Yarık Gezgini Antlaşması

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD44
Bölüm 88: Gemideki Göl

Masadan kalktıktan sonra grup olarak gemide dolaşmaya başladık. Carlie gemideki sayısız fırsatı tek başına araştırmaya başlamıştı bile. Seri bir şekilde konuşmaya başladı, kelimeler ağzından heyecanla dökülüyordu.

Leiaos onu sakince dinliyordu. Anlattığı her şeyle onun kadar ilgileniyor muydu, yoksa sadece kendisini kollarını açarak karşılayan insanlara iyi davranmak mı istiyordu, emin değildim. Ama onun, arkadaşlarıma alışmasını izlemek yüzüme bir gülümseme yerleştirdi. Onlarla ilk tanıştığımızda, gruplarına ne kadar sıcak bir şekilde adapte olduğumu hatırladım. Ona da aynı şekilde davranmalarına şaşmamalıydı.

Biraz daha düşündüğümde Greg'in Lei'ye benzer bazı özellikleri olduğunu fark ettim. İkisi de başkalarına karşı sıcak ve şefkatli olabiliyordu ama bunu tamamen farklı şekillerde yapıyorlardı. Lei'nin içinde doğduğu duruma rağmen nasıl bu kadar şefkatli olabildiğini merak ettim. Çevresindeki tüm olumsuz örneklere rağmen olmak istediği kişi miydi bu? Yoksa bu daha çok doğuştan gelen bir şey miydi? İnsanların kişiliklerini neyin belirlediğini hep merak etmişimdir. Yetiştirilme tarzının ve çevrenin önemli bir rol oynadığı açık olsa da insanlar henüz bazı önemli soruları yanıtlayamamıştı.

Ruh neydi? Bir ruhun kendine ait bazı özellikleri ve yetenekleri var mıydı? Bu uzun zamandır üzerinde düşünmediğim bir konuydu ancak Tarask'ı içimde tuttuktan sonra merak etmek zorunda kalmıştım. Bazı eğilimler, diğer faktörler devreye girmeden önce zaten belirlenmiş miydi?

Beynini bu kadar derinden kullanmaya başlayabileceğini hiç düşünmezdim, zavallı şey. Tarask bana güldü. Ama korkarım bu soruya ben bile tam bir kesinlikte cevap veremem. Yine de Lei'nin kendi teorileri var. Belki bir gün sana anlatır. Eğer önemli olacak kadar uzun süre burada kalırsan.

Tarask'ın düşünce süreçlerim hakkında bana birkaç bilgi vermesine şaşırdım. Onunla konuşmuş değildim ama yine de kendimi kırılmış ya da rahatsız edilmiş de hissetmemiştim. Belki de onun etrafımda olmasına alışmaya başlamıştım? Ya da gerçek, bir şekilde bana kendi yöntemleriyle yardım etmeye çalıştığıydı.

"Duncan, geminin ortasında bu gölün ne işi var?" Lei olduğu yerde durdu ve bana döndü. "Üzerinde bir göl olması garip değil mi?" Yüzme havuzunu işaret ediyordu, belli ki kafası karışmıştı.

"Aslında orası göl değil." Ona yetiştim ve etrafındaki insanları işaret ettim. "Bu bir yüzme havuzu, insanların yüzmesi için yapılmış."

"Tamam, suyun içinde birçok insan olduğunu görüyorum ama bunu bir gölden ayıran tam olarak nedir?" Başını sağa doğru eğerek bilgileri bir araya getirmeye çalıştı.

"Dürüst olmak gerekirse, çok da farklı değiller. Ama gölde tatlı su ve normalde içinde bitkiler, balıklar ya da diğer hayvanlar varken, yüzme havuzu yapay olarak inşa edilir. İçinde ne bitki ne hayvan ne de başka bir şey bulunur. Bunun yerine su, insanların daha uzun süre kullanabilmesini sağlamak için temiz tutulmak üzere klorlanır." Yüzme havuzları konusunda uzman değildim ama ona vermeyi başardığım açıklamadan oldukça memnun kalmıştım.

"Anlıyorum. Yani insanların normalde göl olmayan yerlerde yüzmek için inşa ettikleri bir şey. Ya da gölden daha kolay temizlenebileceğini düşündüğünüz bir şey." Lei yapay yüzme alanından büyülenmiş görünüyordu. "Biz de kullanabilir miyiz? Daha önce hiç böyle bir yerde yüzme şansım olmamıştı."

"Yüzebiliriz," diye cevap verdi Greg. "Ama şu anki kıyafetlerimizle olmaz. Mayon olması gerek." Havuzdaki insanları işaret etti. "Her birinin giydiği kumaşları görüyor musun? Suya normal giysilerden farklı tepki veriyorlar. Böylece yüzerken onları rahatça giyebiliyorsun."

"Bu mayoları nereden alıyorsunuz? Gemideki bir dükkânda mı satılıyor?" Lei'nin henüz bir mayosu yoktu. Ne de olsa Tarask ve ben, tatile yakın bir şey planlamadan ona değiştirmesi için kıyafet vermeye odaklanmıştık.

"Tabii ki satılıyor." Carlie ona sırıtarak güvertelerden birini işaret etti. "Alışveriş alanında. Aslında, bir şeyler satan tek bir dükkândan daha fazlası var. İstersen gidip birlikte bakabiliriz."

"Dükkânlara bakabilir miyiz?" diye sordu Lei, gruptaki herkese.

"Elbette, neden olmasın. Zaten yanımda sadece bir bikini var, o yüzden bir tane yedek fena olmaz," dedi Pam.

Charles, "Yanında bikini mi getirdin?" diye sordu merakla.

"Elbette, neden olmasın?" Pam homurdandı ve karşısında gözlerini devirdi.

"Aslında kaçmayı planlıyorduk, tatile gitmeyi değil?"

"Ne olmuş yani? Sonuçta bir gemi seyahatindeyiz, yani kaçıyoruz diye hayatımın tadını çıkarmayı tamamen bırakmam mı gerekiyor?" Charles'ın alnına bir fiske vurdu.

"Hayır, demek istediğim bu değildi. Sadece şaşırdım, hepsi bu." Onu savunmak gerekirse, muhtemelen ben de yanıma mayo almazdım. Ama Pam ve Carlie'nin durumla ilgili farklı görüşleri var gibiydi. Ya da belki de her türlü olasılığa karşı hazırlıklı olmaya çalışmışlardı.

"Her iki durumda da gidip herkesin giyebileceği bir şeyler arayabiliriz." Carlie heyecanla ellerini çırptı. "Yolculuğa resmen başlama zamanı!"

Gülerek başımı iki yana salladım ve omuz silktim. "Neden olmasın?" Bu, tadını sonuna kadar çıkarabileceğimiz birkaç andan biri olabilirdi.

Lei'ye bakmıyormuş gibi yaparken onu olabildiğince çıplak görmek için fırsat kollamıyor musun? Tarask bana güldü. Yanaklarım kızarırken kahkahası daha da yükseldi. Lei'nin bana baktığını fark ettim ve muhtemelen bir şeyler sezdiğini anladım.

Utancımı görmezden gelmeye çalışarak Carlie'den hatırladığı en yakın butiğe doğru ilerlemesini istedim.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR