Yarık Gezgini Antlaşması

Çevirmen: Myriel
Editör: YcD44
Bölüm 92: Çok Yakın Ama Bir O Kadar da Uzak

Eh, başka bir şey olmasa da en azından manzaranın tadını çıkarabilirim. Tarask'ın dikkatinin Lei'nin teninden aşağı süzülen küçük damlacıklara odaklandığını fark ettim. Bakışlarımı başka bir yere kaydırmak tahmin ettiğimden daha zor oldu. Küçük su damlaları ne zaman tekrar görüş alanıma girse, sihirli bir şekilde beni çekiyor gibiydiler.

Hayır, bizi çekiyorlardı. İlgimiz aynı şeye odaklandığında, cazibeyi görmezden gelmek daha da zorlaşıyordu. Düşüncelerimizin nerede örtüştüğünü ve nerede ayrıldığını net olarak ayırt edemesem de. Kesin olan bir şey vardı ki, bana ne kadar tuhaf gelse de Lei'nin eğlendiğini görmek Tarask'ı mutlu ediyordu. Yine de onun mutluluğuyla birlikte göğsümde bir sızı hissettim. Özlem. Kenardan izlemeden o ana bizzat katılma arzusu.

Lei sanki duygularımı anlamış gibi bize doğru döndü. Elimi tutup parmaklarımızı iç içe geçirse de bu hareketi bana değil ona ithafen yaptığını hemen anladım. Tarask'a iletmeye çalıştığı duygular yüzünden onu suçlayamazdım.

Belki de özel bir mesaj değildi, daha çok anladığını göstermek için yaptığı bir jestti. Kendi başına etkileşime girme şansı olmadan arka planda kaldığı için onu unutmadığına dair bir işaret.

Merak ediyordum. Lei, onu Tarask'ın onu özlediği gibi mi özlüyordu? Tarask'ın duyguları için bunu söylemek biraz daha kolaydı çünkü bazı dürtüleri bana doğru akıyordu. Ama Lei duygularını saklamaya o kadar alışmıştı ki aklından neler geçtiğinden emin olamıyordum.

Sor ona. Bu öneri o kadar ani gelmişti ki gerçeğin kendisi beni şaşırttı. Konuyu ilk açan nadiren o olur. Bir şeyi kesin olarak bilmek istediğimde bilgiyi her zaman ağzından cımbızla almak zorunda kalırdım ve o zaman bile ihtiyaçlarını küçümseme eğiliminde olurdu.

Kesinlikle kolay olmamıştı. Lei'nin ona açılmasını sağlamak, ona gerçekten güvenebileceğini göstermek. Benim için de zordu ama yine de iyi anlaştığımızı düşünüyordum. Adım adım.

Belki de öyledir. Bilmiyorum. Durumun kendisi zaten tuhaf. Sonunda onu kenardan izleyeceğimi hiç düşünmemiştim. Kendi irademle onun yanında kalmaya karar verdiğimde birçok şeye hazırlıklıydım. Tarask durdu, muhtemelen çok fazla şey söyleyip söylemediğini düşünüyordu. Onun için öldürmeye hazırdım, onun için savaşmaya hazırdım ve işler daha da kötüye giderse, onun için ölmeyi umursamazdım. Ama bu?

Kafamın içindeki hırıltısı daha da yükseldi ve kafamda ani bir zonklamaya neden oldu. Kendini tutmayı bırakmış mıydı yoksa duygularını bana mı aktarıyordu emin değildim. Ben ona dokunamazken, senin ona ne kadar kolay ulaşabildiğini görmek çok sinir bozucu.

Tüm bunların benim başarısızlığım olarak nasıl değerlendirilebileceğini tam olarak bilmesem de özür dilemek istedim. Onlar için yapabileceğim hiçbir şey yok muydu? Hayır, belki de vardı. Buna rağmen, sadece bunu düşününce bile inanılmaz derecede rahatsız hissediyordum. Yine de ne kadar düşünürsem düşüneyim, hissettiğim duygu patlamasını görmezden gelemiyordum.

Bir süreliğine bedenime sahip olabilirsin. Sadece bir süreliğine, o yüzden aptalca fikirlere kapılma. Yemin ederim, eğer bu fırsatı kötüye kullanırsan, bir daha asla isteyerek kenara çekilmem. Bunu teklif ettiğime inanamıyordum. Bana ne olmuştu böyle?

Ciddi misin, zavallı şey? Tarask da aynı şeyi düşünmüş olmalıydı. Tüm düşünce süreçlerimi takip etmesine rağmen, ikimizin de vardığı sonuca hâlâ inanamıyordu.

Hayır, bu yüzden fikrimi değiştirecek zamanım olmadan bu şansı kullansan iyi edersin! Başka birinin bedenimi kullanma düşüncesi yeterince tuhaftı. Ama onlar için buna bir saat katlanmaya razı olabilirdim.

Teşekkür ederim, Duncan. Bunu unutmayacağım. Varlığı beni ele geçirmeden önce ilk kez adımı bir sıcaklık hissiyle söylemişti.

Artık bedenimi hareket ettiremememe rağmen nefes alıp vermeye çalıştım. Savaşlarda kontrolü ele geçirdiği anlara benziyordu ama bu sefer beni, ona üzerimde daha fazla kontrol sağlamaya karar vermeye zorlayan acil bir durum yoktu. Bugün, bu benim kendi kararımdı. Kontrol bende olmadan vücudumun hareket ettiğini hissetmek hoş olmasa da idare edebilirdim.

Katlanılabilirdi çünkü Tarask'ın tekrar nefes almasına izin vererek onun yükünü hafiflettiğini hissettim. Lei'ye uzandı ve onu bedenime yaklaştırdı. "Hadi yürüyüşe çıkalım. Sadece sen ve ben."

"Tar? Duncan'ın onun bedenini bir kukla gibi kullanmandan hoşlanacağını sanmıyorum." Kontrolümün elimden alındığına dair herhangi bir işaret aradı ama bulduğu şey kaşlarını kaldırmasına neden oldu. "Teşekkür ederim, Duncan. Kendi isteğinle kenara çekilmeni beklemiyordum."

"Ben de beklemiyordum ama bu zavallı şey anlam vermekte zorlandığım şeyler yapmaya devam ediyor. Düşünce süreçlerinin ne kadar karışık olduğunu duymalısın."

Evet, tabii, ilk fırsatta benim ağzımdan benim hakkımda konuş! Homurdandım ama alınmadım. Muhtemelen bu, Tarask'ın da bu jest karşısında şaşırdığını itiraf etmek için kullandığı tuhaf bir yöntemdi.

"Hadi gidelim." Lei'yi havuzdan dışarı çıkardı. "Onu bir saatliğine alacağım. Geri geleceğiz." Tarask, Greg'in cevap vermesine fırsat vermeden diğerlerinden ayrılmak için bu fırsatı kullandı.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR