Zanaatkâr Teknobaz

Çevirmen: Lohengramm
Editör: Lohengramm
Cilt 1Bölüm 14: Kötülüğümü Bağışlayın

ZanaatkârTeknobaz – 14. Bölüm: Kötülüğümü Bağışlayın

Kilian, Nargoz ziyafetine girer girmez, yerde diz çökmüş otuzluyaşlarının başındaki bir kadın ve titrek kollarını kavuşturmuş genç ve güzelbir kadın etrafını sardı.

“Şişko ihtiyar kaltak. Ben sana olan saygımdan teyze diyorum, sengidiyorsun nişanlıma bacaklarını açıyorsun. Sen hariç herkese dikkat ediyordum,” diyerek eğildi Anke ve asilzadeFlorens’in annesinin kulağına fısıldadı. Gözündeki günahkâr bakışları daha davurgulayan siyah ipek elbisesiyle Anke, ellerini kadının omuzlarına koydu vebaşını salladı.

Orlothi Marki’sinin kızı olmasına rağmen Florens’in annesi, Anke’ninkarşısında tir tir titriyordu. Hayır, ondan bin kat daha güçlü olsa bile itaatetmesi gerekiyordu. Güç ve mevki farkı çok fazlaydı. Ve nasıl bu hâle geldiğinihatırlayan kadın alt dudağını ısırdı.

“Ne oldu? Diyecek lafın yok mu? Olmaz ki böyle. Eğer benimletartışmazsan, seni yavaş yavaş, acı çektire çektire geberteceğim. Tartışırsanyine geberteceğim, ama en azından beni kızdırırsan kafanı tek seferdekoparırım. O zaman çığlık atmana gerek kalmaz,” dedi bembeyaz elleriyle kadınınyanağını çimdirerek, Anke başını onunkine yasladı ve bir dakika boyunca öylekaldı.

Asilzade kadının alnından ve yanaklarından terler boşaldı, Anke’yekurbanlarının üstündeki etkisini bir kez daha hatırlattı. Yüzündeki neşeliifade bir anda kaşlarını çatmasıyla bozuldu.

“Korkmuşsun. Neden korkuyorsun? Buna hiç gerek yok. Onunla yatmayabaşladığında, bugünün geleceğini bilmen gerekiyordu. Bilmiyorsan da öfkemiduyduktan sonra aklı başındaki herkes bırakırdı. Ama-” Anke işaret parmağınıkadının boynuna getirdi, pek saldırgan olmayan bir hareketle ince bir çizikattı.

“Utanmazın önde gidenisin. Nişanlımın yaşı kaç? Seninkinin yarısı değilmi? Nasıl yaparsın? NE CÜRETLE BUNU YAPARSIN?!” Kadının boynunu kapan Anke, tekeliyle onu boğdu ve ellerini hiç ayırmadan onu karşı duvara yapıştırdı.

Kemikleri çatladı ve kan tükürdü, Anke’nin delirmiş yüzüne biraz dahadelilik kattı.

“Neden… Kilian’ı suçlamıyorsun? Neden hep bizi suçluyorsun? Sen…Ona karşı hep nazik ve sevgi doluymuş gibi davranıyorsun, sonra gidip masumlarıöldürüyorsun,” dedi kadın boğulurken. Ama bu sözler yalnızca Anke’nin öfkesinikörüklemekle kaldı ve kurbanının boynunu daha da sıktı.

“Yanılıyorsun, ikinizi de suçluyorum. Ama onu affediyorum. Hepaffediyorum. Çünkü affetmezsem beni bırakır, beni unutur, beni görmezden gelirve BUNA İZİN VEREMEM!” Kadını duvardan çıkaran Anke başını yere çarptı, kadınınomurgası oracıkta çatladı.

“Ama seni affedemem! Kilian benim. BENİM! Yalnızca bana ait! Sizkaltaklar neden bal görmüş arı gibi hep peşinde dolanıyorsunuz? Neden hayırdeyip geçemiyorsunuz!”

Anke kurbanını yeniden kaldırdı ve sırtını yere çarptı.

“Ben Rulweil’in Varis Düşesi'yim. İmparatorluk’tan Kars’a kadar birsürü talibim var! Ama onun için hepsini görmezden geliyorum. Siz neden aynısınıyapamıyorsunuz? Neden gururumu çiğniyorsunuz?” Anke çaresiz kadını tıpkımatador boynuzlayan bir boğa gibi tekrar tekrar vurdu. Ama drasını ustacakontrol ederek kadının hayati organlarını korudu ki onu bölünmeden dövmeyedevam edebilsin.

“B-Bizim suçumuz yok. S-Seni asla sevemez. Haha sen Klaus’un değerlivarisi olduğundan, sana nasıl ilgi duyabilir? S-Seni acınası deli,” kadınboğuldu, bu acının sona ermesini dört gözle bekliyordu. Ve tıpkı beklendiğigibi bu sözler Anke'yi can damarından vurdu, gözleri kan çanağına döndü vesıcacık yaşlar dökülürken, elini pençe gibi bükerek kadının kalbine sapladı.

Ama o esnada karşı konulamaz bir el Anke’nin bileğini kaptı ve onudurdurdu.

“Ona emri kimin verdiğini sormayı unuttun. Ben vermiştim. Ama bu bileönemsiz. Küçük kız, benim evimde istediğini öldürebileceğini sana kim söyledi?”Anke’nin çok iyi bildiği nazik bir ses kulaklarında yankılandı.

Normalde Anke, Klaus’a itaat ederdi, ama şu anda deliliği mantığınınönüne geçmişti ve ona karşı gelmeye çalıştı, fakat kılını bile kımıldatamadı.

“Sen… Sen. Hep senin işin! Bunun olacağını… Her zaman biliyorsun!Bildiğin hâlde neden nişan teklif ettin? Beni neden Kars’a geri getirdin? Benineden kendi hâlime bırakmıyorsun?” Anke dudaklarını ısırıp kanattı ve kederlehırladı.

Beş yıldır yetiştirdiği çocuğu böylesine acı içinde gören Klaus iççekti.

“Eskiden Kilian’ın düşünce şeklini sınamak için mükemmel birseçenektin. Seninle nasıl başa çıkacağını merak ettim. Söz konusu sen oluncabana olan nefretini unutacak mıydı, seni bana karşı kullanmaya mı çalışacaktıyoksa seni görmezden mi gelecekti? Ve en nihayetinde senden kurtulacak mı vekurtulacaksa nasıl kurtulacağını merak ettim. Ne yazık ki delirdin ve herhangibir sonuca ulaşamadık, artık cevabın da bir önemi yok,” dedi Klaus havalıbiçimde ve bu sözler Anke’nin kalbini en keskin kılıçtan bile daha derindenkesti.

“Hahahahahaha!” Anke başını geriye attı ve deli gibi gülmeye başladı.Bu kahkaha sonrasında bir fehl ölüm perisinin ulumasına dönüştü, orstalphduvarlarda çatlaklar açtı ve komaya girmiş kadının kulak zarlarını anındapatlattı. Bu görüntü karşısında incinen Klaus, sol elini Anke’nin başına koydu.

“Sorun yok, acını dindireceğim, sen sadece dinlen ve unut. Uyandığındayeniden doğacaksın, bütün hayati kederinden kurtulacaksın,” dedi ve ayakparmaklarından başlayarak Anke’nin vücudunu kristalleştirerek onu kuvars birheykele çevirdi. Heykel mor bir küre boyutuna küçüldü ve Klaus’un yüzüğünekondu.

Fehl uluması durunca odaya yeniden sessizlik hakim oldu. Klaus karısınadoğru yürüdü, ölmek üzere olan bu kadın onun karısıydı ve parmaklarınışıklattı.

Yerden çıkan altın sarmaşıklar kadını sardı ve bütün fizikselyaralarını iyileştirdi.

“Sen de acı çektin. Özür dilerim, sana zarar vermek istememiştim.Umarım kötülüğümü affedebilirsin ve günahlarımı hatırlamazsın,” dedi arkasınıdönerek ve gitti. Kars Düşesi bu sözler karşısında ne diyeceğini bilemedi,Kars'taki çoğu kişinin aksine Klaus’un da böylesine dengeli görünmesine rağmendeliliğin sınırında olduğunu biliyordu.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR