Zanaatkâr Teknobaz

Çevirmen: Lohengramm
Editör: Lohengramm
Cilt 1Bölüm 4: Ne Anlamı Var Ki?

Zanaatkâr Teknobaz – 4. Bölüm: Ne Anlamı Var Ki?

“Arkadya kıtasında bir imparatorluk ve dörtkrallık var. Dört krallık toplamda kıtanın %10’unu yönetiyor ve geri kalanı daArkadya İmparatorluğu’nun egemenliği altında. Kuzeyde Nargoz, güneyde Orloth,batıda Sogard ve doğuda Drucia var. Resmen bağımsız olsalar da dördü dekıtadaki beş milyar insanın tek hükümdârı olan Arkadya İmparatorluğu’na her yılmuazzam veriler ödüyor,” dedi Alina’ya birebir benzeyen ve yanında Viktor’unbir kopyası oturan kadın.

İkilinin karşısındaki Kilian uzandı ve yüzünevuran bahar melteminin tadını çıkardı. Böyle anlarda ders çalışmaya dair birtutkusu olduğunu keşfediyordu.

“Peki bu yıl neyi simgeliyor?” Alina’nınkopyası sordu.

“Arkadya İmparatorluğu’nun 3018. Yılını,İmparator Niklas’ın hükümdârlığının 50. Yılını ve 18. Doğumgünümü,” dedi Kiliantıpkı iyi programlanmış bir robot gibi.

“Peki önceki üç büyük çağ nedir?” diye arayagirdi Viktor’un kopyası.

“İlki ruhban sınıfı tarafından yönetilenTeokratik Çağ. İkincisi Yüce Emirler’den Eginolf von Skoll’un liderlik ettiğive Arkadya İmparatorluğu’nu kurduğu Kutsal Ayaklanma çağı. Ve sonuncusu dainsan ırkının yarısının öldüğünü gördüğü Ebedi Gece.”

“İmparatorlukta neden dört krallık var?”

“Kimse bil-”

Kilian daha cümlesini bitiremeden bir güçtarafından rüyalar aleminden uyandırıldı ve vücudunun mor pembe bir balonüzerinde süzüldüğü odasına döndü. Balon hafif bir sesle patladı ve Kilian dayatağına döndü.

“Kars’ın gelecekteki dükü olarak nasıl olur daDüşvari’de saatler boyunca zaman öldürürsün? Yazıklar olsun,” Kilian’ınsolundan afacan bir ses geldi. Daha dönmediği hâlde bu sesin kime ait olduğunubiliyordu.

“Seni boşamadan evvel yatağımdan kalkmak içinüç saniyen var,” diye yanıt verdi Kilian, ama yine de sesin sahibine dönmedi.Homurdanarak yanına sokuldu, safir rengi gözlerini ona çevirdi, dalgalı siyahsaçları da yüzünün iki yanına düştü.

“Beni nasıl boşayacakmışsın bakalım?” Ankesordu ve eğildi, gözleri hâlâ Kilian’a yapışmış hâldeydi. Dudaklarınıonunkilere yaklaştırdı ve Kilian en başta kaçmadı, onu birkaç nazik öpücüklekarşıladı ve sonrasında dudaklarına yapıştı. Öpücükleri gitgide daha da tutkuluhâle geldikten ve Anke dilini çıkardıktan sonra, Kilian onu yatağın öbür ucunaattı ve cevapladı:

“Seni hamile kal diye umutlandırıp sonra terketmek gibi bir amcıklık yaparak.”

Her zaman böyle oluyordu. İlk tanıştıklarındanberi altı yıl geçmişti, Anke her gün Kilian’ın peşinden koşuyor ve her günreddediliyordu. Bazen onunla birlikte Klaus’un suikastçılarına karşısavaşıyordu. Ama yine de hiçbir ilerleme katedemiyordu. En başta bunun sebebiyaralı gururuydu. Ama artık başa çıkamadığı karmaşık hislerden ötürüydü.

“Ama evleniyoruz. Bundan kaçışın yok. En fazlabirkaç ay sonra evleneceğiz,” dedi Anke, ikisinin de çok iyi bildiği birgerçeği dillendirerek. Evlenecekleri daha doğar doğmaz belirlenmişti. Ve soyadıvon Karsten olmasına rağmen, Anke, Arcadya’nın en yüksek rütbeli asilininvarisiydi. Bir sürü insan onunla evlenebilmek için karısını boşardı. Ancak oysakendisiyle hiç ilgilenmeyen biriyle kalakalmıştı.

“Daha önce de söyledim, böyle bir şeyolmayacak,” diye yanıtladı Kilian, Anke'yi yanağından öptü ve yataktan kalktı.Aşıklar dışında birçok şey olabileceklerini gösteren o zalim hatırlatmalarındanbirini yapmıştı.

Aradan altı yıl geçmiş ve Klaus’un tümderslerinde ustalaşmıştı, Kilian artık büyü yapmaya hazırlanıyordu. Ancak dükünsınıfına giden buz mavisi koridorlardan geçerken, Kilian her şeyden önce rolyapmayı öğrenmişti.

Sabah akşam alaycılık, ihanet ve kinizmmaskelerini giymiş, kullarına, misafirlerine ve akrabalarına aynı şekildegülmüş, bütün nefretini kararmış yüreğine gömmüştü.

Kars’ta geçirdiği altı yıl, Dünya’daki 22yılından veya kabilesindeki 12 yılından daha büyük önem taşıyordu. Aklını vealgı şeklini değiştirmiş, artık kendini tanıyamadığı birine dönüşmüştü. Yavaşyavaş delirmişti.

Klaus’un sınıfının girişinde iki muhafızduruyor, onları baştan aşağı kaplayan kristal güç zırhları giyiyorlardı.Klaus’un gücü, kaynakları ve liderliği sayesinde Kars, Orloth’taki en yüksekteknoloji seviyesine sahip şehirdi ve imparatorluk arasında üçüncü sıradaydı.Bu da babayla oğulun arasındaki farkı yeniden hatırlatıyordu.

“Günaydın Genç Efendi. Ekselansları sizibekliyor,” dedi ikili, nazikçe eğilip Kilian’ın geçmesi için yana çekilerek.Kapı önüne geldiği anda kendi kendine açıldı. Klaus ofis koltuğuna oturmuştu,karşısında sakallı bir adam vardı. Ziyaretçiyi görmezden gelen Kilian, Klaus’adoğru yürüdü, kollarını sırtında kavuşturmuştu.

“Ekselansları,” diyerek babasının önündeeğildi Kilian, hem dük hem de misafiri ona doğru döndü.

“Babana hâlâ unvanıyla mı sesleniyorsun? Nesinsen? Asker falan mı?” dedi sakallı misafir ve Klaus da bu sözlere güldü.

“Büyükbaba, dükün sabahki veya akşamkiçalışmalarına sızıyorsun. Hatta bunu yapabilen tek kişi sensin. O zaman bu senionun kişisel göt yalayıcısı mı yapıyor? Ha?” diye karşılık verdi Kilian,ihtiyarın gözleri seğirdi.

“Dük düktür, bu yüzden kendisine Ekselanslarıdiyerek saygımı gösteriyorum. Onun umurunda değilse, bundan sana ne? Kendiişine bak.” Kafasını ileri geri sallayan Kilian, gözlerini Klaus’a çevirdi. Busakallı ihtiyar, Kars’ın gizemlerindendi. İstediği gibi gelip giderdi. Ve kimsedaha önce yüzünü görmemesine rağmen, çocukluğundan beri Klaus’un yanındaydı veona büyü ve daha bir sürü konuda öğretmenlik yapardı.

Hatta çoğu kişi Klaus’un yükselişininsorumlusunun o olduğunu varsayıyordu, Kilian’sa ona şakasına büyükbaba diyordu.

“Bu ne terbiyesizlik!” Kızgın adam ayaklandı,boyu neredeyse 1.90 olan Kilian’dan uzundu. Ama doğru yeteneklerle şekildeğiştirmek çocuk oyuncağıydı, Kilian ihtiyarın şu anki görüntüsünegüvenmiyordu.

“Ne oldu? Benimle sözlerinle başa çıkamayıncayumruklarına mı sarılıyorsun? Barbar herif! Kars'tayız, imparatorluk arenasındadeğil. 31. yüzyılda yaşıyoruz, cahiliye döneminde değil! Burada çocuklarımızıkoruyan yasalarımız var. Eğer adam gibi davranmazsan, polis çağıracağım!”Kilian ellerini kalçasına götürdü ve ihtiyara bağırdı.

Bu sözlerden etkilenen cüppeli adam, şaşkınşaşkın Kilian’a baktı. Şu ana dek Kilian’a alışmış olması gerekirken, Klaus’unonu böyle yetiştirdiğine inanamıyordu.

Gösterinin bittiğini gören dük, Kilian’ındikkatini vermesini istedi.

“Bu kadar yeter. Nargoz Kralı öldü, derisinicanlı canlı yüzdüler.” Bu sözler Kilian’ın dikkatini çekti ve Klaus’a dönüp“canlı canlı derisini mi yüzdüler? Nargozlular ayaklandılar mı?” diye sordu.

Arkadya İmparatorluğu’ndaki en vahşi idamyöntemlerinden biri olan bu işlem, asi liderlerine uygulanırdı. Ama minikNargoz nasıl olur da imparatorluğa karşı ayaklanırdı?

“Hayır. Yıllık vergilerini… Üç güngeciktirmişler,” diye yanıt verdi Klaus, Kilian gözlerini şaşkınlık içinde faltaşı gibi açtı.

“Adam dediğin kendisine böyle saygı duydururişte.”

“Öyle mi düşünüyorsun?”

“İşin içinde daha büyük bir iş yoksa, tam biraptalmış. Ama bu beni nasıl etkiliyor?” Sakallı adam bir Kilian’a bir Klaus’abaktı, suratını astı ve koltuğuna oturdu.

“Nargoz Prensi benim eski bir dostumdur. Gidipona Kars’ın desteğinin yanlarında olduğunu söyle. Resmi bir ittifakıntemellerini at ve bana orstalph ve zuri satışlarında özel bir anlaşma sağla.Ekibin ve muhafızların seni bekliyor. Geri döndüğünde yakınlarını çağıracağızve Dra Kökü Seremonisi’ni gerçekleştireceğiz,” dedi Klaus bir mektubu Kilian’adoğru uzatarak.

İçten içe alay ediyordu. Klaus’un yanında uzunsüre kaldıktan sonra Kilian, bu görevin gerçek amacını anlamıştı, onun Kars'tangitmesini istiyordu. Ama uzun zamandır Nargoz’a gitmeyi planladığı için itirazetmedi.

“Müzakere konusunda bana tam yetki veriyormusun?”

“Kars’ın dezavantajına olmadığı süreceistediğini yapabilirsin.”

“Pekâlâ, emriniz olur Ekselansları,” diyealaycı bir şekilde konuştu Kilian ve Nargoz’a doğru yola çıktı.

“Anlamıyorum. Nargoz üç yıl içerisinde yokolacak. İttifak kurmamızın hiçbir anlamı yok,” dedi sakallı ihtiyar.

“Kral Erik bu konuda uysal olmasına rağmen,Orloth’un Yüksek Hakim’i olduğum için büyük prensler imparatorluk aristokrasive benden hoşnut olmayan bazı vasallarımla ittifak kurarak hanemi yıkmak içinplanlar yapmaya başladılar. Orloth güçleri umurumda değil, ama imparatorlukasilleri ve prenslerine karşı dikkatli olmak lazım. Onları halletmek içinbirkaç güne ihtiyacım var,” dedi Klaus yüzünde bir tebessümle.

“Zaman gerçekten önemliyse bile, onu uzaklarayollacaksan tüm bu eğitimin ne anlamı var? Geçit asla açılmayacak,” diye iççekti ihtiyar. Klaus’un yüzündeki tebessüm silindi ve yerini korkunç birsessizliğe bıraktı.

“En azından senin anlayacağını sanmıştım.” Busözlerden ötürü titreyen ihtiyar başını eğdi. Klaus koltuğuna yaslandı vegözlerini kapattı.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR