Zanaatkâr Teknobaz

Çevirmen: Lohengramm
Editör: Lohengramm
Cilt 1Bölüm 61: Asilliğin Zirvesi

Zanaatkâr Teknobaz – 61. Bölüm:Asilliğin Zirvesi

Gemi muhafızlarından bahsetmeye bile gerek yoktu. Oradaki yüzlerceyabancı asil için 6000 qrafta bütün hanelerinin ödeyemeyeceği bir paraydı. Ancakbu 18 yaşındaki çocuk sanki çöp atar gibi parayı saçmıştı. Zenginlik ne miydi?İşte buydu. Ve bütün muhafızlarla asiller Kilian’ı yüksek seviye bir asilsandılar.

En azından neredeyse hepsi. Merdivenleri çıkıp gemiye girerken,Kilian’ın arkasından bir ses yankılandı.

“Dur!” Baş muhafız bütün merdivenleri koşup Kilian’a yetişmeyeçalışmıştı, diğer ikisi de yanlarına geçip yolunu kapatıyorlardı.

“Lordum, resmi işler böyle yürümez. Lütfen kimlik kontrolü için bizimlege-” diye başladı baş muhafız ve elini Kilian’a doğru uzattı. Basit bir muhafıznasıl bir yüksek asilin yolunu kapatmaya cüret edebilirdi?

Saç kesimi. On yıldan uzun süredir asillerle ilgilenen muhafız,Kilian’ın örgülerine bakarak Kilian’ın yüksek seviyeli bir asil olup olmadığınıanlamıştı. Yüksek asilleri geç, düşük asiller bile dünyanın yazısız kimliğigibi görünen bu saç şeklini kullanmazdı. Bu genç muhtemelen yüksek seviye birasilin üvey evladıydı, en azından muhafız öyle düşünmüştü.

Bu yüzden içeriden birinden onay almadan onu içeri sokmadı. Ama muhafızelini Kilian’ın omzuna doğru yaklaştırırken, sarsılmaz bir kadın bileğini kaptıve öldürme niyetiyle onu bir kenara çarptı. Sözlerini bitiremeyen muhafızkontrol edilemez bir şekilde titredi, elin sahibi Lena'ya bile bakamadı.

Bakmasına da gerek yoktu, böylesine hayvani bir baskı altındayken enufak bir yanlış hareketinde canından olurdu. Yüzünden soğuk terler aktı.

“Kilian zu Verden, Ostria Lordu. Banknotlardaki parmak izleriylekimliğimi onaylayabilirsiniz. Ama üvey evlat olsa da imparatorluk yasalarınagöre kişinin sözlü izni olmadan başkasının bir metre yakınına yaklaşamazdınız.

Yasayı çiğnediğin için elini kırmak zorundayım,” dedi Lena, öylesineürpertici bir ses tonuyla konuştu ki muhafız kalbinin donduğunu hissetti.

Çatırt!!

Muhafızın kolunu koruyan kolluğun, Lena karşısında hiçbir önemi yoktu.Avuçlarını adamın etine geçirdi, kemiklerini ezdi ve çatlama sesi geldi.

"AAAAAAAHHH!”Acı içinde bağırdı,çığlıkları Lena’nın sinirini bozdu ve onu merdivenlerden aşağı attı. Güçlününkarşısında diz çökmek zorunda kaldı. Lena bir bakışla nasıl insanlarlauğraştığını anladı.

Kokusu bile onu iğrendiriyordu.

Hiç rahatsız olmamış Kilian yoluna devam etti ve bu sefer kimse onudurdurmaya cüret etmedi. Böylece üçlü merdivenleri çıkıp lüks gemiye bindiler.Hepsi başkanlık suiti boyundaki 320 kabiniyle bu gemide boş yer olmadığınısöylemek bekleyen yolcuları aşağılamak olurdu.

Ancak içeridekiler için bunun önemi yoktu. Biletini sallayan Kiliankoyu mavi büyülü ışıklar yarattı ve kabinine giden yol aydınlandı. Biletler hemrehber hem de anahtar görevi görüyordu. Bu yüzden üçlünün bir eşlikçiyeihtiyacı yoktu. Kabinine vardığında Kilian kızlara döndü ve biletlerini uzattı.

“İşte biletleriniz. Yan yana odalar seçtim. İyi geceler,” dedi Kilianciddi bir ses tonuyla, ikili pelerinlerinin altından şaşıp kaldı.

“Şaka yapıyorum şaka. Böylesine zorlu bir günden sonra sizleri yalnızyatıracak değilim. Gelin hadi gelin. Önceliklerinizi bildiğinizi gördüğümesevindim,” diye devam etti ve ikili kaşlarını çattı. Böyle anlarda Jezebel,eğer Klaus olmasaydı Kilian’ın çok şakacı biri olacağına inanıyordu.

Kabinin kapısı açıldı ve üçlü içeriye girip günün stresini atmak içincan atıyordu.

Bu esnada gemideki asiller de başkanlık suitlerinde en kalitelişaraplarını yudumlayıp eşlerinin tadını çıkarıyordu.

“Hahahaha, ezik palyaçolar gerçekten yerimiz olduğunu mu sandı? Şakagibi resmen, eğer majesteleri bizi eğlence için toplamasaydı, şimdiye çoktangitmiştik,” dedi bir imparatorluk asili hönkürerek, eşleri de kahkahalaraboğuldu.

“Salakları suçlayamazsın, bizleri kendileriyle bir sanıyorlar. Neutanmaz öküzler!” Biri daha devam etti ve yeniden kahkahalar koptu.İmparatorluk aristokrasisi için özellikle de Arkadya İmparatorluğu’nunzirvesindeki haneler için yabancı aristokratlar yalnızca salaklardı. Düklükseviyesinin altındakilerin hiçbiri onlarla aynı havayı solumaya layık değildi.

Olay yerinde bulunan herkes doğrudan imparatorluk dükü veya üstününsoyundan geliyordu. Yabancı kraliyet ailesi mensupları bile onlara nezaketgösterirdi.

“Kars Dükü uyandığında umarım bu konuşmayı onun karşısında dayaparsın,” diye dalga geçti başka bir asil ve ortama aniden sessizlik çöktü.Yabancı dükler bu gençlerden pek saygı görmese de Klaus’un hızlı yükselişiortamı değiştirmişti.

Kars Dükü’nün karşısında onları geç, dokuz prens bile gururunu yutmakzorunda kalırdı. Komaya girmesinin onları rahatlattığını ve hepsininuyanmamasını dilediğini söylemeye gerek yoktu.

“Hazır laf von Karstenlerden açılmışken, kurnazlıkları gerçekten insanıürpertiyor. İmparator majesteleri bile onlarla aşık atmaıyor.

En büyük oğlu ve varisi fehlle lekelenince onu kazıkta yakmış. Tamamama ikinci oğlunu ve kalan tek varisini de kanunsuz bir barmaide tecavüz ettidiye ölene kadar kırbaçlatmazsın, değil mi? Hiç mantıklı değil.

Acaba herife neden yılın babası ödülünü vermediler,” diye devam ettişakacı asil, akranlarına Kilian’ın ölümünden bir ay sonra yaşananları hatırlattı.Üvey kardeşi Florens von Karsten de ibret-i alem olsun diye yaptığı hatalarınbedelini ölümüne kırbaçlanarak ödemişti.

“Yanlış anlamışsınız. Kars’ın yasaları asillerin ekonominin üretkenparçalarına hasar vermesini engelliyor. Kars neden imparatorluğun en güçlüekonomilerinden birine sahip sanıyorsunuz? Çünkü von Karstenler bunu her zamanöncelikleri yapıyorlar.

Asil de olsa halktan da olsa Kars'ta bunların düklüğün genel refahıkarşısında hiçbir önemi yok.

Florens salağın tekiydi, yoksa neden gidip barlarda takılsın? Hem desabahın köründe? Böyle bir varisin ölmesi daha iyi,” dedi herkesi etrafındatoplayan yirmili yaşlarındaki asil, bunu yüzünde hiçbir duygu belirtisi olmadansöyledi. Ve aşırı feminen görünüşü insanların ona tepeden bakmasınısağlayabilecek olsa da çarpıcı yakut gözleri herkesi susturuyordu.

Karşılarında von Skoll sülalesinden biri varken nasıl susmazlardı?

O esnada çift cinsiyetli genç, Kilian’ın girdiğinin haberini aldı vegözleri şaşkınlıktan fal taşı gibi açıldı.

“Oh? Vikontun üvey evladı mı? Bu ya yasadışı bir gücün yardımıyla ya dayükselen bir kuvvetle olmuş olmalı. Boş ver, parasını ödeyebiliyorsa dostolmaya değer biridir. Muhafıza gelince, onu da idam edin. Yirmi yıldır bugörevi üstlendiği hâlde böylesine basit bir hata mı yapıyor? Nefes almasa daolur,” diye emretti genç ve kıdemli muhafız hepsini gerçekleştirmek için anındaayrıldı.

Acı içinde yaşamış, kimsenin ölümüne ağlamayacağı biri.

Von Skoll soyundan gelen delikanlı gözlerini yeniden “akranlarına”çevirdi, hepsini yüzünde bir tebessümle süzdü, ama kalbinde küçümsemeyatıyordu.

“Ve işte buradalar, büyük hanelerin veliahtları, bu diyarın geleceği.Cennet Arkadya’yı von Skoll hanesinin gücüyle kutsamışken, bu acınası haneleregüvenseydik, imparatorluk iç ve dış tehditlerden ötürü çoktan çökmüştü.İmparator majesteleri, lütfen kısa sürede dönün,” dedi Tristan von Skoll,Erlom’un varisi, içten içe.

Yorumlar
/ sayfa kayıt
© 2024 Felis Novel. Tüm Hakları Saklıdır.
BAĞLANTILAR