Elim kılıcıma uzandı ama daha harekete geçmeye fırsat bulamadan Leaios onlarla benim aramda durdu. "Merak etme. Onu tam olarak doğru bulduğum şekilde terbiye edeceğim."
"O zaman efendisini ısırma düşüncesini bir daha aklına getirmeyene kadar onu döveceğini umuyorum." Kral ve Leiaos'un bakışları birbirine kenetlenirken Moreas bana baktı.
"Tabii ki hayır," dedi Leiaos. "Hayatta kalma savaşının bir zerresini bile unutmamış bir kurdu yanımda tutmayı tercih ederim. Sadece aldığı darbeler yüzünden bana itaat eden, istismara uğramış eğitimli bir köpeğin körelmiş dişlerine ihtiyacım yok. Ona en çok ihtiyaç duyduğum anda işe yaramaz olur."
Bunu bilmesine imkân yoktu, değil mi? Kendi kendime beslediğim, kendimi sadık köpeği oynayan bir kurt olarak hayal eden düşüncelerimi? Yoksa biliyor muydu? Kendimi gösterdiğim kadar evcil olmadığımı başından beri biliyor muydu? Yoksa kardeşi ve babasına karşı bu ifadeyi seçmesi sadece bir tesadüf müydü?
"Bu kabul edilemez!" dedi kral. "Eğer bu vahşi canavarı sen yola getirmeyeceksen, ben getiririm." Adam kendini hazırladı, muhtemelen bu süreçte beni öldürmeye çalışıyordu.
"Denemekte özgürsün." Bu sözleri beklemiyordum. Leiaos kendi kılıcını çekti ve önümde koruma pozisyonu aldı. "Ama o benim malım ve bir mal sahibi olarak bana verilen haklarla onu korumak niyetindeyim. Eminim bunun neleri gerektirdiğinin farkındasınızdır?"
Şaşkınlık içindeki tek seyirci ben değildim. Ne Moreas ne de Cartheus, onun beni korumak için böyle bir tavır takınacağını öngörmüşe benzemiyordu. Tam olarak neyi ima ettiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Yalnız, kralın yüzündeki tereddüt tüm kelimelerden daha çok şey anlatıyordu.
Kardeşi ve babasıyla savaşmak anlamına gelse bile beni korumaya hazır mıydı? Neden benim için bu kadar zahmete girsindi ki? Beni yatıştırmaya, iyiliğimi ve sadakatimi kazanmaya mı çalışıyordu? Kendimi bu kadar ucuza satmamın imkânı yoktu.
"Eğer kuduz köpeğini elinde tutmak için bu kadar zahmete gireceksen, şimdilik senin olsun. Ama bir daha çocuklarımdan birine dişlerini gösterirse, onu temelli uyutacağız." Adam kılıcını kınına soktu ve bana uzun bir bakış daha fırlattı. "Ve eminim ki bunu yapana kadar çok az zaman geçecek." Cartheus arkasını döndü ve uzaklaştı. Yiğitliğine leke sürmediğini düşünüyor olabilirdi ama benim için durum ortadaydı.
Coras'ın kudretli kralı, kontrolü elinde tutmak isteyen adam, Leiaos'la teke tek dövüşmekten kaçınmıştı. Neden?
"Sözlerimi unutma, Lei. Bu şey, ona göz kulak olmak için orada olmadığın an benim ellerimde ölecek." Moreas beni tehdit etti ama bunu ciddiye almadım. Eğer benimle dövüşebilecek olsaydı, babasının yanında saklanmak yerine bunu daha önce yapardı.
Kendimi toparlayarak, "İstersen deneyebilirsin," dedim. Homurdandı ve kaçan bir tavşan gibi arkasını dönmeden önce benim ve Lei'nin ayaklarına tükürdü.
Leaios içini çekti, kılıcını tekrar kınına soktu ve bana döndü. "İyi misin?"
Zihnim bana bu soruyu gerçekten sorduğunu idrak etmeyi reddederken şaşkınlıkla ona baktım. Neden umursuyordu ki? Anlayış kişiyi mi oynamaya çalışıyordu? Kurtarıcımı mı? "Yardımına ihtiyacım yoktu."
"Eğer amacın Moreas'ı öldürmek ve sonrasında öldürülmekse, ihtiyacın yoktu, evet. Ama amacın hayatta kalmaksa, ihtiyacın vardı." Leiaos beni sakince incelerken iç çekti. "Ne dedi sana? Seni pek çok kez kışkırttı ama sen, onun seni zorlama girişimlerine asla boyun eğmemiştin. Bugün farklı olan neydi?"
Tereddüt ettim. Ona dürüstçe cevap vermeli miydim? Gerçeği ağzından duymak için tek şansım bu olabilirdi. Yine de korktuğum tam da bu gerçekti. Ona sorana kadar, Moreas'ın sadece duygularımı harekete geçirmek istediğini söyleyerek kendimi rahatlatabilirdim. Ama iddialarını bir kez doğruladığımda artık geri dönüşü olmayacaktı.
"Bu doğru mu? Mithis klanının yaşayan son üyesi ben miyim?" Gerçeği bilmek zorundaydım. Görmezden gelmeye çalışsam da gerçeklerden kaçmak mümkün değildi. Geri dönebileceğim birilerinin kalıp kalmadığını bilmem gerekiyordu.
Cevap vermeden önce geçen saniyeler zaten bana kendi içinde bir cevap veriyordu. "Öyle. Üzgünüm, Tarask. Mithis klanının diğer üyelerinden hiçbiri bize yaptığınız saldırıdan sağ kurtulamadı."