Zanaatkâr Teknobaz

Çevirmen: Lohengramm
Editör: Lohengramm
Cilt 1Bölüm 28: İtaat Et Veya Öl!

Zanaatkâr Teknobaz – 28. Bölüm:İtaat Et Veya Öl!

Ortama sessizlik çöktü, Lena’nın on adamının gözleri yeri öpen Bjorn’leKilian arasında gidip geliyordu. Kilian gözlerini Bjorn’ün devasa vücudunaodakladı, onu iyice süzdü.

Kilian, Lukas’ın eski dostlarıyla hiç ilgilenmiyordu. O zaman nedenkendisini açığa çıkarmıştı? Bjorn’ün kokusundan ötürü.

Kilian’ın fehl hisleri, Bjorn’den bu insan genci dikkatinin merkeziyapacak bir koku alıyordu. Jezebel de bunu hissetmiş olmasına rağmen fazladikkat etmemişti. Yüksek seviye fehl olduğundan, bu kokunun kökünü ve anlamınıhemen tanıyabiliyordu.

Evrimin kokusuydu. Fehller evrime dayalı bir ırktı. Mutantlar,hayvanlar veya iblisler; hepsi evrilmeye meyilliydi. Mutantların artan deliliğikaçınılmaz bir sonuçtan ibaret değildi, aynı zamanda onların iblisliğeyükselmenin bir yolunu bulması için bir uyarıydı. Mutantlar yalnızca iblisolarak fehl büyüsünün yozlaştırmasından kurtulup varoluşlarının kontrolünüyeniden kazanabilirdi. Aynı şekilde barbarca çıldırsalar da fehl hayvanları daiçten içe fehl enerjilerini yükseltip sonraki seviyeye ulaşmanın peşindeydiler.

Ama bunun peşinde bir tek onlar yoktu. Fehl İblisleri de ölümsüzhayatlarının önemli bir kısmını Fehl Asili Seviyesi’ne ulaşmaya çalışmaklageçirirdi. Fehl Asilinden Fehl Lordu’na, Fehl Lordu’ndan Fehl Prensi’ne, FehlPrensi’nden de Fehl Derebeyi’ne.

Ancak Fehl ırkının tepesinde durmalarına rağmen, Derebeyleri bile dahayüce bir forma ulaşmanın peşindeydi, bu da Fehl Gözü’ne bağlıydı ve milyarlarcayıldır bunu arıyorlardı. Eğer bu sebep olmasaydı, Ashera, Kilian'la anlaşmayapmaya tenezzül bile etmezdi. Ve kökeni anladıkları için fehller diğerırkların evrim işlemini hiç çaba göstermeden anlayabilirlerdi.

Şu anki vücudu düşük seviye Fehl İblisi’ne denk olan Kilian da doğalolarak bu kokuyu kaçırmamıştı. Bjorn’ün DNA’sı asillerinkine çok benziyordu,onu insanların hayatını cehenneme çeviren hastalıkların %99’una karşı bağışıklıkılıyordu. Ancak bunun da ötesinde, şu anda bir yol ayrımındaydı ve doğruyönlendirmeyle korkunç bir ölüm makinesine dönüşebilirdi.

Klaus’u öldürmek basit bir iş, yalnızca zaman meselesiydi. Esas sıkıntıdünya düzenini değiştirmekti. Bu hedefe ulaşmak için Kilian’ın yetenekliastlara ihtiyacı vardı. Ama Bjorn’ü kullanabilecekse, neden olmasın?

Kilian onun kaderine karar verirken, Bjorn onunla yüzleşmek için döndü.

“Lukas, seni kalpsiz piç, bunu nasıl yaparsın?!” Bjorn bağırırkendamarları kabardı, yumrukları titredi ve yüzü öfkeden kızardı. Ateşi söndürmekiçin harcadığı saatleri ve ev yanıp kül olunca aklına nüfuz eden umutsuzluğudüşününce, aldatılmamış gibi düşünmeden edemedi. Şimdi daha suçluluktankurtulamadan “Lukas” sanki bunlar bir şakaymış gibi karşısına mı çıkıyordu?

Ne ara bu kadar kalpsiz olmuştu?

Ama Bjorn’ün aniden yaşadığı öfke patlamasını gören Kilian bir kaşınıkaldırdı. Bisepsleri kafasının iki katı olan, 1.90 boyunda bir adam anidenüstüne atladığında orada öylece durması mı gerekiyordu? Bjorn’ün onu uçurmadığıiçin minnettar olması gerekiyordu!

Elbette onu astı yapmak istediği için bunların hiçbirini dillendirmedi.İnsansı moda geçen Kilian nezaket ve çaresizlik içinde gülümsedi. “Özürdilerim, son yaşananların şokunu atlatmaya çalışıyorum,” diye açıklama yaptıKilian ve Jezebel de attığı yalanı övmeden edemedi.

Bunu duyan Bjorn, Kilian’ın evine olanları hatırladı ve öfkesikayboldu, kaşlarını çattı. Aklına türlü türlü soru geldi. Evi neden yanmıştı,Lukas’ın annesine ve kız kardeşine ne olmuştu, son üç gündür neredeydi. Ama busoruların cevaplarını eninde sonunda öğreneceğine inandığından sözlerinibastırdı. Lukas rolünü oynayan Kilian ellerini Bjorn’e uzattı, onu yerdenkaldırdı. Elini hiç tereddüt etmeden tuttu ve ayağa kalktı.

Sapsarı, omuzlarına kadar gelen örgüleri ve çarpıcı mavi gözleriyleBjorn, aşırı büyük kasları olmadan da çok yakışıklıydı. Tehditkâr görünümüyletezat oluşturuyordu. Ve 1.81 boyundaki Kilian’ın karşısında bu tezat daha dabelirgindi.

Kilian’a neşeyle bakan Bjorn’ün aksine Lena’nın gözleri şüphe içindebakıyordu. Bjorn kas kafalının teki olabilirdi, ama Ostria’nın varoşlarındakendi çetesini kurmuş bir kadın olan Lena o kadar kolay kanmazdı. Hatta uzunzamandır aşık olduğu erkeğin karşısında, Lukas’ın görüntüsüne ve her hareketineözenle dikkat etti.

Aklını karıştıran iki şey vardı. İlki gözleriydi. Kilian yakışıklıyüzünü ölü Lukas’ınkine benzetmek için et zanaati kullanmış olsa da gözleribambaşka hikâyeler anlatıyordu.

Eski Lukas’ta Lena her zaman sessiz bir öfke ve çaresizlik hissetmişti.Ama Bjorn ve kız kardeşi Tamara’nın yanında durduğunda, bu hisler yerinisamimiyete bırakırdı. Ama şu an Kilian’ın gözleri tanıdık gelse de busamimiyetten iz yoktu. Daha da kötüsü bıçağını kolay kolay çekmeyen eski Lukas’ınaksine onun en ufak bir yanlış hareketinde bağırsaklarını deşeceğinden şüphesiyoktu.

Ardından tehdit seviyesi. Asla ona denk olamayacağını bildiği hâldeeski Lukas onu hiç bu kadar çaresiz hissettirmemişti. Sanki aralarında dağlarkadar fark vardı. Lukas ya üç günde büyük bir değişim yaşamıştı ya da odeğildi. İkinci ihtimale daha yatkındı.

Sonuçta bir adam üç günde ne kadar değişebilirdi ki?

Kilian, Bjorn’e açıklama yaparken sahtekarı ortaya çıkarmaya meyilliolan Lena on astına çeşitli işaretler verdi ve onlardan savaşa hazırlanmalarınıistedi. Şaşırdılar, ama emre uydular ve sessizce hançerlerini çektiler.

Avcı evleri bir yana, yasalara göre halkın mutfak bıçağından başkasilâhı olamazdı. Aristokratlar halkınayaklanmasından korkmuyordu, ama yasalar ani baskınlar yapmak ve kullarınısürekli korku içinde tutmak için birbahaneydi.

Varoşlar şehirle aynı oranda gözetleniyor olmasa da çoğu kişi yasalarıçiğnemeye cüret edemezdi, çiğneyenleri ağza alınmaz sonuçlar beklerdi. Karsveya başkent gibi büyük şehirlerde büyülü detektörler tüm şehri tarıyordu vekimin neye sahip olduğunu hatasız şekilde belirliyordu. Ostria büyük şehirseviyesine ulaşmış olmasa da dikkatli olmaktan kimseye zarar gelmezdi.

Lena’nın ekibi saldırmaya hazırlanırken tuhaf bir şey yaşandı. Hepsiomuzlarındaki ağırlığın arttığını ve uzuvlarının sebepsiz yere gerildiğinihissetti. Bir santim bile kımıldayamıyorlardı.

Ardından kolları kendi kendine hareket etti ve hançerlerini gizli gizlikınlarına geri soktular!

Gözleri bir anda korku içinde fal taşı gibi açıldı!

Ama daha en kötüsü başlarına gelmemişti! On bir adamlık ekip sessizcetitrerken, algılayamadıkları bir güç yüzünden hepsi sağ elini suratlarınagötürdü. Yabancı bir güç tarafından etleri soyuldu ve ellerine kanla dörtkelime yazıldı:

“İtaat edin veya ölün!”

Bu kelimeler zihinlerinde yankılandı ve kalpleri göğüslerindenfırlayacakmış gibi oldu!

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR