledikten sonra kendim tedavi edebilirdim.

Bu şekilde olmasını tercih ederdim. Bana tekrar dokunma düşüncesi bile tüylerimi diken diken ediyordu. Tüm ırkından olduğu gibi ondan da iğreniyordum. Görünüşteki tüm asil tavırları sadece gizlenmek içindi, sonuçta onlar da diğer herkes gibi aynı yırtıcılardı. Onları bizden daha iyi yapan neydi? Benden daha mı iyiydi? Yine de birçok yoldaşımı katletmekte tereddüt etmemişlerdi.

Duşumu ve tedavimi tamamladıktan sonra benim için hazırladığı giysileri giydim. Odama döndüğümde yemek masasının iki kişilik hazırlanmış olduğunu gördüm.

Birçok yemek hazırlanmış ve göze olduğu kadar damağa da hitap edecek şekilde özenle düzenlenmişti. Vatanımdan birkaç yemek bile vardı. Amacı benimle daha fazla mı alay etmekti? Ben, onu ve misafirini birlikte yemek yerken izlemek zorunda kalırken o benim krallığımın yemeklerinin tadını mı çıkaracaktı? Bunları hazırlamasının aklıma gelen tek gerçek nedeni buydu.

"Bir ziyaretçi mi bekliyorsun?" Etrafımda onlardan daha fazla olmasını istediğimden değildi ama bu, konuşmalarına kulak misafiri olmak ve ne planladıkları hakkında daha fazla bilgi edinmek için bir şans olabilirdi.

"Hayır." Masayı işaret ederken kıkırdadı. "Seninle yemek yemek istedim." Başını sağa doğru eğdi. "Buna inanmak çok mu zor?"

Gözlerimi kırpıştırdım. Tabii ki inanması zordu! Neden? Beni eşit görüyormuş gibi davranarak sahte bir dostluk duygusuna mı çekmeye çalışıyordu? Birkaç hoş lokmayla beni kandırmasına asla izin vermezdim! "Senin iğrenç varlığınla hâlâ yemek yiyebileceğimi mi sanıyorsun? Sen buradayken tek bir lokma almam bile mümkün değil."

"Bence açlıktan ölmektense yemek yemeyi tercih edersin, bu yüzden dayanabileceğinden eminim. Ama yiyemeyeceğinden bu kadar eminsen, ben kendim yerim ve uyumaya giderim, sen de huzur içinde yemeğinin tadını çıkarırsın." Omuz silkti. "Yine de seni kendi haline bırakmadan önce ısrar etmem gereken bir şey var."

"Ha?" İşte başlıyorduk, kesinlikle. Yenilen düşman üzerinde gücünün tadını çıkarmak isteyen bir soylunun ilk talepleri. Ne olabilirdi ki? Ayaklarını öpmek mi? Önünde diz çöktürüp benden üstün olduğunu hissettirmek mi? "Peki, majesteleri ne yapmamı isterler?"

"Öncelikle bana 'majesteleri' diye hitap etmekten kaçınabilirsin, özellikle de bu onursal ifadeleri alaycı bir tonda kullandığın düşünülürse. Benim adım Leiaos, sevgili Neferas. Ama baş başayken bana Lei diyebilirsin." Sanki ilk kez karşılaşıyormuşuz gibi bana o ışıltılı gülümsemelerinden birini daha verdi. Sanki beni tanıdığı için gerçekten mutluydu. Yüz ifademi bozmamak için kendimi zor tuttum.

Lakap mı? Gerçekten kendisine bir lakapla hitap etmemi mi bekliyordu? Homurdandım ama bu seçeneği ona bir saygı ifadesiyle hitap etmeye tercih ettim. "Nasıl istersen, Lei."

"Teşekkür ederim. O zaman bana adını söyler misin?" diye sordu, beni yakından izleyerek.

Neden sorma zahmetine girmişti ki? Saklamanın bir faydası yoktu. Eğer bilmek istiyorsa, bunu öğrenebilecek seçenekleri vardı. Aslında, bunu çoktan yapmamış olup olmadığını bile merak ediyordum. Öyleyse neden doğru düzgün bir tanışma zahmetine giriyordu ki? "Ben Tarask."

"Seninle tanışmak bir onur, Tarask. Bildiğim kadarıyla halkının enerji tüketimi konusunda benden farklı bir ihtiyacı var, yemeğin yanında bir şeyler içmek istersin diye düşündüm." Kolunu sıvarken bana gülümsedi.

Ciddi miydi? Gerçekten de bana kendi kanından biraz vermeye mi niyetliydi? Beni aç bırakmasını beklemiyordum ama bana sadece büyülü hayvanların kanıyla ya da farklı bir şeyle yaklaşacağından emindim. Beni bizzat besleyecek kadar aptal olmasını hiç beklemiyordum.

"Madem ısrar ediyorsun, reddedemem." Ona sırıttım ve fikrini değiştirmesine fırsat vermeden avıma yaklaştım. Bileğini bana doğru uzatırken, ona uzandım ve dudaklarıma götürdüm. Nazik davranabilirdim ama neden yapacaktım ki? Fırsatını bulduğum anda köpek dişlerimi sıcak etine geçirdim.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR