Yarık Gezgini Antlaşması

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD44
Bölüm 83: Farklı Doğmak

Eğer bunu acı verici buluyorsa, kim bilir halkımın katledildiğini duymanın benim için ne kadar acı verici olduğunu düşünüyordu? Bu sözleri yüzüne çarpmak, baskıyı daha da arttırmak istedim ama vazgeçtim. Onu zorlarsam bana en önemli bilgileri vereceğinden emin değildim.

Bunun yerine, duyguları dilini kendi kendine zorlayana kadar sabırla bekledim. "Babam yıllar önce bir kehanet almış. Kâhin ona, oğulları arasında en küçüğünün şimdiye kadar doğmuş en güçlü Coras olacağını söylemiş. Ve bu oğlu, kılıcı ve kalkanı eşliğinde binlerce krallığı hükümdarlığı altında birleştirecekmiş."

"Ne yani? Bahsettiği oğlu sen misin? Tüm bu krallıkları fethedecek ve hepsine zorla girecek olan? Bela getiren olarak adlandırdıkları kişi?" Bu söylentiyi bir kez duymuştum ama Leaios'tan bahsettiğini bilmiyordum. Dünyayı ondan kurtarmak için bir nedenim daha olmuştu.

"Onun inandığı bu. Tam ifadeyi bilmiyorum, orijinal kehaneti bana hiç söylemedi. Mesele şu ki, benden önce doğan kardeşlerimin hiçbiri onun aradığı niteliklere sahip değildi. Bunca yıldır hırsı hiç azalmadığı için sonunda tüm krallıkları ayaklarının altına serecek soyunu elde etme konusunda giderek daha kararlı hale geliyordu." Leaios içini çekerek kendini devam etmeye zorladı. "Bu yüzden stratejisini değiştirdi. Aynı anda hem daha fazla kadın hem de daha fazla çocuk. Ancak önceden bildirilen tanıma uymayan on iki oğlu ve bir kızı oldu."

"Her şeyi bir kâhinin sözlerine göre planlamak ne kadar aptalca." Homurdanarak başımı iki yana salladım. "Ne olmuş yani? Halkımı daha fazla fetih için silah olarak kullanabilesin diye Nefaraslar'dan başlayarak tüm krallıkları ele geçirme planları mı yapıyorsun? Kendini özel görmenin sebebi bu mu?"

Gözyaşlarının eşiğindeki genç bir adamın değil, megalomanyak* birinin yüzünü görmeyi bekliyordum. Neden? Neden göğsümde bir sızı vardı? Mutlu olmalıydım. Onun acı çekişini kutlamalıydım. Öyleyse neden boğazıma bir ip dolanmış gibi hissediyordum?

"Hayır. Dürüst olmak gerekirse, yapmak ve başarmak istediklerim bundan daha uzak olamazdı. Tüm krallıkları ele geçirmeye hazır bir imparator olmayı hayal etmiyorum. İstediğim bu değil. Ama bana hiç sorulmadı ki. Babamın ya da başka birinin umrunda değil." Başını iki yana salladı, çoktan gördüğüm tüm çatlaklara rağmen görünüşünü korumaya çalışıyordu.

"Onu o öldürdü, Tarask." Bu cümleyi o kadar sessiz fısıldamıştı ki neredeyse içindeki iniltiyi duyacaktım. "Muhteşem oğlunu beklemekten bıkmıştı. Bu yüzden annemi hamile bıraktı ve bu süreçte ona gizli bir lanet uyguladı. Onun enerjisi beni güçlendirmek için yok oldu. Beni başka bir şeye dönüştürmek için. Doğal yollarla doğan herhangi bir çocuktan daha güçlü bir şeye. Kanımın farklı olmasının sebebi bu. Ben, bu dünyada doğmamı dört gözle bekleyen tek kişiyi öldüren pisliğim."

Bu bir fırsattı. Bana gösterdiği kanayan yaraya bir hançer saplama şansım vardı. Her şey çok kolay olacaktı. Sadece ona zaten düşündüğü şeyi söylemem gerekiyordu. Olduğu tek şeyin, dünyaya en iğrenç şekilde getirilmiş anormal bir varlık olduğunu. Gerçeğe dönüşmesini hiç istemediğini iddia ettiği bu kaderi gerçekleştirmeden önce ölmesi gerektiğini.

Peki, neden yapamıyordum? Neden en büyük düşmanımı yok edecek sözleri söylemeye cesaret edemiyordum? Elbette, kelimelerimin bunu yapacak güce sahip olmadığının farkındaydım. Henüz bu güce sahip değillerdi.

O anda bir fırsatın farkına vardım. Satın almadığı uysal bekçi köpeğini oynamanın dışında, başka bir şey olabilirdim. Ona o kadar yakın biri olabilirdim ki gardını isteyerek indirebilirdi. Bu süreçte tüm dünyaları ondan kurtaracak biri.

Çok hızlı gitmemeliyim. Tek bir yanlış kelimeyle her şey onun için açığa çıkardı. "Bu sadece babanın ne kadar iğrenç biri olduğunu gösteriyor. Bir kadını ve aşkını ya da çocuğunu kullanarak onu öldürmek ve hırslarına alet etmek için kullanmak - o bir canavar. Uzun zaman önce kurtulmuş olman gereken bir canavar."

Başını olumsuz anlamda sallayarak bana baktı. "Onu öldürmeli miydim? Kan dökerek mutlu sona ulaşamazsın, Tarask. Eğer biri sana ulaşabileceğini söylüyorsa, bu sadece bir yalandır."

"Acı çekmeden, kan dökmeden mutlu bir son olamaz, Leiaos. Eğer herkes sana bunun sadece ne kadar iyi olduğunla ilgili bir mesele olduğunu söylüyorsa, buna inanacak kadar safsın demektir."

"Her şeyin öylece yoluna gireceğini sanmıyorum. Ben aptal değilim. Ama herkesin attığı adımları atıp sonunda beni yanlış yola sürüklediğini fark edersem aynada kendime daha fazla bakamazdım. Kendi yolumda yürümeye karar verdim. Anlamak zorunda değilsin. Anlamanı da beklemiyorum. Ama verdiğim kararlarla yaşamak zorundayım. Yani beni, isteklerimi ve umutlarımı temsil etmeliler. Önümdeki yol seçebileceğim en zor yol olduğu için pes edersem, o zaman mücadeleden kaçan bir korkak olurum."

Onu anlamamıştım. Onu anlamak için çaba bile göstermedim. Bunun yerine, sadece düşünüyormuş gibi yaptım ve bana söylediklerini kabul ettim. Bugün ona daha fazla umut ve tepki verecek olsaydım, kesinlikle çevirdiğim dolabı hemen anlayacaktı.

*Kişinin kendisini olduğundan büyük, diğer insanların üzerinde görüp bunu takıntı haline getirmesi, büyüklük hezeyanı.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR