Yarık Gezgini Antlaşması

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD44
Bölüm 87: Yolculuğun Tadını Çıkarmak

Lei gözlerini kırpıştırdı. İçinde neler olup bittiğini anlamak için güçlerine ihtiyacım yoktu. Arkadaşlarım bize yardım etmeye karar vermiş olsa da muhtemelen bunu onun iyiliği için değil, benim ve kendilerinin iyiliği için yaptıklarını düşünüyordu.

"Evet, şimdi bu aptallar sürüsüyle baş başa kaldın." Charles ani bir hareketle saçlarını karıştırarak güldü.

"Bu dingillere alışsan iyi edersin." Pam yüzünü avcuna yaslarken homurdandı. "Bunlardan asla vazgeçmezler."

"Sanırım artık bir şekilde evlat edinildin." Carlie omuz silkti. "Tipik ağabeyim. Her zaman sokaktan sayısız başıboş hayvan toplardı. Duncan'ı nasıl bulduk sanıyorsun?"

Lei o kadar yüksek sesle güldü ki buna gücenmeli miydim yoksa sevinmeli miydim, emin olamadım, içindeki tüm gerginlik o sırada eriyip gitmişti. "İlginç bir grupsunuz."

Garson kız geri geldi ve sıcak içecekleri önümüzdeki masaya koydu. O gider gitmez Lei, latte macchiato bardağını kaptığı gibi kaldırdı. "Benimle aynı yolculuğa çıkacak kadar çılgın insanlara. Gerçekten aklınızı kaçırmış olmalısınız."

"Bu çok şirin, tatlım." Pam ona göz kırptı. "Ama bu dünyada latte macchiato ile kadeh kaldırılmaz. Sadece kokteyl, şarap ve benzeri içeceklerle."

"Ah." Lei yanaklarını kaşıyarak kızardı. "Özür dilerim. Bunun her tür içecekle yapılan yaygın bir şey olduğunu sanıyordum."

Parlak teninin kırmızı tonuna bakmaktan kendimi alamadım. Kaymaktaşı teninde yoğunluğu hızla yayılıyordu. Bir insan nasıl aynı anda hem bu kadar zarif hem de mahcup görünebilirdi?

Evet, farkındayım. Bu görüntüye asla doyamıyorum.

Boğazımı temizledim, bardağımı aldım ve ona kadeh kaldırdım. "Bu masada toplanan tüm çılgın insanlara."

Lei jestimi takdir ederek gülümsedi. Diğerleri de birer birer içeceklerini kaldırarak bize katıldılar. Gülüştük, bardakları ve fincanları hafifçe birbirine tokuşturduk ve asıl kahvaltıya başladık.

Bardaktan bir yudum aldım ama süt köpüğünü hesaba katmamıştım. Lei beni izlerken sırıttı.

"Küçük bir sakalın var, Duncan." Kıkırdayarak sakalımı ağzımdan sildi. "İşte oldu. Şimdi daha iyi." Mavi gözleri bana dikilmiş, şefkatli bir parıltıyla aydınlanmıştı. İçlerindeki küçük altın çillerin kızılımsı bir parlaklıkla zenginleştiğine yemin edebilirdim.

"Teşekkürler." Tarask'tan beklediğim kıskançlık yerine, tek hissettiğim bu hafif dokunuşun onu ne kadar rahatlattığı oldu. Değer verdiğin kişiye bu kadar yakın olup da ona en ufak bir şefkat gösterememek ne kadar kötü bir his olmalı diye düşündüm.

Aramızda gerçek bir tartışma yoktu. Daha çok birbirimizin ortak noktalarını yansıtan karşılıklı bir anlayıştı. Elimi hareket ettirerek saçlarını kulaklarının arkasına itmesine ve bu sırada yanaklarına hafifçe dokunmasına izin verdim.

"Teşekkürler, Tar." İkimize de tek bir bakış attı ve hangi hareketin kime ait olduğunu tam olarak anladı.

Teşekkürler, zavallı şey.

Muhtemelen ilk kez böyle bir şey için bana açıkça teşekkür ediyor olsa da konuyu daha fazla irdelemedim. Her şey olduğu gibi güzeldi. Ve belki de, sadece belki de, bir takım olarak birlikte çalışmamızı sağlayacak bir şey bulmuştuk?

Fazla düşünme. Tarask homurdandı ama acaba gerçekten de bu duruma göründüğü kadar karşı mıydı?

Anılarını ve Lei ile geçirdiği ilk günleri daha derinlemesine anladıktan sonra onun düşünce tarzını daha iyi anladığımı hissediyordum. Ya da en azından eskisi kadar bilgisiz olduğumu düşünmüyordum.

Kahvaltının geri kalanı da yenildikten sonra bir süre daha birbirimize eşlik ettik.

"Peki, bugün ne yapacaksınız?" diye sordu Greg bize açıkça.

"Duncan'dan bana gemiyi biraz gezdirmesini istedim. Daha önce de gemi seyahatine çıkmıştım, o yüzden fırsatım varken tadını çıkarmak istedim. Ve bu akşam güverte boşken Charles'ın kılıcını ödünç almak istiyorum, eğer senin için de uygunsa."

"Elbette ama neden?" Charles'ın sorusu anlaşılabilirdi. Muhtemelen birçoğu başka bir yarığın ortaya çıkabileceğini düşünüyordu.

"Ciddi bir şey değil, merak etme. Sadece Duncan'a kılıç kullanmayı öğretmeyi kabul ettim. Sözümün arkasında durmalıyım."

"Yani Bay Şüpheci'yi pataklayacak mısın? Bunu görmeyi çok isterim." Pam bana sırıttı. "Peşinize takılmamın bir sakıncası var mı?"

İtiraz etmeye fırsat bulamadan Lei başını olumsuz anlamda salladı. "İsterseniz hepiniz katılabilirsiniz. Aslında hep birlikte antrenman yapmamızın harika bir fikir olabileceğini düşünüyorum."

"O zaman sanırım bu fırsatı değerlendirmeliyiz." Greg bunu dört gözle bekliyor gibiydi.

"Ah, evet. Seni hepsiyle birlikte yere serilirken görmeyi çok isterim. Muhteşem olacak." Pam masadaki tüm erkeklere gülerek arkalarından öpücükler gönderdi.

"Belki sen de onunla yere serilirsin. O zaman kesinlikle varım!" diye karşı çıktı Charles.

"Görünüşe göre oldukça dolu bir antrenman seansımız olacak." Lei sırıtarak bana doğru döndü. "Hâlâ buna hazır olduğuna emin misin?"

"Eminim." Artık geri adım atmamın imkânı yoktu. Ne kadar zor olursa olsun. Gelecekte ona gerçekten yardımcı olmak istiyorsam, öğrenmem gereken daha çok şey vardı.

Bu konuda kesinlikle hemfikiriz.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR